Kendisiyle barışık olmak:
Şahsın kendisiyle barışık olması her şeyden önce ve hatta sonra, öncelikle -barışacağı düşünülen ve öyle görünüyor ki istenen şey olan- kendisini tanımasını, anlamasını ve kabullenmesini gerektirmektedir. Tam da bu noktada karşılaşılan sorun, kişinin bir ya da birkaç probleminin mevcudiyetinin barışıklık haline engel teşkil edip etmeyeceğidir. Eğer ettiğine inanılıyorsa, o zaman ne yazık ki bu güzel vuslat, ne zaman geleceği bilinmeyen bir başka bahara kalacaktır. Çünkü neden? Hatasız kul olmaz da o yüzden.
Kendimiz olan, ya da olduğuna inanmayı seçtiğimiz kişinin problem ana başlığı altında her türlü kusur, hasar, özür ve zaaftan münezzeh olduğunu sanmak ve hatta buna inanmak, elbette ki mümkündür. Gel gör ki, bu mümkün değildir. Mümkün olan ve oldurulmasına gayret edilebilecek olan tek şey, gönül gözünü açmak, kendi içine bakmak, baktıklarını görmek, gördüklerini anlamak, tanımak, onlarla sulh olmaktır.
Salah bulmaktır.
Salah bilmektir.
Hem kendinin ne olduğunu, hem ne olmadığını, hiç olmadığını.