Bir doktorun Twitter paylaşımını görünce aklıma bu soru geldi. Doktorun paylaşımı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Eki Görüntüle 2593521
Bir eylemin amacı olmalı. Amacı olmayan eylemin tanımı yok.
Ünv mezunu arkadaşım var. İki çocuğu var idi, üçüncüyü yapmak istemişler ve ikiz oldu. Toplam da 4 çocuğu var. Şu an iki tanesi ünv okuyor.
Geliri vasat. Çocuklarının 4'üde okuyor.
Kendisine söyledim bu bir hata idi dedim.
Sen çocuk sahibi olmadığın için anlamıyorsun o doyguyu dedi.
Çok sevdiğim için içimden güldüm çaresizce.
Ama cevabsız da bırakmadım. Senin gelirin belli. Ev kirası vs den sonra kalan parayı dördüne bölüştürüyorsun ve dördü için bir gelecek hayalin var. Bunun yerine bir çocuğun olsa idi ve tüm kalan parayı ona harcasa idin. Onu yurt dışında uzmanlık için gönderse idin, istediği her türlü kitap - giyim - seyahat ihtiyaçlarını karşılasa idin dedim. Sorunları yok dedi. O senin açından sorun yok.
Kişisel olarak benim sorunum var.
Hayatını, kendimden daha iyi şartlar sağlayamayacağım bir çocuğun yükümlülüğünü nasıl taşıyabilirim ?.
Dindar gruplar içinde şu tür bir söylem var.
"
Bak Avrupa'da, özellikle kuzey ülkelerde 1 çocuk bile yapmıyorlar. Kadın vucudum bozulacak diye çocuk yapmıyorlar. Ateistler..."
Ama işin kanuni gerçekleri çok farklı.
Özellikle kuzey Avrupa'da "Danimarka - Finlandiya - İsveç" gibi ülkelerde gıda büyük bir sorun. Yaşam şartları zor. Bu ülkelerde zorunlu tek çocuk - aile planlaması yaptırıldı. Öyle ki bir kısım göçebe kabilelere aile planlaması altında verilen ilaçlar özellikle kadınlarda doğurganlığı yok etti. Bir çocuk sahibi olamayan insanlar var.
Yani anlatılan hikayelerin gerçeklik ile alakası yok.
Ülkemizde birçok iş arkadaşımın aile içi sorunlarına aracılık ettim. Genel olarak en büyük sorun ebeveynler oldu. Çok genç yaşta evlendirilen gençler, kendi aralarında sorunsuz yaşam sürseler bile, özellikle kaynana diye tabir ettiklerimiz her şeylerine karışıyor.
Olmayan aile içi geçimsizlik ebeveynler aracılığı ile çıkıyor.
Bir arkadaşıma özellikle hanımının ailesi tarafından baskı yapıldı "çocuk yapın". Arkadaşımın bana söylediği söz, "
kendimi çocuk sorumluluğu almaya hazır hissetmiyorum." bu arkadaşımın hanımı ile tanışması ve düğün yapmaları arasındaki geçen süre 6 ay. O kadar çok kısa sürede birbirlerine karşı ilgileri vardı. Şu an birinci çocuk oğlan büyüyor ve ikinciye hazırlanıyorlar.
Çok mutlu baba olmaktan. Ama ister istemez birçok şey değişti ikisinin hayatında. Artık birbirlerine veya kendilerine ait özel zamanları yok.
Birçok aile - komşumun çocuklarını gördüm. Mal mülk sahibi olmak için hem kendilerinin hem de çocuklarının giyecek ve yiyeceğinden kestiler. Dilenci gibi gezen çocuklara sahip oldular. Evleri arttı. Kiracıları oldu. Büyüyen çocukları ise, kimisi doğum kimisi gelişim yetersizliği çekti.
Yetişkinliğe geçen çocukları için hekim-hastane köşelerinde beklemeye başladılar.
Kültür desen o zaten yok. Lise'yi zorla bitirdiler.
Amca çocukları birbirini çok sevdi evlendi. Sonuç dört adet yürüme özürlü çocuk sahibi oldular.
Bir başka amca çocuklarının da 3 adet görme özürlü çocukları oldu.
Birbirinizi sevmenize sözümüz yok. Uyarıları dinlemeyip evlendiniz. Birinci çocukdan ders almadınız. İkinci çocukdan ders almadınız üçüncü ve diğer çocuklardan neden ders almayıp hayatını karartıyorsunuz bu çocukların?
Oturdukları köşelerde hükümet kuran, dini fetvalar veren, hastalara hoca üfürükçü tavsiye edenler sınıfındalar.
Onun sorumluluğunu almak. Onu nefret ettiği yaşam şartlarına mahkum etmek.
Yaşadığımız gün olarak yorum yapmak istediğimizde ise; lise ve üniversitelerden modern eğitimin yok edilip, herkese sahte diploma veya iş imkanının olmadığı bir ülkede yaşamaya mahkum etmek manasına geliyor.
Kemal Sunal'ın Adile Naşit ile bir repliği var aklımda kalan. Adile Naşit ana olarak "
evlenmeyip de soyumuzu mu kurutacaksın, aile adımız devam etmesin mi?".
Koç kadar zenginsin. 10 çocuk yaptın.
Servetinin devamı için işine çok daha fazla dikkat ediyorsun. Peki o kadar çocuğa kim bakıyor?
Çocuk anne babası ile eğlenmeye - oynamaya gereksinimi yok mu?
Alınan oyuncaklar - ipek çarşaflar, ebeveyn ile geçirilen 10 dakikadan daha mı önemli.
Badem sütü içmeye gerek yok ama, anne-baba dediği anda gülerek ona bakacak birilerine ihtiyacı daha önemli.
"
Şu an işim var, sonra..." diye cevap verirken kafasını bile çevirmeyen bir anne baba ne kadar?
Fransa, mesai sürelerini günlük 6 saate indirmeyi planlıyor diye haber duymuş idim. Amacını da aile içi vakit daha fazla olsun amacı ile.
Ülkemizde, özellikle textil piyasasında vardiyalar hala 12 saat ve 6 gün. Haftalık mesai 45 olabilir ama mesai olarak aldıkları ücret, nerede ise 45 saatin ücreti ile neredeyse aynı.
Bu arada ben de babamın dokuzuncu çocuğuyum.
Teorik ve pratik olarak güzel bir duygu ebeveyn olmak.
Şimdi soruyorum herkese;
Hangi hanedanlığın - hangi soy ağacının devam etmesi bu kadar önemli?