Eczanede kedi olması normal mi?

  • Konuyu başlatan Rain1
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 50
  • Görüntüleme 2.244
Hocam bu tarz bir hastalik kapabilmek icin kedinin hasta olmasi lazim. Dolayisiyla oyleyse eczanede calisanlarin da coktan bu hastaliklardan etkilenmis olmasi lazim. Kedi orada tutuluyorsa cok yuksek ihtimalle bakimi da yapiliyordur. Zira insanlar, kediler ile cok uzun yillardir mutualist iliski icerisindeler. Ozellikle Turkiye'de kedi kulturu Osmanli'ya dayanmakta. Kuduz vs. olmadigi surece bakteri kaynakli hasta olmak icin hali hazirda bagisiklik sisteminin cok dusuk ve bununla alakali bir hastaliktan etkilenmis olmasi lazim. Yani kediye dokunan calisanin dokundugu ilactan hastalik bulasmasi muhtemelen yuzde 1'in altinda bir olasiliga sahip. Bu tarz konseptler asiri temiz olmalarina ragmen Japonya'da da var mesela. Hatta oralarda kedi cafeleri bile mevcut.
Senin için markette buzdolabına süt ürünlerinin oraya giren kedi videosunu aradım ama bulamadım. Sen bulursan eğer git orada mesajları oku, nasıl destekliyorlar kedinin buzdolabında olmasını oku :)
 
Olayın tekrar alaka seviyesi Arda Turan ile Elon Musk seviyesine geldi. Cidden mantıklı mukayese edebilme ve objektif çıkarımlar yapmak her insanın yapabileceği bir şey değil, ben bu internette bunu öğrendim.
Baya büyük saçmalıyorsun. Senin anlattıklarına göre sokağa çıkmaman lazım. Arabaların egzoz dumanını falan solursun hastalanırsın. Veya senden 10 adım öndeki adamın hapşırığından çıkan hastalık sana bulaşır falan. Hatta herhangi bir şey satın alma. İÇİNDE HERHANGİ BİR HAYVAN OLMAYAN bir marketten aldığın şekerin ambalajına hastalıklı bir insan temas etmiş olabilir...
Adresini verirsen sana poşet eldiven ve maske yollamak istiyorum. Ölme de ''3. sınıf ülkemizi'' savun.
 
Bayağı büyük saçmalıyorsun. Senin anlattıklarına göre sokağa çıkmaman lazım. Arabaların egzoz dumanını falan solursun hastalanırsın. Veya senden 10 adım öndeki adamın hapşırığından çıkan hastalık sana bulaşır falan. Hatta herhangi bir şey satın alma. İÇİNDE HERHANGİ BİR HAYVAN OLMAYAN bir marketten aldığın şekerin ambalajına hastalıklı bir insan temas etmiş olabilir...
Adresini verirsen sana poşet eldiven ve maske yollamak istiyorum. Ölme de "3. sınıf ülkemizi" savun.

Ondan sonra poşet, eldiven gönderirsin.
 
Bu tarz konseptler asiri temiz olmalarina ragmen Japonya'da da var mesela. Hatta oralarda kedi cafeleri bile mevcut.
1704186817278.png


Yine konseptler karıştırılıyor. Tekrar açıklayayım ancak en başta yukarıdaki STRICT RULES AND REGULATIONS kısmına dikkatinizi çekerim.

  1. Random bir şekilde dışarıdan Aç-Bitir ve Süt verilerek beslenilen, nereden gelindiği bilinmeyen kedi ile Cat-Cafe kedileri arasında Lapsekili Tayfur ile Cardi B kadar yaşam kalite farkı var. Konudaki meseleye atılan taşın sesi Japonya'dan gelmez. O kedilerin lisansları ve KİMLİK KARTLARI var. Keza gelişmiş ülkedeki her hayvanın bir kimlik kartı olur ve bu kimlik kartında yazan gerçek kişi ya da kişiler kedilerin cezai ehliyetler vekilleri olurlar. Köpeğin ısırdığı adamdan sen hapis yatabilirsin, köpeğin ölürse ve bundan senin ihmalkarlığın tespit edilirse de ölürsün. Aradaki fark açıktır umarım.
  2. Kediler sürekli olarak kontrol edilmediği süre zarfınca dışarıda olduğu her an tehlikededir. Gece dışarıdan gelen kedi ulumalarında o hayvanlar birbirlerine tırnak geçirip ısırıyorlar. Birisi diğerinden tek gece içinde enfeksiyon kapabilir ve hastalık henüz kuluçkada iken yumurtalar kolayca taşınabilir.
  3. Osmanlı'da ki taşınım ve popülasyon ile şimdiyi kıyaslamak başka bir mesele. Tarih, dönemine göre yorumlanır. Rica ediyorum çıkarım yaparken kapsamlı olmalı elden bırakmayın. 10 bin nüfuslu yere Vilayet denen, en fazla ticaretin, kağnılar ile yayla karına gömülü peynir satmaktan ibaret olduğu memleket ile günümüz şehirlerini kıyaslayamazsınız. Keza o zamanlar Lokman Hekim dışında mikrobiyolojiden haberdar olan da yok. Onlar yaptıysa da bu yapılanı doğru çıkarmaz.
  4. Görkem Hocam sizi takip eder severim ancak bunu size açıklamamam gerekirdi açıkçası hayal kırıklığına uğradım ancak birisinin bağışıklığının düşük olması o kişinin suçu değil ve ölmesini ya da bu konudan azap çekmesini GEREKTİRMİYOR. Bu bir hayat-memat meselesi. Bu kadar basit. Yani zaten bundan bile oluyorsa olmalıdır kafasına gidiyor sizinki.
Arabaların egzoz dumanını falan solursun hastalanırsın. Veya senden 10 adım öndeki adamın hapşırığından çıkan hastalık sana bulaşır falan. Hatta herhangi bir şey satın alma. İÇİNDE HERHANGİ BİR HAYVAN OLMAYAN bir marketten aldığın şekerin ambalajına hastalıklı bir insan temas etmiş olabilir...
Bak bak kafaya, verilen örneklere bak maşallah sübhanallah. Pırlanta gibi parlıyor. İşte yeni nesilin emaneti üzerine olan duyarlı genç. Yine mevzu mikrobiyoloji ve sebepsiz yere insan hayatını zaruri olmayan nedenlerden ötürü tehlikeye atma noktasından, egzoz gazına, insan hijyenine ve market protokollerine falan geldi. Gönyede duramıyorlar. Aşırı dozda tüketilen Instagram Reels'ler nöronları fena haşlamış. Sürekli kafa oraya buraya gidiyor.

Sizin durum bayağı vahim ya. Direkt eğitime alfabeden tekrar başlamak gerek. Şükür ki kolay ele veriyorsunuz kendinizi de fikirlerinizin kıymetsiz olduğunu hemen ilk cümleden idrak edebiliyoruz. Yargı yok, anti-tez yok, o öyle değil böyle bak yanlış biliyorsun demek yok. Sabah akşam ardı boş süslü sanılan cümleler ile muhalefet.
 
Senin için markette buzdolabına süt ürünlerinin oraya giren kedi videosunu aradım ama bulamadım. Sen bulursan eğer git orada mesajları oku, nasıl destekliyorlar kedinin buzdolabında olmasını oku :)

Icerisinde gidanin oldugu herhangi bir yer icin ben de onay vermiyorum zaten en basta belirttim bunu.

Eki Görüntüle 2071912

Yine konseptler karıştırılıyor. Tekrar açıklayayım ancak en başta yukarıdaki STRICT RULES AND REGULATIONS kısmına dikkatinizi çekerim.

  1. Random bir şekilde dışarıdan Aç-Bitir ve Süt verilerek beslenilen, nereden gelindiği bilinmeyen kedi ile Cat-Cafe kedileri arasında Lapsekili Tayfur ile Cardi B kadar yaşam kalite farkı var. Konudaki meseleye atılan taşın sesi Japonya'dan gelmez. O kedilerin lisansları ve KİMLİK KARTLARI var. Keza gelişmiş ülkedeki her hayvanın bir kimlik kartı olur ve bu kimlik kartında yazan gerçek kişi ya da kişiler kedilerin cezai ehliyetler vekilleri olurlar. Köpeğin ısırdığı adamdan sen hapis yatabilirsin, köpeğin ölürse ve bundan senin ihmalkarlığın tespit edilirse de ölürsün. Aradaki fark açıktır umarım.
  2. Kediler sürekli olarak kontrol edilmediği süre zarfınca dışarıda olduğu her an tehlikededir. Gece dışarıdan gelen kedi ulumalarında o hayvanlar birbirlerine tırnak geçirip ısırıyorlar. Birisi diğerinden tek gece içinde enfeksiyon kapabilir ve hastalık henüz kuluçkada iken yumurtalar kolayca taşınabilir.
  3. Osmanlı'da ki taşınım ve popülasyon ile şimdiyi kıyaslamak başka bir mesele. Tarih, dönemine göre yorumlanır. Rica ediyorum çıkarım yaparken kapsamlı olmalı elden bırakmayın. 10 bin nüfuslu yere Vilayet denen, en fazla ticaretin, kağnılar ile yayla karına gömülü peynir satmaktan ibaret olduğu memleket ile günümüz şehirlerini kıyaslayamazsınız. Keza o zamanlar Lokman Hekim dışında mikrobiyolojiden haberdar olan da yok. Onlar yaptıysa da bu yapılanı doğru çıkarmaz.
  4. Görkem Hocam sizi takip eder severim ancak bunu size açıklamamam gerekirdi açıkçası hayal kırıklığına uğradım ancak birisinin bağışıklığının düşük olması o kişinin suçu değil ve ölmesini ya da bu konudan azap çekmesini GEREKTİRMİYOR. Bu bir hayat-memat meselesi. Bu kadar basit. Yani zaten bundan bile oluyorsa olmalıdır kafasına gidiyor sizinki.

Bak bak kafaya, verilen örneklere bak maşallah sübhanallah. Pırlanta gibi parlıyor. İşte yeni nesilin emaneti üzerine olan duyarlı genç. Yine mevzu mikrobiyoloji ve sebepsiz yere insan hayatını zaruri olmayan nedenlerden ötürü tehlikeye atma noktasından, egzoz gazına, insan hijyenine ve market protokollerine falan geldi. Gönyede duramıyorlar. Aşırı dozda tüketilen Instagram Reels'ler nöronları fena haşlamış. Sürekli kafa oraya buraya gidiyor.

Sizin durum bayağı vahim ya. Direkt eğitime alfabeden tekrar başlamak gerek. Şükür ki kolay ele veriyorsunuz kendinizi de fikirlerinizin kıymetsiz olduğunu hemen ilk cümleden idrak edebiliyoruz. Yargı yok, anti-tez yok, o öyle değil böyle bak yanlış biliyorsun demek yok. Sabah akşam ardı boş süslü sanılan cümleler ile muhalefet.
  1. Iste ben de eczanede beslenilen kedinin random oldugunun bilindigini sanmiyorum. Arkadas sormamis mesela. Ya o kedinin de asilari duzenli yapiliyorsa?
  2. Mevcutta zaten kedilerden cok fazla bakteri aliyorlar insanlar buna tum asilari ve bakimlari yapilmis evcil kediler de dahil. Hatta kediden alabilecegimiz bir bakteriden cok daha tehlikelisini toplu tasimada tuttugumuz yerden almamiz cok daha mumkun. Bu konuyla alakali Evrim Agaci'nin son kedi videosuna bakabilirsiniz. Benim demek istedigim o videonun sonlarinda daha net anlatiliyor aslinda.
  3. Sadece 10 bin nufuslu yerleri kast etmiyorum hocam. Istanbul'da o donemin oldukca kalabalik sehirlerinden birisiydi. Keza Misir'da da kedilerin evcil hayvan olarak kabul edilmesi aslinda bu mutualist iliskiden kaynakliydi ki o zamanlar asi gibi kavramlar da yoktu dunyada. Zaten tersi bir durum olsa iki tur arasindaki iliski bu gunlere gelmezdi. Yani insanlarin sokaktaki kedilerle olan iliskisi yeni degil ve kediden alinan bakteri sebebiyle olen kisi var midir o bile malum. Kuduz vs. gibi cok ciddi bir hastalik olmasi lazim ki o da hayvanda kendini belli ediyor zaten.
  4. Demek istedigim bu zaten hocam. Kediden alinan bakteri sebebiyle bir insan olemez. Cunku cok daha ciddilerini gun icerisinde pek cok yerde alma imkanimiz var ve aliyoruz. Virus ise apayri bir kavram. Ben zaten icerisinde yemek veya gidanin oldugu bir isletmede hayvan olmasina karsiyim. Markette veya bir cafede olmasini ben de istemem. He eczanede de olsun illa demiyorum ama orada duran bir kediden gececek hastalikla bir insanin birakin olmesini yataklara dusmesi bile mumkun degil pek. Yoksa isteyen yine kediye dokunmasin, yine oradan alisveris yapmasin. Ben de sokaktaki her kediye dokunmuyorum neticede.
Siz beni yanlis anladiniz sanirim. Ben illa o kedi sevilsin bu kopek oksansin, hayvan hayvan hayvan illa seveceksin ne demek sevmiyorsunuz demiyorum. Zaten sokaklarda kopek olmasini asla istemiyorum. Yasadigim yerde cok fazla sokak kopegi olmasi sebebiyle ekim ayinda CIMER'e sikayette bile bulundum mesela.
 
@Görkem Say

Kedi kafeler örneği pek doğru olmaz, aslında o kafelerin ortaya çıkış sebepleri bile yaşam tarzlarındaki negatifliği gözler önüne seriyor.

Japonya'da evcil hayvan edinmek zordur. Yaşadıkları ufacık daireler ve sürekli çalışma hayatı, çoğu durumda insanları evcil hayvanlardan uzakta tutuyor. Kendi dükkanı olan, mesela kasap sahibi olan birisi değilseniz evcil hayvan işi zor.

Kedi kafelerde de insanlar gerçekten kendisinden başka bir canlıya temas etmek için gidiyorlar. Asosyallik çok yaygın, dışarı çıkınca da her yer insan. Buna rağmen bu kafelerin bile çok katı kuralları var:
  • 13 yaşından küçükseniz giremezsiniz.
  • Ayakkabılarınızı çıkarıp yerine orada temin edilen ayakkabıları giyersiniz.
  • Ellerinizi girişte verilen sıvı ile sterilize etmek zorundasınız.
  • Kedileri sevmek serbest ancak bırakın kucağınıza almayı, havaya kaldırmak bile yasak. Kedi anca sizin kucağınıza kendisi gelirse serbest.
  • Dışardan yiyecek ile beslemeyi unutun zaten.
  • Kamera ile çekim yaparken flashınızı bile açmanız yasak.
Gibi gibi uzar daha. O yüzden pek mantıklı değil.
 
Demek istedigim bu zaten hocam. Kediden alinan bakteri sebebiyle bir insan olemez. Cunku cok daha ciddilerini gun icerisinde pek cok yerde alma imkanimiz var ve aliyoruz. Virus ise apayri bir kavram. Ben zaten icerisinde yemek veya gidanin oldugu bir isletmede hayvan olmasina karsiyim. Markette veya bir cafede olmasini ben de istemem. He eczanede de olsun illa demiyorum ama orada duran bir kediden gececek hastalikla bir insanin birakin olmesini yataklara dusmesi bile mumkun degil pek. Yoksa isteyen yine kediye dokunmasin, yine oradan alisveris yapmasin. Ben de sokaktaki her kediye dokunmuyorum neticede.
Hocam ben kesinkes tehlikeli ve her halükarda öldürür demiyorum. Bakınız farkettiyseniz ben de ihtimallerden konuşuyorum. Siz belki olmaz diyorsunuz, ben ise belki olur diyorum. Olursa ölme ihtimaliniz var, olmaz ise bir şey olmayabilir, kazanç ya da kayıp yok.

O kedinin karnesi olduğunu ben sanmıyorum. Eczane bu, veteriner değil nihayetinde ki eczane de bekleyen bir kedi sırf adı eczane diye manavda bekleyenden daha temiz değildir. Hepsi esnaf bunların. Birisi okul okuyanı. Kuduz kuluçkada iken de bulaşabilir. Zaten hastalıklı kedi belli eder diye bir durum yok, olsa yine haklısınız bir yerden ancak kuduzdan 10 gün önce bulaşıcılık başlayabilir.

Ben kuduz mikrobunun nasıl bir çaresizlik olduğunu daha önce izledim. Kedi tarafından da ayrıca 2 sene önce Türkiye'de ısırıldım, gidip doz doz aşımı da oldum. Ben eğitimli ve orta düzeyde varlıklıyım. Tehlikeyi biliyordum, en azından altımda arabam vardı gidip zamanında tedavi oldum her gün gece gidip gidip gelecek imkanım da vardı. Eğitimsiz birisi olsa feci biçimde can vermişti.

Belki de bu yüzden WHO, TR'yi Kırmızı listeye almıştır. Bu hayvan romantizminin bizi seviyesine çektiği ülkeler aşağıdaki haritada mevcut;

Screenshot 2024-01-02 at 8.57.08 pm.png



İşin komik tarafı ise her yerde Dog, cat, bat rabies varken bizde direkt olarak human rabies olarak etiket yapılmış. Bu ayıp da herkese yeter. 3. sınıf ülke dediğim zaman sonra bazıları (kesinlikle yukarıdaki vicdan mümessili değil.) bana gelmiş Trigger'lanıyor. Evet, bizle beraber aynı etiketi alan yerler; Tunus - Tanzanya - Vietnam - Yemen - Zambia ve Zimbabwe.

Bence siz olayın tehlikesinin farkında değilsiniz. Rezil bir durumdayız sokak hayvanları konusunda. Bu çizgileri net çizmemiz gerekiyor artık. Anadolu'da vaka kaç senedir yoktu bu ülkede. En kötü köyde bile cayır cayır milletin ağzı köpürüyor. Lütfen.


Screenshot 2024-01-02 at 8.57.28 pm.png
 
@Görkem Say

Kedi kafeler örneği pek doğru olmaz, aslında o kafelerin ortaya çıkış sebepleri bile yaşam tarzlarındaki negatifliği gözler önüne seriyor.

Japonya'da evcil hayvan edinmek zordur. Yaşadıkları ufacık daireler ve sürekli çalışma hayatı, çoğu durumda insanları evcil hayvanlardan uzakta tutuyor. Kendi dükkanı olan, mesela kasap sahibi olan birisi değilseniz evcil hayvan işi zor.

Kedi kafelerde de insanlar gerçekten kendisinden başka bir canlıya temas etmek için gidiyorlar. Asosyallik çok yaygın, dışarı çıkınca da her yer insan. Buna rağmen bu kafelerin bile çok katı kuralları var:
  • 13 yaşından küçükseniz giremezsiniz.
  • Ayakkabılarınızı çıkarıp yerine orada temin edilen ayakkabıları giyersiniz.
  • Ellerinizi girişte verilen sıvı ile sterilize etmek zorundasınız.
  • Kedileri sevmek serbest ancak bırakın kucağınıza almayı, havaya kaldırmak bile yasak. Kedi anca sizin kucağınıza kendisi gelirse serbest.
  • Dışardan yiyecek ile beslemeyi unutun zaten.
  • Kamera ile çekim yaparken flashınızı bile açmanız yasak.
Gibi gibi uzar daha. O yüzden pek mantıklı değil.

Farkindayim hocam. Ancak orada konulan kurallarin neredeyse hepsi aslinda o cafelerde bulunan kedileri korumaya yonelik. Benim demek istedigim bu tarz bir konseptin dunyanin en temiz ulkelerinden birisinde bile uygulaniyor olmasi.

Hocam ben kesinkes tehlikeli ve her halükarda öldürür demiyorum. Bakınız farkettiyseniz ben de ihtimallerden konuşuyorum. Siz belki olmaz diyorsunuz, ben ise belki olur diyorum. Olursa ölme ihtimaliniz var, olmaz ise bir şey olmayabilir, kazanç ya da kayıp yok.

O kedinin karnesi olduğunu ben sanmıyorum. Eczane bu, veteriner değil nihayetinde ki eczane de bekleyen bir kedi sırf adı eczane diye manavda bekleyenden daha temiz değildir. Hepsi esnaf bunların. Birisi okul okuyanı. Kuduz kuluçkada iken de bulaşabilir. Zaten hastalıklı kedi belli eder diye bir durum yok, olsa yine haklısınız bir yerden ancak kuduzdan 10 gün önce bulaşıcılık başlayabilir.

Ben kuduz mikrobunun nasıl bir çaresizlik olduğunu daha önce izledim. Kedi tarafından da ayrıca 2 sene önce Türkiye'de ısırıldım, gidip doz doz aşımı da oldum. Ben eğitimli ve orta düzeyde varlıklıyım. Tehlikeyi biliyordum, en azından altımda arabam vardı gidip zamanında tedavi oldum her gün gece gidip gidip gelecek imkanım da vardı. Eğitimsiz birisi olsa feci biçimde can vermişti.

Belki de bu yüzden WHO, TR'yi Kırmızı listeye almıştır. Bu hayvan romantizminin bizi seviyesine çektiği ülkeler aşağıdaki haritada mevcut;

Eki Görüntüle 2071941


İşin komik tarafı ise her yerde Dog, cat, bat rabies varken bizde direkt olarak human rabies olarak etiket yapılmış. Bu ayıp da herkese yeter. 3. sınıf ülke dediğim zaman sonra bazıları (kesinlikle yukarıdaki vicdan mümessili değil.) bana gelmiş Trigger'lanıyor. Evet, bizle beraber aynı etiketi alan yerler; Tunus - Tanzanya - Vietnam - Yemen - Zambia ve Zimbabwe.

Bence siz olayın tehlikesinin farkında değilsiniz. Rezil bir durumdayız sokak hayvanları konusunda. Bu çizgileri net çizmemiz gerekiyor artık. Anadolu'da vaka kaç senedir yoktu bu ülkede. En kötü köyde bile cayır cayır milletin ağzı köpürüyor. Lütfen.


Eki Görüntüle 2071942

Buradaki kuduz olayinin cok yuksek bir cogunlugu sokak kopeklerindeki sayinin artisindan meydana geliyor yuksek ihtimalle. Multeci sayisinin artmasi da bunu tetiklemis olabilir. Sokak kopekleri surekli uruyor ve belediyeler asla ama asla toplamiyor. Uyutma vs. gibi bir durum bizde yok zaten. Barinaklarin durumu ortada, cogu les goturuyor. Hadi buyuk sehirlerde sokaktaki kopeklerin denetimi bir tik daha iyi olsa da anadoluda boyle bir denetim asla yok. Mesela bizim koyden ornek vereyim. Fazla kisi yoktur tas catlasaniz 10-15 hane olur o da yazlari. Kisin 3-5 haneye dusuyor bu sayi. Tokat - Erbaa ve civardaki koylerden pek cok kopek getirilip bizim koye atiliyor bahar aylarinda. Hemen hemen hepsi kisa kadar ya acliktan ya da bogusmaktan oluyor. Henuz koyden birine saldiran olmadi ama bir grup kopek benim kopegime saldirdi gecen yil. Kopekler de ozellikle suru haline gelince saldirmaya daha cok meyilli oluyor. Artik neredeyse her gun sokak kopegi tarafindan isirilan, kovalanan, olen insan haberi goruyoruz. Ote yandan kediler zaten disarida kopeklerde temas halinde olmuyor. Tarihi noktadan ornek vermemin sebebi de bu. Eger bu kuduz kedilerden bulasiyor olsaydi o zaman kuduz sebebiyle olen kisi sayisi cok uzun zamandir yuksek seviyelerde olurdu anadoluda. Yani en azindan ben hic gormedim kediden bulasan hastalik sebebiyle olen birisini.
 
Buradaki kuduz olayinin cok yuksek bir cogunlugu sokak kopeklerindeki sayinin artisindan meydana geliyor yuksek ihtimalle. Multeci sayisinin artmasi da bunu tetiklemis olabilir. Sokak kopekleri surekli uruyor ve belediyeler asla ama asla toplamiyor. Uyutma vs. gibi bir durum bizde yok zaten. Barinaklarin durumu ortada, cogu les goturuyor. Hadi buyuk sehirlerde sokaktaki kopeklerin denetimi bir tik daha iyi olsa da anadoluda boyle bir denetim asla yok. Mesela bizim koyden ornek vereyim. Fazla kisi yoktur tas catlasaniz 10-15 hane olur o da yazlari. Kisin 3-5 haneye dusuyor bu sayi. Tokat - Erbaa ve civardaki koylerden pek cok kopek getirilip bizim koye atiliyor bahar aylarinda. Hemen hemen hepsi kisa kadar ya acliktan ya da bogusmaktan oluyor. Henuz koyden birine saldiran olmadi ama bir grup kopek benim kopegime saldirdi gecen yil. Kopekler de ozellikle suru haline gelince saldirmaya daha cok meyilli oluyor. Artik neredeyse her gun sokak kopegi tarafindan isirilan, kovalanan, olen insan haberi goruyoruz. Ote yandan kediler zaten disarida kopeklerde temas halinde olmuyor. Tarihi noktadan ornek vermemin sebebi de bu. Eger bu kuduz kedilerden bulasiyor olsaydi o zaman kuduz sebebiyle olen kisi sayisi cok uzun zamandir yuksek seviyelerde olurdu anadoluda. Yani en azindan ben hic gormedim kediden bulasan hastalik sebebiyle olen birisini.
Bahsetmek istediğim şey; Eğer bil ülkede zaten İzmir gibi bir yerde 450 bin kadar başıboş köpek varsa da bunların arasında kuduzlar da varsa ki olmaması imkansız, kediler de her zamankinden çok tehlike altındadır. Ben köpeğin kedi yakaladığını gördüm bir sefer, yeterki karnı tok olsun. Köpeğin bulaştırdığı kedi de köpekten daha çok tehlikeli çünkü kuduz kediler çok içgüdüsel davranıyorlar.

Her halükarda ortada bir risk konusu. Tıbbi alanlar ve Marketlerde, insanların çoğunlukta bulunduğu hiçbir yerde hayvan olmamalı. Kuş da, kedi de. Oluyorsa da bana bu önceden söylenmeli. Bakın yurtdışında bir yer ya Pet Friendly'dir, ya da değildir. Ona göre gidersin. Pet Friendly bir yere gidiyorsan bilirsin ki orada köpek, kedi olur. Yani yönetmelikler baştan aşağı tekrar yazılıp uygulanmalı ve hele sizin de bahsettiğiniz köpekler acilen itlaf edilmeli.

Bu arada Suriyelilere bulaşıyorsa da bulaşmasın. Öyle ya da böyle onlar da artık buraya geldiler, inşallah göndeririz ama onlara da kuduzu reva görmeye gerek yok. Suriyeliler de tehlikedeyse bile bu hayvanların yarattıkları risk minimalize edilsin artık.
 
Bahsetmek istediğim şey; Eğer bil ülkede zaten İzmir gibi bir yerde 450 bin kadar başıboş köpek varsa da bunların arasında kuduzlar da varsa ki olmaması imkansız, kediler de her zamankinden çok tehlike altındadır. Ben köpeğin kedi yakaladığını gördüm bir sefer, yeterki karnı tok olsun. Köpeğin bulaştırdığı kedi de köpekten daha çok tehlikeli çünkü kuduz kediler çok içgüdüsel davranıyorlar.

Her halükarda ortada bir risk konusu. Tıbbi alanlar ve Marketlerde, insanların çoğunlukta bulunduğu hiçbir yerde hayvan olmamalı. Kuş da, kedi de. Oluyorsa da bana bu önceden söylenmeli. Bakın yurtdışında bir yer ya Pet Friendly'dir, ya da değildir. Ona göre gidersin. Pet Friendly bir yere gidiyorsan bilirsin ki orada köpek, kedi olur. Yani yönetmelikler baştan aşağı tekrar yazılıp uygulanmalı ve hele sizin de bahsettiğiniz köpekler acilen itlaf edilmeli.

Bu arada Suriyelilere bulaşıyorsa da bulaşmasın. Öyle ya da böyle onlar da artık buraya geldiler, inşallah göndeririz ama onlara da kuduzu reva görmeye gerek yok. Suriyeliler de tehlikedeyse bile bu hayvanların yarattıkları risk minimalize edilsin artık.

Reva gormuyorum hocam. Yeteri kadar olmayan temizlik + hastaneye ulasimda sorun + cehalet birlesince olan hastaliklarin da artmasina neden oluyorlar. TR'de yillardir uyuz salgini yoktu son birkac yildir uyuzdan gecilmiyor ortalik. Su cicegi ve kizamik icin de aynisin oldu. Kuduz icin de olmasi muhtemel. Ancak elbette bunun en buyuk sorumlusu sokak kopekleri ve bu soruna bir care gelmedigi surece devam edecek maalesef.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı