SusamliCocuk
Femtopat
- Katılım
- 9 Ağustos 2021
- Mesajlar
- 51
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Bir kere Albert Einstein herkesin birer dahi olduğunu söylemişti ona göre bir öğretmen bir çocuğu öyle bir kucaklamalıydı ki tutkularını sürdürmesi için onu sürekli desteklemeli, yaratıcılığı ve bilginin verdiği mutluluğu fark etmesini sağlamalıydı. Bir düşünsenize bugün öğretmenlerin kaçı bu idare sahip ki? Kaçı sınıfın kapısından girerken bu istekle giriyor? Bir balığı ağaca tırmanabilir ve becerisine göre değerlendirirseniz balık hayatının sonuna kadar başarısız olduğuna inanarak yaşar. Biz her yıl milyonlarca çocuğu aynı bu balık gibi yüksek bir ağacın önüne bırakıyoruz ve tırmanma yarışına başlamalarını istiyoruz, bunu yaparken de ne kadar beceriksiz ve başarısız hissettiklerinin farkında değiliz.
En iyi eğitim okulda öğrendiğimiz her şeyi unuttuktan sonra geriye kalandır. Geleneksel okul sisteminin yaratıcılığı bireyselliği öldürdüğü ortada. Milyonlarca çocuğu sınıflara doldurup neden anlatıldığını anlatan öğretmenin bile bilmediği bilgileri boca ediyoruz. Yıllarca her birinin farklı yetenekleri bambaşka hayalleri ihtiyaçları olan 40 farklı öğrencinin karşısında tek bir öğretmenin aynı bilgiyi aktarması gerçekten çok ürkütücü değil mi? Peki çocuklarımız neden başarısız? Neden dünya sıralamasında her sene daha da aşağıya yol alıyoruz çünkü bugün eğitimin kötü olması için gereken her şeyi sırasıyla yapıyoruz, hem de eksiksiz başta öğretmenlere düzgün ücret vermiyoruz. Fakültelerde öğretmenlik mesleğini öğretmiyoruz. Mezun olan öğretmenleri takip etmiyor, diplomalarını verip gönderiyoruz. Paramızı yatırdığınız bankalar yüzlerce kanun ve kurallar ile düzenlenirken milyonlarca çocuğumuzu her sabah emanet ettiğimiz okullar kendi halinde ve vasat eğitim almış yöneticilerin kaderinde.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk "Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." öğretmen bir çocuğa yalnızca alfabe ve sayıları üreten bir varlıktan ibaret olamaz. Tüm hastalarına aynı ilacı yazan doktor gibi herkesi aynı eğitimden geçiriyoruz ve sonunda aynı sınavlarda boşluk doldurmalarını istiyoruz. Halbuki asıl doldurulması gereken boşlukları henüz biz dahi doldurmamışken hayatında tek bir saat bile derse girmemiş öğrenciye dokunmamış politika yapıcıların ve danışmanlarının uydurduğu müfredatlardan medet umuyoruz. Dünyadaki en önemli işlerden birini yapmalarına rağmen öğretmenlerimize ancak yaşamaya yetecek kadar bir ücret veriyoruz. Hepimizin elindeki telefonu geliştiren oturduğumuz binayı yapan mühendis kat kat kazanırken çocuklarımızı yeşerten öğretmen neden ay sonunu zor getiriyor anlıyorum bir doktor kalp ameliyatı ile bir çocuğun hayatını kurtarabilir ama bir öğretmen ise o çocuğun kalbine dokunabilir, onu yönlendirerek düzgün bir hayat yaşamasını sağlayabilir hem de kan ve gözyaşı olmadan.
Günümüzde öğretmenlik mesleği seçilmiyor, mecburen öğretmen olunuyor. Finlandiya'da en iyi %10 ona girenlerin sadece ilk tercihliği öğretmenlik olanların öğretmen olurken bizde ise öğretmen olmak için ortalama öğrencinin bir tık altı yetmekte öğretmenlik son çare meslek olamaz. Tercih edilmelidir, arzu edilmelidir üniversite sınavında 5 tercih yazıp dördüncü seçimi sınıf öğretmeni olan bir öğretmenin meslek aşkından söz edilebilir mi? Neden eğitim fakültelerinin puanları o kadar düşük? Neden başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleğini seçmiyor? Neden üç çocuktan biri büyüyünce öğretmenlik hayalini kurarken büyünce o hayalini diye unutuyor çünkü öğretmen az kazanıyor. Saygın bir meslek değil ve daha önemlisi yüzlerce yıl geçmiş olmasına rağmen bu mesleğin ne kadar önemli olduğunu hala bilmiyoruz. Öğretmenler kitap okumuyor, dil bilmiyor, sanatla alakaları yok. Kendilerini değil kendi alanlarında bile yeni ve güncel konularda geliştirmiyor. Teknolojiye çok uzaklar. Sosyolojiye uzaklar. Öyle bir bireyin öğrencinin ateşini körüklemesi mümkün mü? Günümüzde eğitim sistemi modası geçmiş ve yenilenmesi gereken çürümüş güvenilmez ve her an yıkılmaya hazır bir köprü gibi köprünün zayıflığından ziyade köprünün diğer tarafında da çocuklarımız için hiçbir şey yok. Onlara ne bir gelecek, ne bir ideal sunuyoruz eğitim hayatları boyunca yeteneklerini görmezden geliyoruz. Eğitim hayatlarının sonunda da onları yalnız bırakıyoruz.
Hasta bir ağacın yapraklarına dallarına bakılmaz, köklerine bakılır çözümü köklerde aramak lazım. O nedenle çözüm yine yine öğretmen öğretmeni mutlu etmek. Sadece maddi olarak da değil yaptığı işten mutlu olmalı, saygı gördüğünü bilmeli öğretmen mesleğinin toplum içinde ne kadar kıymetli olduğunu her an hissetmeli. Velilerin tacizine, yöneticilerin ve tüccarların insafına bırakılmamalı. Öğretmen içinde olduğu sınıf hem atölyesi hem evi hem iş yeri olmalı. Öğrencilerin gözünde gördüğü ışıkla ve başarıyla mutlu olmalı. Sınıfındaki her çocuğun aslında yazılmakta olan kitap olduğunu kitabın en iyi şekilde sonlanmasını sağlayacak kişinin de yine kendisi olduğunu bilmeli. Öğretmen öğretmenim sözüm sana bir çocuğu geleceğe hazırlamak için ihtiyacın olan şey bu kitapların içinde değil, kalbinde ve aklında ona kendisi olabileceği o potansiyonu ortaya koyacağı bir ortamı yaratmak yine sana düşmekte. Evet her çocuk farklı ama her birey için farklı yöntemler bulmak zorundasın.
Öğretmenim bir söz var "Bir atı zorla suya götürebilirsin ama zorla su içiremezsin." diye kesinlikle doğru değil, o ata su içerecek olan da sensin günümüzde en büyük şirketler artık notlara ve üniversitelere bakmıyorlar bile. Artık hiç kimse ne bildiğine bakılarak işe alınmıyor, kimse ne kadar şey bildiğiniz ile ilgilenmiyor. Hangi bölgede muz yetiştirildiğini ya da savaşların tarihini Google'a sorarak da öğrenebiliyoruz yeni dünyaya eskinin yöntemleri ile çözüm bulamayız artık önemli olan şey elinizdeki bilgi ile ne yapabileceğiniz bilmeniz. Gerçek hayat problemlerini yaratıcı ve etkin şekilde çözmek önemli gelecekte çocuğumuzu işi alacak kişi işte tam olarak ona bakacak unutmayın kimse bir robotun işini bir robottan daha iyi yapamayacak.
O nedenle çocukları robot gibi yetiştirmekten bir an önce vazgeçmeliyiz. Sınıflarımızda bireysel düşünceyi ve yaratıcılığı körükler meliyiz bugünden itibaren dün öğrettiğimiz gibi devam edersek çocukların geleceğini çalmaya devam ediyoruz demektir bir değişim sınıfın içinde başlar bir Fırat metinlerinde veya bir siyasetçilerin sözlerinde değil unutma.
En iyi eğitim okulda öğrendiğimiz her şeyi unuttuktan sonra geriye kalandır. Geleneksel okul sisteminin yaratıcılığı bireyselliği öldürdüğü ortada. Milyonlarca çocuğu sınıflara doldurup neden anlatıldığını anlatan öğretmenin bile bilmediği bilgileri boca ediyoruz. Yıllarca her birinin farklı yetenekleri bambaşka hayalleri ihtiyaçları olan 40 farklı öğrencinin karşısında tek bir öğretmenin aynı bilgiyi aktarması gerçekten çok ürkütücü değil mi? Peki çocuklarımız neden başarısız? Neden dünya sıralamasında her sene daha da aşağıya yol alıyoruz çünkü bugün eğitimin kötü olması için gereken her şeyi sırasıyla yapıyoruz, hem de eksiksiz başta öğretmenlere düzgün ücret vermiyoruz. Fakültelerde öğretmenlik mesleğini öğretmiyoruz. Mezun olan öğretmenleri takip etmiyor, diplomalarını verip gönderiyoruz. Paramızı yatırdığınız bankalar yüzlerce kanun ve kurallar ile düzenlenirken milyonlarca çocuğumuzu her sabah emanet ettiğimiz okullar kendi halinde ve vasat eğitim almış yöneticilerin kaderinde.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk "Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." öğretmen bir çocuğa yalnızca alfabe ve sayıları üreten bir varlıktan ibaret olamaz. Tüm hastalarına aynı ilacı yazan doktor gibi herkesi aynı eğitimden geçiriyoruz ve sonunda aynı sınavlarda boşluk doldurmalarını istiyoruz. Halbuki asıl doldurulması gereken boşlukları henüz biz dahi doldurmamışken hayatında tek bir saat bile derse girmemiş öğrenciye dokunmamış politika yapıcıların ve danışmanlarının uydurduğu müfredatlardan medet umuyoruz. Dünyadaki en önemli işlerden birini yapmalarına rağmen öğretmenlerimize ancak yaşamaya yetecek kadar bir ücret veriyoruz. Hepimizin elindeki telefonu geliştiren oturduğumuz binayı yapan mühendis kat kat kazanırken çocuklarımızı yeşerten öğretmen neden ay sonunu zor getiriyor anlıyorum bir doktor kalp ameliyatı ile bir çocuğun hayatını kurtarabilir ama bir öğretmen ise o çocuğun kalbine dokunabilir, onu yönlendirerek düzgün bir hayat yaşamasını sağlayabilir hem de kan ve gözyaşı olmadan.
Günümüzde öğretmenlik mesleği seçilmiyor, mecburen öğretmen olunuyor. Finlandiya'da en iyi %10 ona girenlerin sadece ilk tercihliği öğretmenlik olanların öğretmen olurken bizde ise öğretmen olmak için ortalama öğrencinin bir tık altı yetmekte öğretmenlik son çare meslek olamaz. Tercih edilmelidir, arzu edilmelidir üniversite sınavında 5 tercih yazıp dördüncü seçimi sınıf öğretmeni olan bir öğretmenin meslek aşkından söz edilebilir mi? Neden eğitim fakültelerinin puanları o kadar düşük? Neden başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleğini seçmiyor? Neden üç çocuktan biri büyüyünce öğretmenlik hayalini kurarken büyünce o hayalini diye unutuyor çünkü öğretmen az kazanıyor. Saygın bir meslek değil ve daha önemlisi yüzlerce yıl geçmiş olmasına rağmen bu mesleğin ne kadar önemli olduğunu hala bilmiyoruz. Öğretmenler kitap okumuyor, dil bilmiyor, sanatla alakaları yok. Kendilerini değil kendi alanlarında bile yeni ve güncel konularda geliştirmiyor. Teknolojiye çok uzaklar. Sosyolojiye uzaklar. Öyle bir bireyin öğrencinin ateşini körüklemesi mümkün mü? Günümüzde eğitim sistemi modası geçmiş ve yenilenmesi gereken çürümüş güvenilmez ve her an yıkılmaya hazır bir köprü gibi köprünün zayıflığından ziyade köprünün diğer tarafında da çocuklarımız için hiçbir şey yok. Onlara ne bir gelecek, ne bir ideal sunuyoruz eğitim hayatları boyunca yeteneklerini görmezden geliyoruz. Eğitim hayatlarının sonunda da onları yalnız bırakıyoruz.
Hasta bir ağacın yapraklarına dallarına bakılmaz, köklerine bakılır çözümü köklerde aramak lazım. O nedenle çözüm yine yine öğretmen öğretmeni mutlu etmek. Sadece maddi olarak da değil yaptığı işten mutlu olmalı, saygı gördüğünü bilmeli öğretmen mesleğinin toplum içinde ne kadar kıymetli olduğunu her an hissetmeli. Velilerin tacizine, yöneticilerin ve tüccarların insafına bırakılmamalı. Öğretmen içinde olduğu sınıf hem atölyesi hem evi hem iş yeri olmalı. Öğrencilerin gözünde gördüğü ışıkla ve başarıyla mutlu olmalı. Sınıfındaki her çocuğun aslında yazılmakta olan kitap olduğunu kitabın en iyi şekilde sonlanmasını sağlayacak kişinin de yine kendisi olduğunu bilmeli. Öğretmen öğretmenim sözüm sana bir çocuğu geleceğe hazırlamak için ihtiyacın olan şey bu kitapların içinde değil, kalbinde ve aklında ona kendisi olabileceği o potansiyonu ortaya koyacağı bir ortamı yaratmak yine sana düşmekte. Evet her çocuk farklı ama her birey için farklı yöntemler bulmak zorundasın.
Öğretmenim bir söz var "Bir atı zorla suya götürebilirsin ama zorla su içiremezsin." diye kesinlikle doğru değil, o ata su içerecek olan da sensin günümüzde en büyük şirketler artık notlara ve üniversitelere bakmıyorlar bile. Artık hiç kimse ne bildiğine bakılarak işe alınmıyor, kimse ne kadar şey bildiğiniz ile ilgilenmiyor. Hangi bölgede muz yetiştirildiğini ya da savaşların tarihini Google'a sorarak da öğrenebiliyoruz yeni dünyaya eskinin yöntemleri ile çözüm bulamayız artık önemli olan şey elinizdeki bilgi ile ne yapabileceğiniz bilmeniz. Gerçek hayat problemlerini yaratıcı ve etkin şekilde çözmek önemli gelecekte çocuğumuzu işi alacak kişi işte tam olarak ona bakacak unutmayın kimse bir robotun işini bir robottan daha iyi yapamayacak.
O nedenle çocukları robot gibi yetiştirmekten bir an önce vazgeçmeliyiz. Sınıflarımızda bireysel düşünceyi ve yaratıcılığı körükler meliyiz bugünden itibaren dün öğrettiğimiz gibi devam edersek çocukların geleceğini çalmaya devam ediyoruz demektir bir değişim sınıfın içinde başlar bir Fırat metinlerinde veya bir siyasetçilerin sözlerinde değil unutma.
Son düzenleyen: Moderatör: