Ekonomi kötüyken millet nasıl dışarda vakit geçiriyor?

Yanlış anlamayın "ehonomi tıkırında yeğenim" demiyorum ekonomi kötü gerçekten ama millet yine yapıyor bir şeyler, ben buna şaşırıyorum.

Babam memur, aldığı para kredi borcuna, ev ihtiyaçlarına falan gidiyor; kimseye bir şey yapacak kadar para kalmıyor. Asosyalliğin kitabını yazacak düzeye geldim ama evde otururken bile yetmiyor, ınternet'ten hiç alış-veriş yapmadım bugüne kadar.

Bu durumda ekonomi gerçekten kötüdür ama millete bakıyorum, yaşıtlarıma bakıyorum. Kafede oturuyorlar, alış-veriş yapıyorlar, sinemaya gidiyorlar. Yani yapıyorlar bir şeyler. Mesela ben hiç hayatım boyunca tatile gitmedim; herkes "nereye gitsem?" Diye tartışıyor şu aralar.

Zengin insanlar tatile giderler en doğal hakları çünkü şuanki kapitalist rejim onları üste çıkarıyor tabii maaşları da zaten 1 milyon 2 arası olanlar bir de şunlar var maaşı az olmasına rağmen daha doğrusu g** giyecek donu olmamasına rağmen gidip iPhone 11 alan insanlar var yani tuhaf yıllık 2000 TL maaşı olmasına rağmen gidiyor iPhone 11 alıyor ve iPhone aslında uzun ömürlüde bir şey değil Xomiadan bir farkı yok iPhone firması insanlara telefon vermiyor ki rütbe veriyor yani iPhone 11'in hiçbir özelliği yok sonsuz ekran Home tuşu bana böyle şeylerle gelmeyin siz hele bir Xomia alında görün sonsuz ekranı Home tuşunun olmaması ve bu özelliği sanki ilk Apple bulmuş gibi davranılması biraz tuhaf.
 
Son düzenleme:
Zengin insanlar tatile giderler en doğal hakları çünkü şuanki kapitalist rejim onları üste çıkarıyor tabii maaşları da zaten 1 millyon 2 arası olanlar bir de şunlar var maaşı az olmasına rağmen daha doğrusu g** giyecek donu olmamasına rağmen gidip iPhone 11 alan insanlar var yani tuhaf yıllık 2000 TL maaşı olmasına rağmen gidiyor iPhone 11 alıyor ve iPhone aslında uzun ömürlüde bir şey değil xomiadan bir farkı yok iPhone firması insanlara telefon vermiyor ki rütbe veriyor yani iPhone 11'in hiçbir özelliği yok sonsuz ekran Home tuşu bana böyle şeylerle gelmeyin siz hele bir xomia alında görün sonsuz ekranı Home tuşunun olmaması ve bu özelliği sanki ilk Apple bulmuş gibi davranılması biraz tuhaf.
Xomia?
 
O da biraz yanlış bir algı hocam. Tamam öyle örnekler var ama herkese olmuyor. İnşaat sektöründe amcam var krediyle kendi evini aldı, 2018 model bir Hyundai Accent Blue kullanıyor, şu an işi zor döndürüyorlarmış ve koyu yandaş denilebilcek bir noktada.
Hocam dediklerinize baktım da dediklerinizle gram alakası yok. Sırf otomobillerden örnek vermişsiniz. Arabaların üretimi yok neredeyse ve bu yüzden de stoklar tükendi. Sizin dediğinizin aynısını bir videoda görmüştüm de iyi bir gülmüştüm yani. Başka bir şeyden örnek verirseniz daha iyi olur.
 
Hocam dediklerinize baktım da dediklerinizle gram alakası yok. Sırf otomobillerden örnek vermişsiniz. Arabaların üretimi yok neredeyse ve bu yüzden de stoklar tükendi. Sizin dediğinizin aynısını bir videoda görmüştüm de iyi bir gülmüştüm yani. Başka bir şeyden örnek verirseniz daha iyi olur.
Stoklar tükendiyse nasıl 87000 yeni araç girişi var peki? O da yalan. İsteyen buluyor.
 
Bunun durduramamakla alakası yok. Bir ülkede bankada değerlendireceğin para, satın aldığın arabanın değerini koruması kadar getiri sağlamıyorsa insanlar yemez içmez krediyle borçlanıp araba alır. Otomobil artık bir ulaşım aracı değil bu ülkede, bir yatırım aracı. Ocak ayında 265 bine alınan araba şu anda sıfırda 370 binin üzerine pazarlıksız satılıyor, 2. elde 350 binin üstüne gidiyor 1 yıldan daha gençse. İnsanlar bu durumda parasını bankaya yatırıp batıracağına araba alıp 2. elde ihtiyaç durumunda değerlendirme yoluna gidiyor.

Döviz alımındaki kısıtlamalar da ortada, onlar bile araba kadar güvence sağlamıyor bu baskılanmış serbest piyasa dinamiklerinde...

Ayrıca yerli üretimlerde stok sorunu pek yok ama ithal markalarda stok sorunu büyük oranda mevcut.
 
Son düzenleme:
Sana sadece şunu diyorum, aynı sorun sende olsaydı sende benden farksız olmayacaktın.

Şimdi sana şöyle anlatayım.
Herkeste aynı özellikler, aynı zaaflar, aynı duygular var, aynen bir makineden çıkmış robot gibiler.
Lakin herkes bunları farklı kullanınca herkesin de kendine göre bir özelliği bir karakteri oluşuyor.
Şu yanlıştır, şu doğrudur diyerek kendilerine bir yön çiziyorlar.
Kendilerinde olan özellikleri kontrol altına almaya çalışıyorlar.
İnsanlar bunları çeşitli ortama katılarak deneyimliyor ve bu deneyimler sayesinde, kontrol etme, karar verme, zaafları azaltma, güçlü yanlarını kullanma yetisi kazanıyorlar.
Bu kazanımlar yaşama geçiyor ve yaşam içinde bir hareketlilik oluşuyor.

Siz bunların hiç birini yapmıyorsunuz.
Neden yapmıyorsunuz?
Zor, belki de imkansız, yapsam bile bir şey değişmeyecek, yapmaya kalksam yüzüme-gözüme bulaştırırım, hem patronlar acımasız, çalışacağım yer pislik, zaten düzgün bir iş bulma şansım yok, üstelik yeteneğim de yok, bir iş yürütecek kabiliyete sahip değilim, arkadaş edinsem mutlak yanlış yapar, zaten kimseyle dost olunmaz gibi korkular ve kendinizi zoraki kandırmaya çalışmanız yüzünden.
Korkunu yenemiyorsun, cesaret kazanmamışsın, gerçek yaşamdan bi habersin, mücadele azmin sıfır, kendini yaşama sınırlamışsın, belkilerle yaşıyorsun.

Bunları artık çöpe atman gerekir, seni bağlayan nedenler sadece senin kafandadır.
Bak sana yaşama merhaba demen için bir yol göstereyim, senin için haddinden fazla zordur ama başarırsan bu sorunların hepsinden kurtulursun.
Bir parka git, gözüne kestirdiğin bir kıza merhaba de, bunu yapana kadar her gün dene, sadece merhaba, hepsi bu.
 
Şimdi sana şöyle anlatayım.
Herkeste aynı özellikler, aynı zaaflar, aynı duygular var, aynen bir makineden çıkmış robot gibiler.
Lakin herkes bunları farklı kullanınca herkesin de kendine göre bir özelliği bir karakteri oluşuyor.
Şu yanlıştır, şu doğrudur diyerek kendilerine bir yön çiziyorlar.
Kendilerinde olan özellikleri kontrol altına almaya çalışıyorlar.
İnsanlar bunları çeşitli ortama katılarak deneyimliyor ve bu deneyimler sayesinde, kontrol etme, karar verme, zaafları azaltma, güçlü yanlarını kullanma yetisi kazanıyorlar.
Bu kazanımlar yaşama geçiyor ve yaşam içinde bir hareketlilik oluşuyor.

Siz bunların hiç birini yapmıyorsunuz.
Neden yapmıyorsunuz?
Zor, belki de imkansız, yapsam bile bir şey değişmeyecek, yapmaya kalksam yüzüme-gözüme bulaştırırım, hem patronlar acımasız, çalışacağım yer pislik, zaten düzgün bir iş bulma şansım yok, üstelik yeteneğim de yok, bir iş yürütecek kabiliyete sahip değilim, arkadaş edinsem mutlak yanlış yapar, zaten kimseyle dost olunmaz gibi korkular ve kendinizi zoraki kandırmaya çalışmanız yüzünden.
Korkunu yenemiyorsun, cesaret kazanmamışsın, gerçek yaşamdan bi habersin, mücadele azmin sıfır, kendini yaşama sınırlamışsın, belkilerle yaşıyorsun.

Bunları artık çöpe atman gerekir, seni bağlayan nedenler sadece senin kafandadır.
Bak sana yaşama merhaba demen için bir yol göstereyim, senin için haddinden fazla zordur ama başarırsan bu sorunların hepsinden kurtulursun.
Bir parka git, gözüne kestirdiğin bir kıza merhaba de, bunu yapana kadar her gün dene, sadece merhaba, hepsi bu.
Bir kıza merhaba diyeceğim. Oldu başka bir isteğin? Banane arkadaş ben mücadele istemiyorum. Para olmadıktan sonra mücadeleyi ne yapayım. Mesela bir kıza merhaba desem ne olacak? Para olmadıktan sonra kızı yanımda niye tutayım.

Ayrıca bunun mücadeleyle bir alakası yok. Geçen iş aramaya çıktım bir kişi işe almadı. Bu iş mevzusunu benim etkim dışında sonuçta. İş verenin inisiyatifine kalmış.
 

Geri
Yukarı