Ekosistemin bozulması insanlığın felaketi olur mu?

ANKARALI BELA

Kilopat
Katılım
4 Haziran 2014
Mesajlar
722
Çözümler
7
Yer
Köy
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Çoban
Ben, ekosistemin bozulmasının, mevsim dengesinin bozulmasının, yağış alması gereken yerin almaması, yağış beklenmeyen yerlerde afetlerin olması vb. doğal olmayan etkenlerin çok kısa bir süre içerisinde gerek kıtlık gerek sıcaklık gerek soğukluğun vb. nedenlerin insanın sonu olacağını düşünüyorum. Şu günlerde daha Ankara'ya hiç yağış düşmemesi ve bunun ilk defa da yaşanmaması her geçen sene daha da şiddetli bir şekilde artması özellikle bir çiftçi olarak beni çok korkutuyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
 
Tüm dünya ile birlikte kendi kendimizi yok edeceğiz. En azından doğa bir şekilde kendini toparlar ve yaşamını sürdürür, iyi yanından bakmaya çalışalım.
 
Elbette olur ama bu sadece Homo Sapiens ile de sınırlı kalmaz. Biz olmasaydık bir şekilde buradaki yaşam sürmeye devam ederdi. Biz sadece kendimiz için diğer tüm canlı türleri içinde büyük bir tehdit konumundayız ve doğaya en büyük zararı veren de biziz. Gezegen olarak dünyanın hayatını sürdürebilmesi için 1-2 milyar daha ömrü bulunuyor. Lakin insanın bu kadar sürede hayatta kalabilmesi düşük bir ihtimal olarak görüyorum. Şu an bile kritik eşiği çoktan geçtik küresel ısınma çok ciddi bir sorun ve tüm canlı neslini ilgilendiren bir mevzu.
 
Ekosistem ince dengeler üzerine kuruluydu ve şu an birkaç tanesi çoktan bozuldu. 2000'lerin başında bu olayın etkisi uzun vadede yavaş yavaş görülmeye başlanacak diyorlardı. Küresel sıcaklıkların artması, sıcak hava dalgalarının daha sık yaşanması, kurak bölgelerin çoğalması gibi etkiler yıllar geçtikçe çığ gibi büyüyecek. Bu da insanlığın mutlak felaketi haline kaçınılmaz olarak gelecektir. Beraberinde başka canlıları da götürecektir. İzlediğimiz kıyamet senaryolu filmlerin gerçek olmasına az kaldı. Gezegen çoktan geri döndürülemez eşiği geçmiş durumda. Fosil yakıt tüketimi olan daha fazla araç, ev, fabrika yapıldıkça, denizlere daha fazla çöp döküldükçe, daha fazla ağaç katliamı yapıldıkça uzun vade dediğimiz o vade kısalıyor. Hepsinin nüfus artışıyla ilgisi var. Çünkü kaynak ihtiyacı yıllar geçtikçe sürekli artıyor. Şu anda alınacak önlemler kaçınılmaz sonu sadece birazcık erteler. Zira dediğim gibi o eşiği geçeli çok oluyor.
 
Ekosistemin bozulması tüm canlılığın sonu olur. Ama doğanın sonu olmaz. Doğa kendini iyileştirir, yine var eder. Biz doğaya muhtacız, o bize muhtaç değil yani. Kendi hayatımız hakkında endişelenmemiz lazım.

Ekosistemin denge kalabilmesi için bizim onun dinamiklerine uyum sağlanmamız gerekirdi. Ama biz ne yaptık onu değiştirmeye çalıştık, ona hükmetmeye çalıştık. Kontrolsüzce, olmamamız kadar çok sayıda üredik, yaşamamız için elverişli ortamı yaratan tüm koşulları yıktık, değiştirdik. Dünyanın kaynaklarını hiç bitmeyecekmiş gibi kullandık.
 
İnsanlığın payı var fakat dünya zaten görüldüğü üzere sürekli kendini yenileyen bir yapıya sahip. Sahra çölünün bir zamanlar amazon ormanları olması gibi.

İlk zamanlar oksijeni üretebilmek gibi.

Bizim bildiğimiz ve en iyi araştırdığımız dinozorların yani permiyen yok oluşudur. Bu sadece biridir ve hayat yeniden doğmuş dünya restart atmıştır kendine.

Tabii bu olay o kadar da doğal değildi aslında fakat doğa kendini yenilemek için farklı yöntemler buluyor.

Zaten bu yarımadadaki bazı şehirler su altında kalacak bunu biliyoruz, kutuplar değişecek vs. zaten ön görülen bir şey.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı