Kitap okumanın en büyük farkı okuyucuya görsel bir öge sunmak yerine (illüstrasyonlar dışında) satırlarca yazı sunarak atmosferin ve olayların, okurun kafasında kişisel olarak betimlenmesini sağlamak, yani ben bu kitabı okurken farklı bir şekilde kafamda canlandırabilirken sen başka bir şekilde canlandırabilirsin.
Dizi ve filmler ise izleyiciye senaristin, yönetmenin senaryosunu ve kafasındaki betimlemeyi sunar. Senin bundan zevk alıp almaman buna bağlıdır çünkü kafanda alternatif bir atmosfer düşünsen bile görsel öge olduğu için dizinin/filmin atmosferi artık kafana belli şeyler oturtmuştur, bunun için kitap okurkenki kadar uçsuz bucaksız hayal edemezsin.
Zaten bu yüzden kitap uyarlaması dizi/filmler genelde aslında pek sadık olmaz çünkü yönetmen kitabı kendi anladığı ve sevdiği gibi yonttuktan sonra bunu sinema-televizyona sunar. Ama bu demek değildir ki her kitap uyarlaması kötü, size en basitinden 11/22/63 minidizisini öneririm.
Benim görüşüm her üç medyadan da kaliteli ve sevdiğimiz eserleri tüketmek. En güzel verim böyle alınır.