Hayat Serüveni

Efex

Hectopat
Katılım
14 Kasım 2015
Mesajlar
15
Daha fazla  
Cinsiyet
Kadın
Herkese merhaba arkadaşlar, 21 yaşındayım ingilizce öğretmenliği okuyorum. Hayat serüvenim okuma yazma öğrendiğim 1. Sınıftan itibaren başladı. 6 yaşımda hiç bilmediğim ücra bir köyde 7 günün 3 günü okula gidip 4 günü tarlada taş taşımakla geçti. Gitmezsem sopayla dövülüyordum babam içki içer kumar oynar. Annemi küreğin sapı kırılana kadar döverdi.(Fıtık, astım şişlikleri hala duruyor) o zaman hastane nerde evde ağlaya ağlaya oturur acılarının dinmesini beklerdi babam gece yarısı içkili gelir tekrar döverdi hortumla. Bunları yazarken ağlayarak,yutkunarak yazıyorum.köyde babam kuzeniyle küsmüş ben oğluyla geziyorum diye 1 hafta eve kapatmıştı. 7 yaşıma geçtiğim 2. Sınıfta köyden 30 kilometre uzaklıktaki ilçedeki yurta yerleştirilmiş 2. Sınıfı okumaya çalışıyordum. Geceleri anne anne diye ağlayarak. O zaman kar kış köy yolu kapalı ne gelen var ne giden 1 ay görmezdim yüzünü. Benimle birkite yurtta kalan birde abim vardı 4 kardeştik 2 kız 2 oğlan.


Erkek ve kız yurdu ayrıydı ablamlar başka yurttaydı onlarıda azcık görebilirdim. O dönemlerde hiç bilgisayar görmedim hatta televizyonu bile o yurt salonunda tıklım tıklım 100'lerce kişi izlerdik,sadece görüntü işte, benim akıllı abim o zamanlar daha yeni yeni çıkan atariden 2 tane almış söylediğine göre parayı anneannem vermiş. Bunda 2 tane atari yurtta herkesi başına toplar, atariyi paralı oynatır, para vermeyenleri arkadaşlarıyla döverek zorla alırdı parayı. İnanın bana 5 dakika oynatmadı 5! ''Sen oynama pilini bitiriyodun'' derdi. Aç kaldıklarında arkadaşlarıyla gizlice yemekhaneye inip havuç,ekmek,domates filan aşırırlardı. Sabah yemekhaneye koşa koşa iner o demir bardaklarda sıcacık çayımızı içerdik dışarda kar. Bana en çok öğretmenlerin yanımıza gelmemesi koyardı.


Biz yemekhanede o demir bardaklarda sıcacık çayı minicik ellerimizle alıp demir servis tabağımıza koyup yanında minicik kutuda bal, reçel, bir tane yumurta çeyrek ekmeği yemek için koşarken, öğretmenler camın diğer tarafında ayrı bir oda da onlar için yakılmış sobalarının başında ayak ayak üstüne herkesin tabağında yumurtalı sucuk kızartmasını ısıtılmış ekmeklerle bandırıp bandırıp yemesini izlerdik. Kartopu oynadıktan sonra o kıpkırmızı halimizle sınıfa koşarken öğretmenin eliyle hiçbirimize dokunmayıp o tahta cetvelle bizi dürtmesine karşı koyamazdık, niye bizi sevmezdi bu öğretmenler? Niye yemek yerken yanımıza sokulmazlardı?niye gülmezlerdi yüzümüze? O kadar mı çirkindik? Dokunulmayacak kadar kirlimiydik biz? İşte o zaman başladı öğretmen korkum.


Korktuğun şeyi ilahlaştırırsın ya öyleydi 16 yaşıma kadar nerde bir öğretmen görsem düğmemi ilikler başımı önüme eğerdim. İsmini duyduğum yerde sanki yaratıcının ismini duymuş gibi irkilirdim,imrenirdim, korkardım. Tam o günün akşamı dışarda kar,tipi o rüzgarın uğultusu varken bir ses yatağımdan uyandırdı beni:'' kalk gidiyoruz'' apar topar toplandık sırtlandım resmen. Gözümü kırmızı bir kamyonun içinde açtım yan köydeki ramazan abinin kamyonuydu. Eşyalarımız içindeymiş göçüyormuşuz o arabada öğrendim. Ama umrumda değildi nereye gittiğimiz çünkü. Annem yanımdaydı....

Yarın işe gitmek zorundayım okul başlayacak para biriktirmem lazım. Yarın akşam devamını da yazarım.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Uyarı! Bu konu 8 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı