Elektrikci_Hasan
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Derman bulalım diye geldik okudukça kendime harakiri yapasım geldi. Bu nedir?
Keşke herkes benim gibi gerçekleri görsün istiyorsun.
Herkes birbiriyle gerçek samimiyet içinde, yüzüme gülenler iki yüzlülüğünden dolayı değil de gerçek seni sevdiği için gülüyor.
Onlara karşı gösterdiğin çabayı anlıyorlar ve de buna karşılık onlar da sana iyi davranıyorlar.
Düşüncelerini gerçekten de benimseyip sana yardımcı oluyorlar.
Bir gün bir süre yalnız kalmak istediğinde seni yapayalnız bırakmak istemeyip seninle ilgileniyorlar.
...
Buralar hep yalan idi.
Daha fazla canını sıkmamak için kısa kestim.
Büyüdüğümüz ortam ve maddi durumumuz çok daha iyi olsa, gelecekte iş ve durum kaygısı hat safada olmasa, hepimiz iyi çocuklarız aslında.
Bende sinirimi spora atıyordum ama okul yüzünden üyeliğimi iptal etmem gerekti. Artık sadece kütüpaneden eve giderken bisiklete biniyorum onu yaparkende tüm gücümle hızlanarak gidiyorum belki araba çarparda kurtulurum diye.Sınav zamanı kritik dönem olduğunda bunlar normal.
Benimde durumum sizin gibiydi. Ben spora başladım.
Zaman her şeyin ilacı. Sabır göster ve bu zorlu virajı bir şekilde tamamlamaya çalış. Ayaklarının üstünde durabildiğinde hayattan daha fazla keyif alacaksın, mutlaka birileri seni mutlu edecek ve mutlaka bir amaç için yaşamaya devam edeceksin, belkide bir gün biri seni çok sevecek ve sende onu çok seveceksin, bir yuvan olacak kendi sınırlarını çizeceksin.Başlıkta belirttiğim gibi yaklaşık tüm lise hayatım boyunca bu durumdan muzdaripim. Özellikle 12. sınıfta başıma çok bela olmaya başladı. Öncelikle insanlarla rahat iletişim kuramayan, kurmayı da sevmeyen biri olduğumu belirtmek isterim. O yüzden genelde söyleyeceklerimi ya da söylemek istediklerimi sürekli kendime saklarım. Üstünden yıllar geçse bile genelde bu olumsuz düşüncelerim gelip durup dururken aklıma takılır. 12. sınıftan ötürü şu an özellikle etrafımdaki neredeyse her şeyden daha çok nefret duyuyorum ve tahammül edememeye başladım. Soru çözerken aklıma ne kadar yapmak istemediğim ve tiksindiğim geliyor. Sürekli aklımdan komplo planları kuruyorum. Yok ülkeden nefret ediyorum yok bunu bana zorla yaptıran sistemden yok benden beklentisi olan ailemden. Sürekli aklımda bu düşünceler varken ne odaklana biliyorum ne de soru çözebiliyorum. Aynı zamanda sınavlarda sürekli nefret besleyip odaklanamadığım için kendime sinir olup saçı mı, dudağımı tırnaklarımı yolup bazen yara olana kadar kendimi çimdikliyorum. Kontrolsüz hareketler sergilememede sebep oluyor sinir krizi geçirmede. Pskoloji konusunda ailemi ikna edebildim ve genel testleri yaptırdım ama ilaçlık bir durum olmadığını söyleyip pışpışlayıp geçtiler. Bu durumla baş etmenin ya da en azından aklımdan düşünceleri uzaklaştırmamın yolu var mı? Pek bir beklentim yok ama en azından tek böyle hisseden ben miyim onu öğrenmiş olurum.
Eğitim sistemi aşırı miktarda olan öğrenci sayısını elemek, olabildiğince kişiyi yok etmeye adanmıştır. Bu yüzden gelişmiş ülkelerdekinin aksine aşırı fazla ezberlenmesi gereken ham bilgi ve gereksiz konular içerir. Örneğin Türkçe gereksiz bir ders olmasına rağmen sırf konu miktarı fazla olsun yapamayan olsun diye öğelere ayırma gibi bir sürü gerçek hayatta anlam içermeyen konu içerir. Öğrenciler istedikleri bölümle ilgili üniversiteye kadar hiçbirşey öğrenme hakkına sahip değildir. Ülkenin başındakiler bile o kadar ezber bilgi bilmezler, zaten burada amaç bilgi öğrenmek değil öğrenciye zorluk çıkarmaktır.
Benim şuana kadar yaşadığım şeylerden anladığım şudur:
8. sınıfta aşırı iyi bir puan almak bir işe yaramaz anca özel liseden burs alırsınız. Fen lisesi anadolu liseside geleceğinizi etkileyen faktörlerden değildir hepsi aynı bilgiyi verir ama birinde öğretmenler genelde daha kendini beğenmiş olur.
Ne kadar çok uğraşırsan o kadar zorluk çıkar. Üniversiteyi kazandın diyelim. Yine hayatın kolaylaşmıyacak sonra işe girince yine aynı döngüsel ve anlamsız hayatı yaşayıp öleceksin. Kısaca 8. sınıfta ne kadar çok çalışırsan hayat kalitende o kadar düşecek. Çalışmadığın taktirdede düşecek tabiki. Zaten ülkede işsizlik aşırı fazla o yüzden üniversiteyi bitirdikten sonra bile iş bulma garantisi yok. Asgari maaş açlık sınırının altında ve her şeye her gün zam geldiğinden alım gücü sürekli azalıyor.
Toplum insanların istediğini yapmasına izin vermez (mantıklı olarak). İstenilen şeylere göre öğrenciler kalıplanır ve duygusuzlaştırılır. İyi ezberliyenin zeki olanı geçmesi ve daha çok ödüllendirilmesi herkesin sorgulamadan öğrenmeye teşvik eder. Beyin yıkama sonucu eğitimini bitirdikten sonra en basit gerçek hayat sorunlarını bile çözemeyen bireyler oluşur. Saçma sapan şeylere kafa yorup üzülürken hayatın tadını alamazlar. Asla ellerindekiyle yetinemezler.
Örneğin üstte mesaj yazan arkadaşın yorumunu ele alalım. Öğretmen olma daha çok çalış daha iyi bir iş yap diyor değilmi. Neden çünkü gelirine bakıyor aynı herkes gibi. Senin ne istediğin önemli değil etrafındakiler senin ne olmanı istiyor, o önemli algısı içimize işlemiş durumda bu yüzden düzgün kararlar veremiyoruz.
Bana şimdi karşı çıkanlar olacak onada değinmek istiyorum. Siz hayatınızdan mutlu olabilirsiniz, elinizdekilere şükredebilirsiniz, var olmanyan şeylere inanarak avunabilirsiniz ve ölünce daha iyi bir yere gideceğinizi düşünerek kendinizi kandırabilirsiniz. Ama bunların hepsi sizin santranç tahtasındaki bir piyon yada çarklı sitemindeki bir çark yada bir karınca kolonisindeki işçi karınca gibi olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Devletiniz sizi istemiyor, ya uyar ya uymaz mantığı. Eğer farklıysan arızalısındır. Ama yerini alacak kişi sayısı bol o yüzden dert etme. Çalışacaksan ya tam çalışıp herşeyini ona adayacaksın ve bu ülkeden kaçacaksın yada benim gibi lise 1. sınıfta kapasitenin yetmediğini anlayacaksın ve tamamen bırakacaksın. Eee TEOG puanım iyiydi belki ama şimdi anlıyorumki o sınava aşırı çaba göstermek benim yaşama sevincimi yok etti. Her gün cumartesinin gelmesini bekleyen bir köle oldum. Artık iyi bir işim olsada mutlu olamam çünkü zamana tıkılmak ve programla yaşamak bana acı veriyor. Ben başarısızım, hatalıyım ve düzeltilebilecek durumda değilim. O yüzden bu yazıyı yazmak için zaman harcıyorum ve arada boş boş bir yere bakarken kendimi nasıl öldürebileceğimi düşünüyorum. Bozuk olduğum için hiçkimseyle düşünce birliğine varamıyorum ve hayatımda her zaman olduğu gibi dışlanıyorum. Hiçbir sebep yokken yaşıtlarımın durmadan ders çalıştığı zamanda teknoloji forumunu açtım ve hayatımdan yarım saati öldürdüm ama bunların hiçbir anlamı yok çünkü hayatım zaten belirlendi. Bu sisteme uymayarak kendi acı dolu dünyamı yarattım. Belki 30-20 yıl önce doğmuş olsam farklı olabilirdi. Kendim basit bir hayat yaşayarak mutlu olabilirdim ama bu dönemde onu yapmakta mümkün değil. Ömrünün son demlerini yaşayan bir ülkede öleceğim ve öldükten sonra kimse beni hayırlamayacak. Ölürken en azından Dünya'ya faydam olsun ve ileride adım hatırlansın istiyorum ama oda mümkün değil çünkü iyi bir üniversite kazanamayacağımı biliyorum. Çünkü çalışıp yinede yapamamak bir süre sonra çalışma isteğini öldürüyor. Hedefimin olmaması hedefe ulaşamayacağımdan dolayı, çalışan her zaman istediğine ulaşır mantığının ne kadar büyük bir yalan olduğu canlı örnekleriyle karşımızda zaten.
Aklından o düşünceleri uzaklaştırmanın tabii ki yolu var Aklının oyalanabileceği şeylerle meşgul ol. Film, kitap, oyun gibi seni eğlendiren uğraşların olsun. Çünkü aklına ne girerse, zihnin onlarla meşgul olur. Sevdiğin şeylerle ilgilenirsen zihnin sevdiğin şeylerle ilgili fikirler sunar sana. Aklına gelmesini istemediğin düşünceler gelirse onlar üzerinde pek fazla düşünme kısacası önemseme geç. Çünkü aklına gelmesi ayrı, senin aklına gelen düşünce üstünde düşünmen ayrı. Tek böyle hisseden sen değilsin. Çevrende senle benzer şeyleri hisseden biri olmadığını düşünüyorsan bol bol kitap oku. Eminim ki elbet birinde kendini bulacaksındır ve bu seni çok rahatlatacaktır. Tek böyle hisseden ben değilmişim ulan dersin Özellikle Dostoyevski kitaplarında. İlaç konusuna gelince bence ilaçlık bir durumun olmadığını söyledilerse belki haklıdırlar. Çünkü genelde ilaç vermeyip değil aksine ilaç vererek pışpışlayıp geçirirler hastaları ve bu benim çevremde oldukça fazla var. En kötü ihtimalle Prozac veya Efexor verip geçiştirebilirdi mesela. Vermediyse sen yine bir düşün derim belki de durumun o kadar kötü değildir, bu bir geçiş sürecidirBu durumla baş etmenin ya da en azından aklımdan düşünceleri uzaklaştırmamın yolu var mı? Pek bir beklentim yok ama en azından tek böyle hisseden ben miyim onu öğrenmiş olurum.
Prozac ile geçebiliyorsa ilaç kullanmadan da rahatlayabilir dediğiniz gibi . Ben de SSRI'lardan sertrlain etken maddeyi kullandım. Ilaç arkadaşımı öfori durumuna getirmişken bende hiçbir şey olmuyordu. Çözüm ilaçda değil. Sadece olaylar daha kolay ve daha yumuşak oluyor. Ama sonuçta aynı @#$tan hayat devam ediyor.Aklından o düşünceleri uzaklaştırmanın tabii ki yolu var Aklının oyalanabileceği şeylerle meşgul ol. Film, kitap, oyun gibi seni eğlendiren uğraşların olsun. Çünkü aklına ne girerse, zihnin onlarla meşgul olur. Sevdiğin şeylerle ilgilenirsen zihnin sevdiğin şeylerle ilgili fikirler sunar sana. Aklına gelmesini istemediğin düşünceler gelirse onlar üzerinde pek fazla düşünme kısacası önemseme geç. Çünkü aklına gelmesi ayrı, senin aklına gelen düşünce üstünde düşünmen ayrı. Tek böyle hisseden sen değilsin. Çevrende senle benzer şeyleri hisseden biri olmadığını düşünüyorsan bol bol kitap oku. Eminim ki elbet birinde kendini bulacaksındır ve bu seni çok rahatlatacaktır. Tek böyle hisseden ben değilmişim ulan dersin Özellikle Dostoyevski kitaplarında. İlaç konusuna gelince bence ilaçlık bir durumun olmadığını söyledilerse belki haklıdırlar. Çünkü genelde ilaç vermeyip değil aksine ilaç vererek pışpışlayıp geçirirler hastaları ve bu benim çevremde oldukça fazla var. En kötü ihtimalle Prozac veya Efexor verip geçiştirebilirdi mesela. Vermediyse sen yine bir düşün derim belki de durumun o kadar kötü değildir, bu bir geçiş sürecidir
Bu sitenin çalışmasını sağlamak için gerekli çerezleri ve deneyiminizi iyileştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.