Ormanda aslanlar toplanmış. Arada bir saldırmayı denedikleri ama bir türlü içlerinden birini ele geçirmeyi başaramadıkları öküz sürüsü için bir çare düşünmeye başlamışlar. Zira içlerinden birini yemezlerse açlıktan öleceklermiş.
Bir tanesi uyanıklık yaparak öküzlere beyaz bayrakla gitmiş ve bir teklifte bulunmuş:
- Saygıdeğer öküz arkadaşlar! Biz aslında kötü niyetli değiliz de şu sarı olan öküz arkadaş çok gözümüze batıyor, size ondan saldırıyoruz. Eğer onu bize verirseniz, hepimiz rahat ederiz, sizi de rahat bırakırız.
Tartışmalar, görüşmeler derken öküzler kabul etmişler ve sarı öküzü ne yazık ki feda etmişler. Bir süre huzur içinde yaşamışlar ama aslanlar acıkınca yine gelmişler:
- Aslında sizinle derdimiz yok da, şu kuyruğu uzun olanınız bizi rahatsız ediyor. Verin, kurtulun...
Öküzler buna da razı olmuş. Aslanlar birkaç günde bir "şu şişmanı verin", "şu arkadaki iri olanı verin" diye diye öküz nüfusunu epey azaltmışlar. Tabi bu arada da iyice semirmişler. Bir gün işler "hanginizi seçersek vereceksiniz. İtiraz istemiyoruz"a kadar gelmiş. Sürünün liderleri oturmuş düşünmeye başlamış. Bir tanesi sormuş:
- Biz neden bu hale geldik? Bu savaşı neden kaybettik?
İçlerinden biri yanıtlamış:
- Biz bu savaşı sarı öküzü verdiğimizde kaybettik.
Demokrasi, siyasal özgürlükler ve hakları tırpanlama konusunda iktidara ne istediyse destek veren ve/veya seyirci kalan sığ muhalefet umarım aklını başına toplayıp topluma özgürlükçü bir umut vadeden bir döneme adım atar.