Kitap İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine

izmirkartali

Megapat
Katılım
30 Mayıs 2019
Mesajlar
9.672
Makaleler
1
Çözümler
59
Yer
İzmir
İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine, Jean Jack Rousseu tarafından 1754 yılında yazılmış kitap.
Türkiye'de baskısı Morpa Kültür Yayınları tarafından yapıldı. Hakan Zengin tarafından çevrilen kitap 192 sayfadır.

Rousseau'nun insanı ussal bir varlık olarak görmesini sağlayan düşünceleri, insanı ve kültürlerini yalnızca türleşebilir olarak değil ama gelişebilir ve eksiksizleşebilir olarak görmeye götürür. İnsani "doğa durumu" diye bir şey yoktur, ya da "doğa durumundaki" insan salt bir hayvandır. Ama homo sapiens gelişebilirdir. Buna göre kültür hiçbir zaman dingin olmayan ve hiçbir aşamasında dingin kalmaması gereken, her zaman eksik bir süreçtir ve yurttaşa genel bir kültür seviyesi sağlandığında eşitlik sağlanır. İnsanlığın gelişimi iyiliksever despotizim yoluyla değil salt bir özgürlükle mümkün olabilir. Aydınlamanın insanı değersizleştiren kuşkucu bakış açısı ile karşıtlık içinde, Rousseau için insan özgür bir varlıktır, ve ancak özgür bir varlık olarak moral bir varlıktır: Neyin iyi, doğru, haklı, türeli ve gerçek olduğunu ona ancak kendi özsel doğası bildirebilir.
 
Son düzenleme:
İnsani "doğa durumu" diye bir şey yoktur, ya da "doğa durumundaki" insan salt bir hayvandır.

"Doğal insan" tanımını farklı bir açıdan ele alıp, bu insanın şefkatli ve barışçıl olduğunu söylemiş bir filozofun eserine bunu atfetmek pek de uygun değil gibi.

moral bir varlıktır

Buradaki "moral" kelimesinin de "morale" yani "maneviyat" olduğunu belirtmekte fayda var.

Ayrıca, yine Rousseau, medeni insana bakarak doğal insan hakkinda bir fikre ulaşamayacağımızı ifade eder. Doğal insan, özgür ve eşittir. Onunla diğerleri arasında eşitsizliklere sebep olan kavramlara sahip değildir ve bu eşitsizlikler de toplumsallaşma ile oluşmuştur.
 
"Doğal insan" tanımını farklı bir açıdan ele alıp, bu insanın şefkatli ve barışçıl olduğunu söylemiş bir filozofun eserine bunu atfetmek pek de uygun değil gibi.



Buradaki "moral" kelimesinin de "morale" yani "maneviyat" olduğunu belirtmekte fayda var.

Ayrıca, yine Rousseau, medeni insana bakarak doğal insan hakkinda bir fikre ulaşamayacağımızı ifade eder. Doğal insan, özgür ve eşittir. Onunla diğerleri arasında eşitsizliklere sebep olan kavramlara sahip değildir ve bu eşitsizlikler de toplumsallaşma ile oluşmuştur.
Girişteki mesaj kitap tanıtımı için alıntıdır.
Ben de alıntıyı beğenmedim ama 90'larda okuduğum için hafızamdaki yeri zayıf biraz.
Güncel okuyucu ile kişisel değerlendirmelerimizi de paylaşırız.

Bu kitaptan sonra Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi'ne başlamak lazım.

İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine kitabında Rousseau insanların doğal yaşama halindeki ilk özgürlüklerine özlemini dile getirmektedir. Ve buna dair doğada gözlemler yapar.
Doğa yasaları gereğince yaşayan insanlar özgür, mutlu (moral sözcüğü ile vurgulanır) ve eşittirler. Toplum düzenine geçince bu morali (mutluluğu) yitirmişlerdir. İnsanların başına gelen belaların en büyük sebebi olarak mülkiyet hırsını dile getirir.
Ayrıca bir avuç güçlü insanın başkalarını buyruk altına almasıyla da insanlar arasında efendilik-kölelik ilişkileri ortaya çıkmıştır.
Özetle insanın doğal haliyle toplum içindeki koşullar arasında derin bir karşıtlık doğmuştur.

Bunları tespit ettikten sonra Toplum Sözlesmesi kitabında da doğal yaşama haline dönülmesinin mümkün olmadığını ve politik toplumun su götürmez bir gerçek oluşu karşısında, toplum içinde yaşayan insana doğal haklar ve özgürlükler sağlama isteğini dile getirir.
 
Son düzenleme:
Buna katılmam mümkün değil ki ahlak felsefesi dediğinizin Fransızcası "La philosophie morale"dir. Konu Rousseau ise bu kelimeyi mutluluk ile eşleştirmek pek de uygun olmayacaktır.
Dediğim gibi kitabı 90'larda okudum ve bilgi sistematiğimde Spinoza daha baskın gelmiş olabilir. ;)
Yeniden okumak lazım demek ki.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı