Kader ve irade var mı?

Bir oyundasın ve hayatını seçim yaparak ilerletiyorsun. Bu seçimler daha önce belli ama hangisini seçeceğin sana bağlı. Örneğin sen şuan su içebilirsin, ama içmeyede bilirsin. Bu olasılıkların hepsi belli ama seçim hakkı senin.
Şimdi arada şöyle bir fark var, oyunun yapımcısı 5 tane seçenek koyuyor, hangisini seçeceğini bilmiyor. Ama tanrı 5 tane seçenek koyuyor ve hangisini seçeceğini biliyor.
 
Herşey düz bir çizgide ilerlemiyor zaten. Örneğin dünyada yüzlerce ülke var, bunlardan herhangi birinde doğabilirdiniz. Kendi ailenizi de siz seçmediniz. Bunlar kader. Bilincinizi kazandıktan sonra hayatınızın her saniyesinde milyarlarca farklı seçim hakkınız var, bu seçimlerden her biri kendinden sonraki milyarlarca seçimleri açıyor gibi düşünebilirsin.
Eğer çizgi şeklinde değilse her yaptığım seçimde sonsuz tane ben farklı bir şey yapıyor olacaktır. Şu anda içinde bulunduğum evrendeki ben mi sadece yaptıklarımdan yargılanacağım yoksa diğer tüm evrenlerdeki tüm benler yaptıkları için ayrı ayrı mı yargılanacak?
 
Bilmek ile müdahale etmek arasında fark vardır. Allah senin ne yapacağını biliyor ama sana müdahale etmiyor. Sen kendi kararlarınla kaderini çiziyorsun. Allah biliyor senin ne yapacağını ama sen kendin karar veriyorsun.

Allah senin A şıkkını seçeceğini biliyor, ama sen A şıkkını kendin seçiyorsun, kendi iradenle.
 
Bilmek ile müdahale etmek arasında fark vardır. Allah senin ne yapacağını biliyor ama sana müdahale etmiyor. Sen kendi kararlarınla kaderini çiziyorsun. Allah biliyor senin ne yapacağını ama sen kendin karar veriyorsun.

Allah senin A şıkkını seçeceğini biliyor, ama sen A şıkkını kendin seçiyorsun, kendi iradenle.
Tamam da sorun işte böyle başlıyor. Allah a şıkkını seçeceğimi bilerek yaratıyor yani o şıkkı seçme hakkımı da o yaratıyor. Bu durumda ben daha o şıkkı seçmeden o şıkkı seçmek için yaratılmış oluyorum. Burada bence bir irade yok.
 
Tamam da sorun işte böyle başlıyor. Allah a şıkkını seçeceğimi bilerek yaratıyor yani o şıkkı seçme hakkımı da o yaratıyor. Bu durumda ben daha o şıkkı seçmeden o şıkkı seçmek için yaratılmış oluyorum. Burada bence bir irade yok.
Allah senin a şıkkını seçeceğini bilmiyor zaten. Eğer bilseydi imtihan diye birşey olmazdı. Allah oraya A şıkkını koydu belki B C D E F G E şıkları da var sen seçim yapıyorsun. Seçiminin sonucuna göre de karşılığını alıyorsun.
 
Allah senin a şıkkını seçeceğini bilmiyor zaten. Eğer bilseydi imtihan diye bir şey olmazdı. Allah oraya A şıkkını koydu belki B C D E F G E şıkları da var sen seçim yapıyorsun. Seçiminin sonucuna göre de karşılığını alıyorsun.
Bilmiyor mu? Allah her şeyi bilen bir tanrı değil mi? Sonsuz güçlü bir tanrı değil mi?
 
Allah senin A şıkkını seçeceğini biliyor, ama sen A şıkkını kendin seçiyorsun, kendi iradenle.
Problem de burda zaten.
Eger neyi sececegimi biliyorsa ozgur olamam.

Seninle yazi tura atiyoruz ama sen cok ustun bir insansin ve paranin seklinden, ruzgar basincindan, atis momentumundan vs kesin sekilde paranin yazi mi tura mi gelecegini hesapliyorsun diyelim.

Artik yazi tura oyunu icin "şans oyunu" diyebilir miyiz eger sen oynuyorsan?

Benimle ilgili her seyi biliyorsa ve beni o yarattiysa tanri ki oyle oldugunu iddia ediyorsunuz, o halde benim ozgur iradem yok. Yaptigim her secimi aslinda o yapiyor!
 
Hocam öncelikle irade ve bilmek kavramlarını ayrı ayrı ele almalıyız. Bir de bu kavramları insan-yaratici yönüyle ayrı ayrı ele almalıyız.

İrade seçebilme gücüdür. İnsanın iradesi onun her şeyi seçebilmesi için yeterli midir peki? Örnek vermek gerekirse ben şimdi dünyanın öbür ucunda olmayı kendi irademle istiyorum deyince dünyanın öbür ucunda olacak mıyım? Olamazsam iradem yok mu? Yada su içmeyi irade edebilir miyim? İçebilirsem iradem var mi? Buradan çıkan sonuç insanin iradesinin gücüyle orantılı olduğudur. Buradan da hareketle diyebiliriz ki irada güç ve yapabilme gücüyle orantılı çalışır ve yaratıcı varlığın iradesi insan iradesinden oldukça farklıdır. Çünkü o yoktan var etme gücüne sahiptir ve irade ettiğinde olmayan bir şeyin-durumun olması kaçınılmazdır. Aksi durumda zaten bu varlığın ilahliğindan söz edemezdik.

Bilmek konusu da yine insan ve yaratıcı özelinde ayri ayrı incelenmeli. İnsanin bilmesi olayların öncesinde mi sonrasında mı ortaya çıkıyor yada olayların hangi aşamasında ortaya çıkıyor. Örnek vermek gerekirse A kişisin ne zaman öleceğinin bilgisini bir insan bilemez. Ancak bu kişi kafasina silah dayasa ve intihar etse -yuksek ihtimal- bu kişinin daha tetiği çekmeden öleceğini bilebilir. Yine görüyoruz ki insanın bir şeyi bilmesi ancak önceden tecrübe etmesiyle ortaya çıkıyor. Bilmek için öğrenmeye ihtiyaç duyuyor. Dahası insan birinin öleceğini bilse bile buna engel olamıyor yada bunu silah vs gibi araçlar olmadan sırf iradesiyle sağlayamıyor. Yaratıcı'nin bilmesi ise yaratıcının her şeyi yarattığı ön kabulünden hareketle ortada hicbir şey yokken yaratabileceğini bilmesi, yaratacağı şeylerin ne olduğunu bilmesi, nasıl yaratacağını bilmesi gibi bilgilere sahip olduğunu anlıyoruz. Demek ki onun bilgisi herhangi bir tecrübe yada deneme-yanilma yoluyla değil bizzat kendindendir. Şimdi yaratıcının bilmesi- iradesi arasında nasıl bir ilişki var onu anlamaya çalışmaliyiz. İkidi arasında bir zorunluluk ilişkisi mi var yoksa birbirinden bağımsız mı? Bir kac soruyla açarsak yaratıcı benim öleceğimi bilirse bunu yaratması gerekir mi? Yaratmazsa bilgisi yanlış olur mu? Yaratirsa bu onun bilgisinin bir zorunluluğu olarak mi gerceklesir? Oncelikle burada verilecek ilk cevap irade herhangi bir şeyin bu bilgi de olsa zorlamasına maruz kalirsa burada kesin bir iradeden söz edemeyiz. Mutlak iradesi olmayan bir varlığın mükemmel- her şeyi bilen- yaratan biri olabilmesi imkansızdır. Zira daha o kendi bilgisinin sonuçlarını bile seçemiyordur. Mesela isterse affedemez, isterse yaratmayı-yaratmamayi secemez, hatta isteyemez bile. Çünkü o her şeyi! biliyor ve oluyor. Kısacası gerçek bilgi ve irade özgürce seçebilmeyi gerektirir ve yaratıcının da böyle olması gerekir.

Kader kelimesine gelecek olursak öncelikle kaderle ilgili bildiğimiz yanlış tanımlari ve ön bilgileri silmemiz gerekir. Çünkü kader ne yapıp ne yapmayacaklarımizin çetelesi değildir. Kader, ölçü demektir, kurallar demektir. Mesela bildiğimiz bütün fizik kanunları kaderdir. Her doğanın ölmesi de kaderdir. Ancak bu manasıyla bir insanın öteki insanı öldürmesi kader değildir, çünkü ortada bir zorunluluk yada kanun yoktur. Doğada ahmet mehmeti her zaman öldürür diye genelgeçer bir kanun yoktur elbette. Ancak insanın organları -kalp gibi- zarar görürse ölür gibi kesin kanunlar vardır. İşte olayın mecburi gerçekleşen yönleri kader buraya kadar seçtiklerimiz iradedir. Bir bütün olarak yaratıcı olayın her zerresinin bilgisine sahiptir çünkü her şeyi bilen yaratıcı olmanın gerektirdiği budur. Ahmet'in Mehmet'i öldürmesini biliyir diye de Ahmet Mehmet'i öldürmek zorunda değildir. Çünkü yaratıcının bunu seçebilme gücü ve iradesi varken aynı zamanda insana da verdiği bir irade vardır ve yaratıcı buna mudahele etmemeyi seçmektedir. Zira öteki türlü sınamanin tam anlamiyla gerceklesmesi beklenemez. Ancak dilerse engelleyebilme kudretinin olduğunu da unutmamak gerek...
 
Bu konuyu bir arkadaşımla tartışmıştım. Verdiği cevap şu yönde olmuştu:
Allah, kulunun ne yapacağını nasıl davranacağını kuldan iyi bilir. Allah, dünyayı insanları kendilerine kulluk etmeleri için yarattı. Dünya da yaptığımız davranışların karşılığını almak için cennet-cehennem olayı var. Direkt yok etseydi dünya da yaptıklarımız hava da kalırdı. Allah'da adildir. Adil olanı sever.
 

Geri
Yukarı