Sürprizbozan Kurtlar Vadisi neden en iyisi?

Bu konuda spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz.

Herperslow

Centipat
Katılım
28 Haziran 2022
Mesajlar
3
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Spoiler içerebilir okuyan arkadaşların diziyi bitirmiş olması daha iyi olur.

Bilen bilir Kurtlar Vadisi 15 Ocak 2003 çıkış tarihli bir Türk dizisi, peki neden bir dizi bu kadar günümüzde bile konuşuluyor ve bu kadar hayranı var? Bu konuyu anlatacak olursak en baştan başlamak gerekir.

1 - Yıllar öncesi:
Konuya bakacak olursak hikayemiz yıllar öncesine dayanıyor, Aslan Akbey (Abbas Ustaoğlu) harp okulu mezunudur ve gençlik yıllarında Doğu Eşrefoğlu tarafından yetiştirilmiş bir istihbaratçıdır. En yakın arkadaşım dediği Mehmet Karahanlı ile birlikte başta Türk mukavemet teşkilatı olmak üzere pek çok görevde bulunmuştur.
E6qe-69WYAgZnTA.jpg


2 - İntikam teması başlangıç:
Karahanlı aldığı son görev sırasında ihanet ederek katıldığı masonik teşkilatına bağlılığını bildirmek için, Filistin'de kampta bulunan Türk İstihbaratçılarını ihbar etmesi sonucu İsrail bu kampları bombalamıştır. Bu kampların içinde Aslan Akbey'in kardeşi ve kardeşinin hamile sevgilisi de bulunmaktadır.

Hem en yakın arkadaşının ihanetini, hem de kardeşi ve kardeşinin sevgilisinin öldürülmesini kaldıramayarak Mehmet Karahanlı'nın oğlu Efe Yakup Karahanlı'yı kaçırmış ve yıllarca süren eğitimler sonucu bir vatanperver olarak yetiştirerek KGT birimine bağlı bir istihbaratçı yapmıştır. Candan Ailesine evlatlık olarak giden Efe Karahanlı bir vatansever olarak yetişmiştir. Gerçek kimliğini bilmeyen Efe, kendisini Ali Candan olarak bilmiş ve ailesinden gizli olarak KGT adına dünyanın çeşitli bölgelerinde başarılı operasyonlar gerçekleştirdikten sonra Akbey tarafından yurda davet edilerek bir estetik operasyonla yüzü değiştirilerek öz babası Mehmet Karahanlı ve Konseyiyle savaşmak için ünlü kabadayılardan Duran Emmi'nin yeğeni Polat Alemdar olarak mafyanın içerisine sızdırılmıştır, ve ondan sonra ise bildiğimiz gibi hikayemiz Kurtlar Vadisi başlıyor.

,
sa.png


3 - Peki neden unutulmuyor?
Kurtlar Vadisi'nin unutulmama sebeplerini sıralayacak olursak şöyle başlayabiliriz.

RTÜK'ün çok dizilere karışmadığı dönemler: 2000'den 2010'ların başına kadar dizilerde pek sansür olmazdı, bilen bilir bu sayede dizilerde sansür olmadığı için gerçekçilik yüksek noktalara kadar çıkabiliyor. Belki unutamama sebeplerimizden biriside o zamanı sansürsüz bir şekilde çok iyi yansıtması olabilir özellikle ilk 55 bölümü izleyenler bilir o zamanlar RTÜK hiç karışmamış diziye 55'den sonra RTÜK diziye el koyunca mafyatik tarzdan derin devlet-gizem temasına geçiliyor.

Şu sahneyi bırak günümüzde çekmeyi bu sahneyi yayınlamaya kalksan kanalı kapatırlar.
maxresdefault (1).jpg


Hele ki Polat'ın sigara içtiği dönemler karizmasının nirvanasıdır.
.
polat-alemdar_1259119_m.jpg


Sinegraf dönemleri, Osman Sınav faktörü: Şu an Kurtlar Vadisi'nin konuşulan, akılda kalan sahnelerin tamamı ilk 55 bölüme yani Sinegraf dönemine aittir.
Ve ondan sonra ne olduysa 55. bölümden sonra Osman Sınavın diziyi bırakması vadi için benim için en büyük kayıplardan birisidir. Daha sonra Raci Şaşmaz yapımcılığı üstleniyor ve büyük final 97. bölüme kadar idare ediliyor bir iki ufak hata hariç. Ondan sonra ki Pusu benim için Vadi'nin bittiği dönemdir onu da sonra ki konumda açıklarım neden kötü olduğunu.

İlk defa mafya tarzı dizilerin ülkeye girmesi:
Zaten bilirsiniz Osman Sınav'ın Deli Yürek'den sonra böyle bir bombayı patlatması ülkede resmen şok etkisi oluşturdu ve herkesin Kurtlar Vadisini konuştuğu dönem başladı. Tanıklık edenler iyi bilir, o zamanlara rağmen her bölümde rahat 20 reyting ortalamasını görüyordu. Hele ki o 2004 dönemleri Zirve'dir.


4 - Karakter özdeşleşmesi:
ünlü senaryo hocalarının bu konudaki ortak görüşü şudur:

"karaktere yatırım yapmayan hikaye başarısızdır"

Dizi daha doğrusu olay örgüsünü yürüten unsur karakterdir. derin ve sempatik karakter, derin bir hikayenin habercisidir. dolayısıyla hikayeyi iliklerimize kadar hissetmek istiyorsak karakterleri sevmeli ve onlarla özdeşleşmeliyiz.
hikaye kurmanın ilk şartıdır...
"hikayeler okuyucuda/izleyicide bir duygu uyandırmalıdır"
bu duygunun bizde uyanması karakter vasıtasıyla olur. günlük hayattan örnek vermek gerekirse...
a şehrinde yaşıyor olalım ve b şehrinde tanımadığımız bir x kişisi ölmüş olsun. bu olay bizi ne kadar etkiler? şüphesiz etkileyebilir. ama en yakınımız ve en sevdiğimiz kişi kadar asla etkilemez. dolayısıyla insan sevdiği ve özdeşleştiği kişiyi temele alır.
eğer hikaye bize karakteri sevdirdiyse onun başına gelen her şey bizi sevindirir/duygulandırır. işte çakır öldüğünde milletin delirip cenaze namazı falan kılması Kurtlar Vadisi'nin bu kuralı ne denli başarılı uyguladığını gösterir.
bunun için belli yöntemler vardır. hikayenin en başında bu kural kesinlikle uygulanmalıdır. aksi takdirde hikaye çöker. Kurtlar Vadisi'nden örnek verelim. çakır ilk bölümde 3 tane adam öldürür. bu adam psikopat dersin ama daha sonra gidip çocuklarla top oynar. yüzünde gülümseme belirir ve onun bu deliliğinden hoşlanırsın. ("katili sempatik gösterme" adlı ahlaki ödevimiz bu yazının konusu değildir, sadece teknik inceleme yapıyorum) Ali Candan'ı ilk olarak Kosova'da tatbikatta görürsün ve başarılı bir özel kuvvet lideri olduğunu anlarsın.
sırf Elif'le birlikte Ali'nin ölümüne üzülelim diye ilk bölümün yarısından fazlasını Elif ile Ali Candan'ın birlikte olduğu sahnelere ayırdılar. eğer Elif ve Ali arasındaki aşkın bu sahneler sayesinde büyüklüğünü anlamasaydık Ali'nin ölmesinin bizim için bir anlamı olmayacaktı.
Behzat Ç. başlığı altında Erdal Beşikçioğlu için "amirim" diye bahsedilmesi, ya da sevilen dizilerin başlıkları altında bazı karakterler için "x reyizz" tarzı ifadeler kullanılması hep bu "özdeşleşme" tekniğin birer ürünüdür.
Kurtlar Vadisi'ndeki iyisinden kötüsüne her karakter için bu kullanılmıştır. dolayısıyla ustasıyla anasını yatakta basan marangoz çırağının testereyle anasını kestiğini bildiğimiz için Testere Necmi bizim için anlam kazanır. ya da karısını asan Laz Ziya bizim için hikayenin olmazsa olmazı haline gelir.
İşte bunlar hep karakterlere yapılan yatırımlardır. derin karakterler derin hikayeler oluşturur. derin hikayeler de her zaman ilgi çeker.
diğer bir husus, karakterlerin bize çok yakın olmasıdır.
herkesin mahallesinde Seyfo Dayı gibi biri olmuştur. Hikmet gibi bir karaktere benzeyen bir sürü arkadaşımız olabilir. Abidin gibi adamları kim sevmez? Güllü Erhan gibi ilginç adamlar ilgimizi çekmez mi? Memati gibi adıyla bile bir şey anlatan adam nasıl sevilmez? Erdal Kömürcü, babası Abuzer, Tuncay Kantarcı, Halo Dayı, İplikçi Nedim... Hepsi orijinal ve sempatik karakterler...
bana kalırsa Kurtlar Vadisi'nin sevilme nedenleri aslında bu saydığım maddelerdir. bunun yanında yan unsurlar da vardır ama ben sadece izlerken fark etmediğimiz ama aslında temeli oluşturan bir takım senaryosal teknikleri anlatmak istedim. bu ilgi sadece, Türk insanının aksiyon ve mafya açlığının doyurulması olarak tanımlanamaz. bu işin tekniğine ihanettir.
ha hataları yok mu? var...
mesela bazı sahnenin araklama olması...
Polat'ın Şevko'nun mekanını bastığı sahne, kamera açıları ve duvara fışkıran kan efekti dahil tıpkısının fotokopisi "leon" filminden alıntıdır. bunu gönderme olarak algılayanlara da saygı duyarım.
hikayenin çok yavaş gitmesi, gerçekten ama gerçekten maalesef mafyanın sempatik gösterilmesi vs. çeşitli hatalardır. (Breaking Bad ile kıyaslamayınız. şu anda metamfetamin furyası Amerika'da Breaking Bad'e bağlanıyor mu acaba? bilenler söylesin...)
Vadi'den sonra hiçbir mafya dizisi tutmadı. Ezel'e sırf içinde "yüz değiştirme" muhabbeti var diye şans vermedim. 97 bölümü bunun üzerine kurmuş bir diziden sonra tekrar aynı eksenli bir dizi yapmak bana etik gelmedi. çok başarılı bir dizi olduğunu biliyorum Ezel'in. ama keşke temeli başka şekilde kursaydı.
farklı teknikler deneyen diziler oldu. 24'ü taklit etmeye çalıştılar, bizim milleti kesmedi. bilgi işlem merkezinden GPS'le takip ettiğin adam için kovalayanlara "güneye gidiyor, güneye gidiyor" dersen kesmez tabi. herkes der ki "güney ne lan"...
"son" diye bir dizi lost'un kullandığı mystery box tekniğini kullanayım dedi, ama kitleyi genişletemedi.
ama sıra dışı bir cinayet şube amiri çıktı, fenomen oldu. neden? Çünkü bizdendi...


Son.
kurtlar vadisi 97 bölümde bitmiştir. hikayesini tamamlamıştır. pusu versiyonu tamamen belgesel amaçlıdır ve hikayeye hizmet etmemektedir. bütün çekiciliğini kaybetmiştir. 97 bölümde sadece 2 kere sıra dışı şekilde vurulan Polat, 10 bölümde bir hastaneye yatar hale gelmiştir. karakter özdeşikliği kaybolmuştur. hala anlamsız şekilde ve izlenebiliyor olmasının tek sebebi o ilk 97 bölümün hatırından başka bir şey değildir.

Efsane olarak kalmalıydı ama para hırsının demek ki efsaneleri çamura dönüştürmesi bizim insanımız için normal.
 

Dosya Ekleri

  • gWO2jBGmObLkIQRC-637424275094065918.jpg
    gWO2jBGmObLkIQRC-637424275094065918.jpg
    31,6 KB · Görüntüleme: 77
Son düzenleyen: Moderatör:
Bu konuya gerek var mıydı zaten herkes biliyor :D
 
Yazının hepsini okumadım ama yazayım :D
Kurtlar vadisi hem hızlı hem gerçekçi bir diziydi. Mafya olayım ona buna racon kesip sıkayım derdi yoktu. Gerçekten derin bir hikayesi vardı ve insanlar onu sevdi. Düşünsene bir: Bir istihbaratçısın ve büyüyünce bir operasyona gidiyorsun. Her şeyini geride bırakıyorsun. Ve seni göreve gönderen adam ölünce her şey açığa çıkıyor. Ultra Epic bir hikaye değil mi :D bu tarz Epic bir hikayeyi sadece Detroit'te gördüm oyunlarda. Filmler ve dizilerde hiç yok.
 
Daha yeni bitirdim diziyi.
Sanıyorum 55. bölümdü, Osman Sınav'ın ayrıldığı bölüm. O bölümden sonrası da dizi heyecanını kaybediyor.
Dizinin en boş adamı Pala (Ama en eğlencelisi), en karizmatiği ise Tilki Andrei, bence. Birde Polat'ın ilk hali sonraki halinden daha iyi bence. Biraz daha şakacı, daha konuşkan hali.
Dizinin gerçekçiliği hayli fazla. Bilmiyorum araştırdınız mı veya baktınız mı ama Aslan Akbey'in ölümü olsun, tır altında kalan arabalar olsun gerçeğe çok yakın sahneler var. Kişiler de hayli yakın, Süleyman Çakır'ın ölümü hariç.
Prison Break ve Mr.Robot sonrasında izlediğin en iyi dizi.
Pusu cırt bu arada. İlk 40'da sıkıldım hemen. Filmelerine de güzel diyorlar ama Pusu'da heyecanı kaybettiğim için pek izleyesim yok.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı