Toplumumuzda tepeden tırnağa olağanüstü hızla giden bir çürüme var. Dünyayı kendi ekseni etrafında döndüğünü düşündüren egoizm hemen herkese sirayet etmiş durumda. Ailede de kurumlarda da çıkarcılık, gösteriş had safhada. Televizyonda, siyasette şiddet dili en rağbet gören unsur haline getirildi.
Çocuklar da yetişkinler de sürekli bir çatışma ikliminde yaşıyor. Sıradan konuşmalarda bile insanlar birbirlerine defalarca hakaret yağdırıyor.
Bunların izdüşümünde tabi ki çocuklar da yoğun bir şekilde akran zorbalığının içinde yaşıyor.
Okullardaki eksiklikler saymakla bitmez. En başta liyakatsiz yöneticiler işlerini göstermelik yapıyor, gerekli tedbirler alınmıyor.
Valiliklerde, hapishanelerde, AVM'lerde X-Ray cihazları vardır ama hastanelerde, okullarda bırakın bunları yeterli personel bile yoktur. İktidarlar, okul müdürlerini siyasetin Truva atları gibi kullanır. O toplantıdan bu toplantıya koşturulur. Asıl işlerini yapmalarına pek fırsat bile bulamazlar ama zaten çoğu da bu durumdan memnun ve asıl işlerinde liyakati olmayan yandaşlardır.
O ilin valisi tüm okullara gerekli güvenlik personeli sağlamış mı yoksa İzmir'de olduğu gibi belediyelerin ücretsiz sağladığı güvenlik personellerini sırf CHP belediyeleri takdir almasın diye okullardan uzaklaştırmış mı, kaymakamı ilçedeki okulları gezip eksiklikleri görüp tedbir almış mı, ilçe milli eğitim müdürü okullardaki öğrenci mevcutlarını dengeleyecek adımlar atmış mı, okul müdürleri okulun bölgesi dışından yani taşımalı öğrenci almış mı, aldıysa ne karşılığında almış, okulun tüm katlarına nöbetçi öğretmen görevlendirmiş mi, okul müdürü ve müdür yardımcıları her günkü nöbetlerini yerine getiriyor mu?
Çok soru oldu, değil mi? Aklıma gelmeyen başka ihmal noktaları da vardır.
Bu öğrenciler derste mi çıkmış, tenefüste mi? Derste çıktılarsa dersin öğretmeni onları nasıl çıkardı? Tuvalet ihtiyacı için bile en azından aynı sınıftan iki ögrenciyi çıkarmamak lazım. Tenefüste olduysa orada görevli nöbetçi ögretmen, nöbetçi idareci neredeymiş?
Okul müdürü, nöbetçi müdür yardımcısı ve varsa o kattaki nöbetçi ögretmen ile ders esnasında olduysa o dersin öğretmeni bu faciada direkt sorumlu kişiler olarak görevlerini savsaklamışlar. Bunların ceza alması gerekir. İçlerinden en garibanları ceza alır, ensesi kalın olanlar hiçbir şey yokmuş gibi devam ederler. İlçe milli eğitim müdürü, kaymakam ve vali ve hatta Milli Eğitim Bakanı olayda sorumluluk almayı bırakın, gelir bir de öğrenci ve aileleri suçlarlar.
Yazık, bir çocuk gitti, diğeri hayatını kararttı. Aileleri perişan. Okuldaki tüm öğrenciler ve aileleri de uzun süre bu olayın psikolojisi ile yaşayacak.
Şimdi okula gidin, giriş kapısına bir süre polis koyacaklar. Gelenden gidenden kimlik soracak, belki bir duyarlı kapı konup eşyalar da kontrolden geçecek. Bir süre sonra bu göstermelik tedbirler de kaldırılacak.
En başta tepeden tırnağa liyakatli insanları görevlendirin, sokaklara bekçi yağdıracağınıza okullara güvenlik personeli koyun, imkanlar elverdikçe giriş kapılarına duyarlı kapılar koyun, yerel yönetimlerle işbirliği yapıp okulların eksiklerini gidermede velilerden değil onlardan yardım alın, okullaşmayı artırıp sınıf mevcutlarını düşürün, öğretmenleri (ücretli, sözleşmeli, kadrolu, uzman, baş şeklinde) ayrıştırmayı bırakın, tüm okullarda eşit imkanlar sağlayıp öğrencilerin evine en yakın okula gitmelerini sağlayın. Zorunlu eğitimden sınavları kaldırın, bilimsel, deneysel ve grup çalışmalarıyla yürüyen projelere dayalı aktif öğrenme süreçlerini tüm okullarda standart haline getirin. Sanat, spor derslerinin sayısını arttırıp zihnen ve bedenen sağlıklı, huzurlu nesiller yetişmesine imkan tanıyın.
Bunların hiçbirini yap(a)mıyorsanız bir zahmet istifa edip gidin, yapabilecek birileri gelsin. Bu halk sizin iş bilmezliğinize, umursamazlığınıza mahkum değil.