Ne olacak halimize?

Kendim yakın zamanda İsviçre'ye taşınacağım bu yüzden yaptığım araştırmada İsviçre için kazançlar şöyle:

Zürih'te vasıfsız bir işte çalışan birsi (temizlik, restoran, depo vb.) Ayda 3.500–4.500 İsviçre frangı arasında kazanır (brüt).

Güzel işlerde ( avukat, savcı, yazılm mühendisi, doktor vb.) İşlerde 5.000–7.000 İsviçre frangı(brüt)
Civarı en az ve yaptığın iş ve işinde profesyonelliğine göre daha da artacaktır.
1 İsviçre frangı 46 TL.
750 frang civarı PlayStation 5 Pro.
 
Emekli ikramiyesiyle ev alıyordu gibi durumlara bakarsak alım gücünde bir fikir sahibi olamayız. Emekli ikramiyesiyle ev alınıyordu fakat izlediniz mi bilmiyorum, gene aynı dönemlerde çekilmiş Kemal Sunal'ın "Öğretmen" isimli filmi var. İzlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim.
Her dönem Türkiye'nin alım gücü Avrupa'ya göre düşüktü. Bunun sonucu olarak Almanya bir çok kişiyi ülkesine işçi olarak alabildi.
Eskiden bir de paran olupta hizmet alamama durumları çok fazlaymış. Bununla ilgili fazlasıyla kayıt mevcut. Mesela fatura ödemek için saatlerce sırada bekleyen insanlar, benzin, yağ, gaz kuyrukları. Bunlar belki klişeleşmiş olabilir fakat bunlar da o dönemin büyük sorunları.
Şu anda Türkiye refah olarak her açıdan ele aldığımızda en iyi dönemlerini yaşıyor. Elbette çok daha iyileri olabilir ve olacaktır fakat eskiyle kıyasladığımızda ortaya bu sonuç çıkıyor.
Kuyruklar genelde Kıbrıs yüzünden ambargo sonucu olan şeyler. Sadece eski su kuyruğu vb durumlara parantez açmak gerekiyor. Onlarda o zamanın teknolojisi ile boru hatları hemen tamir edilemediği için tankerle gelen su kuyruğu. Fatura ödeme kuyruğu da eskiden fiziksel şubeden şimdi direkt internetten yapılabildiği için olabilir hocam. Yönetimle alakası yok yani biraz kafa yorunca anlayabilirsiniz. Lütfen teknolojik gelişmeleri bize bir lütuf gibi anlatmayın.
 
Kuyruklar genelde Kıbrıs yüzünden ambargo sonucu olan şeyler. Sadece eski su kuyruğu vb durumlara parantez açmak gerekiyor. Onlarda o zamanın teknolojisi ile boru hatları hemen tamir edilemediği için tankerle gelen su kuyruğu. Fatura ödeme kuyruğu da eskiden fiziksel şubeden şimdi direkt internetten yapılabildiği için olabilir hocam. Yönetimle alakası yok yani biraz kafa yorunca anlayabilirsiniz. Lütfen teknolojik gelişmeleri bize bir lütuf gibi anlatmayın.
Bu kadar abarttığınız Kıbrıs ambargoları 80'li yıllara kalmadan kaldırıldı. Bu kuyruk süreci böyle devam etti. Ayrıca telefondan fatura ödeme neredeyse son 5 - 6 yıldır aktif olarak hayatımızda. Daha öncesinde herkes neredeyse şubelerden ödüyordu. Bunun teknolojiyle alakası yok. Karşınızda muhatap olan bir memur bulamıyordunuz. O dönemin hastanelerinde çekilen görüntülere bakabilirsiniz. Daha bunun gibi bir sürü durum var, siyasi tarafınız ne olursa bunları reddetmek aklı selim bir insanın yapacağı bir durum değil.
 
Bu kadar abarttığınız Kıbrıs ambargoları 80'li yıllara kalmadan kaldırıldı. Bu kuyruk süreci böyle devam etti. Ayrıca telefondan fatura ödeme neredeyse son 5 - 6 yıldır aktif olarak hayatımızda. Daha öncesinde herkes neredeyse şubelerden ödüyordu. Bunun teknolojiyle alakası yok. Karşınızda muhatap olan bir memur bulamıyordunuz. O dönemin hastanelerinde çekilen görüntülere bakabilirsiniz. Daha bunun gibi bir sürü durum var, siyasi tarafınız ne olursa bunları reddetmek aklı selim bir insanın yapacağı bir durum değil.
Belirli bir süre ambargo uygulayınca etkileri kalıyor hocam. Dağıtım ağı yine eskiden zayıf olduğu için heryere hemen ulaşmıyor. Faturayı da direkt devlete değil. Şirkete ödüyorsunuz. Şirketle alakalı. Sizin dediğiniz Reis iPhone getirdi gibi birşey. Ha tabi bu arada her şehrin merkezinde ki 1tl daha ucuz olan ekmek için oluşan upuzun kuyrukları görmezden geliyoruz aramızda kalsın. Sokakta 5 kişi çevirseniz 3 ü memnun değil sağlık sisteminden. Doktorlarımız gerçekten iyi, kalifiye ama sistem de sorunlar var.
 
Kendim yakın zamanda İsviçre'ye taşınacağım bu yüzden yaptığım araştırmada İsviçre için kazançlar şöyle:

Zürih'te vasıfsız bir işte çalışan birsi (temizlik, restoran, depo vb.) Ayda 3.500–4.500 İsviçre frangı arasında kazanır (brüt).

Güzel işlerde ( avukat, savcı, yazılm mühendisi, doktor vb.) İşlerde 5.000–7.000 İsviçre frangı(brüt)
Civarı en az ve yaptığın iş ve işinde profesyonelliğine göre daha da artacaktır.
1 İsviçre frangı 46 TL.
750 frang civarı PlayStation 5 Pro.
İsviçre'de dediğiniz gibi olabilir İsviçre Avrupa'nın en zengin ülkesi denilebilir. İsviçre, 400 yıla yakındır savaşmayan, hiçbir birlikte olmayan tamamen kendi gelişimine odaklanmış bir ülke. Zaten kişi başı milli geliri 90 bin dolar seviyelerine çıkmış bir ülkeden bahsediyoruz. Dünya'da bu seviyelere çıkabilmiş çok fazla ülke yok.

Belirli bir süre ambargo uygulayınca etkileri kalıyor hocam. Dağıtım ağı yine eskiden zayıf olduğu için heryere hemen ulaşmıyor. Faturayı da direkt devlete değil. Şirkete ödüyorsunuz. Şirketle alakalı. Sizin dediğiniz Reis iPhone getirdi gibi birşey. Ha tabi bu arada her şehrin merkezinde ki 1tl daha ucuz olan ekmek için oluşan upuzun kuyrukları görmezden geliyoruz aramızda kalsın. Sokakta 5 kişi çevirseniz 3 ü memnun değil sağlık sisteminden. Doktorlarımız gerçekten iyi, kalifiye ama sistem de sorunlar var.
Ambargonun etkileri dediğiniz gibi 1 yıl kalabilir belki 2 yıl fakat bahsettiğimiz süreç yıllarca süren bir süreç. Sizin mantığınızla bakarsak şu anki ekonomik sıkıntıları da Türkiye'nin Suriye olaylarından dolayı ABD'den yediği ambargoya bağlayabiliriz. Bu bahsettiğimiz dönemlerdeki kuyruklar, berbat ötesi hizmet kalitesi tamamen o dönemin hükümetlerinin başarısızlığından kaynaklı.
Sokaktaki 5 kişiyi çevirseniz 5'i de memnun olmasa hak veririm. Elbette ki memnun olmama ve daha iyisini isteme hakları var. Zaten benim burada demek istediğim "ülkemiz dört dörtlük, harika yönetiliyor" tarzı şeyler değil. Sadece eskiye kıyasla ülkemizin çok daha iyi halde olduğunu söylemeye çalışıyorum. Şu ankinden memnun olmamak ayrı, şu anki eskisinden daha kötü demek ayrı şeyler.
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar biri gider biri gelir ama ülkemiz yine de payidar kalır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk vefat ettiğinde ülke çöktü mü? Hayır. Demek istediğim bu ülkede çok parlak insanlar var asıl ülkeyi kalkındıracak kişiler onlar, sizin ekranda ve televizyonlarda gördükleriniz tamamen siyasal güç gösterileri. Tabii işin siyaset kısmı da önemli girişimci arkadaşlara ortam sağlamak finansal destek vermek ve ülkeler arası ilişkiler gibi. Yolsuzluğa değinecek olursak, ülkenin ekonomik durumu belli ekonomi kötü olunca yolsuzlukta tavan yapıyor tabii ki. Yolsuzluğu çözmek için ekonomiyi çözmek gerekli, ekonomiyi çözmek için özellikle önemli kuruluşlara HAKKIYLA GELMİŞ kişilerin görev alması ve işini doğru ve düzgün yapmasının denetlenmesi gerekli. Ayrıca şuna değinmek istiyorum her haber asıl şeyleri yansıtmaz, örnek verecek olursam mesela şuan siyasetçiler televizyonlarda bas bas bağırıyor İsrail boykot meseleleri falan diye ama şuanda bizim İsrail ile yaptığımız ticaretin büyüklüğünün kimse farkında değil veya bizim aramız iyi gibi gözüken Amerika vs. şuanda bize yaptığı yaptırımların haddi hesabı yok. Özetleyecek olursam kendi insanımıza değer vermeli, herşeyi HAKKIYLA yapmalı, genç girişimcilere destek vermeli ve ülkemizden umudu kesmeyip sahip çıkmalıyız. Kendi kümesinde beslediğin tavuk gidip komşunun bahçesinde yumurtlarsa zararlı çıkan sen olursun. Beyin göçünü en iyi şekilde engellemek dileğiyle...
 
Emekli ikramiyesiyle ev alıyordu gibi durumlara bakarsak alım gücünde bir fikir sahibi olamayız. Emekli ikramiyesiyle ev alınıyordu fakat izlediniz mi bilmiyorum, gene aynı dönemlerde çekilmiş Kemal Sunal'ın "Öğretmen" isimli filmi var. İzlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim.
Her dönem Türkiye'nin alım gücü Avrupa'ya göre düşüktü. Bunun sonucu olarak Almanya bir çok kişiyi ülkesine işçi olarak alabildi.
Eskiden bir de paran olupta hizmet alamama durumları çok fazlaymış. Bununla ilgili fazlasıyla kayıt mevcut. Mesela fatura ödemek için saatlerce sırada bekleyen insanlar, benzin, yağ, gaz kuyrukları. Bunlar belki klişeleşmiş olabilir fakat bunlar da o dönemin büyük sorunları.
Şu anda Türkiye refah olarak her açıdan ele aldığımızda en iyi dönemlerini yaşıyor. Elbette çok daha iyileri olabilir ve olacaktır fakat eskiyle kıyasladığımızda ortaya bu sonuç çıkıyor.
Bal gibi oluruz hocam. Enflasyona dümdüz bir örnek çünkü bu. O dönem 500 bin lirayla ev alınabiliyorken miktarı kafamda sallıyorum şuanda bırakın evi araba bile imkansız yukarıdaki mesajda da söyledim. Eskiden de pahalılık vardı da onlar daha eski zamanlardı özellikle 2010'dan 2019'a kadar ekonomi elle tutulur seviyedeydi hatta gayet iyiydi. Hayat pahalılığından o dönemde böyle şikayet eden çok az insan vardı insanlar daha mutluydu. Avrupa'ya yaklaştığımız dönemler var doların 1 40 olduğu zamanlar var o kadar iyi olmasak da yeterliydi. Eskiden insanlarda para vardı hizmet alacak yer yoktu şimdi para yok hizmet alacak yer çok. Eskiden insanlar eti yağı alabildiği için kuyruğa girerdi şimdi alamadığı için giriyor. Aradaki fark bu. Yani işin özeti senin benim düşüncemden bağımsız refah seviyesinin en düşük olduğu zamanlardayız. Bunu bilmek için insan davranışlarına bakmak bile yeterli evlenme ve genç nüfusun düşmesi bile buna en büyük kanıttır.
 
Bal gibi oluruz hocam. Enflasyona dümdüz bir örnek çünkü bu. O dönem 500 bin lirayla ev alınabiliyorken miktarı kafamda sallıyorum şuanda bırakın evi araba bile imkansız yukarıdaki mesajda da söyledim. Eskiden de pahalılık vardı da onlar daha eski zamanlardı özellikle 2010'dan 2019'a kadar ekonomi elle tutulur seviyedeydi hatta gayet iyiydi. Hayat pahalılığından o dönemde böyle şikayet eden çok az insan vardı insanlar daha mutluydu. Avrupa'ya yaklaştığımız dönemler var doların 1 40 olduğu zamanlar var o kadar iyi olmasak da yeterliydi. Eskiden insanlarda para vardı hizmet alacak yer yoktu şimdi para yok hizmet alacak yer çok. Eskiden insanlar eti yağı alabildiği için kuyruğa girerdi şimdi alamadığı için giriyor. Aradaki fark bu. Yani işin özeti senin benim düşüncemden bağımsız refah seviyesinin en düşük olduğu zamanlardayız. Bunu bilmek için insan davranışlarına bakmak bile yeterli evlenme ve genç nüfusun düşmesi bile buna en büyük kanıttır.
Enflasyon piyasadaki para arzından ibarettir. Bir para piyasada ne kadar fazlaysa o kadar değersiz olur. Enflasyon ile alım gücü arasındaki fark şudur; enflasyon, piyasada rezerv para biriminin artması, alım gücü ise halkın aylık geliriyle sahip olabilecekleridir.
Alım gücü için kişi başı milli gelir ülkeler için fikir sahibi yapabilecek güzel bir göstergedir. Bizim burada bakmamız gereken enflasyondan çok alım gücüdür. Çünkü bu gösterge halkın refah seviyesini en net şekilde gösterebilir. Sizin veya benim düşüncemden bağımsız en net gösterge budur.
Alım gücüne bakmak için onlarca imkanımız var, ben size örnek olarak sadece kişi başı milli geliri söyleyeyim, bakmak istediğiniz başka ölçümler olursa kendiniz bakarsınız zaten. 2002 yılında 3.608 dolar olan kişi başı milli gelir, şu anda 15 bin dolar seviyelerine gelmiş durumda. Bu zaten en büyük örnektir.
1 doların 1.40 Tl olması veya 40 Tl olması önemli değil. Önemli olan o 1 doları ne kadar sürede kazanabildiğinizdir. Dolar şu anda 100 Tl olsa ve ortalama maaş aylık 200 bin Tl olsa halk şu ankinden çok daha zengin bir hale gelmiş olur.
Et, yağ alamama kısmına ayrıca değinmeyi düşünmüyorum aslında çünkü yukarıda alım gücü ile ilgili söylediklerimin arasında en nihayetinde bunlarda var fakat işletmelerin en temel prensibi iş yapmak. Eğer ki ülkede insanların yağı boşverin et alamayacak durumu olmasa ülkede kasap olmayacağını elbette ki tahmin edebilirsiniz. Ekonomi tamamen denge içinde arz - talep meselesidir.
İnsanlarda para yok değil, sadece şu anki enflasyonist ortam insanları harcamaya itiyor. Harcamaya itmesinin haricinde, insanları daha fakirleşmiş gibi hissettiriyor.

Büyük şehirlerde özellikle konut ve kira fiyatları tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de arttı. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde artık maddi durumu iyi olmayanların kalması hayli güç hale geldi. Lakin bu çok daha önceleri olması gereken fakat gene bir şekilde idare edilerek bugünlerde yaşanan bir ekonomik denge.
Dünya'daki gelişmiş ülkelerin çoğunun büyük şehirlerine baktığınızda hep ortalama üstü gelire sahip kişilerin yaşadığını görürsünüz, örneğin; Fransa - Paris, Almanya - Berlin, Amerika Birleşik Devletleri - New York, Avustralya - Sydney gibi gibi bir çok örnek. Bu şehirlerde ortalama altı gelire sahip bir kişinin ev kiralaması veya ev satın alması hayalden öteye gidemez maalesef.
Türkiye'de de durum aynı noktaya geliyor. Sadece bunu bizler şu anda canlı yaşadığımız için bu ayrımı derinden hissediyoruz. Eğer ki bizler doğduğumuzda bu ayrım çoktan oluşmuş olsaydı ve biz bu ayrımın bilinciyle büyüseydik bugün birçoğumuz küçük şehirlerde yaşıyor olurduk. Büyükşehirlerde hayata gelip bu ayrımı yaşamak çok daha kötü hissettiriyor.

Evlenme mevzusu zaten ekonomiyle neredeyse uzaktan yakından alakalı bir durum değil. Almanya'da yıllarca çocuk yardımları, evlilik yardımları verildi ve veriliyor fakat buna rağmen evlenme oranları ve çocuk yapma oranları fazlasıyla düşük. Aynı şekilde Dünya'nın en fakir ülkelerine baktığımızda çift başına ortalama 7 - 8 çocuk düştüğünü görüyoruz.
Bu olay daha çok eğitim durumuyla alakalı. Türkiye'de yeni nesiller artık çok eğitimli ve modern. Bireysellik artık çok daha ön planda. Bunu eğitim sistemine bağlamıyorum, artık insanlar kendilerini fazlasıyla geliştiriyor. Bu da beraberinde kendilerine uygun buldukları kaliteli yaşamı getiriyor. Bu da günümüz Dünyasında çoğu zaman evlenmemek, evlenilse bile çocuk yapmamak, çocuk olsa bile maksimum 1 çocuk şeklinde gidiyor.
Türkiye artık yavaş yavaş bir üst lige çıkmaya başlayan bir ülke. Bunun beraberinde artan refah ve modernleşme söz konusu. Bugünlerde bahsettiğimiz sorunların hepsi bundan kaynaklı. Şu anda daha tam olarak o üst lige geçemediğimiz için bugün bu sıkıntıları yaşıyoruz. Üst lige geçtiğimiz zaman bu geçiş tamamlanmış olacak ve yeni ekonomik denge oturmuş olacak.
 
Ya onu bunu boş verin Almanya vs ülkeler kötü diyen ya kör ya da işine gelmiyor öyle bir milletiz ki yurtdışındakiler bile ülkeyi düşünmüyor verdikleri oy belli kusura bakmayın ben şükretmiyorum neye yaşadığıma mı edeyim gerçi ona ederim her gün cinayet vs oluyor bir günümüz normal geçmiyor stajyerlik yaptım staj yeri aradım adamlar çalıştırıp para vermiyorlar berbat bir konumdayız herkes artniyetli kimse iylik düşünmüyor bir öğrenciye vereceğin 3K stajyer maaşını cebine atma peşinde olan insanlar var tek hayalim hedefim gitmek olacak tabii ülkeden doktorların gittiği gibi…
Bu zamanda Spotify'dan dinlediğin müziğe bile dikkat edeceksin malum yıllarca ustat dediklerimiz şu an neyse…
 
Halimize bir şey olmayacak. Anadolu halkının hali yüzlerce yıldır bu şekilde: berbat, rezil. Bunca yıl düzelmedi, şimdi de düzelmez gelecekte de.

Mesela fatura ödemek için saatlerce sırada bekleyen insanlar, benzin, yağ, gaz kuyrukları. Bunlar belki klişeleşmiş olabilir fakat bunlar da o dönemin büyük sorunları.
Komik. O sırada ekmek kuyrukları ve 1 aydır hastane randevusu alamayan ben. Kardeşimin karnında oluşan kitle için temmuz ayına randevu veren hastaneler. Ne anlatıyorsun sen kuyruk diye? Kuyruklar bitti mi sanıyorsun? Sadece evlere taşındılar teknolojiyle.
1747488005361.png

Sizin ısrarla görmezden geldiğiniz bazı durumlar var.

Mesela 2.Dünya Savaşı'nın küresel olarak getirdiği problemler, sorunlar gibi. Türkiye'nin savaşa girmemiş olması kötü etkilenmeyeceği anlamına gelmiyor. Bütün Avrupa yıkıldı, tepende Sovyet ülkeleri zangır zangır titredi, altında Afrika çölleri kanla ıslandı. Japonya harap oldu, 2 tane şehri resmen silindi. Çin'de katliam üstüne katliam yaşandı. Hindistan'da, Afrika'da açlıktan sayısız insan kıvrana kıvrana öldü. Bütün bunlar Türkiye'yi ve ekonomisini etkilemedi mi sence?

Sanıyor musunuz ki savaş bitti bir anda her yer güllük gülistanlık oldu, insanlar kardeşçe şarkı söylemeye başladı? Savaşın bıraktığı dünya çapında ekonomik, sosyolojik ve psikolojik enkazı temizlemek kısa mı sürdü? Kolay mı oldu?

1747488467596.png

1747488491999.png

1747488663997.png

Dünya soğuk savaşa girdi, 2 dev tepişti, çimenler ezildi.

Türkiye Kıbrıs'a girerek doğrudan Batı'ya isyan etti, ambargolarla ezildi.

Bütün bunları neden görmezden geliyorsun kuyruklar muyruklar derken? Şimdiki kuyrukların sebebi ne? Kıbrıs mı, soğuk savaş mı yoksa cihan harbi mi?
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Technopat Haberler

Geri
Yukarı