O zaman bende soruyorum: Ya Budizm doğruysa, ya Hinduizm doğruysa, ya Hristiyanlık doğruysa, ya Musevilik doğruysa, ya Şintoizm doğruysa, ya Brahmanizm doğruysa vs.
Ölüm sonrasında tongaya düşmemek için bu dinlerin hangisine ve neye göre inanmayı düşünüyorsun? Sonuçta hepsininde doğru olma ihtimali var.
Tanrı'ya biz çıkarlarımız doğrultusunda inanıyorsak eğer Tanrı bunun farkına varmayacak mı? Çıkarları uğruna Tanrı'ya inanan bir insanın, çıkarları uğruna bir amirine yalakalık yapan insanlardan farkı ne?
Bizim kaynağımız kutsal kitaplar başka bir kaynağımız yok. Şahsen bilmediğim bir konu hakkında yorum yapmıyorum.
Eğer bir cümleyle anlamı bozuluyorsa bu kitabın insanın yazdığı kitapdan ne farkı kalıyor merak ediyorum. Sonsuza dek bütün insanlara inmiş bir metnin bağlamı da anlamı da net olmak zorundadır. Her şart ve durumda anlamını korumalıdır.
Bir de şu ayeti bağlamından koparmamak nasıl bir şey çok merak ediyorum. Kopmadığını anlamak için neyi referans alacağız? Referans aldığımız şey zaten bağlamı koparmış olmuyor mu? Kopmadığına kim karar veriyor? Herkese açık bir kaynak değilse o zaman neden herkese inmiş oluyor? Herkese indiyse neden tefsirin tefsiri gibi şeyler var?
Ayetlerin olaylar üzerine inmesi zaten evrensel olması ile çelişiyor. "evrensel" kitap, sadece 610 ve 632 yılları arasında yaşayan insanlara hitap etmiş oluyor bu durumda.
Evrensel ve kalıcı geçerliliği olan bir kitabın son 24 saat içinde ne olduğu ile yakından ilgilenip ona göre inmesi çok enteresan. Uhud savaşındaki bazı kişilerin sarhoş oldukları için şak diye içkinin yasaklanması gibi.