Neden Genetik Hastalıklar Var?

Sizlere Tolstoy'un "Din Nedir?" kitabından bir metin aktarmak isterim.
1901 yılının başlarında, ünlü Fransız bilgini Berthelot verdiği bir konferansta dinleyicilerine, din çağının kapandığını ve yerini şimdi bilimin almasının kesin olduğunu bildirmiş. Elime önce o geçtiği ve herkesin bilgin olarak tanıdığı biri tarafından eğitimliler dünyasının başkentinde verildiği için, bu konferanstan söz ediyorum. Felsefi eserlerden gazetelerin sanat köşelerine kadar her yerde, aralıksız bu görüş dile getiriliyor. Bay Berthelot konferansında, eskiden insan toplumunu iki ilkenin harekete geçirdiğini söylemiş. Kaba güç ve din. Bu ilkeler, yerlerine bilim geçtiği için, bugün gereksizlermiş.
Anlaşılan o ki, bilime inanan herkes gibi, Bay Berthelot da bilim sözcüğüyle insan bilgisinin her yönünü kucaklayan, uyumlu bir birlik ve bütünlüğe sahip, önem derecesine göre belirlenen ve verilerin toplanmasında şaşmaz biçimde doğru yöntemlerin kullandığı bir disiplini kast ediyor.
Ancak, gerçekte böyle bir bilim olmadığına göre ve bilim denilen şey rastlantısal, birbirinden tamamen kopuk, çoğu kez hiçbir yarar taşımayan ve tartışmasız gerçeği sunmamakla beraber, çoğu kez ham hayaller sunan, bugün gerçek diye ilan edilip yarın yadsınan bilgi parçacıkları olduğuna göre, Bay Berthelot'un, dinin yerine geçeceğini öne sürdüğü şeyin var olmadığı açıktır. Dolayısıyla, Bay Berthelot ve onunla aynı düşüncede olanlar, bilimin dinin yerini alacağını söylerken , savları tamamen özneldir ve bilimin yanılmazlığına edile imana çok benzeyen, temelsiz bir inanç duyarlar. Üstelik, okumuşlar diye görülen ve sözü edilen bu zümre, dinin yerini alabilecek olan ve dine ihtiyacı çoktan geçersiz kılan bir bilimin, zaten var olduğuna inanmışlardır.
"Dinin devri geçti. Bilimden başka şeye inanmak, cehalettir. Bilim, ihtiyaç duyduğumuz her şeyi düzenleyecek. Yaşamımızda, bize yol göstermesi için, sadece bilime ihtiyacımız var." Bilim adamlarının da, bilimin çok uzağında kalmalarına karşın, onlara güvenen ve onların, "dinin gereğinden fazla yaşamış bir yanlışın olduğu" ve "yaşamda sadece bilimin yol göstericiliğine daha çok ihtiyaç duyduğumuz" şeklindeki kanılarını paylaşan derintinin üyelerinin de söylediği şey, bu "var olan her şeyi inceleme amacını taşıdığından", bilim, insan yaşamına yol gösterir ve bu yüzden de hiçbir şeye ihtiyacımız yok.
Bugünün okumuşlarının verdiği karara göre, din gerekli değil ve onun yerini bilim alacak ya da aldı bile. Oysa tıpkı geçmişte olduğu gibi, bugün de tek bir insan toplumu ya da aklı başında (rational) kişi bile dinsiz yaşamamış ve yaşayamaz da aklı başında diyorum çünkü, aklı başında olmayan (irrational) kişi, tıpkı bir hayvan gibi dinsiz yaşayabilir. Aklı başında bir varlık dinsiz yaşayamaz; çünkü önce ve sonra neyi yapması gerektiği konusunda ona gerçekten yol gösteren, sadece ve sadece dindir. Din, ona yaradılışı gereği verildiğinden, aklı başında insan dinsiz yaşayamaz.
Asıl din ile yaşasaydım aklım başımda olmazdı. Doğuştan cehennem garantisi veren tanrı mantıklı gelmiyor çünkü.
 
Esasında bu tür bir iddiayı doğrulamanın zor olduğunu kabul ediyorum. Çünkü peygamberlerin çok büyük bir kısmı neredeyse yazı öncesi dönemde yaşadığı ve kayda değer olayların(yani en azından insanlık tarihi açısından) kahramanları olmadığı için herhangi bir tarihi belgede bu peygamberlerin varlığını bulmak epey zor. "Biz her millete peygamber gönderdik" ayetinden yola çıkarak tarihin her döneminde her kavme peygamber gönderilmiş olduğu anlamı çıkmaz. Atıyorum belki Kızılderililere sadece bir veya iki peygamber gönderilmiştir
Gönderildiğinin herhangi bir kanıtı yok. O zaman benim dediğim gibi Japonyadaki Hz. Naruto adlı peygamber neden başarısız oldu veya dini kabul ettiremedi japonlara?
 
Evet arkadaşlar kafama çok takılan sorulardan bir tanesi, neden tanrı bazı insanları genetik hastalıklarla yarattı? Neden eşit davranmadı? Bizi sınamak isteyebileceğini anlıyorum fakat neden tüm insanlar eşit sınanmıyor? Bazı genetik hastalıklar insanların hayatını mahvedebiliyor ve tedavisi bir yere kadar, bazılarının hiç tedavisi bile yok.
Neden bazı insanlar çirkin bazı insanlar güzel, bazılar zeki, bazıları değil, neden bazıları kötü bazıları iyi kalpli vesayre uzatılabilir. Fakat dinlerde, bu tarz konularda tanrının eşitliği sağlama gibi bir iddiası yok. Eğer sizin tanrı olsaydı bu tarz eşitlikleri sağlaması gerekirdi gibi bir iddianız var ise felsefi bir zeminde anlatın da anlayalım.
 
Neden bazı insanlar çirkin bazı insanlar güzel, bazılar zeki, bazıları değil, neden bazıları kötü bazıları iyi kalpli vesayre uzatılabilir. Fakat dinlerde, bu tarz konularda tanrının eşitliği sağlama gibi bir iddiası yok. Eğer sizin tanrı olsaydı bu tarz eşitlikleri sağlaması gerekirdi gibi bir iddianız var ise felsefi bir zeminde anlatın da anlayalım.
Felsefi bir zeminde anlatıp detalayara inmeye gerek olduğu düşünmüyorum. Neden eşit davranmayan bir tanrıya tapalım ki?
 
Altıyüzlü yıllarda Ortadoğu'da yaşayan biri olsaydım tanrının şeytan olduğunu ve zulmü, eşitsizliği, adaletsizliği, kötü insanları ve kötüye hizmet edenleri, hastalıkları ve ölümleri varlığına delil olarak sunardım. Yüzyıllar sonrasında ise insanlar şeytanın olmadığını, şeytanın içlerinde yaşadığını anlardılar ya da şu artan depremleri ve virüsleri bazı kişiler inandıkları şeytanın işi olduğunu söylerlerdi.
 
Sizlere Tolstoy'un "Din Nedir?" kitabından bir metin aktarmak isterim.
1901 yılının başlarında, ünlü Fransız bilgini Berthelot verdiği bir konferansta dinleyicilerine, din çağının kapandığını ve yerini şimdi bilimin almasının kesin olduğunu bildirmiş. Elime önce o geçtiği ve herkesin bilgin olarak tanıdığı biri tarafından eğitimliler dünyasının başkentinde verildiği için, bu konferanstan söz ediyorum. Felsefi eserlerden gazetelerin sanat köşelerine kadar her yerde, aralıksız bu görüş dile getiriliyor. Bay Berthelot konferansında, eskiden insan toplumunu iki ilkenin harekete geçirdiğini söylemiş. Kaba güç ve din. Bu ilkeler, yerlerine bilim geçtiği için, bugün gereksizlermiş.
Anlaşılan o ki, bilime inanan herkes gibi, Bay Berthelot da bilim sözcüğüyle insan bilgisinin her yönünü kucaklayan, uyumlu bir birlik ve bütünlüğe sahip, önem derecesine göre belirlenen ve verilerin toplanmasında şaşmaz biçimde doğru yöntemlerin kullandığı bir disiplini kast ediyor.
Ancak, gerçekte böyle bir bilim olmadığına göre ve bilim denilen şey rastlantısal, birbirinden tamamen kopuk, çoğu kez hiçbir yarar taşımayan ve tartışmasız gerçeği sunmamakla beraber, çoğu kez ham hayaller sunan, bugün gerçek diye ilan edilip yarın yadsınan bilgi parçacıkları olduğuna göre, Bay Berthelot'un, dinin yerine geçeceğini öne sürdüğü şeyin var olmadığı açıktır. Dolayısıyla, Bay Berthelot ve onunla aynı düşüncede olanlar, bilimin dinin yerini alacağını söylerken , savları tamamen özneldir ve bilimin yanılmazlığına edile imana çok benzeyen, temelsiz bir inanç duyarlar. Üstelik, okumuşlar diye görülen ve sözü edilen bu zümre, dinin yerini alabilecek olan ve dine ihtiyacı çoktan geçersiz kılan bir bilimin, zaten var olduğuna inanmışlardır.
"Dinin devri geçti. Bilimden başka şeye inanmak, cehalettir. Bilim, ihtiyaç duyduğumuz her şeyi düzenleyecek. Yaşamımızda, bize yol göstermesi için, sadece bilime ihtiyacımız var." Bilim adamlarının da, bilimin çok uzağında kalmalarına karşın, onlara güvenen ve onların, "dinin gereğinden fazla yaşamış bir yanlışın olduğu" ve "yaşamda sadece bilimin yol göstericiliğine daha çok ihtiyaç duyduğumuz" şeklindeki kanılarını paylaşan derintinin üyelerinin de söylediği şey, bu "var olan her şeyi inceleme amacını taşıdığından", bilim, insan yaşamına yol gösterir ve bu yüzden de hiçbir şeye ihtiyacımız yok.
Bugünün okumuşlarının verdiği karara göre, din gerekli değil ve onun yerini bilim alacak ya da aldı bile. Oysa tıpkı geçmişte olduğu gibi, bugün de tek bir insan toplumu ya da aklı başında (rational) kişi bile dinsiz yaşamamış ve yaşayamaz da aklı başında diyorum çünkü, aklı başında olmayan (irrational) kişi, tıpkı bir hayvan gibi dinsiz yaşayabilir. Aklı başında bir varlık dinsiz yaşayamaz; çünkü önce ve sonra neyi yapması gerektiği konusunda ona gerçekten yol gösteren, sadece ve sadece dindir. Din, ona yaradılışı gereği verildiğinden, aklı başında insan dinsiz yaşayamaz.
Bilimle açıklananlara akılları yetmeyenler, mantık bulamayanlar ve imkan vermeyenler; bilin bakalım neyin varlığına inanıyor?
Der ve giderim.
 
Felsefi bir zeminde anlatıp detalayara inmeye gerek olduğu düşünmüyorum. Neden eşit davranmayan bir tanrıya tapalım ki?
Dinler adaletin eşitliğin ölümden sonra sağlanacağını söylemiş ve kendi içerisinde tutarlı bir eşitlik koymuştur ortaya, eğer ki bir bütün içerisinde bakarsan dini kitaplara adaletsizlik yoktur. Zira tanrı olmadığı zaman dünya gerçekten adaletsiz bir yerdir ve bunun yanında bizim eşit ve adil olmamız için evrimsel bir nedenimiz yoktur. Hatta daha derin düşündüğümüzde içimizdeki adalet isteği sadece evrimsel süreçlerde tesadüfen oluştuğu için hiçbir anlamı yoktur, anlamı olmadığı gibi evrimin en temel kurallarından biri olan doğal seleksiyona uygun olmadığı için adalet duygusunun evrimsel olarak yok olması da olağandır, bilimsel düşündüğümüzde bu konu vakit kaybıdır boşuna kendimizi yormayalım.
 
Cevaplara bakıyorum da. Harbiden yazmaya değer bir şey bulamadım cidden. Allahı sorgulayan mı dersin, şirk koşan mı dersin, kafir olan mı dersin... Yazık cidden. Biraz adaletli ve objektif bakmanızı öneririm. Her şeyin bir cevabı var. :) Eşitlik ve adalet kavramı farklıdır bunu öğrenmek lazım önce.
 
Dinler adaletin eşitliğin ölümden sonra sağlanacağını söylemiş ve kendi içerisinde tutarlı bir eşitlik koymuştur ortaya, eğer ki bir bütün içerisinde bakarsan dini kitaplara adaletsizlik yoktur. Zira tanrı olmadığı zaman dünya gerçekten adaletsiz bir yerdir ve bunun yanında bizim eşit ve adil olmamız için evrimsel bir nedenimiz yoktur. Hatta daha derin düşündüğümüzde içimizdeki adalet isteği sadece evrimsel süreçlerde tesadüfen oluştuğu için hiçbir anlamı yoktur, anlamı olmadığı gibi evrimin en temel kurallarından biri olan doğal seleksiyona uygun olmadığı için adalet duygusunun evrimsel olarak yok olması da olağandır, bilimsel düşündüğümüzde bu konu vakit kaybıdır boşuna kendimizi yormayalım.
Bazı genetik hastalıklar öldürmüyor insana acı çektiriyor, kısıtlıyor, 80 yıl boyunca kanserle ve uzuvların eksik bir şekilde yaşadığını düşün, kimse bu şekilde sınanmamalı. Herkesde peygamber sabrı yok, o ölümden sonrasını bekleyecek. Yahudilerin işkence gördüğü, yakıldığı kamplarda, yerlere oradaki yahudiler tırnaklarıyla veya kanlarıyla eğer tanrısı varsa onu ''affetmem için bana yalvarması gerekecek''
veya bazıları ''Tanrıya artık inanmıyorum gibi şeyler yazılıyor'' Benim anlamadığım bir tanrı nasıl ona tapanlara, inanlara bu şekilde zulm etmesine izin veriyor? Ben bir tanrı olsam bana tapanlara zulm edilmesine izin vermem şahsen.
Cevaplara bakıyorum da. Harbiden yazmaya değer bir şey bulamadım cidden. Allahı sorgulayan mı dersin, şirk koşan mı dersin, kafir olan mı dersin... Yazık cidden. Biraz adaletli ve objektif bakmanızı öneririm. Her şeyin bir cevabı var. :) Eşitlik ve adalet kavramı farklıdır bunu öğrenmek lazım önce.
Aşırı kibirli bir bakış açışıyla yorum yapıyorsunuz. Bir daha düşünün bence. Diğerlerinin fikirlerine saygı duymalısınız.
 
Bazı genetik hastalıklar öldürmüyor insana acı çektiriyor, kısıtlıyor, 80 yıl boyunca kanserle ve uzuvların eksik bir şekilde yaşadığını düşün, kimse bu şekilde sınanmamalı. Herkesde peygamber sabrı yok, o ölümden sonrasını bekleyecek. Yahudilerin işkence gördüğü, yakıldığı kamplarda, yerlere oradaki yahudiler tırnaklarıyla veya kanlarıyla eğer tanrısı varsa onu ''affetmem için bana yalvarması gerekecek''
veya bazıları ''Tanrıya artık inanmıyorum gibi şeyler yazılıyor'' Benim anlamadığım bir tanrı nasıl ona tapanlara, inanlara bu şekilde zulm etmesine izin veriyor? Ben bir tanrı olsam bana tapanlara zulm edilmesine izin vermem şahsen.

Aşırı kibirli bir bakış açışıyla yorum yapıyorsunuz. Bir daha düşünün bence. Diğerlerinin fikirlerine saygı duymalısınız.
Ahiret inancı olmayan bir temelde dediğiniz doğru fakat 1 yıl - 100 yıl olan insan hayatını, adaletin sağlanacağı sonsuz ahiret hayatı ile karşılaştırdığımızda kendi içerisinde gayet tutarlı ve adil. Ben burada ahiret var adalet sağlanacak da demiyorum, objektif bir şekilde kitapları kendi içerisinde değerlendirdiğimizde durumun bu olduğunu söylüyorum.
Hatta adalet konusunda materyalist ateizm ile dinleri karşılaştırdığımızda dinlerin bir şekilde adaleti sağladığını görüyorum fakat ateizmde adaletin ne temeli var ne adaletli olmamız için bir sebep ne de adaletsizliğin nihai bir çözümü var.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı