Öfke nasıl kontrol edilir?

Hocam antidepresanlık değilim abartmayalım lütfen normal bir insanım ama bazı şeylere hemen sinirleniyorum tüm olay bu.

Birisi ağzını şapırdatınca sinirlenmek normaldir ama elin kolun titremeye başlayacak kadar kendini kaybetmen normal değil. Şimdilik kendini normal hissedecek kadar iyi durumdasın ama gerekli tedaviyi çok geç olmadan almazsan ileride kendine veya başkalarına ciddi hasarlar verebilirsin. Psikolojik bir sorunun olabilir, iş işten geçmeden git kontrolünü yaptır başına bela olmasın diyorum.

Hani ben de bazı konularda tahammülsüz bir insanımdır da hiç titremeye başlayacak kadar öfkelendiğimi hatırlamıyorum.
 
Objelere saldırarak öfkenizi kusmak, sadece öfkeye karşılık saldırganlık dürtüsünü arttırmaya yarar. Bu durum özellikle her sopa sallayışı, yastığa inen her yumruğu agresif dürtülerini farkında olmayarak kamçılayan çocukların anne ve babasını ilgilendiren ciddi bir durumdur.

Peki öfkemizi nasıl kontrol etmeliyiz?

Öfke gibi duyguları denetim altına alabilecek en etkili strateji kafamızdaki düşünceleri ve olayları yeni bir çerçeveye oturtmak, farklı bir açıdan bakmaktır. Böylelikle ona yüklediğimiz anlamı değiştirebilir, daha az sinir bozucu bir olay haline getirebiliriz. Olayları yeniden yorumlayarak, daha olumlu anlamlar yükleyerek, olayın temelinde yatan duygumuzu daha az kızacak duruma getirebiliriz. Örneğin, Micheal Phelps, tarihte en çok madalya almış yüzücü, büyük yarışmalardan önce rakiplerinin sataşmalarına, iğnelemelerine basında en çok maruz kalandı. Phelps birkaç röportajında böyle durumlarda duyduğu öfekeyle nasıl başa çıktığını anlattı. Antronörü "Evet, o Alman yüzücüye çok kızdın değil mi?" diye bağırırken, havuzdaki kulvar seperatörüne vurarak öfkesini çıkarmaktansa daha çok kulaç atmasına ve hızlı yüzmesine neden olduğunu söylüyordu. Yani Phelps rakiplerinin öfkesini kızıştıran laflarını, daha çok çalışmak, yarışlara daha çok odaklanmak için onu teşvik eden güdüleyici yakıt olarak düşünüyor.

Farklı bakış açısı getirmek etkili olduğu halde, çoğumuz bu tekniği kullanmakta zorlanırız. Çünkü bizi üzen olayları "her işte hayır vardır" şeklinde yorumlamak başımıza gelen olaydan bir hayır bir iyilik çıkarmak pek kolay bir şey değildir. Örneğin babası iflas edip parasal desteğini kaybeden Carlton babasının hayatına karışmasına o kadar kızıyordu ki başka hiçbir şey düşünemez olmuştu. Sürekli yaptığı zihinsel gevişler sinirlerini daha çok bozmuş, en ufak gerginliğe tahammül edemez olmuştu. Öfke ve sinirinin ceremesini karısı Salona çekiyordu. Yaşadığı duruma daha az hiddetlenmesini sağlayan bir yol bulmalıydı. Ancak, ona bunu yapmasının ne kadar önemli olduğunu terapistini söylemesine rağmen, durumuna olumlu, mülayim anlamda yeni bir bakış açısıyla bakmak için çok mücadele etti. "Carlton, iyi bir üniversiteden almış olduğun bir diploman var. Son beş yılını da ilgi duyduğun her işte çalışarak geçirdin. Tamam, belki çok kısa süre çalıştın ama her birinde ayrı ayrı deneyimin oldu. Bu deneyimler seni en çok çeken işin hangisi olduğunu anlamana yardım etmiştir mutlaka."
"Tabii, ama ne anlamı var? Babamın torpili olmadan asla öyle işlere giremem."
"Hayır, giremezsin. Ama babana kızmanın gerçek nedeni bu. Baban niteliklerine uygun olmayan işler buldu sana. Halbuki ihtiyacın olan deneyimi yaşamana müsade edebilirdi. Gerçek dünyada insanlar senin başladığın yerden başlamıyor. En alttan başlayıp en üste doğru çıkmaya çalışıyorlar."
"Evet, beş yılım boş yere heder oldu! Beni öldüren de bu!"
"Yok, tam olarak öyle değil. Geçen beş yıl yapmak istediğin şeyi belirlemene yaradı. Geçmiş deneyimlerini bunu bulmak için yaptığın staj olarak düşünürsen, o zaman iyi değerlendirilmiş yıllar olarak görebilirsin. Şimdi ne istediğini biliyorsun. En baştan başlayıp iyi yerlere gelebilirsin."
"Anlamıyor musun?" diye parladı öfkeyle. "Sıfırdan başlamak istemiyorum!"
"Biliyorum" dedi danışmanı yumuşak bir sesle, "Baban da sıfırdan başlamanı istemedi. Şu anda kendini kurtarmak istediğin şeyden seni kurtarmak istemekle mi kötülük etti baban? Birdenbire suratı değişmiş, olduğu yere çakılıp kalmıştı. Babasının umutlarının adeta kendi niyetini yansıttığını daha önce hiç düşünmemişti. Ancak, babasının işine karışmasını, kontrol etme değil, iyi niyetli bir müdahale olarak görmeye; mesleki deneyimlerini boş yere ziyan oldu yerine öğretici olarak değerlendirmeye başlaması büyük bir etki yarattı. Gevişleri (ruminasyon) hemen kesildi, öfkesi ve siniri de. İş deneyimi gerektirmeyen, eğitimine uygun işler aramaya başladı. Birkaç ay içinde tamamen kendi çabasıyla bir işe yerleşti, merdivenin en alt basamağında bir pozisyondu ama Carlton'un keyfine diyecek yoktu.

Bakış açımızı değiştirmek, duruma yüklediğimiz anlamı dolayısıyla bizde uyandırdığı duyguları değiştirecek şekilde algılamak demektir. Burada öfkeyi azaltmaktan söz ediyoruz ama söylemeden geçmeyelim, bakış açımızı değiştirmek üzüntümüzü de, hayal kırıklığımızı da hafifletir, bizi kurban psikolojisinden kurtarır.

Zihinsel egzersizleriniz size özgüdür. İçinde bulunduğunuz şartlar gereğince değişir. Amaç her şeyle ilgili olarak yeni bir bakış açısı geliştirebilmektir. Konuya yeni bir kavrayış kazandırma yolu bulmaktır. Düşüncelerinizi canlandırmak, düşünme sisteminizi değiştirmek ve (hoşça veya üzülerek) anlamınıza yardımcı olmaktır.
  1. İyi niyetli bilinç: Carlton’un babasının sahip olduğu iyi niyetli bilinç şunu ifade eder: Görünmezse sebep olan güçler, sizin şu anki gözünüzün önünde gördüğünüz olayları etkilemiş olur. Şu anki iyi veya kötü şartlar, bir zamanlar var olmuş bulunan güçlerin ürünüdür. Sizin amacınız, bütün güçlerin farkında olarak, duruma farklı bir açıdan bakmak ve hayatınızda olup bitenleri yeni bir gözle görmek olacaktır. Bu, yoğunluğu azaltmaya ve yükünüzü hafifletmeye yardımcı olacaktır.
  2. Olumlu bir telkinde bulun: Günümüzde birçok şirket, kurum, okul psikologlarından ve profesyonel danışmanlardan sık sık “olumlu telkin” yapılmasını ister. Olumlu telkin, yaşadığınız olayları daha iyi görmenizi sağlar. Örneğin, patronun cuma sabahı sizi çağırıp bağırması yerine, bu olayı “belki patronun kötü bir günüydü” diye düşünmek, size farklı bir rahatlama sağlar. Aynı olay, başka bir açıdan bakıldığında daha az rahatsız edici bir hale gelir.
  3. Zihinsel felaketlerden uzak dur: Zihinsel felaket, bir olayı en kötü ihtimalle yorumlama eğilimidir. Bütün olumsuz ihtimalleri üst üste koyup geleceğe dair felaket senaryoları yazmaktır. Bu, insanın zihinsel ve duygusal yükünü artırır. Bunun yerine, yaşadığınız bir olayı daha sakin, daha olası ihtimaller üzerinden değerlendirmek daha sağlıklı olur.
  4. Kendini başkasının yerine koy: Empati kurmak, farklı bakış açısı geliştirmenin en etkili yollarındandır. Kendinizi bir başkasının yerine koyarak düşündüğünüzde, olayları onun gözünden görürsünüz. Bu da sizin yaşadığınız stresi azaltır ve olayları daha sağlıklı yorumlamanıza yardımcı olur.

Ne Zaman Profesyonel Yardım Almalı?


Bu yöntemleri uyguladığınız halde zihinsel geviş (ruminasyon) hâlâ güçlü, kendinizi eskisi gibi sık sık geviş getirirken yakalıyorsanız veya gevişiniz iş hayatınızı, özel hayatınızı yürütemeyecek kadar yoğun, rahatsız edici ise ruh sağlığı uzmanından yardım alın. Zihninize izinsiz, davetsiz giren düşünceler yaşadığınız acı deneyim ile ilgili değil; mikrop kapma, kapıyı kilitlemeyi unutmak veya evden çıkmadan önce ocağı kapatıp kapatmadığınız gibi şeylerle ilgiliyse ruh sağlığı uzmanı, obsesif-kompulsif belirtiler gösterip göstermediğinizi tespit edecek ve gerekeni yapacak kişidir.

Zihinsel geviş depresyonla çok bağlantılıdır. Kendinizi depresyona girmiş gibi hissediyor, sürekli moral bozukluğu yaşıyor; durumunuzu değiştirmek için çaresizlik, hayatınızı düzeltmek için umutsuzluk duyuyorsanız veya yemenizde, uykunuzda düzensizlik varsa profesyonel tedaviye gereksiniminiz olup olmadığını öğrenmek için ruh sağlığı uzmanına başvurmalısınız. Herhangi bir şekilde duygusal çöküntü, hüzün veya öfke yaşıyor kendinize veya başkalarına zarar vermeyi aklınızdan geçiriyorsanız en yakın uzmana veya en yakın acil bölüme derhal gidin.
 
Selamlar. Dostlar, bu bende uzun zamandır var ama şu aralar daha çok arttı. Hemen örneklerle anlatıyorum: Mesela yemek yiyoruz, birisi ağızını şapırdattığında ya da kaşığı çatalı dişine değdirdiğinde aşırı sinirleniyorum; el ve ayaklarım titreme derecesine geliyor, şakasız. Sabah uyanınca bana soru sorduklarında ya da enerjik olup bir şey söylediklerinde sinirleniyorum. Oyun oynarken birisi bana bir şey anlatmaya çalışırsa sinirleniyorum, ters cevap veriyorum falan. Bunlar sadece birkaçı. Annem de her şeye çok kolay sinirlenen bir kadın. Bir keresinde annemi doktora götürdüğümüzde orada sormuştum: “Benim de böyle böyle her şeye sinirlenme huyum var, normal mi vesaire?” demiştim. Bana “Normal, yaşına göre.” demişti. Ama bence normal değil. Kendimi tutamıyorum. Sinirlenince ne yapmalıyım? Hayatımı etkilemeye başladı çünkü bu.
Reis sana net tavsiye. Kendi kusurlarımızı farkedip baskasının kusuru ile karşılasınca kendimizinki ile meşgul olmaya çalışmak gerekir. Zira her kişi kendince mükemmeldir hep kusuru başkasında ararsa, bu kusurlular kim o zaman. Aslında her birey .
 
Selamlar dostlarım tekrardan özür diliyorum hepinizden teker teker konuyu bırakıp gitmiş gibi oldum. Yanlış anlaşılmasın tatildeydim şimdi hepinize cevap vericem. :D

Beyin, seçimlerimiz üzere çalışır.

Sizi sinirlendiren şeyleri düşünün. Onlara şu anki tepkileriniz yerine nasıl tepki vermek isterdiniz? (görmezden gelmek, gülüp geçmek, sadece sakince "bundan hoşlanmıyorum" demek vs.)

Seçtiğiniz yönde karar verin ve her seferinde "en kısa sürede" bu kararınızı hatırlamaya ve uygulamaya çalışın. Zamanla beyniniz yeni kararınıza uyum sağlayacak...

Bu süreçte:

İlk seferlerde sinirlendikten çok sonraları bu kararınızı hatırlarsınız. Çünkü karar çok yenidir, sık sık unutulur.

Sonrasında bu süre biraz kısalır. Yani yine sinirlenmişsinizdir ama öncekilerden daha kısa sürede yeni kararınız aklınıza gelir.

Sonralarında, çok geçmeden, sinir anının sonlarına doğru hatırlarsınız...

Sonralarında ise: Ortalarında...

Sonra sinirlendiğiniz ilk anlarda aklınıza gelir.

Sonrasında ise tam sinirlenecekken...

Ve, derken, hiç sinirlenmeden ilk anda aklınıza gelir; ki bu işte beklediğiniz gelişimdir.

Not 1:

Gelişimi etkili şekilde fark etmek yaklaşık 3 haftadan başlar; duruma göre 3-6 ay kadar da sürebilir.

Bazı köklü davranışlar ise daha uzun sürebilir. Ama uzun da sürse, tüm süreç boyunca, her geçen zaman bir önceki zaman diliminden iyidir.

Not 2:

Bazen çok iyi gidersiniz, her şey geçmişte kalmış gibi olur. Ve ama bir bakarsınız yine aynısı olmuş. Bu, sorun değil. Gelişim süreci inişli çıkışlı olur ve bunu "yorulunca dinlenmek isteyen sistem" gibi düşünebilirsiniz.
Sonra dinlenince, kalkıp yola aynen devam...

Ve en sonunda başarı sizi bekliyor.

Hocam ilk öncelikle bu kadar uzun bir cevap için teşekkür ederim elinize sağlık. Ben zaten insanlara kötü cevap vermek ya da sinirli gözüküp hava atmayı ya da onları kırmak istemiyorum. Ailem böyle sinirlendiğimi biliyor ancak üstüne gidiyorlar orada kopuyorum zaten. Örneğin: Oyun oynuyorum bu sadece rekabetçi oyunlarda oluyor bu arada, gelip kulaklık kafamdayken soru sorup dürtüyorlar "bir dakika" diyorum odağımı veriyorum oyuna saçma sapan bağırıyorlar. Burada sinirleniyorum zaten annem babam gelip napıyorsun oğlum dediğinde cevap veririm ya da oyunu durdururum ama rekabetçi oyunlarda iş değişiyor hırslı biriyim hocam özellikle oyun oynarken kendimi kanıtlamak için her şeyi yaparım ama işi egoya dönüştürmem. Tüm olay bu teşekkürler taktik için sağ olun tekrardan :D

Benim düşüncem mantığını kullan, gereksiz yere insanlara sinirlenmen hoş değil.

Ha sinirlenmene engel olamıyorsan da bunu karşı tarafa gösterme, kimsenin suçu yok. Boks torbası alıp dövebilirsin.

Hocam boks ile uğraşıyorum zaten boks torbamda var. Ancak dediğiniz gibi gidip yumrukladığımda rahatlarım fakat başka bir yerde sinirlenince sinirimi neden çıkaracağım diye düşünüyorum. Gidip milleti dövemem ya :D teşekkürler taktik için hocam ben sinirimi direkt olarak kontrol etmek istiyorum çünkü bir insan neye alışırsa o alışkanlıktan zor kurtuluyor maalesef <3.

Birisi ağzını şapırdatınca sinirlenmek normaldir ama elin kolun titremeye başlayacak kadar kendini kaybetmen normal değil. Şimdilik kendini normal hissedecek kadar iyi durumdasın ama gerekli tedaviyi çok geç olmadan almazsan ileride kendine veya başkalarına ciddi hasarlar verebilirsin. Psikolojik bir sorunun olabilir, iş işten geçmeden git kontrolünü yaptır başına bela olmasın diyorum.

Hani ben de bazı konularda tahammülsüz bir insanımdır da hiç titremeye başlayacak kadar öfkelendiğimi hatırlamıyorum.

Hocam el titreme olayı şöyle oluyor anlatıyorum hemen. Örneğin yemek yiyorum ailecek biri ağızını şapırdattığında baba yapmasan ya da anneme yapmasan diyorum kesiyorlar. Ancak şakasına bile gelip bilerek yüzüme bakarak şapır şapır yediklerinde ya da kaşığı bilerek sürtüp dişlerine değdirdiklerinde elim ayağım boşalıyor sinirlenip kalkıyorum sonra kafamda düşündükçe sinirleniyorum. Sağ olun hocam yorum için.

Maalesef ki sağlıklı değlisin, psikiyatriste görün.

Hocam anneme tatile gittiğimiz yerde bolca bu konu hakkında sohbet ettim. Bana "bu yaşta herkes böyle olabilir oğlum" dedi bende normal derecede olmadığını söyledim doktora gideriz o zaman dedi. Ancak antidepresan ya da ilaç kullanacak kadar kötü olduğumu düşünmüyorum hocam. Teşekkür ederim yorumunuz için. <3

Objelere saldırarak öfkenizi kusmak, sadece öfkeye karşılık saldırganlık dürtüsünü arttırmaya yarar. Bu durum özellikle her sopa sallayışı, yastığa inen her yumruğu agresif dürtülerini farkında olmayarak kamçılayan çocukların anne ve babasını ilgilendiren ciddi bir durumdur.

Peki öfkemizi nasıl kontrol etmeliyiz?

Öfke gibi duyguları denetim altına alabilecek en etkili strateji kafamızdaki düşünceleri ve olayları yeni bir çerçeveye oturtmak, farklı bir açıdan bakmaktır. Böylelikle ona yüklediğimiz anlamı değiştirebilir, daha az sinir bozucu bir olay haline getirebiliriz. Olayları yeniden yorumlayarak, daha olumlu anlamlar yükleyerek, olayın temelinde yatan duygumuzu daha az kızacak duruma getirebiliriz. Örneğin, micheal phelps, tarihte en çok madalya almış yüzücü, büyük yarışmalardan önce rakiplerinin sataşmalarına, iğnelemelerine basında en çok maruz kalandı. Phelps birkaç röportajında böyle durumlarda duyduğu öfekeyle nasıl başa çıktığını anlattı. Antronörü "evet, o alman yüzücüye çok kızdın değil mi?" diye bağırırken, havuzdaki kulvar seperatörüne vurarak öfkesini çıkarmaktansa daha çok kulaç atmasına ve hızlı yüzmesine neden olduğunu söylüyordu. Yani phelps rakiplerinin öfkesini kızıştıran laflarını, daha çok çalışmak, yarışlara daha çok odaklanmak için onu teşvik eden güdüleyici yakıt olarak düşünüyor.

Farklı bakış açısı getirmek etkili olduğu halde, çoğumuz bu tekniği kullanmakta zorlanırız. Çünkü bizi üzen olayları "her işte hayır vardır" şeklinde yorumlamak başımıza gelen olaydan bir hayır bir iyilik çıkarmak pek kolay bir şey değildir. Örneğin babası iflas edip parasal desteğini kaybeden carlton babasının hayatına karışmasına o kadar kızıyordu ki başka hiçbir şey düşünemez olmuştu. Sürekli yaptığı zihinsel gevişler sinirlerini daha çok bozmuş, en ufak gerginliğe tahammül edemez olmuştu. Öfke ve sinirinin ceremesini karısı salona çekiyordu. Yaşadığı duruma daha az hiddetlenmesini sağlayan bir yol bulmalıydı. Ancak, ona bunu yapmasının ne kadar önemli olduğunu terapistini söylemesine rağmen, durumuna olumlu, mülayim anlamda yeni bir bakış açısıyla bakmak için çok mücadele etti. "carlton, iyi bir üniversiteden almış olduğun bir diploman var. Son beş yılını da ilgi duyduğun her işte çalışarak geçirdin. Tamam, belki çok kısa süre çalıştın ama her birinde ayrı ayrı deneyimin oldu. Bu deneyimler seni en çok çeken işin hangisi olduğunu anlamana yardım etmiştir mutlaka."
"Tabii, ama ne anlamı var? Babamın torpili olmadan asla öyle işlere giremem."
"Hayır, giremezsin. Ama babana kızmanın gerçek nedeni bu. Baban niteliklerine uygun olmayan işler buldu sana. Halbuki ihtiyacın olan deneyimi yaşamana müsaade edebilirdi. Gerçek dünyada insanlar senin başladığın yerden başlamıyor. En alttan başlayıp en üste doğru çıkmaya çalışıyorlar."
"Evet, beş yılım boş yere heder oldu! Beni öldüren de bu!"
"Yok, tam olarak öyle değil. Geçen beş yıl yapmak istediğin şeyi belirlemene yaradı. Geçmiş deneyimlerini bunu bulmak için yaptığın staj olarak düşünürsen, o zaman iyi değerlendirilmiş yıllar olarak görebilirsin. Şimdi ne istediğini biliyorsun. En baştan başlayıp iyi yerlere gelebilirsin."
"Anlamıyor musun?" diye parladı öfkeyle. "sıfırdan başlamak istemiyorum!"
"Biliyorum" dedi danışmanı yumuşak bir sesle, "baban da sıfırdan başlamanı istemedi. Şu anda kendini kurtarmak istediğin şeyden seni kurtarmak istemekle mi kötülük etti baban? Birdenbire suratı değişmiş, olduğu yere çakılıp kalmıştı. Babasının umutlarının adeta kendi niyetini yansıttığını daha önce hiç düşünmemişti. Ancak, babasının işine karışmasını, kontrol etme değil, iyi niyetli bir müdahale olarak görmeye; mesleki deneyimlerini boş yere ziyan oldu yerine öğretici olarak değerlendirmeye başlaması büyük bir etki yarattı. Gevişleri (ruminasyon) hemen kesildi, öfkesi ve siniri de. İş deneyimi gerektirmeyen, eğitimine uygun işler aramaya başladı. Birkaç ay içinde tamamen kendi çabasıyla bir işe yerleşti, merdivenin en alt basamağında bir pozisyondu ama Carlton'un keyfine diyecek yoktu.

Bakış açımızı değiştirmek, duruma yüklediğimiz anlamı dolayısıyla bizde uyandırdığı duyguları değiştirecek şekilde algılamak demektir. Burada öfkeyi azaltmaktan söz ediyoruz ama söylemeden geçmeyelim, bakış açımızı değiştirmek üzüntümüzü de, hayal kırıklığımızı da hafifletir, bizi kurban psikolojisinden kurtarır.

Zihinsel egzersizleriniz size özgüdür. İçinde bulunduğunuz şartlar gereğince değişir. Amaç her şeyle ilgili olarak yeni bir bakış açısı geliştirebilmektir. Konuya yeni bir kavrayış kazandırma yolu bulmaktır. Düşüncelerinizi canlandırmak, düşünme sisteminizi değiştirmek ve (hoşça veya üzülerek) anlamınıza yardımcı olmaktır.
  1. İyi niyetli bilinç: Carlton'un babasının sahip olduğu iyi niyetli bilinç şunu ifade eder: Görünmezse sebep olan güçler, sizin şu anki gözünüzün önünde gördüğünüz olayları etkilemiş olur. Şu anki iyi veya kötü şartlar, bir zamanlar var olmuş bulunan güçlerin ürünüdür. Sizin amacınız, bütün güçlerin farkında olarak, duruma farklı bir açıdan bakmak ve hayatınızda olup bitenleri yeni bir gözle görmek olacaktır. Bu, yoğunluğu azaltmaya ve yükünüzü hafifletmeye yardımcı olacaktır.
  2. Olumlu bir telkinde bulun: Günümüzde birçok şirket, kurum, okul psikologlarından ve profesyonel danışmanlardan sık sık “olumlu telkin” yapılmasını ister. Olumlu telkin, yaşadığınız olayları daha iyi görmenizi sağlar. Örneğin, patronun cuma sabahı sizi çağırıp bağırması yerine, bu olayı “belki patronun kötü bir günüydü” diye düşünmek, size farklı bir rahatlama sağlar. Aynı olay, başka bir açıdan bakıldığında daha az rahatsız edici bir hale gelir.
  3. Zihinsel felaketlerden uzak dur: Zihinsel felaket, bir olayı en kötü ihtimalle yorumlama eğili midir? Bütün olumsuz ihtimalleri üst üste koyup geleceğe dair felaket senaryoları yazmaktır. Bu, insanın zihinsel ve duygusal yükünü artırır. Bunun yerine, yaşadığınız bir olayı daha sakin, daha olası ihtimaller üzerinden değerlendirmek daha sağlıklı olur.
  4. Kendini başkasının yerine koy: Empati kurmak, farklı bakış açısı geliştirmenin en etkili yollarındandır. Kendinizi bir başkasının yerine koyarak düşündüğünüzde, olayları onun gözünden görürsünüz. Bu da sizin yaşadığınız stresi azaltır ve olayları daha sağlıklı yorumlamanıza yardımcı olur.

ne zaman profesyonel yardım almalı?

Bu yöntemleri uyguladığınız halde zihinsel geviş (ruminasyon) hâlâ güçlü, kendinizi eskisi gibi sık sık geviş getirirken yakalıyorsanız veya gevişiniz iş hayatınızı, özel hayatınızı yürütemeyecek kadar yoğun, rahatsız edici ise ruh sağlığı uzmanından yardım alın. Zihninize izinsiz, davetsiz giren düşünceler yaşadığınız acı deneyim ile ilgili değil; mikrop kapma, kapıyı kilitlemeyi unutmak veya evden çıkmadan önce ocağı kapatıp kapatmadığınız gibi şeylerle ilgiliyse ruh sağlığı uzmanı, obsesif-kompulsif belirtiler gösterip göstermediğinizi tespit edecek ve gerekeni yapacak kişidir.

Zihinsel geviş depresyonla çok bağlantılıdır. Kendinizi depresyona girmiş gibi hissediyor, sürekli moral bozukluğu yaşıyor; durumunuzu değiştirmek için çaresizlik, hayatınızı düzeltmek için umutsuzluk duyuyorsanız veya yemenizde, uykunuzda düzensizlik varsa profesyonel tedaviye gereksiniminiz olup olmadığını öğrenmek için ruh sağlığı uzmanına başvurmalısınız. Herhangi bir şekilde duygusal çöküntü, hüzün veya öfke yaşıyor kendinize veya başkalarına zarar vermeyi aklınızdan geçiriyorsanız en yakın uzmana veya en yakın acil bölüme derhal gidin.

Hocam yazdıklarınızı okudum teşekkür ederim. Öncelikle olaylara farklı şekilde bakarak sinirimi azaltabiliyorum ama devam ettiklerinde yukarıdaki cevaplarımdan birinde olaya devam ettiklerinde daha çok sinirlendiğimi söylemiştim öyle yaptıklarında düşündüğüm şey boşa gidiyor. Olaylara olumlu bir bakış açısı yükleyemiyorum çünkü ağız şapırdatmak normal bir şey değil çatalı dişe değdirmek normal değil yapılmaması gereken bir şey. Bu kadar uzun yazı için çok çok teşekkür ederim ayrıca kafamda birine saldırmayı ya da kendime zarar vermeyi düşünmüyorum hocam :D

Reis sana net tavsiye. Kendi kusurlarımızı fark edip baskasının kusuru ile karşılasınca kendimizinki ile meşgul olmaya çalışmak gerekir. Zira her kişi kendince mükemmeldir hep kusuru başkasında ararsa, bu kusurlular kim o zaman. Aslında her birey.

Reis teşekkür ederim cevap için. Kendi kusurlarımı gidermeye çalışıyorum zaten kendime çok da bakmıyorum açık konuşmak gerekirse. Daha çok dikkat edeceğim ama bir kişiye bir şeyi söyleyince yapmaya devam etmesi sizce normal mi?
 
Son düzenleme:
Selamlar dostlarım tekrardan özür diliyorum hepinizden teker teker konuyu bırakıp gitmiş gibi oldum. Yanlış anlaşılmasın tatildeydim şimdi hepinize cevap vericem. :D



Hocam ilk öncelikle bu kadar uzun bir cevap için teşekkür ederim elinize sağlık. Ben zaten insanlara kötü cevap vermek ya da sinirli gözüküp hava atmayı ya da onları kırmak istemiyorum. Ailem böyle sinirlendiğimi biliyor ancak üstüne gidiyorlar orada kopuyorum zaten. Örneğin: Oyun oynuyorum bu sadece rekabetçi oyunlarda oluyor bu arada, gelip kulaklık kafamdayken soru sorup dürtüyorlar "bir dakika" diyorum odağımı veriyorum oyuna saçma sapan bağırıyorlar. Burada sinirleniyorum zaten annem babam gelip napıyorsun oğlum dediğinde cevap veririm ya da oyunu durdururum ama rekabetçi oyunlarda iş değişiyor hırslı biriyim hocam özellikle oyun oynarken kendimi kanıtlamak için her şeyi yaparım ama işi egoya dönüştürmem. Tüm olay bu teşekkürler taktik için sağ olun tekrardan :D



Hocam boks ile uğraşıyorum zaten boks torbamda var. Ancak dediğiniz gibi gidip yumrukladığımda rahatlarım fakat başka bir yerde sinirlenince sinirimi neden çıkaracağım diye düşünüyorum. Gidip milleti dövemem ya :D teşekkürler taktik için hocam ben sinirimi direkt olarak kontrol etmek istiyorum çünkü bir insan neye alışırsa o alışkanlıktan zor kurtuluyor maalesef <3.



Hocam el titreme olayı şöyle oluyor anlatıyorum hemen. Örneğin yemek yiyorum ailecek biri ağızını şapırdattığında baba yapmasan ya da anneme yapmasan diyorum kesiyorlar. Ancak şakasına bile gelip bilerek yüzüme bakarak şapır şapır yediklerinde ya da kaşığı bilerek sürtüp dişlerine değdirdiklerinde elim ayağım boşalıyor sinirlenip kalkıyorum sonra kafamda düşündükçe sinirleniyorum. Sağ olun hocam yorum için.



Hocam anneme tatile gittiğimiz yerde bolca bu konu hakkında sohbet ettim. Bana "bu yaşta herkes böyle olabilir oğlum" dedi bende normal derecede olmadığını söyledim doktora gideriz o zaman dedi. Ancak antidepresan ya da ilaç kullanacak kadar kötü olduğumu düşünmüyorum hocam. Teşekkür ederim yorumunuz için. <3



Hocam yazdıklarınızı okudum teşekkür ederim. Öncelikle olaylara farklı şekilde bakarak sinirimi azaltabiliyorum ama devam ettiklerinde yukarıdaki cevaplarımdan birinde olaya devam ettiklerinde daha çok sinirlendiğimi söylemiştim öyle yaptıklarında düşündüğüm şey boşa gidiyor. Olaylara olumlu bir bakış açısı yükleyemiyorum çünkü ağız şapırdatmak normal bir şey değil çatalı dişe değdirmek normal değil yapılmaması gereken bir şey. Bu kadar uzun yazı için çok çok teşekkür ederim ayrıca kafamda birine saldırmayı ya da kendime zarar vermeyi düşünmüyorum hocam :D



Reis teşekkür ederim cevap için. Kendi kusurlarımı gidermeye çalışıyorum zaten kendime çok da bakmıyorum açık konuşmak gerekirse. Daha çok dikkat edeceğim ama bir kişiye bir şeyi söyleyince yapmaya devam etmesi sizce normal mi?
Yapmaya devam etmesi, sözünüz tesir etmediğinin göstergesi. Sözlerin tesiri için önce kendimiz düzeltmemiz eksikleri gidermek gerekir.
 
Psikolojik yardım iyi olabilir. Ayrıca bir dövüş sanatı öğrenebilirsin. İşin içine o alanın felsefesini de katarsan öfkeni kontrol etme yetin güçlenir.
 
Sinirlenince küfür et ama ortaya ya da ortamda olmayan birisine ben çok sinirlenince küfür ederim ortaya elimde olan bir şey değil sana da tavsiye ederim.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı