Ölüm sonrası ne oluyor gizemi hakkında düşünceleriniz neler?

Muazzam sistemi olan böceğin o kıvama gelmesi milyon yıllar sürdü. Ayrıca muazzam falan da değiller.

Lap diye oldu demedim. Milyonlarca yılda muazzam bir sistem ortaya çıktı. Muazzam olmadığını anlatabilir misin? Yoksa bu temellendiremediğin arkası olmayan bir düşünce mi?

Ders çalışmak ve sınavlarda başarılı olmak insan topluluğunun kendi içerisinde oluşturduğu bir kültürdür. Evrensel değildir. Örneğin Homo Sapien'lerin avcı toplayıcı olduğu dönemlerde sınav ya da ders yoktu.

Şu zamanda ders çalışmak, o zamanda yay ya da mızrak yapmak. İkisi aynı değil mi sence de? Ders niye çalışıyorsun işe girip para kazanıp karnını doyurmak için. Yay ve mızrağı neden yapıyorsun, avlanıp karnını doyurmak için. Örneklere bu kadar sığ bakmayın. Biraz geniş bakın olaya.

Yaşayan ve entropiye kısa süreli karşı koyabilen varlıklar yaşamları sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bunu da besinlerden elde ederler. Hepsi bu! Canlılar bu bakımdan kusurlu varlıklar zaten. Bu bile başlı başına bir zaafiyettir.

Kusurlu değil, ona aciz diyoruz. Aciz olmak kusurlu olduğu anlamına gelmez. Nereden duydun bunları bilmiyorum ama bir tekrar geçmen senin için iyi olur. Bayağı yanlış anlamışsın sen olayları.

Milyon yıllar sürmüş olan evrimsel süreç boyunca ilk başta bir hücre iken, sonra suda yüzdük balık olduk. Sudan çıktık, kertenkele olduk. Isıyı bedenimize hapsetmek ve Dünya'nın Güneş'ten uzaklaşmasından ötürü soğuklardan yani kıştan korunmak için tüylere sahip olduk. Bu süreçte gelincik-fare arası bir türdük. Daha güvenli bir yaşam sürmek için ağaçların tepesine çıktık, primat olduk. Sonrasında ağaçlardaki besin azaldı, bu yüzden yeni ağaçlar aradık fakat bir noktadan sonra ağaçlar seyreldiği için aşağı inmek zorunda kaldık. Boyumuzu aşan şeyleri görmek; avcıları avlanmadan önce fark edebilmek ve potansiyel avları keşfedebilmek için daha geniş bakış açısına sahip olmamız gerekti, bu yüzden iki ayağımızın üzerine doğrulduk. Bu iki kenarı keskin kılıç gibiydi, görüş menzil ve açımız arttı fakat vücut kütlemizin yarısı omurgalarımıza bindiği için sırt ağrıları çekmeye başladık. (Bu mu muazzam sistem!) Böyle gide gide insan olduk. Yanlış anlama Dünya'daki tek ve eşiz insanlar (yani HOMO'lar) biz değildik; Homo Habilus, Homo Erectus, Neandertal gibi türlerin arasında biz Homo Sapien'ler de vardık. Fakat bizim zekamız diğer türlerinkinden daha gelişmiş olduğundan bu evrimsel bir üstünlük sağladı. Bu sebeple tek hayatta kalan Homo türü biz olduk. Eğer olur da akrabalarını merak edersen eğer müzeye gidip onların kemiklerine bakabilirsin. Ayrıca yetmedi! Tarım ve hayvancılığın gelişmesiyle birlikte besinlere erişme olanağımız arttı. Bu yüzden artık avlanmak için kilometrelerce koşmamıza gerek kalmadı. Bu yüzden daha az hareket eder olduk. Bu süreçte kuyruk zaten işlevini çoktan kaybetmişti de bununla birlikte tamamen köreldi. (Şu an bile adının dahi "kuyruk sokumu" olan yerine dokunursan hiçbir işe yaramayan bir çıkıntıyı hissedebilirsin. ) Besinlere kolay ulaşım + hareketsizlik = vücutta biriken yağlar. Zamanla beden artık gereğinden fazla besinle dolmaya başladı. İlkel bedenimiz enerjiye çok kıymet verdiği için bu fazla enerjiyi de atmak yerine depolamaya karar verdi. Bugün bunlar bize kilo yapan yağlardan başka bir şey değil. (Bu mu kusursuz!) Hala günümüzde bu yağları yakabilmek için ilkel dönemlerdeki gibi bir ritimle bedenimizi çalıştımak zorundayız. Beden ancak o zaman anlıyor. Hala ilkel dönemlerdeki gibi koşturduğumuzu düşünüyor. (Bu mu kusursuz!) Şahsen Celal Şengör gibi birinin kilodan muzdarip olmasını büyük bir zaafiyet olarak görüyorum

Aslan bu ne? :D Ne anlatıyorsun sen? Evrimi inkar eden biri yok karşında. Evrimle konunun hiç alakası yok. Sen kavramların anlamlarını idrak edemiyorsun. Acizlik nedir, mükemmellik nedir önce bunu öğren. Senin hasta olman, sakat olman senin mükemmel olduğunu değiştirmez. Bu senin acziyetini gösterir.

Amaç dediğin şey çok göreceli bir kavram. Kum tanesi kıpırdamıyor ama koca bir gezegen bir yıldızın etrafında dönüyor. Sence bu bir amaç için mi yoksa bir sebepten dolayı mı? Adı da kütle-çekim kuvveti olmasın? Gezegen bir amaç için mi dönüyor, yıldız bir amaç için mi kendi etrafına gezegenlerden bir set çekiyor?

Sığ düşünme. Ders çalışmanın bir amacı bir sebebi var; sınavı kazanabilmek. Gezegenlerin yıldızların amacı da bizim dünya üzerinde yaşanabilecek bir ortam oluşturmak olamaz mı? Her şey zincirleme şekilde ilerliyor. Bir düşün, big Bang'den itibaren evren genişliyor. Yıldızlar patlıyor, gezegenler galaksiler oluşuyor. Hepsinin amacı bizi oluşturmak olamaz mı? Biz de o amacın sonucu olamaz mıyız? Buyurun size beyin fırtınası...

Gelişmiş zekamış artık öyle bir raddeye geldi ve yaşadığımız ortamın konforuyla kendimizi o kadar şımarttık ki kendi varlığımızı sorgulayabilir olduk. Neden varız? Özel bir sebepten ötürü mü? Hayır! Sadece hayatta kalmak ve üremek için. Fakat bizler çok geliştiğimiz için ve yine dediğim gibi şımardığımız için o iki ihtiyacı da kolayca halledebilir olduk. Peygamber develeri türünün devamını getirmek için ölmek zorunda olması gerekiyorken bizim öyle bir derdimiz kalmadı. Artık kendimizi dişilere etkili göstermek zorunda bile değiliz. Evlilik sana bir şey çağrıştırıyor mu?

Burada ne anlatıyorsun anlamadım. İnsani ihtiyaçlarının olmadığını mı? Eğer öyle ise bu senin düşüncen ile alakalı bir durum. Kendini kadın hisseden erkekler var mesela. O da onun düşüncesi. İhtiyaçlar fıtraten vardır. Sen öyle hissettiğin için yoktur diyemezsin.

Manipüle olmuş bir beyine kendini Hz. Muhammet olarak bile tanıtabilirsin. Manipüle olduğun için diş macununda nane var, manipüle olduğun için yemek hizmetleri kırmızı rengi kullanıyor, manipüle olduğun için reklamlar var. Reklamlarda bu yüzden hamburgeri kabarık gösterirler, manipüle olduğun için!

Evet haklısın. Bu tüketim ile alakalı olan çoğu şey zaten manipülasyon ile gerçekleşen şeyler. Anlattıkların tamamen doğru. Fakat konu burada felsefe olunca başkalarının düşüncesi değil, kendi öz düşüncen önemli olan. Düşüncen yanlış olabilir, daha fazla okuyup araştırır doğrusunu öğrenirsin, fakat yalan yanlış anlatılana inanmak senin hatan. Sen araştırmadın, bu adam doğru mu söylüyor yanlışmı, doğrusu gerçekten böyle mi, verdiği kaynağın güvenilirliği nasıl, verdiği kaynağın yazarı kim, vs. uzar gider. Yoksa 2 3 kitap ile 5 6 bilimsel makale okuyup burada sanki kendi düşünceniz gibi yazmak en büyük hatadır.

Sen önce kendine çekidüzen ver, sonra başkalarına tavsiye ver.

Kendime çekidüzen veririm tabii ki, fakat kimseye tavsiye verdiğim yok. Ben kendi düşüncelerimi paylaşıyorum.
 
Lap diye oldu demedim. Milyonlarca yılda muazzam bir sistem ortaya çıktı. Muazzam olmadığını anlatabilir misin? Yoksa bu temellendiremediğin arkası olmayan bir düşünce mi?
"Kendini en asalak böcek ile kıyaslayabilir misin? Kıyaslarsan eğer o böceğin bile kendine göre muazzam bir sistemi var."

Burada öyle bir ihtam görmüyorum, uydurmayın.

Bir böcek, örneğin peygamber devesi, neden çiftleşince ölüyor mesela?
Bir yıldız neden bir noktadan sonra patlayıp çevresine zarar veren radyoaktif ışımalar saçıyor?
Bir karadelik neden ışığı bile yutuyor?
Bir göktaşı neden gezegenlere çarpma gereksinimi duyuyorlar?
Hayvanlar neden birbirlerini avlıyorlar?

Aslan bu ne? :D Ne anlatıyorsun sen? Evrimi inkar eden biri yok karşında. Evrimle konunun hiç alakası yok. Sen kavramların anlamlarını idrak edemiyorsun. Acizlik nedir, mükemmellik nedir önce bunu öğren. Senin hasta olman, sakat olman senin mükemmel olduğunu değiştirmez. Bu senin acziyetini gösterir.

O kocaman yazdığım metin, orada başka şeyleri de anlatıyorum. Madem evrimi kabul ediyorsun, ki evrim zaten değişen çevre koşullarına göre kendine adapte olmaktır, bu bile başlı başına bir mükemmel-sizliği göstermez mi?

Örneğin iki ayakta durmamızdan ötürü sırt ağrıları çekmemiz mükemmel bir sistemin ürünü müdür? Ya da fazla besin tüketiminin kilo yapması? Bunlar mükemmel bir sistemin ürünü mü?

Evrimi kabul ediyor olmanız bile sizin kendinizle çeliştiğinizi göstermez mi? Sonuçta ortada bir düzensizlik de var, yaşayan calılar da ona göre adapte olmaya çalışıyorlar?

Sığ düşünme. Ders çalışmanın bir amacı bir sebebi var; sınavı kazanabilmek. Gezegenlerin yıldızların amacı da bizim dünya üzerinde yaşanabilecek bir ortam oluşturmak olamaz mı? Her şey zincirleme şekilde ilerliyor. Bir düşün, big Bang'den itibaren evren genişliyor. Yıldızlar patlıyor, gezegenler galaksiler oluşuyor. Hepsinin amacı bizi oluşturmak olamaz mı? Biz de o amacın sonucu olamaz mıyız? Buyurun size beyin fırtınası...

Hayır, olamaz. Eğer ki uzay dediğimiz yerde sadece Güneş ve etrafında dönen bir Dünya olsa belki bu üerinde düşünülebilir olurdu. Fakat bunun galaksisi var, karadelikleri var, meteorları var, var da var... Onların hepsi insan için olması olağanüstü bir kaynak istafı olurdu.

Burada ne anlatıyorsun anlamadım. İnsani ihtiyaçlarının olmadığını mı? Eğer öyle ise bu senin düşüncen ile alakalı bir durum. Kendini kadın hisseden erkekler var mesela. O da onun düşüncesi. İhtiyaçlar fıtraten vardır. Sen öyle hissettiğin için yoktur diyemezsin.

"Eğer sen hiçsen neden varsın? Hiçsen hiç olmazdın bunu düşünebiliyor musun mesela? Şu an var olmazdın yani. Neden varsın? Ölmek için mi? Ölüp hiç olmak için mi varsın? Madem ölüp hiç olacaksın o zaman neden var oldun?"

  • Gelişmiş zekamış artık öyle bir raddeye geldi ve yaşadığımız ortamın konforuyla kendimizi o kadar şımarttık ki kendi varlığımızı sorgulayabilir olduk. Neden varız? Özel bir sebepten ötürü mü? Hayır! Sadece hayatta kalmak ve üremek için. Fakat bizler çok geliştiğimiz için ve yine dediğim gibi şımardığımız için o iki ihtiyacı da kolayca halledebilir olduk. Peygamber develeri türünün devamını getirmek için ölmek zorunda olması gerekiyorken bizim öyle bir derdimiz kalmadı. Artık kendimizi dişilere etkili göstermek zorunda bile değiliz. Evlilik sana bir şey çağrıştırıyor mu?

Evet haklısın. Bu tüketim ile alakalı olan çoğu şey zaten manipülasyon ile gerçekleşen şeyler. Anlattıkların tamamen doğru. Fakat konu burada felsefe olunca başkalarının düşüncesi değil, kendi öz düşüncen önemli olan. Düşüncen yanlış olabilir, daha fazla okuyup araştırır doğrusunu öğrenirsin, fakat yalan yanlış anlatılana inanmak senin hatan. Sen araştırmadın, bu adam doğru mu söylüyor yanlışmı, doğrusu gerçekten böyle mi, verdiği kaynağın güvenilirliği nasıl, verdiği kaynağın yazarı kim, vs. uzar gider. Yoksa 2 3 kitap ile 5 6 bilimsel makale okuyup burada sanki kendi düşünceniz gibi yazmak en büyük hatadır.
Bilimin zaten tek bir doğrusu olur. Bu söylediklerim sadece benim düşüncelerim değil, bu konu üzerinde çalışan bütün bilim adamlarını sözleridir.

Yahu! Dünya üzerindeki diğer bütün canlılarla aynı yoldan geldik. Burada bizi diğerlerinden farklı ya da özel kılan hiçbir şey yok. Bunu sizde evrimi reddetmeyerek kabul ettiniz.

Evrimi reddetmediğiniz için, bu biz insanlarla diğer canlıları aynı kefeye koyması lazım. Çünkü aynı yoldan geldik ve siz bunu reddetmiyorsunuz. O zaman bir timsahın bir ceylanı avladı, öldürdü diye yargılamak sanırım değil mi?
 
Referans olarak neyi alacağınıza yönelik ben doğrusunu söyleyeyim : Dünya.

Sizin var olma amacınız fıtratınız dünyadır bu kadar basit.

Bu amaçlardan saptığınız müddetçe de ahanda böyle geberesi tam bir kaos yaşarsınız.

Dinler de zaten budur, Neden dinler var çünkü garibim insanların ehliyetlik durumu yoktu dolayısıyla da destanlar hikayeler böyle oldu.

Şimdi var ehliyetlik durum lakin neden böyle? O da insanların işte cezai ehliyetlerinin olmayışından.

Yani her halükarda bozukluk hastalık bu kadar basit.

Lap diye oldu demedim. Milyonlarca yılda muazzam bir sistem ortaya çıktı. Muazzam olmadığını anlatabilir misin? Yoksa bu temellendiremediğin arkası olmayan bir düşünce mi?



Şu zamanda ders çalışmak, o zamanda yay ya da mızrak yapmak. İkisi aynı değil mi sence de? Ders niye çalışıyorsun işe girip para kazanıp karnını doyurmak için. Yay ve mızrağı neden yapıyorsun, avlanıp karnını doyurmak için. Örneklere bu kadar sığ bakmayın. Biraz geniş bakın olaya.



Kusurlu değil, ona aciz diyoruz. Aciz olmak kusurlu olduğu anlamına gelmez. Nereden duydun bunları bilmiyorum ama bir tekrar geçmen senin için iyi olur. Bayağı yanlış anlamışsın sen olayları.



Aslan bu ne? :D Ne anlatıyorsun sen? Evrimi inkar eden biri yok karşında. Evrimle konunun hiç alakası yok. Sen kavramların anlamlarını idrak edemiyorsun. Acizlik nedir, mükemmellik nedir önce bunu öğren. Senin hasta olman, sakat olman senin mükemmel olduğunu değiştirmez. Bu senin acziyetini gösterir.



Sığ düşünme. Ders çalışmanın bir amacı bir sebebi var; sınavı kazanabilmek. Gezegenlerin yıldızların amacı da bizim dünya üzerinde yaşanabilecek bir ortam oluşturmak olamaz mı? Her şey zincirleme şekilde ilerliyor. Bir düşün, big Bang'den itibaren evren genişliyor. Yıldızlar patlıyor, gezegenler galaksiler oluşuyor. Hepsinin amacı bizi oluşturmak olamaz mı? Biz de o amacın sonucu olamaz mıyız? Buyurun size beyin fırtınası...



Burada ne anlatıyorsun anlamadım. İnsani ihtiyaçlarının olmadığını mı? Eğer öyle ise bu senin düşüncen ile alakalı bir durum. Kendini kadın hisseden erkekler var mesela. O da onun düşüncesi. İhtiyaçlar fıtraten vardır. Sen öyle hissettiğin için yoktur diyemezsin.



Evet haklısın. Bu tüketim ile alakalı olan çoğu şey zaten manipülasyon ile gerçekleşen şeyler. Anlattıkların tamamen doğru. Fakat konu burada felsefe olunca başkalarının düşüncesi değil, kendi öz düşüncen önemli olan. Düşüncen yanlış olabilir, daha fazla okuyup araştırır doğrusunu öğrenirsin, fakat yalan yanlış anlatılana inanmak senin hatan. Sen araştırmadın, bu adam doğru mu söylüyor yanlışmı, doğrusu gerçekten böyle mi, verdiği kaynağın güvenilirliği nasıl, verdiği kaynağın yazarı kim, vs. uzar gider. Yoksa 2 3 kitap ile 5 6 bilimsel makale okuyup burada sanki kendi düşünceniz gibi yazmak en büyük hatadır.



Kendime çekidüzen veririm tabii ki, fakat kimseye tavsiye verdiğim yok. Ben kendi düşüncelerimi paylaşıyorum.
"Kendini en asalak böcek ile kıyaslayabilir misin? Kıyaslarsan eğer o böceğin bile kendine göre muazzam bir sistemi var."

Burada öyle bir ihtam görmüyorum, uydurmayın.

Bir böcek, örneğin peygamber devesi, neden çiftleşince ölüyor mesela?
Bir yıldız neden bir noktadan sonra patlayıp çevresine zarar veren radyoaktif ışımalar saçıyor?
Bir karadelik neden ışığı bile yutuyor?
Bir göktaşı neden gezegenlere çarpma gereksinimi duyuyorlar?
Hayvanlar neden birbirlerini avlıyorlar?



O kocaman yazdığım metin, orada başka şeyleri de anlatıyorum. Madem evrimi kabul ediyorsun, ki evrim zaten değişen çevre koşullarına göre kendine adapte olmaktır, bu bile başlı başına bir mükemmel-sizliği göstermez mi?

Örneğin iki ayakta durmamızdan ötürü sırt ağrıları çekmemiz mükemmel bir sistemin ürünü müdür? Ya da fazla besin tüketiminin kilo yapması? Bunlar mükemmel bir sistemin ürünü mü?

Evrimi kabul ediyor olmanız bile sizin kendinizle çeliştiğinizi göstermez mi? Sonuçta ortada bir düzensizlik de var, yaşayan calılar da ona göre adapte olmaya çalışıyorlar?



Hayır, olamaz. Eğer ki uzay dediğimiz yerde sadece Güneş ve etrafında dönen bir Dünya olsa belki bu üerinde düşünülebilir olurdu. Fakat bunun galaksisi var, karadelikleri var, meteorları var, var da var... Onların hepsi insan için olması olağanüstü bir kaynak istafı olurdu.



"Eğer sen hiçsen neden varsın? Hiçsen hiç olmazdın bunu düşünebiliyor musun mesela? Şu an var olmazdın yani. Neden varsın? Ölmek için mi? Ölüp hiç olmak için mi varsın? Madem ölüp hiç olacaksın o zaman neden var oldun?"

  • Gelişmiş zekamış artık öyle bir raddeye geldi ve yaşadığımız ortamın konforuyla kendimizi o kadar şımarttık ki kendi varlığımızı sorgulayabilir olduk. Neden varız? Özel bir sebepten ötürü mü? Hayır! Sadece hayatta kalmak ve üremek için. Fakat bizler çok geliştiğimiz için ve yine dediğim gibi şımardığımız için o iki ihtiyacı da kolayca halledebilir olduk. Peygamber develeri türünün devamını getirmek için ölmek zorunda olması gerekiyorken bizim öyle bir derdimiz kalmadı. Artık kendimizi dişilere etkili göstermek zorunda bile değiliz. Evlilik sana bir şey çağrıştırıyor mu?


Bilimin zaten tek bir doğrusu olur. Bu söylediklerim sadece benim düşüncelerim değil, bu konu üzerinde çalışan bütün bilim adamlarını sözleridir.

Yahu! Dünya üzerindeki diğer bütün canlılarla aynı yoldan geldik. Burada bizi diğerlerinden farklı ya da özel kılan hiçbir şey yok. Bunu sizde evrimi reddetmeyerek kabul ettiniz.

Evrimi reddetmediğiniz için, bu biz insanlarla diğer canlıları aynı kefeye koyması lazım. Çünkü aynı yoldan geldik ve siz bunu reddetmiyorsunuz. O zaman bir timsahın bir ceylanı avladı, öldürdü diye yargılamak sanırım değil mi?
 
Hayatın en büyük gizemi.
Beni çok korkutuyor. Benim istediğim şey cennet değil. Sonsuz bir hiçlik istiyorum. Gece başını yastığa koyduğunda ve sabah gözlerini açtığında o arada kalan süredeki hiçlik işte. Yok olmak.

Ama bu yaşamın ve bu düzenin bir numarası var. Bir şeyler dönüyor yani. Milyonlarca canlı türünden sadece 1 tanesinin diğerlerine göre bu kadar gelişmiş bir zihin gücü olmasının bir olayı var bana göre. Şu an buraya bu sorgulayıcı satırları girmem bile bunun kanıtı olabilir. Milyonlarca canlı türü geldi geçti dünyadan ve bunu yapabilecek sadece bir tane türün olmasının koskocaman bir tesadüften ibaret olması bana gerçekçi gelmiyor. Tuhaf bir gizemin içindeyiz resmen. İnsanların çoğunun umurunda bile değil bu. Bize ucu bucağı görünmeyen sonsuz bir evren olarak görünen şeyin başka bir boyuttaki biri için küçük bir cam fanusu kadar olması da olağan bir durum.

Dinler bu noktada insanların çoğuna tatmin edici şeyler sunuyor. Zaten çoğu kişinin bu gizem karşısında bu kadar sakin olmasını da açıklıyor bu. Fakat bunu da sorgulamaya başladığınızda işte işin içinden çıkılmayan bir duruma geliyor olay. Onu burada yazmayacağım gerek yok.

Ne düşünüyorsunuz?

Sonunda benim gibi düşünen birisiyle karşılaştım.
 
Hayatın en büyük gizemi.
Beni çok korkutuyor. Benim istediğim şey cennet değil. Sonsuz bir hiçlik istiyorum. Gece başını yastığa koyduğunda ve sabah gözlerini açtığında o arada kalan süredeki hiçlik işte. Yok olmak.

Ama bu yaşamın ve bu düzenin bir numarası var. Bir şeyler dönüyor yani. Milyonlarca canlı türünden sadece 1 tanesinin diğerlerine göre bu kadar gelişmiş bir zihin gücü olmasının bir olayı var bana göre. Şu an buraya bu sorgulayıcı satırları girmem bile bunun kanıtı olabilir. Milyonlarca canlı türü geldi geçti dünyadan ve bunu yapabilecek sadece bir tane türün olmasının koskocaman bir tesadüften ibaret olması bana gerçekçi gelmiyor. Tuhaf bir gizemin içindeyiz resmen. İnsanların çoğunun umurunda bile değil bu. Bize ucu bucağı görünmeyen sonsuz bir evren olarak görünen şeyin başka bir boyuttaki biri için küçük bir cam fanusu kadar olması da olağan bir durum.

Dinler bu noktada insanların çoğuna tatmin edici şeyler sunuyor. Zaten çoğu kişinin bu gizem karşısında bu kadar sakin olmasını da açıklıyor bu. Fakat bunu da sorgulamaya başladığınızda işte işin içinden çıkılmayan bir duruma geliyor olay. Onu burada yazmayacağım gerek yok.

Ne düşünüyorsunuz?
Bu sorunun cevabı çokça sevdiğim bir sorudur: "Doğmadan önce ne vardı?Hatırlıyor musun?"
 
Ölmek de doğmak gibi bence. Bir anda kalbimiz atmaya başlamasıyla yaşamaya başlamamız da sizce bir o kadar enteresan değil mi? Ne oluyor da bir anda kalbimiz atıyor dolaşım sistemimiz çalışıyor? Evet arkasında bir çok kimyasal ve biyolojik faktör var ama o ilk kalp atışı hep garip gelmiştir bana. Nitekim ölmemizin altında da birçok biyolojik ve kimyasal faktör var ama bizi biz yapan şey bilincimiz de vücudumuzla birlikte ölüyor mu? Bu soruları hiçbir zaman bilemediğimiz için Tanrımızı yarattık. Ya da gerçekten de o bizi yaratmıştır.
 

Geri
Yukarı