VP67
Hectopat
- Katılım
- 14 Nisan 2020
- Mesajlar
- 1.771
- Çözümler
- 15
Muazzam sistemi olan böceğin o kıvama gelmesi milyon yıllar sürdü. Ayrıca muazzam falan da değiller.
Lap diye oldu demedim. Milyonlarca yılda muazzam bir sistem ortaya çıktı. Muazzam olmadığını anlatabilir misin? Yoksa bu temellendiremediğin arkası olmayan bir düşünce mi?
Ders çalışmak ve sınavlarda başarılı olmak insan topluluğunun kendi içerisinde oluşturduğu bir kültürdür. Evrensel değildir. Örneğin Homo Sapien'lerin avcı toplayıcı olduğu dönemlerde sınav ya da ders yoktu.
Şu zamanda ders çalışmak, o zamanda yay ya da mızrak yapmak. İkisi aynı değil mi sence de? Ders niye çalışıyorsun işe girip para kazanıp karnını doyurmak için. Yay ve mızrağı neden yapıyorsun, avlanıp karnını doyurmak için. Örneklere bu kadar sığ bakmayın. Biraz geniş bakın olaya.
Yaşayan ve entropiye kısa süreli karşı koyabilen varlıklar yaşamları sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bunu da besinlerden elde ederler. Hepsi bu! Canlılar bu bakımdan kusurlu varlıklar zaten. Bu bile başlı başına bir zaafiyettir.
Kusurlu değil, ona aciz diyoruz. Aciz olmak kusurlu olduğu anlamına gelmez. Nereden duydun bunları bilmiyorum ama bir tekrar geçmen senin için iyi olur. Bayağı yanlış anlamışsın sen olayları.
Milyon yıllar sürmüş olan evrimsel süreç boyunca ilk başta bir hücre iken, sonra suda yüzdük balık olduk. Sudan çıktık, kertenkele olduk. Isıyı bedenimize hapsetmek ve Dünya'nın Güneş'ten uzaklaşmasından ötürü soğuklardan yani kıştan korunmak için tüylere sahip olduk. Bu süreçte gelincik-fare arası bir türdük. Daha güvenli bir yaşam sürmek için ağaçların tepesine çıktık, primat olduk. Sonrasında ağaçlardaki besin azaldı, bu yüzden yeni ağaçlar aradık fakat bir noktadan sonra ağaçlar seyreldiği için aşağı inmek zorunda kaldık. Boyumuzu aşan şeyleri görmek; avcıları avlanmadan önce fark edebilmek ve potansiyel avları keşfedebilmek için daha geniş bakış açısına sahip olmamız gerekti, bu yüzden iki ayağımızın üzerine doğrulduk. Bu iki kenarı keskin kılıç gibiydi, görüş menzil ve açımız arttı fakat vücut kütlemizin yarısı omurgalarımıza bindiği için sırt ağrıları çekmeye başladık. (Bu mu muazzam sistem!) Böyle gide gide insan olduk. Yanlış anlama Dünya'daki tek ve eşiz insanlar (yani HOMO'lar) biz değildik; Homo Habilus, Homo Erectus, Neandertal gibi türlerin arasında biz Homo Sapien'ler de vardık. Fakat bizim zekamız diğer türlerinkinden daha gelişmiş olduğundan bu evrimsel bir üstünlük sağladı. Bu sebeple tek hayatta kalan Homo türü biz olduk. Eğer olur da akrabalarını merak edersen eğer müzeye gidip onların kemiklerine bakabilirsin. Ayrıca yetmedi! Tarım ve hayvancılığın gelişmesiyle birlikte besinlere erişme olanağımız arttı. Bu yüzden artık avlanmak için kilometrelerce koşmamıza gerek kalmadı. Bu yüzden daha az hareket eder olduk. Bu süreçte kuyruk zaten işlevini çoktan kaybetmişti de bununla birlikte tamamen köreldi. (Şu an bile adının dahi "kuyruk sokumu" olan yerine dokunursan hiçbir işe yaramayan bir çıkıntıyı hissedebilirsin. ) Besinlere kolay ulaşım + hareketsizlik = vücutta biriken yağlar. Zamanla beden artık gereğinden fazla besinle dolmaya başladı. İlkel bedenimiz enerjiye çok kıymet verdiği için bu fazla enerjiyi de atmak yerine depolamaya karar verdi. Bugün bunlar bize kilo yapan yağlardan başka bir şey değil. (Bu mu kusursuz!) Hala günümüzde bu yağları yakabilmek için ilkel dönemlerdeki gibi bir ritimle bedenimizi çalıştımak zorundayız. Beden ancak o zaman anlıyor. Hala ilkel dönemlerdeki gibi koşturduğumuzu düşünüyor. (Bu mu kusursuz!) Şahsen Celal Şengör gibi birinin kilodan muzdarip olmasını büyük bir zaafiyet olarak görüyorum
Aslan bu ne? Ne anlatıyorsun sen? Evrimi inkar eden biri yok karşında. Evrimle konunun hiç alakası yok. Sen kavramların anlamlarını idrak edemiyorsun. Acizlik nedir, mükemmellik nedir önce bunu öğren. Senin hasta olman, sakat olman senin mükemmel olduğunu değiştirmez. Bu senin acziyetini gösterir.
Amaç dediğin şey çok göreceli bir kavram. Kum tanesi kıpırdamıyor ama koca bir gezegen bir yıldızın etrafında dönüyor. Sence bu bir amaç için mi yoksa bir sebepten dolayı mı? Adı da kütle-çekim kuvveti olmasın? Gezegen bir amaç için mi dönüyor, yıldız bir amaç için mi kendi etrafına gezegenlerden bir set çekiyor?
Sığ düşünme. Ders çalışmanın bir amacı bir sebebi var; sınavı kazanabilmek. Gezegenlerin yıldızların amacı da bizim dünya üzerinde yaşanabilecek bir ortam oluşturmak olamaz mı? Her şey zincirleme şekilde ilerliyor. Bir düşün, big Bang'den itibaren evren genişliyor. Yıldızlar patlıyor, gezegenler galaksiler oluşuyor. Hepsinin amacı bizi oluşturmak olamaz mı? Biz de o amacın sonucu olamaz mıyız? Buyurun size beyin fırtınası...
Gelişmiş zekamış artık öyle bir raddeye geldi ve yaşadığımız ortamın konforuyla kendimizi o kadar şımarttık ki kendi varlığımızı sorgulayabilir olduk. Neden varız? Özel bir sebepten ötürü mü? Hayır! Sadece hayatta kalmak ve üremek için. Fakat bizler çok geliştiğimiz için ve yine dediğim gibi şımardığımız için o iki ihtiyacı da kolayca halledebilir olduk. Peygamber develeri türünün devamını getirmek için ölmek zorunda olması gerekiyorken bizim öyle bir derdimiz kalmadı. Artık kendimizi dişilere etkili göstermek zorunda bile değiliz. Evlilik sana bir şey çağrıştırıyor mu?
Burada ne anlatıyorsun anlamadım. İnsani ihtiyaçlarının olmadığını mı? Eğer öyle ise bu senin düşüncen ile alakalı bir durum. Kendini kadın hisseden erkekler var mesela. O da onun düşüncesi. İhtiyaçlar fıtraten vardır. Sen öyle hissettiğin için yoktur diyemezsin.
Manipüle olmuş bir beyine kendini Hz. Muhammet olarak bile tanıtabilirsin. Manipüle olduğun için diş macununda nane var, manipüle olduğun için yemek hizmetleri kırmızı rengi kullanıyor, manipüle olduğun için reklamlar var. Reklamlarda bu yüzden hamburgeri kabarık gösterirler, manipüle olduğun için!
Evet haklısın. Bu tüketim ile alakalı olan çoğu şey zaten manipülasyon ile gerçekleşen şeyler. Anlattıkların tamamen doğru. Fakat konu burada felsefe olunca başkalarının düşüncesi değil, kendi öz düşüncen önemli olan. Düşüncen yanlış olabilir, daha fazla okuyup araştırır doğrusunu öğrenirsin, fakat yalan yanlış anlatılana inanmak senin hatan. Sen araştırmadın, bu adam doğru mu söylüyor yanlışmı, doğrusu gerçekten böyle mi, verdiği kaynağın güvenilirliği nasıl, verdiği kaynağın yazarı kim, vs. uzar gider. Yoksa 2 3 kitap ile 5 6 bilimsel makale okuyup burada sanki kendi düşünceniz gibi yazmak en büyük hatadır.
Sen önce kendine çekidüzen ver, sonra başkalarına tavsiye ver.
Kendime çekidüzen veririm tabii ki, fakat kimseye tavsiye verdiğim yok. Ben kendi düşüncelerimi paylaşıyorum.