Ad hominem yaptığım falan yok. Yaptığım şey,
stereotipleştirmek. Evet, bazen bu düşünce yanılabiliyor. Ama genellikle hayat kurtarır. Gerçekten de
(fiilen) hayat kurtarır, mecazen de
(zaman) hayat kurtarır.
Burada temennilerimi belirttim;
Onları üzerine almayıp, diğerlerini üzerinize almak sizin kararınız. Ama yine de stereotipleştirme konusunda haklısınız.
Hâlâ aynı şeyi tekrarlıyorsun. Burada konu "Tanrı kendinden daha ağır bir taş kaldırabilir mi?" değil. Kader ve irade arasındaki çatışmadır. Koskoca sebep-sonuç ilişkisi ile yazılan yazıyı alıntılayıp, Tanrı'nın mahiyeti ile ilgili cevap veren ben değilim hocam.
Hem önce kendin başlatıyorsun sonrasında da uyarıyorsun. Gerçekten garip.
Artı olarak, başka bir yazıdaki örneğini vermemin sebebi de kendi içinde tutarsız olduğunu anlamını sağlamak içindi.
Temsili olduğunu görüyorum. Yani.
Diyorum ki, "
"gökten koyun inebilir." diyorsan, bunu kanıtlaman, ölçmen, hesaplaman gerecek. Bunu yapma zorunluluğun vardır. Koyunun gökten indiğini iddia eden ben değilim. Eğer
"ben uçuyorum." dersem, kanıtlama yükümlülüğüne sahibim."
Yemek yememin, karnımın acıkması sebebiyle olduğu nasıl bir yanılsama olabilir? Matrix'te değiliz. "bana göre" diyerek her şeyi içinden sıyrılabiliriz.
Bunların hepsi
yeterli sebep ilkesi'ni kapsayan durumlardır. Sen buna ister "Allah" de, ister "ilahi kader" de.
Küfre sebebiyet senin inancına göredir. Beni ilgilendirmez. Küfür, dalga geçmektir, hakir görmektir. Mantığa göre yanlış olanı söylemek küfür değildir.
Allah'ın neden sınırlı olduğuna gelirsek. Bakalım bu yazıyı hatırlayacak mısın?
"yaratamaz. Bu kudretinin buna yetmediği manasına da gelmez, aciziyete de delalet etmez. Çünkü kudret muhale taalluk etmez. Bunun imkansızlığı birçok yönden açıklanabilir. Şöyle izah edeyim:
Tanrı'yı Tanrı yapan bizatihi özelliklerinden ilki ezeli-ebedi olmasıdır. eğer Tanrı, bir şeyi yaratırsa, yarattığı yokluktan varlık alemine intikal eder. Yani her hâdisin bir zaman yokluğu düşünülebilir. Fakat yokluğu düşünülebilen varlık alemindeki her şeyin ontik olarak mümkündür. Mümkün olan Tanrı olamaz, yokluğu düşünülebilen bir şey nasıl aynı anda ezeli olabilir? Bu yönden imkansızdır."
bu cevabına beğeni atacaktım, bunu diyeceğini düşündüğüm için atmadım. Şimdi atabilirim.
Kırmızı ile yazılan durumlarda Tanrı'nın, başka bir Tanrı'nın yaratılmasının imkansızlığından söz ettin. Bunun için verdiğin nedenler ise yeterince makuldür ve bunlarda Tanrı'nın gücünün sınırlı olduğunu gösterir.
"mümkün olan Tanrı olamaz" dediğinde, Tanrı'nın "zorunlu olanı yaratamayacağı" anlamını çıkarırız. Bu da sınırlı olduğunu gösterir.
Örneğin;
İki seçenek söyleyelim.
"Tanrı, insanı yaratmıştır." / "Tanrı, insanı yaratmamıştır."
Tanrı, bu iki seçeneğin dışına çıkabilir mi?
Gözlemci olduğunu düşün. Doğrudan Tanrı karşında ve %100 olarak Tanrı olduğuna eminsin. Tanrı, gözünün önünde bir taş yaratıyor. Taşa dokunuyorsun, görüyorsun (istersen yalayadabilirsin), taşı deneyimliyorsun. Taşın illüzyon olmadığına da %100 eminsin. Fakat Tanrı diyor ki, "taşı görüyor musun? Ben, bu taşı yaratmadım." sence bu mümkün mü? Mantıklı mı?