Özgür irade var mıdır yoksa determinizm mi geçerlidir?

Burada yine mantık devreye giriyor. Şöyle basit bir örnekle;

Ben, tavuk sote yaptım. (neden?) -> ben, acıktım. (neden?) -> benim vücudum enerji harcadı. (neden?) -> ben, bir canlıyım ve hayatta kalmak için enerji harcarım. (neden?) -> termodinamiğin birinci yasasına göre "enerji, yoktan var edilmez, yok da edilemez."

Bunların hepsi birbirini etkileyen ve tetikleyen eylemlerdir.

Bununla ilgili simon pierre laplace;

“Evrenin şimdiki halini, geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

Kendi şeytanını yaratmıştır.

neden?

Bu konuda Tanrı'yı da ele alacak olursak;

  • Tanrı, her şeyin üstündedir.
  • Tanrı, her şeyin üstündeyse ve üstün olduğu her şeyi o yarattıysa, o zaman her şeyi bilmek zorundadır.
  • Tanrı, her şeyi biliyorsa kader vardır.
  • kader var ise, dinlerin sınavları iptal edilmiştir.

not: karşı çıkacak dindar arkadaşlar, mantığın bu şekilde çalıştığını anlamalı. Burada amacım sizin tanrınızı küçültmek değil, tanrınızın, her şeyi bildiğini söyleyerek yüceltmek. Eğer size cüz-i irade verip sizi imtihana sokuyorsa, bu da kaderinize hakim olmadığı anlamına gelir ki, bu da onu "her şeyi bilen Tanrı" kavramına sokmaz.

İddia: Allah her şeyi ezeli ilmiyle bilmektedir. Bu sebeple ilim kudreti öncelemiştir; Allah mucib-i bizzattır, dolayısıyla kulu da muzdardır.
Cevap: İlim maluma tabiidir, olmayanı kapsamaz. İzah etmek gerekirse:
X olayı Y zamanında gerçekleşeceği biliniyor olsun. Burada X, ezelden ebede kadar var olan Allah'ın yaratabileceği sonsuz olasılık varken neden Y'de vuku bulmuştur?
Burada üç yanıt vardır. Ya -hâşâ ve kellâ- Allah'ın üzerinde bir güç vardır, bu sebeple zorunludur denir, bu imkansızdır. Ya Allah zatı dolayısıyla zorundadır denir fakat bunun gerekliliğinin ispatlanması gerekir. Ya da Allah Fail-i Muhtardır, Y'yi diğer olasılıklara tercih etmiştir denir. Bahsedilen gereklilik ispatlanmadığı sürece Allah Fail-i Muhtar'dır.
Kulun muzdar olduğu iddiasına gelince, fiil ikiye ayrılır:
Kesb ve kudret. Kesb kulun mümkün olasılıklardan birini diğerine tercih ettiği andır. Kulun düşünceleri, azmi ve gayreti Allah tarafından yaratıldığı için kul yalnızca birine yöneldiğinde bundan sorumlu olur. Kudrete gelince, kulun hâdis kudreti fiili yaratmaya yetmez, dolayısıyla fiilin potansiyel olması için gereken kudret Allah'tandır, bu sebeple fiillerin hakiki sahibi Allah'tır, kul sadece seçer ve bundan mesûl olur.

Sonuç olarak; Allah Fail-i Muhtar'dır, ilmi kulu cebre tabii tutmaz. Kulun fiillerinde ise özgür irade değil, fiillerde mesuliyet vardır.
 
Öncelikle, sanırım Sorularla Risale sitesinden kopyala yapıştır yaptınız. Çünkü çok fazla Osmanlıca kelime kullanmışsınız. Bunu onlar da yapıyor ve aynı cümle yapısıyla kullanıyor. Umarım bunlar, sizin düşündüğünüz şeylerdir. Keza kopyala yapıştır yapmak, bana göre kişinin acizliğini gösterir. Ama tabi onların yazılarını okumuş ve fikir edinmiş de olabilirsiniz.

Gerçi sobayla konuşan ve mehdiliğini ilan etmiş birinin yolundan gidenlerle neden muhatap olduğumu kendim de merak ediyorum.

Ve tartışılan konu Tanrının varlığı ile ilgili konu değil. Özgür irade ile ilgili bir konudur.

Ya -hâşâ ve kellâ- Allah'ın üzerinde bir güç vardır, bu sebeple zorunludur denir, bu imkansızdır
Bu neden imkansızdır? Burada kendin bir referans noktası oluşturuyorsun ve diyorsun ki "Bunun dışına çıkamazsın."

Yıllar boyunca medeniyetler çok Tanrılı bir inanca sahipti. Tanrıların çocukları vardı. Tanrıların duyguları da vardı. Musa çıkıp "Yehova on emrini iletti." dediği için mi, Tanrının tek olduğunu konuşuyoruz?

"imkansız" diyorsun, bir iddiada bulunuyorsun ve çözüme ulaştırmıyorsun. O zaman ben de desem ki, "Ben de uçabiliyorum." ama kanıtlamıyorum. Ne düşünürsün? Ben, sana kalkıp da "Allah'ın üzerinde güç yoktur." iddianı "göster" veya "deneyimle" demiyorum. Ama teori de bunları açıklayabilmen gereklidir.

X, Y, Z gibi bilinmeyenli denklemlere giriyorsan, her iddianı bu denklemlerle mantık çerçevesinde açıklayama zorunluluğun vardır.

Ya Allah zatı dolayısıyla zorundadır denir fakat bunun gerekliliğinin ispatlanması gerekir.
Bundan bahsediyorum. İspat istiyorsun ama yukarıda bahsettiğim ispatı kendin oluşturmamışsın.

Örneğin;

Ekran Alıntısı.PNG


Başka bir konunun altında bana bu cevabı vermişsin. Ben de sana bu cevabı vermişim;

Ekran Alıntısı.PNG


Şirinler vardır ve bana inanmıyorsan da en iki yüzlü insan sensin. Çünkü "Hayır, mümkündür." diyerek işin içinden çıkabileceğini düşünüyorsan, aynı şey benim için de geçerli..

Ya da Allah Fail-i Muhtardır, Y'yi diğer olasılıklara tercih etmiştir denir. Bahsedilen gereklilik ispatlanmadığı sürece Allah Fail-i Muhtar'dır.
Yaratılış, irade, kader gibi kavramları açıklamak için "Tanrı" ön kabulünü alıyorum zaten. Bununla ilgili bir problemim yok. Ama burada Allah'ın sınırlarının olduğunu söylüyorum. Allah'ın mantığın dışına çıkamayacağını iddia ediyorum ve zaten mantıkla açıklamışım.
 
Son düzenleme:
Öncelikle, sanırım sorularla risale sitesinden kopyala yapıştır yaptınız. Çünkü çok fazla osmanlıca kelime kullanmışsınız. Bunu onlar da yapıyor ve aynı cümle yapısıyla kullanıyor. Umarım bunlar, sizin düşündüğünüz şeylerdir. Keza kopyala yapıştır yapmak, bana göre kişinin acizliğini gösterir. Ama tabii onların yazılarını okumuş ve fikir edinmiş de olabilirsiniz.

Gerçi sobayla konuşan ve mehdiliğini ilan etmiş birinin yolundan gidenlerle neden muhatap olduğumu kendim de merak ediyorum.

Ve tartışılan konu Tanrı'nın varlığı ile ilgili konu değil. Özgür irade ile ilgili bir konudur.

Bu neden imkansızdır? Burada kendin bir referans noktası oluşturuyorsun ve diyorsun ki "bunun dışına çıkamazsın."

Yıllar boyunca medeniyetler çok Tanrı'lı bir inanca sahipti. Tanrı'ların çocukları vardı. Tanrı'ların duyguları da vardı. Musa çıkıp "yehova on emrini iletti." dediği için mi, Tanrı'nın tek olduğunu konuşuyoruz?

"imkansız" diyorsun, bir iddiada bulunuyorsun ve çözüme ulaştırmıyorsun. O zaman ben de desem ki, "ben de uçabiliyorum." ama kanıtlamıyorum. Ne düşünürsün? Ben, sana kalkıp da "Allah'ın üzerinde güç yoktur." iddianı "göster" veya "deneyimle" demiyorum. Ama teori de bunları açıklayabilmen gereklidir.

X, Y, Z gibi bilinmeyenli denklemlere giriyorsan, her iddianı bu denklemlerle mantık çerçevesinde açıklayama zorunluluğun vardır.

Bundan bahsediyorum. İspat istiyorsun ama yukarıda bahsettiğim ispatı kendin oluşturmamışsın.

Örneğin;

Eki Görüntüle 2084909

Başka bir konunun altında bana bu cevabı vermişsin. Ben de sana bu cevabı vermişim;

Eki Görüntüle 2084910

Şirinler vardır ve bana inanmıyorsan da en iki yüzlü insan sensin. Çünkü "hayır, mümkündür." diyerek işin içinden çıkabileceğini düşünüyorsan, aynı şey benim için de geçerli.

Yaratılış, irade, kader gibi kavramları açıklamak için "Tanrı" ön kabulünü alıyorum zaten. Bununla ilgili bir problemim yok. Ama burada Allah'ın sınırlarının olduğunu söylüyorum. Allah'ın mantığın dışına çıkamayacağını iddia ediyorum ve zaten mantıkla açıklamışım.

Bu yaptığınız yalnızca berbat bir ithamdır. Ben 2 senedir kelam okuyorum, ilk defa böyle saçma bir durum ile karşılaşıyorum. Öncelikle, bu kibirden vazgeçin, çünkü o bahsettiğiniz osmanlıca kelimeler sitelerde değil, kelâm kitaplarında geçiyor, hiç kelâm okumadıysanız bilmemeniz normaldir fakat hasmınızı cehaletle itham etmek büyük sorumluluk gerektirir.
Siz iddialarınızı ispatla yükümlüyken, nasıl olur da bu ispat yükümlülügünden kurtulmak için benim bunları herhangi bir siteden kopyaladığımı iddia edersiniz? Buna sadece safsata denir, cevap değil. Cevap olsun diye cevap yazdığınız anlaşılıyor zaten.

"Gerçi sobayla konuşan ve mehdiliğini ilan etmiş birinin yolundan gidenlerle neden muhatap olduğumu kendim de merak ediyorum."
Burada ad hominem yapmaya çalıştığınız açık, kendiniz bir şey uydurup aynı yoldan sallamışsınız, benim böyle bir iddiam bile yok ve bunun siz de farkındasınız :)

Bu neden imkansızdır? Burada kendin bir referans noktası oluşturuyorsun ve diyorsun ki "bunun dışına çıkamazsın."

Yıllar boyunca medeniyetler çok Tanrı'lı bir inanca sahipti. Tanrı'ların çocukları vardı. Tanrı'ların duyguları da vardı. Musa çıkıp "yehova on emrini iletti." dediği için mi, Tanrı'nın tek olduğunu konuşuyoruz?

"İmkansız" diyorsun, bir iddiada bulunuyorsun ve çözüme ulaştırmıyorsun. O zaman ben de desem ki, "ben de uçabiliyorum." ama kanıtlamıyorum. Ne düşünürsün? Ben, sana kalkıp da "Allah'ın üzerinde güç yoktur." iddianı "göster" veya "deneyimle" demiyorum. Ama teori de bunları açıklayabilmen gereklidir.

Bu bedihi bir bilgidir. Zira O'nun kudretinin her şeyi kuşattığını kabul edip onun üzerinde bir güç olabileceği konusunda süphe etmek kisinin bedihiyata güveni ile alakalıdır. Bundan süphe eden kisi, özdeşlik gibi en temel asıllarda bile kararsız kalabilir.

X, Y, Z gibi bilinmeyenli denklemlere giriyorsan, her iddianı bu denklemlerle mantık çerçevesinde açıklama zorunluluğun vardır.

Bundan bahsediyorum. İspat istiyorsun ama yukarıda bahsettiğim ispatı kendin oluşturmamışsın.

X ve Y temsilidir. Buradaki temel kıyas, birden fazla mümkünden birinin seçilmesi durumunda tereccühün iradeye delil olması üzerinedir. Burada ulaşılmak istenen, Y neden olduğu gibidir?

Başka bir konunun altında bana bu cevabı vermişsin. Ben de sana bu cevabı vermişim;

Şirinler vardır ve bana inanmıyorsan da en iki yüzlü insan sensin. Çünkü "hayır, mümkündür." diyerek işin içinden çıkabileceğini düşünüyorsan, aynı şey benim için de geçerli.

Başka konudan bahsederek bu konuyu ve mesajları okuyan insanları meşgul edecek değiliz. Vereceğim cevap şudur: Madde üzerindeki illet malul ilişkisi zorunlu değildir. Maddesel iki şeyin bitişmesi sonucu akıl tarafından ilk olanın ikincisinin müessiri olduğunu söylemek yalnızca yanılsamadır. Bunu söyleyerek illet malul ilişkisinin mutlak manada zorunlu olduğunu reddetmiyorum. Bana göre eşya araçtır, fiilleri Allah yaratır. Bu sebeple Allah'ın madde sebebi yahut sonucu yaratması zorunlu değildir diyorum.

Yaratılış, irade, kader gibi kavramları açıklamak için "Tanrı" ön kabulünü alıyorum zaten. Bununla ilgili bir problemim yok. Ama burada Allah'ın sınırlarının olduğunu söylüyorum. Allah'ın mantığın dışına çıkamayacağını iddia ediyorum ve zaten mantıkla açıklamışım.

Allah'ın sınırları yoktur, bunu iddia etmek küfre sebebiyet verir. Kudret olmayana taalluk etmez. "şey" değildir ki Allah tarafından yaratılabilsin.
 
Bu yaptığınız yalnızca berbat bir ithamdır. Ben 2 senedir kelam okuyorum, ilk defa böyle saçma bir durum ile karşılaşıyorum. Öncelikle, bu kibirden vazgeçin, çünkü o bahsettiğiniz osmanlıca kelimeler sitelerde değil, kelâm kitaplarında geçiyor, hiç kelâm okumadıysanız bilmemeniz normaldir fakat hasmınızı cehaletle itham etmek büyük sorumluluk gerektirir.
Siz iddialarınızı ispatla yükümlüyken, nasıl olur da bu ispat yükümlülügünden kurtulmak için benim bunları herhangi bir siteden kopyaladığımı iddia edersiniz? Buna sadece safsata denir, cevap değil. Cevap olsun diye cevap yazdığınız anlaşılıyor zaten.
Burada ad hominem yapmaya çalıştığınız açık, kendiniz bir şey uydurup aynı yoldan sallamışsınız, benim böyle bir iddiam bile yok ve bunun siz de farkındasınız :)
Ad hominem yaptığım falan yok. Yaptığım şey, stereotipleştirmek.. Evet, bazen bu düşünce yanılabiliyor. Ama genellikle hayat kurtarır. Gerçekten de(fiilen) hayat kurtarır, mecazen de(zaman) hayat kurtarır.

Burada temennilerimi belirttim;
Ama tabi onların yazılarını okumuş ve fikir edinmiş de olabilirsiniz.
Umarım bunlar, sizin düşündüğünüz şeylerdir.
Onları üzerine almayıp, diğerlerini üzerinize almak sizin kararınız. Ama yine de stereotipleştirme konusunda haklısınız.


Bu bedihi bir bilgidir. Zira O'nun kudretinin her şeyi kuşattığını kabul edip onun üzerinde bir güç olabileceği konusunda süphe etmek kisinin bedihiyata güveni ile alakalıdır. Bundan süphe eden kisi, özdeşlik gibi en temel asıllarda bile kararsız kalabilir.
Başka konudan bahsederek bu konuyu ve mesajları okuyan insanları meşgul edecek değiliz.
Hâlâ aynı şeyi tekrarlıyorsun. Burada konu "Tanrı kendinden daha ağır bir taş kaldırabilir mi?" değil. Kader ve irade arasındaki çatışmadır. Koskoca sebep-sonuç ilişkisi ile yazılan yazıyı alıntılayıp, Tanrının mahiyeti ile ilgili cevap veren ben değilim hocam.

Hem önce kendin başlatıyorsun sonrasında da uyarıyorsun. Gerçekten garip.

Artı olarak, başka bir yazıdaki örneğini vermemin sebebi de kendi içinde tutarsız olduğunu anlamını sağlamak içindi.

X ve Y temsilidir. Buradaki temel kıyas, birden fazla mümkünden birinin seçilmesi durumunda tereccühün iradeye delil olması üzerinedir. Burada ulaşılmak istenen, Y neden olduğu gibidir?
Temsili olduğunu görüyorum. Yani.. 🤣

Diyorum ki, ""Gökten koyun inebilir." diyorsan, bunu kanıtlaman, ölçmen, hesaplaman gerecek. Bunu yapma zorunluluğun vardır. Koyunun gökten indiğini iddia eden ben değilim. Eğer "Ben uçuyorum." dersem, kanıtlama yükümlülüğüne sahibim."

Madde üzerindeki illet malul ilişkisi zorunlu değildir. Maddesel iki şeyin bitişmesi sonucu akıl tarafından ilk olanın ikincisinin müessiri olduğunu söylemek yalnızca yanılsamadır. Bunu söyleyerek illet malul ilişkisinin mutlak manada zorunlu olduğunu reddetmiyorum. Bana göre eşya araçtır, fiilleri Allah yaratır. Bu sebeple Allah'ın madde sebebi yahut sonucu yaratması zorunlu değildir diyorum.
Yemek yememin, karnımın acıkması sebebiyle olduğu nasıl bir yanılsama olabilir? Matrix'te değiliz. "bana göre" diyerek her şeyi içinden sıyrılabiliriz.

Bunların hepsi Yeterli Sebep İlkesi'ni kapsayan durumlardır. Sen buna ister "Allah" de, ister "İlahi kader" de..

Allah'ın sınırları yoktur, bunu iddia etmek küfre sebebiyet verir. Kudret olmayana taalluk etmez. "şey" değildir ki Allah tarafından yaratılabilsin.
Küfre sebebiyet senin inancına göredir. Beni ilgilendirmez. Küfür, dalga geçmektir, hakir görmektir. Mantığa göre yanlış olanı söylemek küfür değildir.


Allah'ın neden sınırlı olduğuna gelirsek.. Bakalım bu yazıyı hatırlayacak mısın?

"Yaratamaz. Bu kudretinin buna yetmediği manasına da gelmez, aciziyete de delalet etmez. Çünkü kudret muhale taalluk etmez. Bunun imkansızlığı birçok yönden açıklanabilir. Şöyle izah edeyim:

Tanrı'yı Tanrı yapan bizatihi özelliklerinden ilki ezeli-ebedi olmasıdır.
Eğer Tanrı, bir şeyi yaratırsa, yarattığı yokluktan varlık alemine intikal eder. Yani her hâdisin bir zaman yokluğu düşünülebilir. Fakat yokluğu düşünülebilen varlık alemindeki her şeyin ontik olarak mümkündür. Mümkün olan Tanrı olamaz, yokluğu düşünülebilen bir şey nasıl aynı anda ezeli olabilir? Bu yönden imkansızdır."


Bu cevabına beğeni 👍atacaktım, bunu diyeceğini düşündüğüm için atmadım. Şimdi atabilirim.

Kırmızı ile yazılan durumlarda Tanrının, başka bir Tanrının yaratılmasının imkansızlığından söz ettin. Bunun için verdiğin nedenler ise yeterince makuldür ve bunlarda Tanrının gücünün sınırlı olduğunu gösterir.

"Mümkün olan Tanrı olamaz" dediğinde, Tanrının "zorunlu olanı yaratamayacağı" anlamını çıkarırız. Bu da sınırlı olduğunu gösterir.

Örneğin;

İki seçenek söyleyelim.

"TANRI, İNSANI YARATMIŞTIR." / "TANRI, İNSANI YARATMAMIŞTIR."

Tanrı, bu iki seçeneğin dışına çıkabilir mi?

Gözlemci olduğunu düşün. Doğrudan Tanrı karşında ve %100 olarak Tanrı olduğuna eminsin. Tanrı, gözünün önünde bir taş yaratıyor. Taşa dokunuyorsun, görüyorsun (istersen yalayadabilirsin), taşı deneyimliyorsun. Taşın illüzyon olmadığına da %100 eminsin. Fakat Tanrı diyor ki, "Taşı görüyor musun? Ben, bu taşı yaratmadım." Sence bu mümkün mü? Mantıklı mı?
 
Ad hominem yaptığım falan yok. Yaptığım şey, stereotipleştirmek. Evet, bazen bu düşünce yanılabiliyor. Ama genellikle hayat kurtarır. Gerçekten de(fiilen) hayat kurtarır, mecazen de(zaman) hayat kurtarır.

Burada temennilerimi belirttim;

Onları üzerine almayıp, diğerlerini üzerinize almak sizin kararınız. Ama yine de stereotipleştirme konusunda haklısınız.

Hâlâ aynı şeyi tekrarlıyorsun. Burada konu "Tanrı kendinden daha ağır bir taş kaldırabilir mi?" değil. Kader ve irade arasındaki çatışmadır. Koskoca sebep-sonuç ilişkisi ile yazılan yazıyı alıntılayıp, Tanrı'nın mahiyeti ile ilgili cevap veren ben değilim hocam.

Hem önce kendin başlatıyorsun sonrasında da uyarıyorsun. Gerçekten garip.

Artı olarak, başka bir yazıdaki örneğini vermemin sebebi de kendi içinde tutarsız olduğunu anlamını sağlamak içindi.

Temsili olduğunu görüyorum. Yani. 🤣

Diyorum ki, ""gökten koyun inebilir." diyorsan, bunu kanıtlaman, ölçmen, hesaplaman gerecek. Bunu yapma zorunluluğun vardır. Koyunun gökten indiğini iddia eden ben değilim. Eğer "ben uçuyorum." dersem, kanıtlama yükümlülüğüne sahibim."

Yemek yememin, karnımın acıkması sebebiyle olduğu nasıl bir yanılsama olabilir? Matrix'te değiliz. "bana göre" diyerek her şeyi içinden sıyrılabiliriz.

Bunların hepsi yeterli sebep ilkesi'ni kapsayan durumlardır. Sen buna ister "Allah" de, ister "ilahi kader" de.

Küfre sebebiyet senin inancına göredir. Beni ilgilendirmez. Küfür, dalga geçmektir, hakir görmektir. Mantığa göre yanlış olanı söylemek küfür değildir.

Allah'ın neden sınırlı olduğuna gelirsek. Bakalım bu yazıyı hatırlayacak mısın?

"yaratamaz. Bu kudretinin buna yetmediği manasına da gelmez, aciziyete de delalet etmez. Çünkü kudret muhale taalluk etmez. Bunun imkansızlığı birçok yönden açıklanabilir. Şöyle izah edeyim:

Tanrı'yı Tanrı yapan bizatihi özelliklerinden ilki ezeli-ebedi olmasıdır.
eğer Tanrı, bir şeyi yaratırsa, yarattığı yokluktan varlık alemine intikal eder. Yani her hâdisin bir zaman yokluğu düşünülebilir. Fakat yokluğu düşünülebilen varlık alemindeki her şeyin ontik olarak mümkündür. Mümkün olan Tanrı olamaz, yokluğu düşünülebilen bir şey nasıl aynı anda ezeli olabilir? Bu yönden imkansızdır."


bu cevabına beğeni 👍atacaktım, bunu diyeceğini düşündüğüm için atmadım. Şimdi atabilirim.

Kırmızı ile yazılan durumlarda Tanrı'nın, başka bir Tanrı'nın yaratılmasının imkansızlığından söz ettin. Bunun için verdiğin nedenler ise yeterince makuldür ve bunlarda Tanrı'nın gücünün sınırlı olduğunu gösterir.

"mümkün olan Tanrı olamaz" dediğinde, Tanrı'nın "zorunlu olanı yaratamayacağı" anlamını çıkarırız. Bu da sınırlı olduğunu gösterir.

Örneğin;

İki seçenek söyleyelim.

"Tanrı, insanı yaratmıştır." / "Tanrı, insanı yaratmamıştır."

Tanrı, bu iki seçeneğin dışına çıkabilir mi?

Gözlemci olduğunu düşün. Doğrudan Tanrı karşında ve %100 olarak Tanrı olduğuna eminsin. Tanrı, gözünün önünde bir taş yaratıyor. Taşa dokunuyorsun, görüyorsun (istersen yalayadabilirsin), taşı deneyimliyorsun. Taşın illüzyon olmadığına da %100 eminsin. Fakat Tanrı diyor ki, "taşı görüyor musun? Ben, bu taşı yaratmadım." sence bu mümkün mü? Mantıklı mı?

Yine hiçbir soruma cevap yok, ad hominem yapıp üstüne saçma sapan bir şekilde kapatmaya çalışmışsınız ama onu da yapamamışsınız.
"Allah'ın neden sınırlı olduğuna gelirsek" lafzından kasıt "bu meseleye gelecek olursak"tır. Konuyla ilgili hiçbir şeyi anlamaya özen göstermemişsiniz. Konuyu lafzi ihtilafa çekmenizin sebebini anlıyorum çünkü bilginiz maalesef yok, bilginiz olmayan konularda lütfen sükûtu tercih ediniz, bu bir tavsiyedir.

"mümkün olan Tanrı olamaz" dediğinde, Tanrı'nın "zorunlu olanı yaratamayacağı" anlamını çıkarırız. Bu da sınırlı olduğunu gösterir.

Bu asıl, Allah'ın yaratacağı her şeyi bizatihi öncelemesinin sonucudur. Bu sınırlılık ifade etmez. Allah ezeli bir şeye sebep olamaz çünkü ezeli olanın öncelenmesi düşünülemez. Bedihiyat bunu reddeder. Çünkü ezeli olan öncelenirse bu halde hâdistir, kıyasınız hatalıdır. Eğer O'nunla beraber ikinci bir Tanrı'dan bahsediyorsanız, bu mevzu ayrı ele alınır.

Son olarak cevabınız yoksa konuyu ve beni meşgul etmeyin, safsataları bir kenara bırakıp doğru dürüst eleştiri yapmazsanız bundan sonra sizi kâle almayacağım. Çünkü "yemek yememin, karnımın acıkması sebebiyle olduğu nasıl bir yanılsama olabilir? Matrix'te değiliz. "bana göre" diyerek her şeyi içinden sıyrılabiliriz." bir cevap değildir. Fail-i Muhtar Tanrı'yı kabul eden herkes O'nun hiçbir şey yapmaya zorunda olmadığını bilir.
 
Son düzenleme:
Ozgur irade dinlerin uydurmasi.

Evrende bilinebilir her seyi eksiksiz bilebilirsen ve hesaplanabilir her seyi hatasiz hesaplayabilirsen olasilik diye bir sey olmaz.

Ben bu konuda Einstein'ciyim, zar diye bir sey yok. Milyarlarca parametre ile zihnimiz basa cikamadigi icin 1/6 ihtimal diyip geciyoruz.
 
Dindar(Müslüman) arkadaşlaradır bu söylemim;

Bazı arkadaşlar, ya okumadığı için ya da okusa da art niyetli olduğu için bunun mantıklı olduğunu savunuyorlar. Mantığı dışarıda tutsak bile ayet ve hadislerde de görülüyor ki, kader ve irade arasında kavram kargaşası hakim.

Bir tarafta yaptıkları için cezalandırılacak insanlar var iken, diğer tarafta Musa cennetten kovuldu diye Adem'i suçluyor, Adem ise kaderinde yazılı olanlar için kendisini suçlayamayacağını öne sürüyor. Bir tarafta da "Ne kadar iyi olursa olsun, kaderinde cehennem yazılı ise o insanın yeri cehennemdir." deniyor.

Lütfen, karşı çıkmadan önce kendiniz okuyunuz..
 
Eğer determinizm saçmalığı insanlığı egemenlik altına alsaydı ve devletler de bunu benimseseydi ortada ne ahlak ne caydırıcılık ne de insan aklı ve iradesinin bir önemi kalırdı. Bir insan bir insanı öldürür suçu ise determinizme atardı ne de olsa o fiil daha önce belirlenmişti...bu küçük örnekten yola çıkarak birçok felaket, absürt ve saçmalıklar serisi tahayyül edebilirsin.
 
Eğer determinizm saçmalığı insanlığı Egemen'lik altına alsaydı ve devletlerde bunu benimseseydi ortada ne ahlak ne caydırıcılık ne de insan aklı ve iradesinin bir önemi kalırdı. Bir insan bir insanı öldürür suçu ise determinizme atardı ne de olsa o fiil daha önce belirlenmişti...bu küçük örnekten yola çıkarak birçok felaket, absürt ve saçmalıklar serisi tahayyül edebilirsin.

Determinizm bir saçmalık değil, bir hipotezdir. Güçlü bir hipotezdir. Tabi ki de hipotez olduğu için karşıt görüşler sunulabilir. Ama saçmalık dediğin şeylerin aynısı, senin inandığın dinin hadislerinde de geçiyor:
Bir tarafta yaptıkları için cezalandırılacak insanlar var iken, diğer tarafta Musa cennetten kovuldu diye Adem'i suçluyor, Adem ise kaderinde yazılı olanlar için kendisini suçlayamayacağını öne sürüyor. Bir tarafta da "Ne kadar iyi olursa olsun, kaderinde cehennem yazılı ise o insanın yeri cehennemdir." deniyor.
Bunu bir peygamber bile yapıyorsa, haklısın. 🤣

Bir şeye karşı fikir belirtirken önce kendi kaynakları gözden geçirmeni öneririm.
 

Geri
Yukarı