Abdullah Hasan
Kilopat
- Katılım
- 27 Ekim 2015
- Mesajlar
- 118
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Arkadaşlar bu konuda sizlerin düşüncesini merak ediyorum.
Bildiğiniz gibi ilkokuldan liseye kadar İngilizce görüyoruz. Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu TEDMEM'e göre ilk, orta ve lise eğitimi boyunca ortalama 1296 saat İngilizce dersi görüyoruz. Sonuç olarak baktığımızda ise lise mezunu kimse liseden çıktığında İngilizce konuşamıyor, mutlaka kendisini ek olarak geliştirmiş olması gerekiyor. Halbuki burada büyük bir zaman kaybı var ve kimsenin umurunda değil. İngilizceyi öğrenemeyen çocuk evrenselleşemiyor ve internetteki muazzam bilgi kaynaklarına ulaşamıyor, Türkiye şu an sadece düzgün bir İngilizce eğitimi verse gelecek nesil için bu yeter.
Derslerde hiç speaking yapılmıyor. Halbuki İngilizce konuşmanız için bilmeniz gereken şey reading & writing değil, bunlar en son verilmesi gerekirken en başta veriliyor ve speaking & listening hiç önemsenmiyor. Kapalı çarşı esnafı çatır çutur İngilizce konuşur ama bugüne kadar zerre eğitim almamışlar ve söylediği şeyleri kağıda bile düzgün yazamıyorlar ama sonuç olarak iletişime geçebiliyorlar.
"Bir şeyi öğrenmek istiyorsan o şeyi yapman lazım."
Örneğin siz yönetmen olmak istiyorsunuz ve gidip 500 adet film izlediniz, yine de sizden iyi bir yönetmen olmaz çünkü o kamerayı elinize alıp bir şeyler kayıt etmediniz. Futbolcu olmak istiyorsanız istediğiniz kadar futbol maçı izleyin; topa vurmadıkça, antrenman yapmadıkça iyi bir futbolcu olamazsınız. Çok iyi çizim yapmak istiyorsunuz ancak hiç çizim yapmıyorsunuz, imkanı yok iyi bir çizer olamazsınız. İngilizce konuşmak istiyorsunuz ama hiç konuşma pratiği yapmıyorsunuz, imkanı yok İngilizce konuşamazsınız, konuşamadıkça öğrenemezsiniz çünkü bebekler bile önce dinleyerek sonra konuşarak dil öğrenmeye başlar.
Biz eğer konuşma ve dinleme kısmına önem vermezsek okulda geçirdiğimiz zaman sadece vakit israfı olacak. Özellikle ilkokulda bu konu çok daha önemli.
Halbuki yapılması gereken çok basit! İngilizce her dersten farklı olarak işlenecek, tamamen ayrı bir ders olarak ele alınacak.
1) Bu sorunu düzeltmek için İngilizce öğretmenleri yabancı bir kurul tarafından sınava sokularak alınmalı. Daha konuşmayı bilmeyen insanları öğretmen yapıp çocuklara konuşmayı öğretmesini istiyoruz. Öğretmen yeterli seviyede İngilizce bilmeli, gerekirse İngilizce öğretmenliğinin maaşı artırılmalı ki talep artsın ve kalite yükselsin.
2) Dersler liseye kadar 4/3 ders speaking ve 4/1 ders diğerleri (listening, reading writing) olmak üzere verilmeli. Çocuklar bir kelimeyi öğrenirken yazılışından değil öncelikle duyarak öğrenmeli.
3) Her çocuk sınıfta konuşabilmeli. Farklı okullardan çocuklar eşleştirilip sohbet etmeli. Gerekirse bir sınıfa üç öğretmen girmeli ya da buna uygun bir müfredat düzenlenerek dersler farklı saatlerde yapılmalı.
4) Sınav sistemi tamamen farklı olmalı. Hem olabildiğince nesnel, hem de çok kolay olmalı. Öğrenciler sınava çalışmamalı, zaten derste öğrenmiş olmaları gerekmeli.
5) Müfredat yabancı (Anadili İngilizce olan) psikolog ve dil bilimciler tarafından özenle hazırlanmalı.
Dediğim gibi arkadaşlar siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, diğer ülkelerde iş nasıl bilmiyorum ama sizce Türkiye'de İngilizce eğitim yeterli ve verimli bir biçimde veriliyor mu?
Bildiğiniz gibi ilkokuldan liseye kadar İngilizce görüyoruz. Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu TEDMEM'e göre ilk, orta ve lise eğitimi boyunca ortalama 1296 saat İngilizce dersi görüyoruz. Sonuç olarak baktığımızda ise lise mezunu kimse liseden çıktığında İngilizce konuşamıyor, mutlaka kendisini ek olarak geliştirmiş olması gerekiyor. Halbuki burada büyük bir zaman kaybı var ve kimsenin umurunda değil. İngilizceyi öğrenemeyen çocuk evrenselleşemiyor ve internetteki muazzam bilgi kaynaklarına ulaşamıyor, Türkiye şu an sadece düzgün bir İngilizce eğitimi verse gelecek nesil için bu yeter.
Derslerde hiç speaking yapılmıyor. Halbuki İngilizce konuşmanız için bilmeniz gereken şey reading & writing değil, bunlar en son verilmesi gerekirken en başta veriliyor ve speaking & listening hiç önemsenmiyor. Kapalı çarşı esnafı çatır çutur İngilizce konuşur ama bugüne kadar zerre eğitim almamışlar ve söylediği şeyleri kağıda bile düzgün yazamıyorlar ama sonuç olarak iletişime geçebiliyorlar.
"Bir şeyi öğrenmek istiyorsan o şeyi yapman lazım."
Örneğin siz yönetmen olmak istiyorsunuz ve gidip 500 adet film izlediniz, yine de sizden iyi bir yönetmen olmaz çünkü o kamerayı elinize alıp bir şeyler kayıt etmediniz. Futbolcu olmak istiyorsanız istediğiniz kadar futbol maçı izleyin; topa vurmadıkça, antrenman yapmadıkça iyi bir futbolcu olamazsınız. Çok iyi çizim yapmak istiyorsunuz ancak hiç çizim yapmıyorsunuz, imkanı yok iyi bir çizer olamazsınız. İngilizce konuşmak istiyorsunuz ama hiç konuşma pratiği yapmıyorsunuz, imkanı yok İngilizce konuşamazsınız, konuşamadıkça öğrenemezsiniz çünkü bebekler bile önce dinleyerek sonra konuşarak dil öğrenmeye başlar.
Biz eğer konuşma ve dinleme kısmına önem vermezsek okulda geçirdiğimiz zaman sadece vakit israfı olacak. Özellikle ilkokulda bu konu çok daha önemli.
Halbuki yapılması gereken çok basit! İngilizce her dersten farklı olarak işlenecek, tamamen ayrı bir ders olarak ele alınacak.
1) Bu sorunu düzeltmek için İngilizce öğretmenleri yabancı bir kurul tarafından sınava sokularak alınmalı. Daha konuşmayı bilmeyen insanları öğretmen yapıp çocuklara konuşmayı öğretmesini istiyoruz. Öğretmen yeterli seviyede İngilizce bilmeli, gerekirse İngilizce öğretmenliğinin maaşı artırılmalı ki talep artsın ve kalite yükselsin.
2) Dersler liseye kadar 4/3 ders speaking ve 4/1 ders diğerleri (listening, reading writing) olmak üzere verilmeli. Çocuklar bir kelimeyi öğrenirken yazılışından değil öncelikle duyarak öğrenmeli.
3) Her çocuk sınıfta konuşabilmeli. Farklı okullardan çocuklar eşleştirilip sohbet etmeli. Gerekirse bir sınıfa üç öğretmen girmeli ya da buna uygun bir müfredat düzenlenerek dersler farklı saatlerde yapılmalı.
4) Sınav sistemi tamamen farklı olmalı. Hem olabildiğince nesnel, hem de çok kolay olmalı. Öğrenciler sınava çalışmamalı, zaten derste öğrenmiş olmaları gerekmeli.
5) Müfredat yabancı (Anadili İngilizce olan) psikolog ve dil bilimciler tarafından özenle hazırlanmalı.
Dediğim gibi arkadaşlar siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, diğer ülkelerde iş nasıl bilmiyorum ama sizce Türkiye'de İngilizce eğitim yeterli ve verimli bir biçimde veriliyor mu?