Polisler neden ihbara gelmiyor?

BilgisayarKurdu, yer İstanbul. Nüfusu en son 15 milyon diye biliyordum. "Yinede kendi semtimde polislerimiz çok hızlı sürede olay yerine varıyor. " İstanbul'da bile, polisler olay yerine çok hızlı şekilde intikal ediyorsa, maksimum 500.000 kişinin yaşadığı bir şehirde, polislerin ihbarlara HİÇ itibar etmemesi, intikal etmemesi sizce işleri olduğundan dolayı mıdır? 1 değil, 2 değil... Emniyet ile aramızda maksimum 10 dakika mesafe var. Şehirde nüfus desen, o da yok. Yazdığınız mesajdan anladığım şey, polis kusursuzdur, demek.

Gerçekten işleri olsa bile, değil 1 saat, değil 5 saat, 10 saat sonra bile, en azından gelip, kontrol eder. Veyahut ihbar veren kişiyle iletişime geçip, emniyette ifadesinin alınmasını, şüphelileri belirtmesini rica eder. Veyahut niye gelemediklerini belirtir ve özür diler.
-

"bulunduğunuz ülkede, herşeyin yolunda olup sadece bunda sorun olmadığını fark edin"
Sizce bundan daha ciddi bir sorun var mı? Bence yok. Çünkü insanın canı söz konusu. Ülkede her şeyin yolunda olmadığının farkındayım. Hatta hiçbir şey yolunda değil. Teşekkür ederim görüşünüz için.
Yazdığım iki mesajdan anladığınız polis kusursuz demekse tekrar okuyun. Gerekirse gözlük takın. Ben kimseye kusursuz demedim. Etimesgutdaki örneğimde sonuna kadar doğrudur. Bilmiyorum İstanbul'da öyle olabilir daha iyi kontrol sağlamak için ancak Çorum'da bile O bildiğiniz olaylardan sonra 1200 kişilik emniyette 400 kişi kalmıştı. Demem o ki insanları tahminler üzerine eleştirmek yerine gerçekleri bilerek eleştirin. Son yazdığım kısım yukarıdaki spesifik birkaç "kesin şöyledir ondan gelmiyordur" diyenler için.
 
Polis silahlı her hangi bir olaya silahsız müdahale edemez. Silah ile ettiği müdahalede ise kimse sahip çıkmaz. Polisler şuan; bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında. Evet öyleler fakat bu konu hakkında araştırma yaparsan işini adam akıllı yapan polislere nasıl işlem yapıldığını öğrenmiş olursun. Bu durum bu şekilde sürekli tekrarlandığı için şuan karakol görevi icra eden her polis vurdum duymaz. Sonuçta Amerikan polisine sahip çıkıldığı kadar bizim polisimize sahip çıkılmış olsa işlerin ne kadar kolay halledildiğini de görmüş olurduk. Ve evet ülkedeki polis ihtiyacının şuan %30'una sahibiz. %70 gibi bir açık var ki bunu kapatmak çok zor..
 
Polis silahlı her hangi bir olaya silahsız müdahale edemez. Silah ile ettiği müdahalede ise kimse sahip çıkmaz. Polisler şuan; bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında. Evet öyleler fakat bu konu hakkında araştırma yaparsan işini adam akıllı yapan polislere nasıl işlem yapıldığını öğrenmiş olursun. Bu durum bu şekilde sürekli tekrarlandığı için şuan karakol görevi icra eden her polis vurdum duymaz. Sonuçta Amerikan polisine sahip çıkıldığı kadar bizim polisimize sahip çıkılmış olsa işlerin ne kadar kolay halledildiğini de görmüş olurduk. Ve evet ülkedeki polis ihtiyacının şuan %30'una sahibiz. %70 gibi bir açık var ki bunu kapatmak çok zor..
Teşekkürler sonunda demek istediğimi anlayıp katılan biri çıktı [emoji3].
 
Yazdığım iki mesajdan anladığınız polis kusursuz demekse tekrar okuyun. Gerekirse gözlük takın. Ben kimseye kusursuz demedim. Etimesgutdaki örneğimde sonuna kadar doğrudur. Bilmiyorum İstanbul'da öyle olabilir daha iyi kontrol sağlamak için ancak Çorum'da bile O bildiğiniz olaylardan sonra 1200 kişilik emniyette 400 kişi kalmıştı. Demem o ki insanları tahminler üzerine eleştirmek yerine gerçekleri bilerek eleştirin. Son yazdığım kısım yukarıdaki spesifik birkaç "kesin şöyledir ondan gelmiyordur" diyenler için.

"Polisler kusursuzdur." çıkarımımı, "Tabiki olay olduğu gibi gelemezler. Çünkü gelebilecek en yakın polis Allah bilir o sırada neyle uğraşıyor veya ne kadar uzaklıkta. Verdiğim örnek konumunuza göre değişir ancak büyük şehirlerde bundan daha iyi konumda değil." bu bölümden yaptım.

Bu objektif bir bakış açısı mıdır sizce? Yaklaşık olarak 5 yıldır yaşadığım bir sorunu anlatıyorum ve hiçbir şekilde geri dönüş yapmadıklarını, emniyete çağırmadıklarını, en az 1 saat beklediğimi belirtiyorum ve işleri vardır diyorsunuz. Kusura bakmayın ama bahane sıralar gibi sıralamışsınız olasılıkları. O kadar yazı yazdığıma rağmen, bu olasılıkların yanında, birde, 'Evet, işini hakkıyla yapmayan memurlarda olabiliyor.' dememişsiniz. Siz böyle deyince de, suç bendeymiş veya ihbar veren diğer insanlardaymış gibi hissettim.

Polis silahlı her hangi bir olaya silahsız müdahale edemez. Silah ile ettiği müdahalede ise kimse sahip çıkmaz. Polisler şuan; bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında. Evet öyleler fakat bu konu hakkında araştırma yaparsan işini adam akıllı yapan polislere nasıl işlem yapıldığını öğrenmiş olursun. Bu durum bu şekilde sürekli tekrarlandığı için şuan karakol görevi icra eden her polis vurdum duymaz. Sonuçta Amerikan polisine sahip çıkıldığı kadar bizim polisimize sahip çıkılmış olsa işlerin ne kadar kolay halledildiğini de görmüş olurduk. Ve evet ülkedeki polis ihtiyacının şuan %30'una sahibiz. %70 gibi bir açık var ki bunu kapatmak çok zor..

Yorumunuza katılıyorum. Yanlış elbette sadece memurlarda değil. Onların haklarını çok kısıtlıyorlar. Polis olmalarına rağmen, ne hakları, nede yetkileri var.
 
"Polisler kusursuzdur." çıkarımımı, "Tabiki olay olduğu gibi gelemezler. Çünkü gelebilecek en yakın polis Allah bilir o sırada neyle uğraşıyor veya ne kadar uzaklıkta. Verdiğim örnek konumunuza göre değişir ancak büyük şehirlerde bundan daha iyi konumda değil." bu bölümden yaptım.

Bu objektif bir bakış açısı mıdır sizce? Yaklaşık olarak 5 yıldır yaşadığım bir sorunu anlatıyorum ve hiçbir şekilde geri dönüş yapmadıklarını, emniyete çağırmadıklarını, en az 1 saat beklediğimi belirtiyorum ve işleri vardır diyorsunuz. Kusura bakmayın ama bahane sıralar gibi sıralamışsınız olasılıkları. O kadar yazı yazdığıma rağmen, bu olasılıkların yanında, birde, 'Evet, işini hakkıyla yapmayan memurlarda olabiliyor.' dememişsiniz. Siz böyle deyince de, suç bendeymiş veya ihbar veren diğer insanlardaymış gibi hissettim.



Yorumunuza katılıyorum. Yanlış elbette sadece memurlarda değil. Onların haklarını çok kısıtlıyorlar. Polis olmalarına rağmen, ne hakları, nede yetkileri var.
Aslında soracak olursan yetkileri var fakat bir çoğu bu yetkilerin farkında değil. Bu konuda seminerler verilmesi gerekiyor. Yetkilerini bilip kullanan memurların cezasını yargı kesiyor zaten.. Sonuçta "MEVZUAT" tamamıyla "Temel İnsan Hakları" kavramına aykırı..
 
Polisin gel(e)meme olayı genelde büyük şehirlerde oluyor. Küçük şehirlerde böyle durumlar ile çok nadir karşılanır.
Büyük ihtimalle İstanbul'da yaşıyorsunuz. Siz nasıl trafiğe kalıyorsanız, yapmanız gereken şeyler istekleriniz dışında aksayabiliyorsa polislerde insan malum bu durum onlar içinde geçerli... Aşağıya bir yazı bırakıyorum okuyun.

... Şöyle ki; İstanbul’da 2011, 2012 ve 2013’te 38 bin olan polis sayısı, 2014’te 37 bine, 2015 ve 2015’da 36 bine düştü.

Bu düşüşün en önemli gerekçelerinden birisi, kentin yaşam koşullarının fazlasıyla ağır olması. Şu anda, İstanbul’da ‘yerleşik nüfus’ baz alındığında 391 kişiye 1 polis düşüyor. Hareketli nüfus ele alındığında bu sayı 402’ye yükselirken, Türkiye ortalaması ise 279 kişiye 1 polis olarak tanımlanıyor.

Polis başına düşen kişi sayısında dünya ortalamasında, New York 229, Şikago 227, Las Vegas 78, Berlin 158, Londra 235 oldu.

Bu rakamlara bakıldığında uzmanların genel olarak değerlendirmesi şöyle: İstanbul, suç işleme oranı olarak ülkenin yüzde 20’sine sahip. Buna karşın, emniyet teşkilatı kadrosunun en az yüzde 20’si de İstanbul’da bulunması gerekiyor. Bu rakam ise yaklaşık 58-60 bin dolayında...


Yukarıdaki yazı Milliyet gazetesinden 2015 yılından alınmıştır. Bu süreçten sonra yani 2015 yılından sonra mülteci konumdaki Suriyeli göçmenler geldi. Yaklaşık sayıları 1.5 milyon... Ve suç sayısını yaklaşık 1.5 katına çıkardılar İstanbul'da...

Ayrıca ihbar verdiğiniz konuların hepsi asayiş temelindeki konular. Yani verdiğiniz ihbara kalkıp trafik polisi ya da çevik kuvvet polisi gönderilmez. Buna örnek olarak doktor veya doktor asistanları kendi alanları dışındaki ameliyat ve hastalıklara bakamıyorsa aynı olay burada da geçerli. Devlet memuriyet sisteminde iş bölümü vardır. Kendi kurumlarının içinde bile bu bölünme vardır. Yoksa herkes birbirinin işine karışır düzen bozulur. Ya da iş aksar...

Şuan ki İstanbul'daki polis sayısı 40 bin civarı. İnsanlık dışı 12-12 çalışma sistemine göre çalıştıklarını hesaplayalım. 20 bin görevde 20 bin istirahatli. Bunun yaklaşık 5 bini büro personeli desek. Geriye kaldı 15 bin dışarda aktif olarak çalışan polis. Bunların içinden yaklaşık 5 bin asayiş memuru var desek ki ancak o kadar vardır. İstanbul nüfusu 20 milyon

20.000.000÷5000=4000

Yani 4000 kişiye 1 asayiş polisi düşüyor. Hadi ben diyeyim 10 polis düşsün... Bu 4000 kişiden 300 tanesi garanti insanlıktan nasibini almamış varlıklar olup sabah akşam huzur bozmaya yönelik kişilerdir. Bu 10 polis hangisi ile uğraşsın?

Şimdi illaki karşı çıkacak olanlar var. Yok efendim geneli böyle şöyle... Arsız olanı hırsız olanı var... Yok demiyorum zaten. Ayrıca bunlar bahane değil diye ama hayır efendim bunlar birer bahanedir hemde gerçek bahane. Evde 12 yaşındaki çocuğuna bile söz geçiremeyen kişiler kalkıp 1 polisin 300 kişilik ayyaş, hırsız, katil, sapık, terörist gruba dış geçirmesini bekliyor... Ütopik bir dünya bu...
Şahsi olarak sorun yaşamış olabilirsiniz ama kötü şekilde eleştirecek olursanız sadece o şahsi eleştirebilirsiniz. Tüm teşkilatı değil. Sürekli kötü yöne bakıp eleştiren insan birşey yapmayan insandır. Polisleri beğenmeyen kişileri onların yaptıklarının daha iyisini yapmaya davet ediyorum 300 kişinin karşısında...

Yani kısaca aşırı derecede iş yükü fazlalığı bunun sebebi...

Allah yardımcıları olsun hem askerimizin hem polisimizin...
 
"Polis" deyince bir devlet kurumu olan T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü akla gelmelidir. Sorumluluğu üzerine almış siyasi iktidarın emrindeki bir kurum. Polisle ilgili her eleştirinin muhatabı devlettir. Bu kurumun çalışan memurları olan "polis" ise insandır ve içimizden biridir, uzaydan gelmemiştir. Çalıştığı kurumun katı disiplin kuralları içinde mesleğini icra ettiği pek bilinmez. İnsan olan polis toplumumuzun bir özetidir, evrensel medeniyet değerlerini üzerinde toplamış bir pop star değildir. O yüzden ben polisle ilgili tüm eleştirilerimi hep devlete ve iktidara bağlarım. Sorumlu onlardır.
 
Polisin gel(e)meme olayı genelde büyük şehirlerde oluyor. Küçük şehirlerde böyle durumlar ile çok nadir karşılanır.
Büyük ihtimalle İstanbul'da yaşıyorsunuz. Siz nasıl trafiğe kalıyorsanız, yapmanız gereken şeyler istekleriniz dışında aksayabiliyorsa polislerde insan malum bu durum onlar içinde geçerli... Aşağıya bir yazı bırakıyorum okuyun.

... Şöyle ki; İstanbul’da 2011, 2012 ve 2013’te 38 bin olan polis sayısı, 2014’te 37 bine, 2015 ve 2015’da 36 bine düştü.

Bu düşüşün en önemli gerekçelerinden birisi, kentin yaşam koşullarının fazlasıyla ağır olması. Şu anda, İstanbul’da ‘yerleşik nüfus’ baz alındığında 391 kişiye 1 polis düşüyor. Hareketli nüfus ele alındığında bu sayı 402’ye yükselirken, Türkiye ortalaması ise 279 kişiye 1 polis olarak tanımlanıyor.

Polis başına düşen kişi sayısında dünya ortalamasında, New York 229, Şikago 227, Las Vegas 78, Berlin 158, Londra 235 oldu.

Bu rakamlara bakıldığında uzmanların genel olarak değerlendirmesi şöyle: İstanbul, suç işleme oranı olarak ülkenin yüzde 20’sine sahip. Buna karşın, emniyet teşkilatı kadrosunun en az yüzde 20’si de İstanbul’da bulunması gerekiyor. Bu rakam ise yaklaşık 58-60 bin dolayında...


Yukarıdaki yazı Milliyet gazetesinden 2015 yılından alınmıştır. Bu süreçten sonra yani 2015 yılından sonra mülteci konumdaki Suriyeli göçmenler geldi. Yaklaşık sayıları 1.5 milyon... Ve suç sayısını yaklaşık 1.5 katına çıkardılar İstanbul'da...

Ayrıca ihbar verdiğiniz konuların hepsi asayiş temelindeki konular. Yani verdiğiniz ihbara kalkıp trafik polisi ya da çevik kuvvet polisi gönderilmez. Buna örnek olarak doktor veya doktor asistanları kendi alanları dışındaki ameliyat ve hastalıklara bakamıyorsa aynı olay burada da geçerli. Devlet memuriyet sisteminde iş bölümü vardır. Kendi kurumlarının içinde bile bu bölünme vardır. Yoksa herkes birbirinin işine karışır düzen bozulur. Ya da iş aksar...

Şuan ki İstanbul'daki polis sayısı 40 bin civarı. İnsanlık dışı 12-12 çalışma sistemine göre çalıştıklarını hesaplayalım. 20 bin görevde 20 bin istirahatli. Bunun yaklaşık 5 bini büro personeli desek. Geriye kaldı 15 bin dışarda aktif olarak çalışan polis. Bunların içinden yaklaşık 5 bin asayiş memuru var desek ki ancak o kadar vardır. İstanbul nüfusu 20 milyon

20.000.000÷5000=4000

Yani 4000 kişiye 1 asayiş polisi düşüyor. Hadi ben diyeyim 10 polis düşsün... Bu 4000 kişiden 300 tanesi garanti insanlıktan nasibini almamış varlıklar olup sabah akşam huzur bozmaya yönelik kişilerdir. Bu 10 polis hangisi ile uğraşsın?

Şimdi illaki karşı çıkacak olanlar var. Yok efendim geneli böyle şöyle... Arsız olanı hırsız olanı var... Yok demiyorum zaten. Ayrıca bunlar bahane değil diye ama hayır efendim bunlar birer bahanedir hemde gerçek bahane. Evde 12 yaşındaki çocuğuna bile söz geçiremeyen kişiler kalkıp 1 polisin 300 kişilik ayyaş, hırsız, katil, sapık, terörist gruba dış geçirmesini bekliyor... Ütopik bir dünya bu...
Şahsi olarak sorun yaşamış olabilirsiniz ama kötü şekilde eleştirecek olursanız sadece o şahsi eleştirebilirsiniz. Tüm teşkilatı değil. Sürekli kötü yöne bakıp eleştiren insan birşey yapmayan insandır. Polisleri beğenmeyen kişileri onların yaptıklarının daha iyisini yapmaya davet ediyorum 300 kişinin karşısında...

Yani kısaca aşırı derecede iş yükü fazlalığı bunun sebebi...

Allah yardımcıları olsun hem askerimizin hem polisimizin...

Amin.
-

Yukarıda yazdım ama sanırım görmemişsiniz. Hayır, İstanbul'da yaşamıyorum. Küçük bir şehirde yaşıyorum. Nüfus 500.000 bile değil. Çarşıda oturuyorum, emniyete yakın bir yerde. 5 yıldır yaşadığım bi' sorun ve geliyoruz denmesine rağmen gelinmiyor. Saatlerce beklememize rağmen daha sonrasında bile gelinmiyor veya telefon ile geri dönüş yapılmıyor.

Bıçaklanma olması ve buna karşıt bir şey yapılmamasını anlarım. Yaralının ölmesi, katilin kaçması falan. Ama apartmanın içinde hırsız yakalıyoruz, hırsızı 30 dakikadan fazla bekletiyoruz, polisi arıyoruz ve geliyoruz denmesine rağmen gelinmiyor. Sonuç ise, hırsızları salmak zorunda kalıyoruz. Çaldıkları çok mühim bir şey değildi, zaten 15-16-17 yaş aralığında 2-3 tane çocuktu. Memurların, çocuklar ile ilgilenme sebebini istememiz ise, dayak yemeleri veya ceza almaları için değil, devletin sahip çıkması içindi...ama dediğim gibi, maalesef ilgileneceğiz denilmesine rağmen kimse ilgilenmeyince bırakmak zorunda kaldık.

Teşekkür ederim yazınız için.

Düzenleme: Sonuç itibariyle bu olayla bir kez daha karşılaşırsam artık şikayette bulunmayı düşünüyorum. Herkese ilgisi için teşekkür ederim.
 
Ülkede kişisel güvenliğinizi polisin sağlayacağını düşünüyorsanız umarım herhangi bir olayla karşılaşmazsınız. Devir öyle bir devir ki seni senden başka kimse korumaz. Polismiş şuymuş buymuş herkes kendi dalgasında. Bilek olarak da beyin olarak da güçlü olmalıyız.
 
Hocam ilgili emniyet şubesinin ilgili personeline istediğiniz kadar sövün. Buna burada kimse karşı çıkmamalı.

Olayı polislik mesleğine yöneltilen bir saldırıymış gibi algılarsa arkadaşlar, meseleyi tamamen yanlış anlarlar.

Fakat burada sizde de biraz sorumluluk payı var. Nitekim konuyu genelleyici bir üslupla açmışsınız. :D
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı