Kitabın okunmamış olmasını bir kenara birakıyorum ki "On Women" diye cevriminin bulunmadığıni zannettiğiniz kitap, şunun içinde mevcuttur;
Bir şey ne kadar soylu ve mükemmelse onun olgunluğa erişmesi de o kadar geç ve yavaştır. Erkek akli melekesinin ve ruhi kabiliyetlerinin olgunluğuna yirmi sekizinden önce nadiren ulaşır; kadınlar ise henüz on sekiz yaşlarında; fakat kadınların durumunda bu çok zayıf ve dar sınırlar dahilinde...
www.dr.com.tr
Aynı kitapta farklı bir bölümde şu da mevcuttur;
"Bu bodur, dar omuzlu, geniş kalçalı ve kısa bacaklı ırka güzel cins adını verebilecek tek kişi, cinsel içgüdüsü tarafından aklı bulandırılmış olan erkektir; çünkü cinsin tüm güzelliği bu içgüdüye dayanır."
"Bodur, dar omuzlu, geniş kalçalı ve kısa bacaklı ırk" tasvirinin tüm kadınları kapsamadığı aşikârdır. Lakin erkeğin zihninin yönüne dair işaretler barındırmaktadır. Bu durumda biz erkek olarak ne yapalım? Schopenhauer'i topa mı tutalım? Yoksa, "bu adam acaba ne diyor?" diyerek, kitabı mı okuyalım?
Ayrıca, herhangi bir iş profesyonelleştiği vakit, erkeği geçebilen kadın mevcut mudur? En iyi aşçılar bile erkek ise, neyin tartışması sürdürülmektedir? "Cinsiyet sebebiyle üstünlük zırvadır" kısmı ayrı, "yapılabileceklerin en iyi şekilde yapılması" kısmı ayrı; çorbadan uzaklaşmak lazım.
Bir de konu içinde "kaynaksız tevatür" ya da halk ağzı ile "dedikodu" ve felsefenin aynı çatı altında işlenmesi mevzusu var ki ne desen boş.