Schopenhauer ve Kadın Düşmanlığı

Alıntıladığınız kısımlar, sebepleri barındırmaması yüzünden bir anlam ifade etmemektedir ve körü körüne bir kadın karşıtlığını hissettirmektedir. Ayrıca mevzuya "Kadın Düşmanlığı" başlığı atmak da bir yorumdur. Anlamları ve çıkarımları önemsemek lazım.
"Hitler ve Yahudi Düşmanlığı" diye bir konu açsam; o konunun sahibi olarak sadece bu başlık benim objektif tutumumu bozan bir şey olmaz, Hitler'in bu konudaki düşmanlığı barizdir. Aynı şekilde bu durumda da bu geçerli. Schopenhauer kesinlikle bir kadın düşmanı, bunu Schopenhauer'in bu konu üzerindeki görüşlerini okuyup reddetmek tamamen insan zekasına hakaret olur.

Schopenhauer genel olarak da pek sebeplere yer vermiyor bu arada, sanki alıntıladığım kısımların birkaç cümle öncesinde veya sonrasında bu durum bir şeye bağlanıyor ve mantık zeminine oturuyor gibi yazmışsınız ama öyle bir şey yok. Schopenhauer'in bu konudaki düşüncelerini tamamen rasyonel görmek de oldukça absürt çünkü kendi bazı eylemlerinden ve yaşadıklarından bu konuda psikolojisinin oldukça arızalı olduğunu söyleyebiliriz. Kendisinin bir kadına sadece gıcık kaptığı için itmesi/saldırması, hayat sürecinde kadınlarla alakalı yaşadığı sıkıntılar vs. Zaten kadınlar konusunda Schopenhauer çok ciddi alınan bir adam değil, büyük bir kesim için dalga konusu. Mevzudaki bazı konularda bir haklılığının olduğunu şahsi olarak kabul ediyorum bu arada, yalana yakınlık göstermeleri ve çocuksu olmaları gibi birkaç konu oldukça anlaşılır.

Eğer Schopenhauer'in kendisinde kadın karşıtlığının bulunmadığını düşünüyorsanız gerçekten devam etmenin pek bir anlamı olduğunu düşünmüyorum, anladığım kadarıyla kitapları okudunuz veya incelediniz. Eğer o kitaplar sizi bu sonuca ulaştırmadıysa burada benim pek de yapabileceğim bir şey yok.
 
Schopenhauer'in bu konudaki düşüncelerini tamamen rasyonel görmek de oldukça absürt çünkü kendi bazı eylemlerinden ve yaşadıklarından bu konuda psikolojisinin oldukça arızalı olduğunu söyleyebiliriz.

Bu konuda hemfikirim. Fakat cinsiyetçi tavrın ön plana atılması sebebiyle, içerikteki faydalanılabilir veriler göz ardı edilebilir. Karşı olduğum ve dikkat çekmek istediğim husus da buydu. Mevzu kim olursa olsun, fikirlerini tamamen reddetmek veya tamamen kabul etmek tabii ki yanlışlara yol açabilir.
 
Son düzenleme:
Arthur Schopenhauer 18-19. Yüzyıllarda yaşamış bir filozof. Bu dönemde özellikle de Avrupa'nın o kısmında çok şiddetli kadın karşıtlığı söz konusu. Bunun felsefeye yansımasına da şaşırmadım.

Kadın düşmanlığı dünya tarihinin başlangıcından beri var. Öyle ki en önemli kadın filozof Hypatia'nın ölümü bile bu konuda yeterli bilgiyi sağlıyor bize. Arthur Schopenhauer bu kadın karşıtlığını yaparken, kadınların bir işi becermek konusundaki yeterliliklerini sorgularken ilkçağdan beri kadınları üzerinde oluşturulan bu baskıyı gözünden kaçırmış (!) ve düşüncedaşı Hypatia'yı da görmezden gelmiş. İnsan kendi yolundaki birinin katledilmesini nasıl gözden kaçırır, nasıl görmezden gelir. Karakter eksikliğinden tabii ki. Dedim ya Schopenhauer ve zırvaları söz konusu.
 
Kadınlar hakkında çoğunluktan aykırı görüşlere sahip olduğu için mi kadın düşmanı oluyor? Bu arada söylediklerinin hepsi haklı, aynı görüşleri paylaşıyorum. Özellikle yöneticilik kısmı kadınlar için hiç uygun mevki değil, kadında testesteron oranı yüksek değilse o mevkide tüm işi eline yüzüne bulaştırır (en büyük örneği Tansu Çiller).
 
Bu konuda hemfikirim. Fakat cinsiyetçi tavrın ön plana atılması sebebiyle, içerikteki faydalanılabilir veriler göz ardı edilebilir. Karşı olduğum ve dikkat çekmek istediğim husus da buydu. Mevzu kim olursa olsun, fikirlerini tamamen reddetmek veya tamamen kabul etmek tabii ki yanlışlara yol açabilir.
Düşüncelerinde önceki mesajımda belirttiğim gibi yararlanılabilecek ve mantıklı düşüncelerin olduğunu ben de kabul ediyorum. Benim amacım Schopenhauer'i direkt kadın düşmanı olarak yaftalamak ve bu sebeple görüşlerinin geçersiz olduğunu öne sürmek tarzında bir şey kesinlikle değildi. Evet, kadın düşmanı olarak görüyorum ancak bir şeyin düşmanı veya karşıtı olmak başlı başına bir problem değil. Sebeplerine bakmak lazım kanımca.

Kadınlar hakkında çoğunluktan aykırı görüşlere sahip olduğu için mi kadın düşmanı oluyor? Bu arada söylediklerinin hepsi haklı, aynı görüşleri paylaşıyorum. Özellikle yöneticilik kısmı kadınlar için hiç uygun mevki değil, kadında testesteron oranı yüksek değilse o mevkide tüm işi eline yüzüne bulaştırır (en büyük örneği Tansu Çiller).
Çoğunluktan aykırı görüşlere sahip olduğu için değil, kadın düşmanı olduğu için kadın düşmanı oluyor. Mantığınıza göre, başarılı kadın politikacıların testesteron oranı yüksek mi oluyor?

Arthur Schopenhauer 18-19. Yüzyıllarda yaşamış bir filozof. Bu dönemde özellikle de Avrupa'nın o kısmında çok şiddetli kadın karşıtlığı söz konusu. Bunun felsefeye yansımasına da şaşırmadım.

Kadın düşmanlığı dünya tarihinin başlangıcından beri var. Öyle ki en önemli kadın filozof Hypatia'nın ölümü bile bu konuda yeterli bilgiyi sağlıyor bize. Arthur Schopenhauer bu kadın karşıtlığını yaparken, kadınların bir işi becermek konusundaki yeterliliklerini sorgularken ilkçağdan beri kadınları üzerinde oluşturulan bu baskıyı gözünden kaçırmış (!) ve düşüncedaşı Hypatia'yı da görmezden gelmiş. İnsan kendi yolundaki birinin katledilmesini nasıl gözden kaçırır, nasıl görmezden gelir. Karakter eksikliğinden tabii ki. Dedim ya Schopenhauer ve zırvaları söz konusu.
Düşünürlerin üstünde içerisinde bulundukları kültür elbet etkilidir ancak Schopenhauer mevzusunda bu fikirlerini etkileyen birincil unsur kendi kişisel tecrübeleri olarak gözüküyor.
 
Son düzenleme:
Çoğunluktan aykırı görüşlere sahip olduğu için değil, kadın düşmanı olduğu için kadın düşmanı oluyor. Mantığınıza göre, başarılı kadın politikacıların testesteron oranı yüksek mi oluyor?
Düşmanlığın tanımını kim yapıyor, toplumdan aykırı diye düşman olunmaz. Evet testesteron oranı yüksek olan kadınlar başarılı olur zaten görürsünüz başarılı yönetici kadınlar erkek gibi davranır sesleri normalden kalındır vs. kadınlardan çok farklılıkları olur.
 
Düşmanlığın tanımını kim yapıyor, toplumdan aykırı diye düşman olunmaz. Evet testesteron oranı yüksek olan kadınlar başarılı olur zaten görürsünüz başarılı yönetici kadınlar erkek gibi davranır sesleri normalden kalındır vs. kadınlardan çok farklılıkları olur.
Tekrarlıyorum; toplumda aykırı diye kadın düşmanı demem söz konusu değil, kendisi kadın düşmanı olduğu için kadın düşmanı diyorum. Schopenhauer'in kadınlara karşı olan antisempatik düşünceleri, tavrı ve karşıtlığı oldukça belli, bunun haricinde kendi hayatında kadınlarla arasında geçen mevzular da belli.
başarılı yönetici kadınlar erkek gibi davranır sesleri normalden kalındır vs. kadınlardan çok farklılıkları olur.
Buradan başarılı yönetici kadınların, kadın olmadığını çıkarıyoruz sanırsam.
 
Düşüncelerinde önceki mesajımda belirttiğim gibi yararlanılabilecek ve mantıklı düşüncelerin olduğunu ben de kabul ediyorum. Benim amacım Schopenhauer'i direkt kadın düşmanı olarak yaftalamak ve bu sebeple görüşlerinin geçersiz olduğunu öne sürmek tarzında bir şey kesinlikle değildi. Evet, kadın düşmanı olarak görüyorum ancak bir şeyin düşmanı veya karşıtı olmak başlı başına bir problem değil. Sebeplerine bakmak lazım kanımca.


Çoğunluktan aykırı görüşlere sahip olduğu için değil, kadın düşmanı olduğu için kadın düşmanı oluyor. Mantığınıza göre, başarılı kadın politikacıların testesteron oranı yüksek mi oluyor?


Düşünürlerin üstünde içerisinde bulundukları kültür elbet etkilidir ancak Schopenhauer mevzusunda bu fikirlerini etkileyen birincil unsur kendi kişisel tecrübeleri olarak gözüküyor.
Ben kişisel tecrübelerinden ziyade tarihsel dönem etkisi olduğunu düşünüyorum. Eğitimde de bunun yeri vardır. İnsan davranışlarında dönemin etkisi çok büyüktür ve burada da bence Schopenhauer'ın düşüncesindeki en büyük etki dönem etkisi. Tecrübe olacağını sanmıyorum olsa bile dediğim gibi o dönemde kadının yeri belli, hakları zayıf. Ne görebilir ki?

Düşmanlığın tanımını kim yapıyor, toplumdan aykırı diye düşman olunmaz. Evet testesteron oranı yüksek olan kadınlar başarılı olur zaten görürsünüz başarılı yönetici kadınlar erkek gibi davranır sesleri normalden kalındır vs. kadınlardan çok farklılıkları olur.
Testesteron hormonu ile başarının uzaktan yakından bir alakası yok. Senin bahsettiğin maskülenlik toplumsal yapı ile alakalı. Yani toplum kadınsılığa saçma sapan baktığı için öyle olmak zorunda oluyor bir yerden sonra erkeksilik oluşuyor bunun Testesteron ile ilgisi yok, olamaz. Bu saçma bir yaklaşım. Olaya sosyolojik bakarsanız anlarsınız. Kadınlar patriyarkal dünyada böyle ayakta kalabilirler. Öyle ki ilk kadın yazarlar erkek ismi ile yazmak zorunda kalmışlardı. Olay tamamen sosyolojik.

Hormon açısından bakarsak da östrojen hormonu testesteron hormonundan çoğu anlamda daha işlevsel ve sağlıklı gelişim göstermiştir. Bakınız hasta olunca kadınlar erkeklerden daha hafif atlatırlar, kadınlar çoğu konuda erkeklerden daha dayanıklıdırlar, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar. Bu evrimsel bir şey. Çünkü kadınların her ay yaşadığı tahmin edemeyeceğiniz şiddetli sancılara karşı koyması için bu ve benzer şekilde çalışan diğer kadınsal hormonların evrimsel olarak güçlenmesi gerekti.
 
Son düzenleme:
Ben kişisel tecrübelerinden ziyade tarihsel dönem etkisi olduğunu düşünüyorum. Eğitimde de bunun yeri vardır. İnsan davranışlarında dönemin etkisi çok büyüktür ve burada da bence Schopenhauer'ın düşüncesindeki en büyük etki dönem etkisi. Tecrübe olacağını sanmıyorum olsa bile dediğim gibi o dönemde kadının yeri belli, hakları zayıf. Ne görebilir ki?
Schopenhauer'den önce kadın hareketleri hali hazırda başlamıştı, buna benzer bir tartışma önceki sayfalarda döndü. İnceleyebilirsiniz.

Bu insanlar direkt kültür etkisinde köle olacak insanlar değil, birçok konuda aykırılar. Schopenhauer'in bu eşitlikçi düşüncelerden bi haber olduğunu düşünmüyorum. Schopenhauer'den çok önce yaşayan bazı filozofların bile çok daha ılımlı düşünceleri var. Bu kişiler içerisindeki yaşadığı kültürlerin tam bir kölesi olsaydı çoğu düşünceleri de farklı olurdu.

Schopenhauer doğuşundan annesiyle ilgili problemlerden başlayan, sonraki hayatında da devam eden bir "karşı cins problemi"ne sahip. Bu sebeple bunu direkt kültürel sebeplere bağlamaktansa, çok açık olan kişisel problemlerine bağlamak daha isabetli olacaktır.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı