Sözel Sıkıcı kelimesinde kaç tane yapım eki var?

Yapım ekleri sadece bunlar ile mi sınırlı? Fiilden sıfat yapan -li, -lik, -ca vs. yok mu?



İki saniye google araması ile ulaşabileceğiniz herhangi bir etimolojik sözlükte bu cümleye ulaşabiliyorsunuz zaten ve orada da "sıkıntı, dert, tasa" manasında.

İsim ve sıfat ne demek ondan eminiz değil mi?
Yapım eklerinin -l -n -r ile sınırlı olduğunu söylemedim. Anlamak istediğiniz yöne çekmeye çalışmayın ısrarla. Anlamamışsınız bir daha okuyun yazdığımı, G'nin hangi sesle biten kelimelerde korunduğunu belirttim. Yukarıda söyledim, geri dönün okuyun anlamının başka ifadelere evrilmiş olması grameri değiştirmez. Kök ve köke ulanan eklere bakılır. Ona bakarsanız bugün kurt diyoruz eski türkçede böri. Sıkı kelimesinde sık- fiilinden önce sı- fiili var. Kesmek anlamında bugün sınır kelimemizde yaşıyor. Ya da senden buz gibi soğudum anlamında sındım kelimesinde. Senden sındım diyoruz. Ya da aynı kökten yapılan bugün kullanımdan anlamı düşmüş sındı kelimesi var biz artık makas diyoruz. Google araması ile örnekler verilir gramer konuşulmaz. Eğer siz sık- fiilinden sıkı kelimesine sıfat diyorsanız. Dağların güneşe bakan tarafı için söylenen bakı kelimesinin (bak-ı ) neden isim olduğunu açıklamanız gerekir. (Ve hatta bakıcı) Tek bir ezber kurala dayanıp tek bir kelimeye zarftır sıfattır isimdir demek hem gülünç hem yanıltır. Benzeyen benzeşmeyen bütün arkaik unsurlarına bakılmalı. Bir dilci olarak buna eminim, emin olabilirsiniz.

Sık-ı-cı diye 2 tane yapım eki vardır dedim de öyle değilmiş fakat sıkmaktan sıkı sıkıdan sıkıcı dersek 2 tane almış olmuyor mu? Yani çoğu soruyu böyle çözüyorum hepsi doğru çıkardı farklı bir kaynaktan çözüyorum şimdi sorular biraz daha zor ve bu mantık işlemiyor gibi.

Sevgili kelimesi mesela sevmekten sevgi sevgiden sevgili dersek 2 yapım eki almış oluyor hepsi birbiri ile bağlantılı.
Sık-ıcı derken neden direkt -ıcı yapım eki oldu?
Bu konuda haklısın. Aksini iddia edenlerin fonetik ve morfolojik olarak tarihi arka planını da açıklamasını rica et. Sonuçta 50 yıldır Türkçeyi kullanmıyoruz.
 
Son düzenleme:
Dağların güneşe bakan tarafı için söylenen bakı kelimesinin (bak-ı ) neden isim olduğunu açıklamanız gerekir.

Bunun gramerle alakası yok, halk ağzından yerleşmiş bir terim. "Bakıver" gibi kullanımların yer etmiş şekli ya da başka dillerden bize bulaşmış bir kelime olabilir. Karşıtı olan "dulda" gibi aynı mantıkla işliyor. Bunu fark etmek zor olmamalı.

Kurallı türemelerle, rastgele olanları ayirmak dil için önemlidir.

O zaman sizin mantığınızla; "çakı" da "çakmak" fiilinden türedi bunu da açıklayamam.

Bahsettiğiniz hususa "takı" gayet güzel bir örnek halbuki ama onu da isim yapan anlamı işte.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bunun gramerle alakası yok, halk ağzından yerleşmiş bir terim. "Bakı ver" gibi kullanımların yer etmiş şekli ya da başka dillerden bize bulaşmış bir kelime olabilir. Karşıtı olan "dulda" gibi aynı mantıkla işliyor. Bunu fark etmek zor olmamalı.

Kurallı türemelerle, rastgele olanları ayirmak dil için önemlidir.

O zaman sizin mantığınızla; "çakı" da "çakmak" fiilinden türedi bunu da açıklayamam.
Bilmediğiniz için açıklayamayıp sadece iddia ediyorsunuz. Çakı Türkçe mi ? Farsça mı ? Türkçe kelimeleri konuşuyoruz. Haydi diyelim ki çak- fiilinden çakı oldu. Tarihsel olarak sık-ıg gibi çak-ıg diye bir kelime olmadığına göre ? Varsayımlar ya da size mantıklı gelenlerde değil dilcilik sözlük ve tarihsel metinlerle yapılır.
 
Bilmediğiniz için açıklayamayıp sadece iddia ediyorsunuz. Çakı Türkçe mi ? Farsça mı ? Türkçe kelimeleri konuşuyoruz. Haydi diyelim ki çak- fiilinden çakı oldu. Tarihsel olarak sık-ıg gibi çak-ıg diye bir kelime olmadığına göre ? Varsayımlar ya da size mantıklı gelenlerde değil dilcilik sözlük ve tarihsel metinlerle yapılır.

Moğolca "çaku". O abes bir örnekti zaten.

Neyse, ben hâlâ "sıkı"nın isim olarak geçtiği bir örnek bekliyorum.
 
Moğolca "çaku". O abes bir örnekti zaten.
Hangi dilde kullanıldığı değil kökeni önemli. Farsça'da da var. Türkçe'de de. Doerfer Türkçeden gelmesi muhtemel der ama ispatı yok. Tietze Moğolca olarak verir. O bile cümle örneğinden öteye geçemez sözlüğünde, Hasan Eren tarihsel bir açıklaması yapılmadığı için belgelerle tanıklanamadığı için sözlüğüne almamıştır. Zaten konu o değil. Her gördüğünüz ek sıfat yapmaz cümle içinde görev olarak sıfat olur zarf olur ama,tarihsel altyapısına bakmadan konuşmanız sizi de bilgi verdiğiniz insanları da yanıltır.
 
Her gördüğünüz ek sıfat yapmaz cümle içinde görev olarak sıfat olur zarf olur ama,tarihsel altyapısına bakmadan konuşmanız sizi de bilgi verdiğiniz insanları da yanıltır.

Öyle bir iddiam olmadı zaten. Sıfattan yapım eki ile türetme olmaz demiştim ki konu sahibi arkadaşa sorulan sorunun cevabı da belli "sıkıcı" kelimesinde tek ek vardır ve bunun da mantığı az çok bellidir lakin sizin gayenizi çözemedim.
 
Bunun gramerle alakası yok, halk ağzından yerleşmiş bir terim. "Bakıver" gibi kullanımların yer etmiş şekli ya da başka dillerden bize bulaşmış bir kelime olabilir. Karşıtı olan "dulda" gibi aynı mantıkla işliyor. Bunu fark etmek zor olmamalı.

Kurallı türemelerle, rastgele olanları ayirmak dil için önemlidir.

O zaman sizin mantığınızla; "çakı" da "çakmak" fiilinden türedi bunu da açıklayamam.

Bahsettiğiniz hususa "takı" gayet güzel bir örnek halbuki ama onu da isim yapan anlamı işte.
Umarım Türkçe öğretmeni değilsinizdir. 😀 😀 😀 Hâlâ takı kelimesinden örnek veriyorsunuz. /g/ foneminin işlevini sıkı örneğinde ve Altun Yarukta'ki haliyle yazdım yukarıya sı- fiil kökünden gelen Türkçenin tarih boyunca anlam üretme işlevselliğini de belirttim. /g/ fonemi Türkiye Türkçesinde kaybolmuştur tıpkı nazal n'nin yok olduğu gibi /g/ fonemi fiilden isim türetir. Fonetik bilmiyorsunuz siz anlam yüklediğiniz örneklerle bir şeyler söylediğinizi var sayıyorsunuz. Bakınız, Sıkıcı sıfattır. Köke ulanan ek bakımından sıkı kelimesi isimdir. Sık-ıg+cı budur ve g düşmüştür. Bu kadar basit dolayısıyla konu sahibinin sorduğu gibi kelimede iki adet yapım eki vardır. Ben burada size fonetik morfoloji ve Türk dilini ses tarihini öğretemem, oturun eski metinleri okuyun. Orhun Yazıtları Kültigin D36'ya bakın. 1000 yıllık bir süreçte kelimenin anlamı tutmuyor diye kusura bakmayın ahmakca bir bakış açısı olamaz. Artık ben size cevap vermeyeceğim. İmzanızda da belirttiğiniz gibi lengüistikten anlamadığınız için duyularınıza ve kırık MEB müfredatından çıkma bilgilerle oluşmuş bakış açınıza tutunmuşsunuz. Şaşırmıyorum Türkiye'nin özeti bu ama bilmediğini sınayamayan ve bir ispat getiremeyen belgelerle bir şeyi tanıklayaman zihinler. Bakı örneğine bakıver dediniz size daha ne anlatayım. 🤣

Öyle bir iddiam olmadı zaten. Sıfattan yapım eki ile türetme olmaz demiştim ki konu sahibi arkadaşa sorulan sorunun cevabı da belli "sıkıcı" kelimesinde tek ek vardır ve bunun da mantığı az çok bellidir lakin sizin gayenizi çözemedim.
Sıfattan yapım ekiyle türetme olmuyorsa bakı'dan bakıcı nasıl türüyor. Neyse göz ardı edilesi.
 
Okumanız eksik sanırım.
Ben bu konuyla ilk defa karşılaşmıyorum. Neden anlamak istemiyorsunuz. Israrla genel kabullerden sorunlu müfredattan kural uyduranlardan bilmeden anlatıp geçen doğrusu bu diyen kafalardan dem vuruyorum ama tarihsel bir ispatı yok. Okuduğunuzu anlamıyor musunuz derken siz hiç şunu düşündünüz mü bu konu sahibi arkadaşa biri öyle değil demiş ama sebebini açıklayamamış bile buraya konu açmış, açıklamaktan kastım leksik morfolojik ve fonetik olarak açıklamak. Öyle -ıcı -ici eki var demekle lengüistik olmaz. Bu çok ciddi bir iştir. Rica ederim boş konuşmayın ukala ukala isim nedir sıfat nedir biliyoruz deme gibi tabirler kullanmışsınız? Okudum, açıklamalarınızdan bir şey bilmediğiniz ortada. 50 yıl önce keşfedilmedi Türkçe 1200 yıldır işlek bir dil. Kelime itici olsaydı. Orada tek bir yapım ekinden bahsedebilirdik. Kelimenin arkaik biçimi itig değil çünkü. Sıkı kelimesinin orijinali Sıkıg. Yapım ekinin işlevi bu zaten kök anlamın üzerine yeni anlamlar katmak. Sı- fiil kökü başka anlamda onun üzerine sı-'dan sık- başka anlamda ve o fiil kökünden türeyen bir isim sık-ıg ve onun üzerine ulanan bir ek daha sık-ıg+cı = sıkıcı. Sıkıcı sıfattır artık ama sıkı isimdir. Neyin ne olduğunu anlamak bu kadar zor olmamalı, daha ilk başta sıfatın da isme dahil olduğunu söylemişken hele. Ne tür adından ne görev adının ayrımından habersiniz, kusura bakmayın benim okumam tam da sizin bayağı bir eksiğiniz olduğu ortada.

Sık kök Sık-ı fiilden isim yapim eki Sık-ı-cı isimden isim yapım eki olmuyor mu
Aynen öyle gelin de anlatın, tek fark sık-ı(g) unutulmuş Türkiye Türkçesinde kaybolmuş bir /g/ fonemi olması. -cı isimden isim yapma ekiyle de sıkıcı oluyor fakat cümlede görev adı olarak sıkıcı sıfat oluyor konu bu kadar basit. Hay yaşayın. İki yapım eki var yani.
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı