Sonuçları olmasaydı insanlar dinlere inanır mıydı?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Insanın sonucuna bakmadan inandığı ya da kabul ettiği bir şey var mı? Beklentinin özü, neye karşılık gelmektedir? O beklenti, nelere sebep olmaktadır? Herhangi bir düsturdan hareketle, kaç farklı yol benimsenmektedir?

İnsan, özünde çıkarcıdır. Baş edilmesi gereken de budur.
 
Son düzenleme:
*** Dinlerin var olmasının ve insanların dinlere inanmasının sebebi cevabı olmayan ya da cevabı bilinmeyen sorulardır. *** Hepsi bu kadar.

*** En başta varlığı sorgulama ve binlercesi belki de milyonlarcası. Dinler bazan doğrudan bazan dolaylı olarak bu sorulara cevap verir. O cevapların doğru olduğundan emin olamayız ama genel yönelim mümkün olan en mantıklı cevabı/cevapları veren inanç sistemi(din)ne yönelmek olur. Yani insanların dine/dinlere inanmasının sonuçlarla ilgisi hiç yoktur.
*** Sonuçlarla ilgisi olan şey ibadete, yasaklara vs gösterilen özenle ilgilidir.

*** İYİ GECELER ***
 
Dinler insanların adalete olan susamışlığından doğmuştur. Bütün dinlerde tanrı aynı zamanda bir yargıçtır. İyileri cennetle ödüllendirir, kötüleri cehennemle cezalandırır. Hinduizm ve budizm gibi dinlerde ise karma vardır. yine iyi insanlar üstün sınıfta tekrar doğarken, kötüler ise alt sınıf (köle,parya) doğarak cezalandırılır.
 
Kast sisteminden bahsediyorsunuz günümüzde de yeni düzen pekte farklı değildir bildiğiniz üzere sosyal kast sistemidir.

Dünya üzerinde binlerce din milyarlarca inanan vardır, insan ürünüdürler.

Dinler insanların adalete olan susamışlığından doğmuştur. Bütün dinlerde tanrı aynı zamanda bir yargıçtır. İyileri cennetle ödüllendirir, kötüleri cehennemle cezalandırır. Hinduizm ve budizm gibi dinlerde ise karma vardır. yine iyi insanlar üstün sınıfta tekrar doğarken, kötüler ise alt sınıf (köle,parya) doğarak cezalandırılır.
 
Yani ölüm sonrasını bilseydik zaten din denen zımbırtı ortaya çıkmazdı bile belki de. Nihayetinde insanları "ölüm sonrasında ödül" kisvesi altında, amiyane tabirle sömüren bir aygıt.

İnsanın doğasında olan bir şey de değil açıkçası bir Tanrı arayışı. Soruyu bir de şuradan soralım: X bir dinin kuralları çok daha katı olsaydı, o dinin mensupları yine önceki "pek katı olmayan" dinine göre yaşayışını devam ettirir miydi? Yoksa kendini daha zor kurallara adapte eder miydi?
 
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni..

Ne güzel demiş Yunus. Bana seni gerek seni demek, senin yanında cennet hiç bişey demek. Senin rızanı kazanmak bana cennetten de öte demek. İbadeti cennete gitmek için ve cehennemden korktuğun için yapıyorsan, sen ibadetinde samimi değilsin demek. İbadeti ödül için yapıyorsan senin en büyük ödülün yaratıcıyı görmektir.

Soruna gelecek olursak, din bir yaşam biçimidir. Sen istediğin kadar inan, dinin gereklerini yerine getirmezsen eğer senin inancın sana hiçbir fayda sağlamaz. Sonucu ne olursa olsun, senin yaratıcın seni senden daha çok düşündüğü için, senin dünyada nasıl daha güzel bir hayat süreceğini anlattığı bir kitap indirmiş. Sonucunu söylememiş bile olsa, sen bu dünyalık bile olsan, bu dünyada nasıl daha güzel bir hayat sürersin bunu söylemiş. İşin aslı sonuç yine bir çıkara varıyor, bu senin isteğine kalmış. Nasıl bir hayat sürmek istiyorsan tercih tamamen senin. Huzurlu ve güzel bir hayat mı, yoksa stresli ve kötü bir hayat mı?
 
İşte bütün ayrım burada ortaya çıkıyor ama sıkıntı şurada, vahametin karşısında ihtiyaçtan eğilim gösterdiğimiz inanç inanış tinsel pratik ve rutinler, aynı zamanda bu tansiyonu infiali vahameti körükleyen hem de kronikleştiren şeyler.

Yani stres altında his etmeyelim diye sarıldığımız dinler inanışlar mistisizm ezoterik gerisin geri denize düşüp ( vahamete ) yılana sarılmak ( dinler ) gibi oluyor.

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni..

Ne güzel demiş Yunus. Bana seni gerek seni demek, senin yanında cennet hiç bişey demek. Senin rızanı kazanmak bana cennetten de öte demek. İbadeti cennete gitmek için ve cehennemden korktuğun için yapıyorsan, sen ibadetinde samimi değilsin demek. İbadeti ödül için yapıyorsan senin en büyük ödülün yaratıcıyı görmektir.

Soruna gelecek olursak, din bir yaşam biçimidir. Sen istediğin kadar inan, dinin gereklerini yerine getirmezsen eğer senin inancın sana hiçbir fayda sağlamaz. Sonucu ne olursa olsun, senin yaratıcın seni senden daha çok düşündüğü için, senin dünyada nasıl daha güzel bir hayat süreceğini anlattığı bir kitap indirmiş. Sonucunu söylememiş bile olsa, sen bu dünyalık bile olsan, bu dünyada nasıl daha güzel bir hayat sürersin bunu söylemiş. İşin aslı sonuç yine bir çıkara varıyor, bu senin isteğine kalmış. Nasıl bir hayat sürmek istiyorsan tercih tamamen senin. Huzurlu ve güzel bir hayat mı, yoksa stresli ve kötü bir hayat mı?
 
@T21 @Oreki

-Hangi hayat?
-- Yaşadığımız hayat.
-Yaşadığınız hayat sizin, belki de ben sizin dünyanıza ait değilim.

@The Virtuoso ( anlayabilecek donanımın olduğu için yazıyorum. )

Dinler bir bilişsel kopukluk, bir gerçeklik. Bin yıl öncesinin hatta üç yüzyıl öncesinin insanlarını mesul tutamayız, iki yüz yıl ile bir yüz yıl arası insanları da tek tük medeniyet gitmiş mi gitmemiş mi ona göre mesul tutabiliriz elbet ya da tutmayız.

Lakin günümüzde medeniyetin gitmediği medeni hafızanın uğramadığı yer yok Türkiye'de, sinirsel hafıza tamam folklorik hafıza tamam medeni hafıza da tamam, kabul ediyorum fanatikler aşırılar bir terör örgütünün hizmet gitmesin diyerekten bir bölgeyi terör etmesi gibi medeniyeti teröre boğuyor olabilirler lakin bu bile bahane değil çünkü:

İnsan kendisinden mesul olanda, imkan kaynak çok tamah eden yok.

Bu açıdan cezai ehliyet meselesinden dolayı aşırısından fanatikleri tıpkı bir yirmi yıl öncesi gibi mahkemelerde haklarında heyet raporu çıkarılıp akıl hastanelerine gönderilmeleri gibi gönderilmeliler ve hakları sınırlandırılmalılar lakin öyle mi günümüz de?

Günümüzde bir gerçeklik var psikiyatrik bozukluk bir gerçeklik meleke yoksunluğu var milyonlarca insandan oluşan kuru kalabalıklar da topluma diyor ki benim gerçekliğim olacak.

Demokrasin sonuçlar da milyonlarca çoğunluğun dayattığı gerçeklikten.

O gerçekliğe aykırı olan da tehdit altında hisseden milyonlar diyor ki benim gerçekliğim ülkenin gerçekliği olmazsa ben tehdit altında hissedeceğim.

Sonra da gerçekten kopmuş bir gerçeklik içinde oraya buraya savrulan kurudan milyonlarca kalabalık.

O kalabalığın içinde de bu gerçekliğe bu dünyaya ait olmayan gerçekler?

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.


Dinler zaten yok. Sonuçları da yok. Sonuçları da dinler de insanlar tarafından bir şeye inanma ihtiyacından geliştirildi. Yani sorunun cevabı burada şu oluyor; dinler aslında var olmamasına rağmen çok güçlü.
 
  • Beğen
İfadeler: T21
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı