Bana her zaman bu din muhabbeti saçma gelmiştir. Çünkü din insanın nefsine göre değiştirilebiliyor. İslamiyet çok fazla şekil değiştirdi ve dinler artık şu saatten sonra bence kurtarıcı değildir. Evrim bana daha mantıklı geliyor...
Merkeze İslam dinini koyarak düşünmüşsün. Konunun amacı merkeze dini koymadan düşünmek ve tartışmak olmalıydı. Yazdıklarını ona dayandırarak, onu referans göstererek yaparsan bir sonuca ulaşamayız.
@BilginOlsun Bütün mesajları okumadan ilk mesajı cevaplamayınız çünkü onun cevabını çoktan verdim önceki sayfalarda.
Kader kavramı işte burada devreye giriyor sakat doğan çocukların kaderi bu olduğu için illa ki masum çocuklar ölüyor bunların hepsi kader kavramına girer.
Senin mantığına göre dünya üzerinde İslam dininden başka din yok. Sormazlar mı adama, ya hak din İslam çıkmazsa diye? O zaman inanmayanlar nötr kalırken bize alevli malevli bir şeyler yapacaklar orasını ne yapacağız?Allah'ın olmadığını düşünelim... Biz Müslümanlar hiç bir şey kaybetmiyoruz yani kazanıyoruz. Bir de Allah'ın olduğunu düşünelim, yine biz kazanıyoruz, siz kaybediyorsunuz. Her türlü Müslüman olmak daha mantıklı.
Bu iki zıt gruplar arasında sürekli tartışmalar oluşur. İki grup da kendi çapında bildiklerini ve argümanlarını karşı tarafa sunmaya çalışırlar. İşi özetleyecek olursak;
tanrıya inanlar (dinler, bilinmeyen tanrılara inananlar), “eğer tanrı yoksa, nereden biliyorsun? Kanıtın nedir? Olmadığını ıspatla!” Şeklinde ifade kullanırlar.
inanmayanlar ise, ‘’olmayan bir şeyi ispatlayamam, yokluğu sana nasıl kanıtlayayım? Sen var diyorsan eğer, bana varlığını kanıtla!’’ Şeklindeki sunarlar.
“Tanrının yokluğu da, varlığı da ıspatlanamaz.”
En azından benim kişisel fikrim bu yönde.
Yani ben inançlı da olsam, inançsız da olsam size somut bir kanıt gösteremem. Bir başkasının da gösterebileceğini sanmıyorum.
Her şeyi bir kenara bırakınca elimizde 2 tane seçenek kalacak. Ne kadar zorlarsak zorlayalım; her zaman bu böyle olacak. Bu seçenekler:
inançlı a: Tanrı vardır.
İnançsız b: Tanrı yoktur.
Şeklinde olsun. Ardından gelecek olan düşünce büyük ihtimalle şudur:
b kişisi için: “tanrı yoksa zaten hesap verecek biri de yoktur; sınav da yoktur, öyleyse beynimizi dünyevi hayata adapte etmek ve sadece öğrenmek, gelişmek yeterlidir. Kişisel ahlak beni tatmin eder. Kiliseye, ona buna uymak zorunda değilim. Bir kitaba kendimi bağlamak zorunda değilim; iyi olan zaten iyidir, kötü olan zaten kötüdür. Hem elimdeki deliller pek tanrı varmış gibi durmuyor, o zaman özgürce yaşayabilirim.” Diyebilirsiniz.
Bu konu üzerinde çok düşünmeye, açıp durmaya gerek yok. Netice budur, ki bana göre çok iyi bir yaklaşımdır.
Ama konu “a” olduğu zaman; maalesef şıklar genişlemeye başlıyor…
a-1: Tanrı var ise bizi yaratmasının bir sebebi vardır.
a-2: Veya bir sebebi yoktur, öylesine yaratıp boş vermiştir.
Şimdi; bunları düşünmeye ve cevap aramaya başlıyoruz…
a-1'in muhtemel cevabı:
“Tanrının bizden beklentisi var ise bu ne olabilir, peki hangi tanrı? Kendini tanrı olarak tanıtan kimler var?” Gibi sorular sorulur ve neticesinde din ve mitoloji araştırmaları yapılır, birçok kültüre, pagan inançlara vs. muhtemelen günümüzde popülerlik ve bilgi açısından en dolgun olan ve akla mantığa diğerlerine göre daha yatkın olan monoteizm ya da panteizm ön plana koyulur.
a-2 için: (yani tanrı’nın insanları öylesine yaratması, umursamaması)
“Tanrı’nın bizden bir beklentisi yoksa eğer, o tanrı’yı aramak veya tapmanın da bir anlamı yoktur.” Fikri oluşmuştur. Burada insanlar deizm yoluna kayıyorlar. “Dinler yalansa, tanrı’yı veya bizim varoluşumuza sebebiyet veren şeyi sadece öğrenmeye çalışmak yeterlidir.” Diyerek, kendilerini araştırmalara ve bilgi edinmeye adıyorlar. (Yani ben öyle olduğunu umuyorum)
Eğer tanrı bizi yarattıysa, ve bizi durduk yere öylece bıraktıysa; hiç umurunda bile değilsek; (deist olanların birçoğu bunu savunuyor) böyle bir durumda ona inansanız ne olur, inanmasanız ne olur? Bu; sadece kendinizi kandırmaktır. (Yani ben öyle düşünüyorum.)
Eğer taraflı bakış açısından vazgeçer ve arkaya çekilir; iki görüşe de aynı çerçeveden bakmaya çalışırsak; o zaman işler biraz daha akılcı olacaktır. Daha çok girilecek detay var ama bu kadar yeterli... Belki başka konuda devam edebiliriz.
Allah olsa da olmasa da sizde o kitapda kötü bir şey istemiyor ki Allah olmasa öldükten sonra yok olsan bile dünyada iyi bir insan olarak anılıcaksın.
Dünya kusursuz düzen mükemmel olsa idi dünyaya meteor çarptı dinozorlar yok oldu, işte depremler gerçekleşiyor günahsız kullar ölüyor, çocuklar sakat doğuyor.
Kusursuz düzen bu ise bence kusursuzun tanımı yanlış. Allah sonsuz güçte, bu durumlara neden müdahale etmiyor?
En saçması kadercilik kavramı, çocuk ölümlerini "kaderiydi, sınavıydı" diyerek geçiştiremezsiniz, aslında çoğu insan inandığını sandığı dini araştırmadığı için böyle saçma kavramları savunuyor. Bildiğiniz üzere şeytan'ın tanrıdan son isteği kıyamete kadar ona zaman tanımasıdır, insanları dinden çıkarması için, içinde bulunduğumuz dünya ile şeytan ilgilenir, tanrı değil. Bu yüzden tanrıyı bu tür şeylerde tarafsız bırakmak en mantıklısı. Kadercilik anlayışını yıkan etken de budur tam olarak.Kader kavramı işte burada devreye giriyor sakat doğan çocukların kaderi bu olduğu için illa ki masum çocuklar ölüyor bunların hepsi kader kavramına girer.
Tam olarak öyle değil bahsettiğin kitabı okur isen tabii ki de iyi insan için öğütleri var. Fakat iman etmeyenler için sonsuz azaplardan bahsediliyor. Kendi okuduğum bölümünde biz inanmayanların kalplerine duvar gözlerine perde çektik ki azapları daim olsun gibi ifadeler var. İnanmayıp iyi insan olan birinin suçu nedir acaba?
Bu yüzden hiçbir din birbirinden farklı değildir, sadece basit bir tarih ve coğrafya meselesidir.İşte o soru da doğru ya da müslüman olmayan cehenneme gidecek denmesi tuhaf Allah'ın çinlisi avrupalısı ABD lisi nereden bulsun kur'an'ı da okusun.
Bu sitenin çalışmasını sağlamak için gerekli çerezleri ve deneyiminizi iyileştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.