The Witcher 3 Resmi Türkçe Dil Desteği Geldi!

Bugün Witcher 3 resmi yaması çıkmış bulunmakta arkadaşlar. Witcher 3 GOTY sürümlerinde 1.30 yaması ile Türkçe dil desteği eklendi GOTY sürümü olmayanlara yama daha gelmedi ama gelecekmiş. 1.30 yaması normal kullanıcılara gelince Türkçe dil desteği de eklenecekmiş.

Adminin cevabı :utanç:

The Witcher 3: Wild Hunt

witcher 3 türkçe altyazı ps4.jpg


Donanımhaber'deki arkadaş hemen D&R mağazalarına koşmuş ve durum böyle! :kalp:
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Kusura bakmayın da, çok taraflı bakıyorsunuz olaya. "Gönüllü çeviride deyim kullanılmış" diye resmi çeviriyi öne koyuyorsunuz ama olay burada cidden deyim kullanımı mı?

Peki ya resmi çeviride aşağıda geçen şeyler ne o halde? Bunlar deyim ya da Türkçe'ye has kullanımlar değil mi?

"Herkese emirler yağdırıyor. "
"Vay anasını. Gemi kazasına sıradan mı diyorsun sen?"
"Boğazında kalsın pis herif. "
"Eee, ne yapacaksın, kurt kocayınca köpeklerin maskarası olurmuş."
"Kurtlarını dökememiş olsa gerek."
"Sessiz ol canım, ağzından çıkanı kulağın duymuyor."
"Anandan doğduğuna pişman olacaksın!"
"Sık dişini, Leif!"
"Hıyarto!" Evet, var.
"Bu şampiyon, tam bir hıyar."
"Lambert, Lambert… Ne hıyar adamsın."
"O i**etorun buraya gelmediğinden emin olmalıyız." Recep İvedik diyordunuz bizim çeviriye :)
"Dünyada benden güzelleri olabilir ama sizinle öyle bir s***** ki bir daha Beauclair Dilberleri'ndeki a**ıklara dönmek istemezsiniz.<br>Griselda
"Büyüdüğü o çiftliği dünya gözüyle bir kez daha görmek istedi."
"Öyle paldır küldür yürümesen?" Bizim çeviride paldır küldürü görüp, bunun üzerinden on saat kafamı şişiren ve bu yüzden resmi çevirinin daha düzgün olduğunu iddia eden arkadaşa binaen (burada değil tabii ki)

Daha çoğaltabilirim. Ya da dur, overkill atayım;

"Şunlara bak, başımıza Karagöz ve Hacivat kesildiler."

Hadi bakalım bana açıkla, Witcher evreniyle Karagöz ve Hacivat'ın alakası ne? Ele avuca sığmamayı hiciv ettiğine göre eminim buna da bir açıklama bulacaksındır.

---

Neyse, son zamandan bu zamana çok zaman geçti, daha da biriktirdim "sözde" resmi çevirideki hataları.

Küçük bir derleme daha yapayım. Bu sefer karışıklık olmasın, üsttekiler onların, alttakiler bizim.

---
Resmi çeviriden hikayeyi tamamen yanlış anlamanıza sebep olacak türde iki hata:

https://www.youtube.com/watch?v=RDoon6-TEhQ&feature=youtu.be

43:54'de Geralt, "Ona epey inancım var" diyor halbuki Geralt kendisi için değil, o cümleyi Regis adına söylüyor. Olması gereken, "Ona epey inancın var."
44:28'de "hakkında yazılanları bir oku" diyor halbuki kendisinin okuduğundan bahsediyor. Olması gereken, "Hakkında yazılanları okumuştum"

Aynıları bizde ise şöyle (53:31 ve 54:02)

https://www.youtube.com/watch?v=8i2xqUJ9wKE

---

Rape and cruelty are details of no import to the war's course. Trinkets on the garment of conflict, one might say.

Savaşın seyrinde tecavüz ve acımasızlık önemi olmayan ayrıntılardır. Çatışma elbisesindeki incik boncuk da denilebilir.
Tecavüz ve zorbalık, savaşın gidişatına yön vermeyen detaylardır. Savaş bir elbise olsa, onlar da süslemeleri olurdu ancak.

---

At their camp. She rode in there - dark of night, black and white, gooseberries and… yes, I know. Had a terse exchange with the garrison commander and raced off.
Kamplarında. Atıyla oraya dalmış, gece gibi kara, siyah ve beyaz, bektaşi üzümü ve… Tamam, biliyorum. Garnizon komutanı ile kısa bir sohbet edip dört nala uzaklaşmış.

Dalmak mı? Hani düzgün ve üsturuplu çeviriydi :(

Kamplarında. Oraya atıyla gitmiş. Gecenin karanlığında, siyah ve beyaz içerisinde, bektaşi üzümü kokusuyla ve... evet, biliyorum. Karargâh komutanı ile kısa ve öz bir mübadele yapmış ve hızlıca uzaklaşmış.

---

Hım. Hep aynı terane. Bir profesyonel çağırmak yerine işi kendileri yapmaya çalışıyorlar, sonra durum iyice sarpa sarıyor.

Terane mi :( Hani düzgün ve deyimsiz, saf ve düzgün bir çeviriydi :( Terane :(
sarpa sarmak mı :( Aa, deyim :(

Hep aynı hikâye. İşi uzmanına bırakmak yerine kendi başlarına yapmaya çalışıyorlar, sonuç olarak ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.

---

Any color, as long as it's black?
Siyah olduğu sürece herhangi bir renk? (af buyur :) )
Siyahtan başka renk yok mu?

---

Orjinal: How… what creature can do such things?
Resmi: Nasıl… O yaratık böyle şeyler yapabiliyor mu? (ölümcül çeviri hatası)
Gönüllü: Nasıl... Ne tür bir yaratık öyle şeyler yapabilir ki?

---

I even understand our parents. I'd always sensed the problem - they simply feared me! For I dared to be free! That fabricated curse, it fell into their laps, a gift from above that brought relief. But you?!

Anne babamı da anlarım. Sıkıntıyı hep biliyordum zaten, benden korkuyorlardı! Özgür olmaya kalkıştığım için! Uydurma lanetleri ellerinde kaldı, göklerin hediyesi esenlik getirdi. (af buyur?) Ama sen?!

Anne babamı bile anlarım. Onların sıkıntısını biliyordum, benden korkuyorlardı! Başıma buyruk hareket edeceğimden! O uydurma lanet onlar için bir fırsattı, yaptıklarını meşrulaştıracak bir hediye. Ama sen?!

---

I cannot say. He can be unpredictable when fury consumes him.
Bilemiyorum. Sinirlendiği zaman ne yapacağını kestirmek güçleşebiliyor. (consumed fury kalıbının "sinirlenmek" diye çevrilmesi yanlıştır, o kalıp öfkeye yenik düşmek anlamında kullanılır; sinirlenmek ile öfkeye düşmek aynı şey değildir)
Bilemiyorum. Öfkesine yenik düştüğünde sağı solu belli olmuyor.


---

Are you well and whole? I feared--
Sapasağlam mısın? Bir an korktum…
İyi misin, bir şeyin var mı? Bir an için korktum--

Sapasağlam mıyız beyler? Beyinler henüz yandı mı?

---

Apologies, mate, but I only ever play any bloke oncee. Vah file, as them pointy-ears say.
Kusura bakma dostum ama bir adamla sadece bir defa oynarım. Sivri kulaklıların dediği gibi, vah file. ("bir adamla sadece bir defa oynarım" ,, düz çeviri)
Kusura bakma ahbap ama ben bir oynadığımla bir daha oynamam. Kısacası sivri kulaklıların deyişiyle, vah hâline.

---
Err… A boy. A hermit. Lives in the swamp. Came around here from time to time. He mighta seen something.
Eee… Bir çocuk. Bir münzevi. Bataklıkta yaşıyor. Zaman zaman buralara geliyordu. Bir şeyler görmüş olabilir.
Şey... Bir çocuk. İçine kapanık biri. Bataklıklarda yaşıyor. Buraya arada sırada uğrardı. Bir şeyler görmüş olabilir.

münvezi bir çocuk, tabii

---
Ugly word! What're you sayin'? To the hut. You'll stand in a corner, I'll make sure you do.
Ne çirkin bir kelime! Ne diyorsun sen? Doğru kulübeye. Bir köşede dikileceksin, bundan emin ol. (son kısım yanlış çevrilmiş, i'll make sure you do diyor, yani kadın çocuğu azarlıyor)
O ne çirkin laf öyle! Ne diyorsun sen? Doğruca kulübeye. Bir köşede duracaksın, kontrol etmeye geleceğim.

---

Next dozen years, pretty much the same. Father would drink, disappear for days, then come home in a rage and send furniture flying. Thank the gods for war. I was glad every time they sent him off.

Sonraki yıllarda da üç aşağı beş yukarı aynıydı. Babam içer, günlerce ortadan yok olur, sonra eve öfkeyle gelir mobilyalar havada uçuşurdu. Savaş tanrılarına şükürler olsun. (çeviren arkadaş "god of war"dan yola çıkarak çevirmiş ama god of war değil, 'thanks god for war' deniliyor, yani iyi ki savaş var anlamında) Ne zaman onu uzağa yollasalar memnun olurdum.

Takip eden yıllarda da hep aynı terane. Babam içer, günlerce ortalıkta gözükmez, sonra eve büyük bir öfkeyle gelir ve eşyaları sağa sola fırlatırdı. Tanrılara şükür ki savaş diye bir şey vardı. Ne zaman göreve çağrılsa bayram ederdim.

---

Who pranced in right before they attacked. Coincidence? Why do I doubt it?

Onlar saldırmadan önce kim kasıla kasıla içeri daldı. [kim daldı? :) soru işareti nerede, soru işaretine sahip çıkalım] Tesadüf mü bu? Neden şüpheliyim acaba?

Saldırıdan önce buraya hoplaya zıplaya gelen misafiri mi diyorsun? Tesadüf mü acaba? Bana öyle gibi gelmedi ama?


---

Bundan bahsetmiş miydim? :)
https://s28.postimg.org/ffyaw78vx/drm.png

---

Birkaç ince detay daha;

""
Oyunun hikayesi sırasında kaçırılmış olan Dudu adlı arkadaşımız arkasında bir mektup bırakıyor. Mektubun sonunda,

Çevirimizde "Beni bulmaya çalışma. Ama olur da niyetlenirsen, Melitele ona inananlara muhafızlık eder." diye bir cümle geçiyor.

Resmi çeviride ise "Melitele ona inananları korur." diyerek düz çevrilmiş.

İngilizcesi ise "Melite guards those who believes in her"

Bakın, protect demiyor, guard diyor. "korur" diye çevirerek tüm espriyi, göndermeyi ve adamın vermek istediği mesajı katletmiş oluyorsunuz.

Burada Dudu arkadaşımız özellikle "guard" kelimesine gönderme yapıyor ki kendisinin bir "muhafız" kılığında saklandığına işaret etmek için. Ki kendisinin sonradan gerçekten de bir muhafızın kılığına girdiğini görüyoruz.
""

"Kitapta Essi Daven adlı bir kadın şair var, Dandelion'un yakın bir dostu olur kendisi. Lakabı da "little eye" yani Türkçesi ile "küçük göz". Lehçesinden İngilizcesi'ne çevrilirken yanlışlıkla "Blackjack" diye çevirmiş CDPR. Kitap çevirilerinde ise olması gerektiği gibi Little Eye olarak geçiyor. Fakat oyunda Blackjack olarak geçiyor ki bu kız narin bir şair ve kitabı da okumuş biri olarak kumarla, pokerle ya da blackjack'in sopa anlamıyla hiçbir alakası yok. Kısacası bu bir hata, sonrasında reddit üzerinden yapılan tartışmada oyun yapımcılarından biri de zaten typo hatası olmuş diye açıklama yaptı.

Hasbelkader, diğer tüm dillerden aynı cümleyi Türkçe ve İngilizce'ye çevirdiğimizde gerçekten de "küçük göz", "little eye" anlamlarıyla çevirdiklerini görüyoruz. Elbette biz de evreni bilen ve takip eden çevirmenler olarak Essi Daven'in yanına koyulmuş olan Blackjack lakabını garipseyip araştırdık ve kitapta olan haliyle Küçük Göz olarak yerelleştirdik.

Elbette böyle detayları geç, bariz detayların bile atlandığı resmi çeviride, bu lakap da düz çevrilerek, bu şair hanım kızımızın lakabı bir kumar oyunu olan "Yirmi bir" olmuş.
"

---

Bu arada, oyunda Roach'ı heryerde Kızılgöz diye çevirip, kendi karakter sayfasında (evet, blood and wine ile eklenen), Roach diye bırakmış olmaları da çok manidar. Kendi çevirmenleri bile o kadar saçma bulmuş olmalı ki aklından uçup gitmiş demek ki.

---

"
Özgür Şehir Novigrad neredeyse iki yüz yıldır hiçbir kralın hâkimiyeti altına girmemişti. Francis Bedlam, bir yandan taçlı kafaların cafcaflığıyla dalga geçerken bir yandan da biraz çalımla kendine Dilenciler Kralı demeye başladığında kesinlikle bunun farkındaydı.
"

Biraz çalım, cafcaflık falan filan ne anlatıyor yahu bu paragraf? Anlayabilen varsa beri gelsin. Neyse, olması gerekeni de atalım;

"
Hür Şehir Novigrad, yaklaşık iki yüzyıl boyunca hiçbir kralın yönetimi altına girmemesiyle tanınırdı, muhtemelen Francis Bedlam da bu durumu göz önünde bulundurarak kendini Dilenciler Kralı ilan etmişti. Kendine bu unvanı koyarak hem kralların gösterişleriyle dalga geçmiş hem de o gösterişten biraz da kendine pay çıkarmıştı.
"

Ne yazıktır, bir üniversite öğrencisi çevirebilirken sözde boğaziçinde ihtisas yapan, kendine "çevirmen" diyebilen kişilerin böyle çeviriler çıkartması.

---

It did not take long for King Radovid of Redania to prove himself a hard and ruthless ruler, one fully deserving to be styled "the Stern." His father, King Vizimir, was murdered when Radovid was quite young, and his mother, Hedwig of Malleore, and a Regency Council ruled in his stead.

Redanyalı Kral Radovid'in sert ve zalim bir hükümdar olduğunu kanıtlaması ve "Acımasız" lakabını tam olarak hak etmesi çok sürmedi. Babası Kral Vizimir, Radovid olukça gençken öldürüldü ve annesi Malleorelu Hedwig, Naip olarak onun adına ülkeyi yönetti. (ölümcül hata, Regency Council yok sayılmış, unutulmuş, yanıltıcı ve eksik çeviri)

Redanya Kralı Radovid'in sert ve merhametsiz bir hükümdar olarak kendini ispatlaması uzun sürmedi, buna yaraşır bir şekilde de "Yavuz" lakabını aldı. Radovid daha çok gençken babası Kral Vizimir öldürüldü ve onun yerine ülkeyi annesi Malleore Hedwig ve Kraliyet Meclisi yönetti.

---

Aman neyse sıralamaya kalksam sabahı bulacak şimdilik bu kadar atayım.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
@horadriccube Gerçekten emeğinize yapılan büyük saygısızlık, geçmiş olsun. (Geçmez ya adettendir)

@Waifu Impact Resmi olan "çeviri". Gönüllü olarak yapılan ise "yerelleştirme". Donanımhaber'deki açıklamaları okuduysanız çeviriyi yapan ekibin şöyle bir ifadesi var, görmüşsünüzdür;
Troller İstanbul beyefendisi gibi mi konuşsaydı?
Bir şeyi içselleştirebilmeniz için, dilinize ve kültürünüze ait olması gerekir. Kapitalist sistemin yayılma mekaniği de budur. Size bir ürünü ya da bir yaşam tarzını öyle bir pazarlar ki dersiniz ki "Vay be, ne kadar da "biz". Yoksa pazarlanan ürün kalıcı olamaz. CD Projekt Red, şahsi fikrim, bir yanılgıya düşmüştür. Motomot ve ruhsuz yapılan bir çevirinin, yerelleştirmeden daha iyi olacağı kanaatine varmış. Bu da, yine şahsi fikrim, firmanın Türkiye'deki pazara ne kadar önem ver(me)diğini gösterir. Bu kadar ruhsuz ve "bize uzak" bir çeviri yaptırmaları, "Amaan olsun da sussunlar." düşüncesiyle hareket ettikleri izlenimini uyandırmıştır bende. Çeviri yapan biri olarak söylüyorum, resmi çeviri olan, inanın hazırlanması gönüllü olandan daha kolay bir çeviridir. Yerelleştirme ile çeviri arasındaki farkı şöyle özetlemeyi seviyorum;
Yerelleştirme için atasözleri ve deyimler sözlüğü ile oturursunuz masanın başına, çeviri için sözlükle.
 
@horadriccube Gerçekten emeğinize yapılan büyük saygısızlık, geçmiş olsun. (Geçmez ya adettendir)

@Waifu Impact Resmi olan "çeviri". Gönüllü olarak yapılan ise "yerelleştirme". Donanımhaber'deki açıklamaları okuduysanız çeviriyi yapan ekibin şöyle bir ifadesi var, görmüşsünüzdür;
Troller İstanbul beyefendisi gibi mi konuşsaydı?
Bir şeyi içselleştirebilmeniz için, dilinize ve kültürünüze ait olması gerekir. Kapitalist sistemin yayılma mekaniği de budur. Size bir ürünü ya da bir yaşam tarzını öyle bir pazarlar ki dersiniz ki "Vay be, ne kadar da "biz". Yoksa pazarlanan ürün kalıcı olamaz. CD Projekt Red, şahsi fikrim, bir yanılgıya düşmüştür. Motomot ve ruhsuz yapılan bir çevirinin, yerelleştirmeden daha iyi olacağı kanaatine varmış. Bu da, yine şahsi fikrim, firmanın Türkiye'deki pazara ne kadar önem ver(me)diğini gösterir. Bu kadar ruhsuz ve "bize uzak" bir çeviri yaptırmaları, "Amaan olsun da sussunlar." düşüncesiyle hareket ettikleri izlenimini uyandırmıştır bende. Çeviri yapan biri olarak söylüyorum, resmi çeviri olan, inanın hazırlanması gönüllü olandan daha kolay bir çeviridir. Yerelleştirme ile çeviri arasındaki farkı şöyle özetlemeyi seviyorum;
Yerelleştirme için atasözleri ve deyimler sözlüğü ile oturursunuz masanın başına, çeviri için sözlükle.
Bu "yerelleştirme" filmlerde vs. de yapıldığında gerçekten beni kanser ediyor. Bunu yaptıkları yerelleştirme için demiyorum ama bazen esprilerin ve anlamların değişmesine veya anlam kayması yaşanmasına neden oluyor. Direk çeviri yapmak daha düzgün bence. En nihayetinde hala iki farklı alternatif var hangisini tercih ediyorsanız onu kullanabilirsiniz. Ayrıca İngilizceniz iyiyse ve oyunları İngilizce oynuyorsanız kendiniz çeviri yaparken de fark etmişsinizdir mutlaka.
 
Karagöz ve Hacivat diyorum cevap yok. Sizin sözde eleştiriniz ancak buraya kadar çünkü.
Öncelikle ben resmi çeviri mükemmel demedim ama 2. oyunda da vardı bu ve o zamanda ne alaka lan bu demiştim ve hala diyorum. Yani Efsunger ne alaka abi birde garkolan yazmışları ben 2. oyunda da demiştim zaten ama o zamanlar pek Witcher oynayan yoktu kimse de umursamadı hatta sözlüklerde bile bu ne alaka diye başlık açmıştım. Kısacası bu konu için bir kaç yıl geç kaldınız ama önemli olan bu değil. Havlayan köpek ısırmaz. Bu bir deyim değil mi? Bu deyimin aynısı İngilizcede de var ve aynen şöyle geçiyor: Barking dog does not bite. Ve evet birebir çeviri yapınca da havlayan köpek ısırmaz anlamına geliyor. Yani her şey sadece Türkçe'ye özgü değil ama Little eye vs. bunların hata olduğunu da reddetmiyorum. Dediğim gibi ikisi de mükemmel demiyorum ama benim tercihim daha farklı. Benim anlamadığım şey ben resmi çeviri harika, hiç hata yok ama diğeri çöp dedim de sanki bu kadar tepki geldi.

Bu arada yalan söylemeyeyim ben resmi çeviriyi bir kez oynadıktan sonra tekrar İngilizceye geri döndüm bilmiyorum belki de yanlış hatırlıyorumdur bazı şeyleri.
 
Son düzenleme:
Öncelikle ben resmi çeviri mükemmel demedim ama 2. oyunda da vardı bu ve o zamanda ne alaka lan bu demiştim ve hala diyorum. Yani Efsunger ne alaka abi birde garkolan yazmışları ben 2. oyunda da demiştim zaten ama o zamanlar pek Witcher oynayan yoktu kimse de umursamadı hatta sözlüklerde bile bu ne alaka diye başlık açmıştım. Kısacası bu konu için bir kaç yıl geç kaldınız ama önemli olan bu değil. Havlayan köpek ısırmaz. Bu bir deyim değil mi? Bu deyimin aynısı İngilizcede de var ve aynen şöyle geçiyor: Barking dog does not bite. Ve evet birebir çeviri yapınca da havlayan köpek ısırmaz anlamına geliyor. Yani her şey sadece Türkçe'ye özgü değil ama Little eye vs. bunların hata olduğunu da reddetmiyorum. Dediğim gibi ikisi de mükemmel demiyorum ama benim tercihim daha farklı.

Mükemmel diyorsun veya demiyorsun, orası beni ilgilendirmiyor. Hiç kimse, hiçbir proje, hiçbir çeviri zaten mükemmel olamaz, tartışma o değil. Ben ne kendimi çevirimi muhteşem görürüm ne de onlarınkini, ne kendi çevirimi kötü görürüm ne de onlarınkini. İkisi de üst kalite çeviriler, konumuz o değil.

Karşılaştırma yapacaksan bile karşılaştırma yaptığın çıkış noktası yanlış. Sen oradaki "kontrol etmek imkansızdı" gibi düz bir çeviriyi (evet düz ve manasız, türkçede hiçbir şekilde kullanımı olmayan bir cümle bu), "ele avuca sığmamak" gibi orijinal ve anlamlı bir çeviriyle kıyaslarken kendine göre oluşturduğun bir kıstas üzerinden eleştirmişsin.

Ben de sana tam tersi örnekleri sundum. Sen bu tür kullanımlar olmayan çevirileri tercih ettiğinden dolayı resmi çeviriyi gözünün daha çok tuttuğunu söylemişsin. Senin bu mantığına göre iki çeviriden de uzak durman gerek. Ama sorun, sanki diğer çeviride hiç böyle şeyler yokmuş gibi varsayıp çevirimize bu yönde eleştiride bulunman.

Tek bir örnek vererek (ciri was impossible to control), buradan yola çıkarak resmi çeviriyi gönüllü çevirinin önüne daha düsturlu çeviri olarak koyan sen değil miydin? Senin sunduğun örneğin aynısını sunuyorum, hala tercihim farklı diyorsun. İki çeviri arasındaki fark olarak bunu gösteren sen değil miydin, ve bu fark sebebiyle resmiyi tercih ettiğini söyleyen sen değil miydin? Daha doğrusu, türkçe çeviriler konusunda tercihinin bu yönde olduğunu söylüyorsun, o halde iki çeviriye de eleştirmeliydin. Benim orada sunduğum cümleyi alıp genelleme yapmadan önce resmi çeviriyle de bol bol oynayıp, aynı şekilde kullanımlar olup olmadığını kontrol etmeliydin.

It's always the same cümlesini Hep aynı terane diye çevirmek senin karşı olduğun yerelleştirme sınıfına girmiyor mu?
Tüm dillerde "Tiyatrocu kesildiler başımıza" anlamında çevrilen (ki biz de öyle çevirdik), sadece İngiliz edebiyatında yer alan Punch and Judy'yi tüm diller arasında bu şekilde yerelleştiren (Karagöz ve Hacivat) çeviriyi de savunmuyor olman gerek.

Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur deyimi İngilizce'den direkt mi alınmıştır sence? Ya da İngilizce'de "raining orders" (emir yağdırmak) diye bir şey var mıdır acep? Çeviri ideolojilerini savunduğun ekip neden bunu direkt olarak "herkese emir veriyor" diye çevirmemiş de deyim kullanmayı yeğlemiş? İngilizcesinde "She gives everyone orders" diyor? Neden yağdırmak?

Bak yanlış anlamanı istemiyorum. "Çeviri" olarak öylesini tercih etmene saygı duyarım. Ben onun tartışmasını yapmıyorum.

Benim garipsediğim nokta, bu konudan yola çıkarak resmi çeviriyi yeğlediğini söylemen. Çünkü ortada bahsettiğin gibi bir durum yok. İki çeviride de aynı kullanımlar mevcut. Ha oturup tek tek sayacak değiliz. Ama iki çeviride de bol bol miktarda bulunuyor. Biriyle bin, diğeriyle en az yüz saat oynamışlığım var, sırf bu hususta yorumlar yapabilmek için.

Hang on! cümlesini Sık dişini diye çevirmeyi yeğlemişler. Senin savunmana göre "Dayan!" diye çevirip geçmeliydiler.

Kısacası bir iki örnekten yola çıkarak genelleme yapman çok yanlış. Hele ki bu genelleme üzerinden belki de binlerce kişinin okuduğu platformlarda yanıltıcı yorumlar yapman daha da yanlış.

Haskeza yorumumu tam okumadığın belli oluyor. Sence ben Little Eye olayına hata dedim mi? Veya bu konuda onları mı eleştirdim? O örneğin amacı kendi ekibimi övmekti. Karşı ekibi eleştirmek değil. Karşılaştırma babında da daha çok özen gösterdiğimizi, witcher evrenini onlardan daha iyi bildiğimizin kanıtı olarak sundum onları. O asla bir hata değildir. Ben asla ondan dolayı onları suçlamam. Alenen CDPR'nin hatasıdır. Ama birçok çeviri ekibi bu hatayı fark edip düzeltmiş. Bizde de aynısı oldu. Bunu fark etmemek hata değildir, sadece evrene ne kadar yakın olduğumuzun bir kanıtı. Çevirimizin neden bir alternatif olduğunu göstermek için. Neden sunmak zorundayım? Bir insan gelip "neden resmi çeviri varken gönüllü ile oynayayım ki" derse ona bir şeyler sunabilmek için. Arada bu gibi özenli detay farkları olmasaydı sence ben kendi çevirimi savunur veya reklamını yapar mıydım? Tam tersine resmi çeviri propagandası yapar, insanlara onu kullanmalarını önerirdim. Ki önermiyor da değilim. Herkes istediğiyle oynamak özgür. Ben sadece burada insanlar merak edip araştırdığında neden gönüllü çeviriyle oynayabileceklerini görmeleri için bu örnekleri sunuyorum. Resmi çeviri kaka, bizimkisi muhteşem keh keh demek için değil.

İki çeviri arasında farkları yukarıda sıraladım. Emin ol şu an imkanı olsa o an o cümleyi çeviren kişi kontrol etmek imkansızdı yerine ele avuca sığmıyordu tarzında bir deyim kullanmak isterdi. O an için aklına gelmemiş ve kullanmamış, düz olarak çevirmiş. Sen ise bunun bir fark olduğunu sanıp buradan karşılaştırma ve genelleme yapıyorsun. Dediğin gibi bir durum olsa Hang on gibi bir cümleyi de Dişini sık diye değil Dayan diye çevirirlerdi. O an çeviren kişi Dayan! diye çevirmenin düz olacağına kanaat getirmiş ve sık dişini demiş. Diğer durumda ise çeviren kişinin aklına gelmemiş. Senin dediğin olay bundan ibaret.

Bu konuda farkımız ne mi? Çeviri genelinde bizim aklımıza bu tür alternatifler daha çok geldi, olay bundan ibaret. Bu da çevirmenin yeteneğiyle ve çalışma şartlarıyla ilgili bir durum. Bu iş, onların ekmek kapısı. Belki süre kısıtlamalarıyla çevirdiler, bu yüzden de yer yer çabucak çevirip fazla düşünmedikleri yerler oldu. Sen fazla düşünmeden düz çevirip geçtikleri yerleri "düzgün türkçe" diyerek sunuyorsun. Yoksa ne deyimler, ne küfürler, ne hakaretler oturtmuşlar onlar da oyuna yeri gelince.

Bu kadar laftan sonra yine de kendimi ifade edememişsem hata bendedir. Diyebilecek başka bir şeyim yok çünkü bu noktadan sonra...

arkadaşlar bu resmi de paylaşıp, tartışmadan çekilmek istiyorum. çünkü gerçekten bıktım ve sıkıldım bir şeyler anlatmaktan. bana hala gelip dog bark bilmem neli deyimler de var, birebir çevriliyor aynı anlamıyla deyip, orada örnek gösterdiğim deyimleri meşrulaştırmaya çalışanlar var.

ben artık sizleri karagöz hacivat ve aşağıdaki nadidelerle baş başa bırakıyorum. bu konuya da bir daha uğramayı istemiyorum çünkü bu konuyu tartışmaktan cidden rahatsız olmaya başladım.

https://s23.postimg.org/w20fmv297/vaybabanin.png

çeviriye siyaset karıştıran ve türkiyedeki %50 lik bir kesim aşağılamak için birtakım kişilerce kullanılan bir hakaretin meşru bir şekilde oyun içerisinde kullanılması. evet, çünkü yerelleştirme değil, adam akıllı, düzgün çeviri.

https://s30.postimg.org/ez67cw5ch/comar.png
https://s24.postimg.org/pn05wbt6t/sarapcanagi.png

Allah'a şükür ki deyimler falan kullanıyoruz, halkı aşağılamak için kullanılan hakaretleri değil. Bizdeki tek çomar köpek ismi. Hakaret olarak kullanmayız biz. Siyaseti çeviriye karıştırmamayı yeğliyoruz. Tarzımız bu. Bizi yeğleyen de bundan dolayı yeğlesin.

https://s28.postimg.org/fmemf0z4d/omar.png

herkese iyi forumlar, herkesin terchinine ve tercihinin sebeplerine de saygım var. sağlıcakla kalın.

"Bence resmi çeviri daha güzel. Cümleler özenle hazırlanmış. İngilizce'deki karşılığı ne ise o verilmeye çalışılmış. Bizim kendi dilimize göre ayarlanması, samimi davranılmak istenilmesi vs. olmamış. Ayrıca ben kendi adıma söylüyorum. Resmi olan konuşmalar benim daha da hoşuma gidiyor. Böyle bir oyuna da böyle bir çeviri yakışır zaten. İyi ki de resmi çeviri çıkacağı zaman indirime girdi de aldım. "

İftaharla bu cümleyi kuran bu gibi yüzlerce arkadaş gördüm bu tür platformlarda. Keşke hepsine ulaşıp şu çomarlı, babanın kemiğili görüntüleri atabilsem. Ama ne yazar, nato kafa nato mermer, akıllarında oluşmuş bir kere önyargı.
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar, CD Projekt RED zaten bazı arkadaşları hayal kırıklığına uğratmış, biz de birbirimizi kırmayalım yok yere. Bu mevzu daha çok uzar. Neticede bu da bir zenginliktir, ne güzel, iki ayrı seçeneğimiz var. Dileyen resmi çeviriyi kullanır, dileyen ilk yapılan çeviriyi.
 
Mükemmel diyorsun veya demiyorsun, orası beni ilgilendirmiyor. Hiç kimse, hiçbir proje, hiçbir çeviri zaten mükemmel olamaz, tartışma o değil. Ben ne kendimi çevirimi muhteşem görürüm ne de onlarınkini, ne kendi çevirimi kötü görürüm ne de onlarınkini. İkisi de üst kalite çeviriler, konumuz o değil.

Karşılaştırma yapacaksan bile karşılaştırma yaptığın çıkış noktası yanlış. Sen oradaki "kontrol etmek imkansızdı" gibi düz bir çeviriyi (evet düz ve manasız, türkçede hiçbir şekilde kullanımı olmayan bir cümle bu), "ele avuca sığmamak" gibi orijinal ve anlamlı bir çeviriyle kıyaslarken kendine göre oluşturduğun bir kıstas üzerinden eleştirmişsin.

Ben de sana tam tersi örnekleri sundum. Sen bu tür kullanımlar olmayan çevirileri tercih ettiğinden dolayı resmi çeviriyi gözünün daha çok tuttuğunu söylemişsin. Senin bu mantığına göre iki çeviriden de uzak durman gerek. Ama sorun, sanki diğer çeviride hiç böyle şeyler yokmuş gibi varsayıp çevirimize bu yönde eleştiride bulunman.

Tek bir örnek vererek (ciri was impossible to control), buradan yola çıkarak resmi çeviriyi gönüllü çevirinin önüne daha düsturlu çeviri olarak koyan sen değil miydin? Senin sunduğun örneğin aynısını sunuyorum, hala tercihim farklı diyorsun. İki çeviri arasındaki fark olarak bunu gösteren sen değil miydin, ve bu fark sebebiyle resmiyi tercih ettiğini söyleyen sen değil miydin? Daha doğrusu, türkçe çeviriler konusunda tercihinin bu yönde olduğunu söylüyorsun, o halde iki çeviriye de eleştirmeliydin. Benim orada sunduğum cümleyi alıp genelleme yapmadan önce resmi çeviriyle de bol bol oynayıp, aynı şekilde kullanımlar olup olmadığını kontrol etmeliydin.

It's always the same cümlesini Hep aynı terane diye çevirmek senin karşı olduğun yerelleştirme sınıfına girmiyor mu?
Tüm dillerde "Tiyatrocu kesildiler başımıza" anlamında çevrilen (ki biz de öyle çevirdik), sadece İngiliz edebiyatında yer alan Punch and Judy'yi tüm diller arasında bu şekilde yerelleştiren (Karagöz ve Hacivat) çeviriyi de savunmuyor olman gerek.

Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur deyimi İngilizce'den direkt mi alınmıştır sence? Ya da İngilizce'de "raining orders" (emir yağdırmak) diye bir şey var mıdır acep? Çeviri ideolojilerini savunduğun ekip neden bunu direkt olarak "herkese emir veriyor" diye çevirmemiş de deyim kullanmayı yeğlemiş? İngilizcesinde "She gives everyone orders" diyor? Neden yağdırmak?

Bak yanlış anlamanı istemiyorum. "Çeviri" olarak öylesini tercih etmene saygı duyarım. Ben onun tartışmasını yapmıyorum.

Benim garipsediğim nokta, bu konudan yola çıkarak resmi çeviriyi yeğlediğini söylemen. Çünkü ortada bahsettiğin gibi bir durum yok. İki çeviride de aynı kullanımlar mevcut. Ha oturup tek tek sayacak değiliz. Ama iki çeviride de bol bol miktarda bulunuyor. Biriyle bin, diğeriyle en az yüz saat oynamışlığım var, sırf bu hususta yorumlar yapabilmek için.

Hang on! cümlesini Sık dişini diye çevirmeyi yeğlemişler. Senin savunmana göre "Dayan!" diye çevirip geçmeliydiler.

Kısacası bir iki örnekten yola çıkarak genelleme yapman çok yanlış. Hele ki bu genelleme üzerinden belki de binlerce kişinin okuduğu platformlarda yanıltıcı yorumlar yapman daha da yanlış.

Haskeza yorumumu tam okumadığın belli oluyor. Sence ben Little Eye olayına hata dedim mi? Veya bu konuda onları mı eleştirdim? O örneğin amacı kendi ekibimi övmekti. Karşı ekibi eleştirmek değil. Karşılaştırma babında da daha çok özen gösterdiğimizi, witcher evrenini onlardan daha iyi bildiğimizin kanıtı olarak sundum onları. O asla bir hata değildir. Ben asla ondan dolayı onları suçlamam. Alenen CDPR'nin hatasıdır. Ama birçok çeviri ekibi bu hatayı fark edip düzeltmiş. Bizde de aynısı oldu. Bunu fark etmemek hata değildir, sadece evrene ne kadar yakın olduğumuzun bir kanıtı. Çevirimizin neden bir alternatif olduğunu göstermek için. Neden sunmak zorundayım? Bir insan gelip "neden resmi çeviri varken gönüllü ile oynayayım ki" derse ona bir şeyler sunabilmek için. Arada bu gibi özenli detay farkları olmasaydı sence ben kendi çevirimi savunur veya reklamını yapar mıydım? Tam tersine resmi çeviri propagandası yapar, insanlara onu kullanmalarını önerirdim. Ki önermiyor da değilim. Herkes istediğiyle oynamak özgür. Ben sadece burada insanlar merak edip araştırdığında neden gönüllü çeviriyle oynayabileceklerini görmeleri için bu örnekleri sunuyorum. Resmi çeviri kaka, bizimkisi muhteşem keh keh demek için değil.

İki çeviri arasında farkları yukarıda sıraladım. Emin ol şu an imkanı olsa o an o cümleyi çeviren kişi kontrol etmek imkansızdı yerine ele avuca sığmıyordu tarzında bir deyim kullanmak isterdi. O an için aklına gelmemiş ve kullanmamış, düz olarak çevirmiş. Sen ise bunun bir fark olduğunu sanıp buradan karşılaştırma ve genelleme yapıyorsun. Dediğin gibi bir durum olsa Hang on gibi bir cümleyi de Dişini sık diye değil Dayan diye çevirirlerdi. O an çeviren kişi Dayan! diye çevirmenin düz olacağına kanaat getirmiş ve sık dişini demiş. Diğer durumda ise çeviren kişinin aklına gelmemiş. Senin dediğin olay bundan ibaret.

Bu konuda farkımız ne mi? Çeviri genelinde bizim aklımıza bu tür alternatifler daha çok geldi, olay bundan ibaret. Bu da çevirmenin yeteneğiyle ve çalışma şartlarıyla ilgili bir durum. Bu iş, onların ekmek kapısı. Belki süre kısıtlamalarıyla çevirdiler, bu yüzden de yer yer çabucak çevirip fazla düşünmedikleri yerler oldu. Sen fazla düşünmeden düz çevirip geçtikleri yerleri "düzgün türkçe" diyerek sunuyorsun. Yoksa ne deyimler, ne küfürler, ne hakaretler oturtmuşlar onlar da oyuna yeri gelince.

Bu kadar laftan sonra yine de kendimi ifade edememişsem hata bendedir. Diyebilecek başka bir şeyim yok çünkü bu noktadan sonra...

arkadaşlar bu resmi de paylaşıp, tartışmadan çekilmek istiyorum. çünkü gerçekten bıktım ve sıkıldım bir şeyler anlatmaktan. bana hala gelip dog bark bilmem neli deyimler de var, birebir çevriliyor aynı anlamıyla deyip, orada örnek gösterdiğim deyimleri meşrulaştırmaya çalışanlar var.

ben artık sizleri karagöz hacivat ve aşağıdaki nadidelerle baş başa bırakıyorum. bu konuya da bir daha uğramayı istemiyorum çünkü bu konuyu tartışmaktan cidden rahatsız olmaya başladım.

https://s23.postimg.org/w20fmv297/vaybabanin.png

çeviriye siyaset karıştıran ve türkiyedeki %50 lik bir kesim aşağılamak için birtakım kişilerce kullanılan bir hakaretin meşru bir şekilde oyun içerisinde kullanılması. evet, çünkü yerelleştirme değil, adam akıllı, düzgün çeviri.

https://s30.postimg.org/ez67cw5ch/comar.png
https://s24.postimg.org/pn05wbt6t/sarapcanagi.png

Allah'a şükür ki deyimler falan kullanıyoruz, halkı aşağılamak için kullanılan hakaretleri değil. Bizdeki tek çomar köpek ismi. Hakaret olarak kullanmayız biz. Siyaseti çeviriye karıştırmamayı yeğliyoruz. Tarzımız bu. Bizi yeğleyen de bundan dolayı yeğlesin.

https://s28.postimg.org/fmemf0z4d/omar.png

herkese iyi forumlar, herkesin terchinine ve tercihinin sebeplerine de saygım var. sağlıcakla kalın.

"Bence resmi çeviri daha güzel. Cümleler özenle hazırlanmış. İngilizce'deki karşılığı ne ise o verilmeye çalışılmış. Bizim kendi dilimize göre ayarlanması, samimi davranılmak istenilmesi vs. olmamış. Ayrıca ben kendi adıma söylüyorum. Resmi olan konuşmalar benim daha da hoşuma gidiyor. Böyle bir oyuna da böyle bir çeviri yakışır zaten. İyi ki de resmi çeviri çıkacağı zaman indirime girdi de aldım. "

İftaharla bu cümleyi kuran bu gibi yüzlerce arkadaş gördüm bu tür platformlarda. Keşke hepsine ulaşıp şu çomarlı, babanın kemiğili görüntüleri atabilsem. Ama ne yazar, nato kafa nato mermer, akıllarında oluşmuş bir kere önyargı.
Bro lütfen. Benim tercihim farklı derken resmi çeviriyi kast etmiştim zaten. Dolayısıyla ilk paragrafı yazma sebebini bile anlamadım. Onun dışında hadi biraz daha derinlere inelim.
Ciri was impossible to control. No telling her what to do. Had to have things her own way, almost always. Why do you ask?
Ciri'yi kontrol etmesi imkânsızdı. Ona, ne yapacağını söylemek mümkün değildi. İşleri hep kendi bildiği gibi yapardı. Neden sordun?
Ciri ele avuca sığmak bilmiyordu, hiç söz dinlemediği gibi hep kendi bildiğini okurdu. Niye sordun ki?
Ciri ele avuca sığmak bilmiyordu. Ele avuca sığmanın TDK'ye göre anlamı ne biliyor musun? Söz dinlememek, baskı altına alınmamak, zapt edilememe anlamlarına geliyor. Ciri zapt edilememe bilmiyordu mu doğru çeviri oldu şimdi? Yoksa söz dinlemiyordu mu oldu? Ama dediği şey Ciri'yi kontrol etmesi imkansızdı. Bak ben iki tarafı da eleştiriyorum ama nedense siz bi eleştiriyi kapalısınız. Hayır bunu da geçtim birini kontrol etmesi imkansızdı diye bir cümleyi günlük hayatta zaten pek sık duyamazsın. Ama burada Ciri'den ve güçlerinden bahsediliyor. Sanki zihnini kontrol altına alıyoruz da hiç yeri yok.

Burası benim mezarım! Ve bu nur görünümlü cadaloz ölümde bile dırdırı bırakmıyor! Sonsuza dek sürecek bir kafa ütüleme… Izdırap!
Burası benim mahzenim! Bu dindar kezban dırdır edip duruyor, ölümde bile yakamı bırakmadı! Ezelden beridir çekiyorum bu çileyi!
Çomar kullandılar diye siyasete girdik yani bu mudur? Kezban kullanıldı diye de ülkedeki bütün Pelinsulara hakaret var o zaman. Bu nasıl düşüncedir yani? Mantığı buraya çıkıyor işte. Ben diyorum ki bu yüzden bunu tercih ediyorum aldığım şey çomar kullandılar yani ülkenin yarısına hakaret için kullanılan laf var. WTF?

Sanki diyoruz hiç hata yok, 23 Studios ne de güzel yapmış oh mis. Bakın arkadaşlar gönüllü uğraşmış emeklerine de saygımız var, iki tarafta alternatif diyoruz ama merhabana da merhaba kardeş.
 
Son düzenleme:
Ciri ele avuca sığmak bilmiyordu. Ele avuca sığmanın TDK'ye göre anlamı ne biliyor musun? Söz dinlememek, baskı altına alınmamak, zapt edilememe anlamlarına geliyor. Ciri zapt edilememe bilmiyordu mu doğru çeviri oldu şimdi? Yoksa söz dinlemiyordu mu oldu?
Yazının gerisine lafım yok da şu kısmı falso. :D Eş anlamlı yapılar cümle içinde birbirlerinin yerine kullanılabilirler diye kim söyledi acaba size ?
 
Uyarı! Bu konu 7 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı