Aileme değer veriyorum. Değer verdiğim eşya olarak eski bi arkadaşımın verdiği not var. Bir de bilgisayarım var değer verdiğim.
Nottan ilerleyelim.
O notu sevmediğiniz biri ayaklarıyla çiğnese yerde, nasıl hissederdiniz? Değer verdiğiniz biri (olmamasını temenni ediyorum) kötü bir durum yaşasa ne tepki verirdiniz?
Duygularınız üzüntü ve öfkeden başka bir doğrultuda izlemezdi o an. İşte, karşınızdaki bir kişi de bu zararı gördüğünde etki alanındaki kişiler, olgular da bu zararı hayli hayli görüyor. Hayalleri, sevdikleri, idealleri; kısacası ardında bıraktığı her ne varsa...
Ortada bir yıkım, inkar edilemeyecek bir tahribat oluşuyor.
Bir çocuğu hasta etseniz, babasını da o çocuk gibi hasta edersiniz, babasını gören çocuk sonrasında daha da fiziksel ve mental açıdan çökmelere maruz kalır. Bu düğümü de kimse kolay kolay çözemez. Kördüğüm desek daha doğru olur.
Sokakta bir adam yere yığılıp öldüğünde, o an onun yaşadığı dünya da (ardında bıraktığı her ne varsa) kendi senaryosunun baş karakteri öldüğünden, artık olmadığından ölür.