IBM 3090 VF
Hectopat
- Katılım
- 22 Mayıs 2018
- Mesajlar
- 155
Sayın üye, bahsettiğiniz teorinin yaklaşımının sorunlu olduğu dolayısıyla doğru sonuçlar vermeyeceği izlenimini edindim. Çünkü nöron hücrelerinin fonksiyonu, duyu organları ile algılanan bütün duyuşsal verileri, sinir sistemi üzerinden beynin ilgili bölümlerine transfer edilmesini sağlamaktır. Vücudun dışından veya içinden duyu organları ile algılanan bütün duyuşsal veriler, yine aynı organlar tarafından nöronların elektriksel olarak iletebileceği form olan sinaptik veri paketlerine dönüştürüldükten sonra, sinir sistemi üzerinden iletilir ve beyindeki ilgili merkezlere ulaşır. Bu işlemler boyunca nöronların “oylama ve karar verme süreçleri” dediğiniz etkinlikleri, tamamen nöronların doğal görevleri olup “bilinç dediğimiz şey” olarak ifade ettiğiniz ve benim “otonom canlının bireysel bilinci” diyeceğim varlık, bu toplam sürecin kendisi olamaz. Canlının bireysel bilinci yâni otonom kişiliği, bu etkinliğin kendisi olmayıp aradaki ilgi sadece, bu etkinlik ile iletilen ve beyinde onun değerlendirebileceği gerçek zamanlı bilişsel bilgiye dönüştürülmüş olan sinaptik “büyük veri”yi kullanmasıdır. Fakat göz ardı edilen veya aslında anlaşılamayan nokta daha önce ifade ettiğim gibi canlının özgün otonom kişiliği olan bireysel bilincin kesinlikle maddesel veya enerji formunda ölçülebilir bir fiziksel varlık olmadığı ve tamamen metafizik kökenli olduğudur. Bilimin ve tıbbın sınırı bu noktada resmen bittiği için, canlının otonom bireysel bilinci ve onun kullandığı en önemli araçlardan biri olan doğal zekânın orijini, erişilemez ve çözümlenemez olarak kalmaya devam edecektir.Bahsettiğim teori tam olarak hücrelerin oylama ve karar alma seçimi kısmına bilinç diyor ve bunun birebir olarak taklit edilmesi de bu açıdan gayet olası. Bilinç dediğimiz şeyin bu hücreler arası veri paketlerinin oylanıp değerlendirilmesi süreci ise bu kesinlikle taklit edilebilir ve hatta geliştirilebilir bir özelliğimiz yani sizin hareket ön kabul şartınız ile benim düşünsel hareket ön kabul şartım eş veya paralel değil.
Ben insanın eşsiz olup eşsiz kalacağına da inanmıyorum. İnanmayacağım çünkü bu mümkün değil benim düşünce sistemime göre. Dolayısı ile fikriniz için teşekkür ederim.
Yapay zekâda bir otonomi varmış gibi gözükse de, bir yapay zekânın onu tasarlayan gerçek kişilerin tasarım sınırları dışına çıkması mümkün olamayacağı için gerçek bir otonomi söz konusu olamaz. Temel sorun veya çözümsüzlük, yapay zekâya sevinme, üzülme, sevme, nefret etme, koruma gibi birçok insanî hissin asla kazandırılamayacağıdır.
Son olarak, canlının vücudu /canlının sinir sistemi /canlının otonom kişiliği yâni bireysel bilinci olarak ifade edilen ilgi ilişkisini mekatronik robot bedeni /elekto-kompleks sensör sistemi / yapay zekâ olarak ifade edilebilecek ilgi ilişkisi ile karşılaştırdığınızda varacağınız kesin sonuç, ikincide ifade edilenin birincide ifade edilen insanların değişik amaçlarla kullanabileceği çok çok gelişmiş bir cihaz olduğudur. Daha ötesi yâni insan toplumunun yeryüzünden silinmesi ve yerine yapay zekâ medeniyeti gelmesi aşırı ütopik bir öngörü olduğu gibi sanırım Yaratıcının da onaylayacağı bir gelecek olmasa gerektir.