Yaşadığımız hayat mı?

Akıntıya ters yüzersen en sonunda yorgunluktan pes eder ve ölürsün. Ülkenin durumuda bu. Millete teselli diye yalan sıkmayın. Kariyer yapmak için çeşitli bankalarda çalıştım, fırsatlarımı değerlendirdim, yıllarca, her zaman bahsedilen “adam kaydırma” işlerini birebir gördüğüm an umudumu kestim.Burada kimse seni işinde iyisin diye fark etmez. Hak ettiğini sana sunmaz. Öyle olsa benim yıllarım daha “verimli” geçerdi :) Yurt dışında hayat var, burada bir hayat yok. Peki geleceğine bakamayan, normal standartlarda bir yaşam hayal edemeyen gençlere verilen tavsiyeler neler? Yurt dışına çık, kendini geliştir. Bu gençler yurt dışına çıkmak istemiyorki? Olduğu ülkede ailesiyle birlikte maddi sıkıntılar yaşamadan mutlu olmak istiyor, var mı kısayolunu bilen? Olsa buraya gelip yazacak mı? Hayır. Benim diyeceğim şudur sana; hayat sürprizlerle dolu. Ailenle, anı yaşa, mutsuz olsan bile gülümse, sevdiğin insanları ve çektikleri zorlukları düşün, buna göre davran. Sadece her ne yapıyorsan onda daha iyi ol. Dediğim gibi, hayat sürprizlerle dolu. Kimse bilge değil, kimse bir şey bilmiyor hayat hakkında. Yaşayıp gör, sadece üzüntü bataklığından çık, orası seni yavaşlatır, sömürür.
Kendin için çabalamadıktan sonra, ülkeyle alakan yok.
Çektiği zorlukları, içinde verdiği psikolojik savaşaları bilmeden birisini “ülkeyle alakan yok” diye soyutlamak yanlış. Siz kendiniz için yaptığınız şeyleri sayın, on kat daha iyisini yaptığımdan size bahsedeyim. Nasıl hissedersiniz? Kaç yaşındasınız bilmiyorum, bir örnek vereyim. 15 yaşındaki çocuk bile ekonominin farkında. Aldığı eğitimin yetmediğinin o bile farkında. Üniversite öğrencilerinin iş bulamadığının farkında. İnsanların boşuna okullara para verdiği düşüncesine kapılmakta bu 15 yaşındaki çocuk. Ne önerirsin, spor yapıyor bu çocuk, kitap okuyor. Ülkesinde mutlu olmak istiyor, normal standartlarda bir yaşam sürmek ve ailesinin yüzünü güldürmek istiyor. Bu ülke bu çocuğa bunu vaad ediyor mu? Okursan söz diyor mu:))) Acınası bir durum içinde olduğumuzu, bu kardeşimizin dediği “yaşadığımız yerin sadece bir toprak parçası olduğu” inancına sizde inanmalısınız, diğer türlü hiçbir şey değiştiremezsiniz. Bu kardeşimiz belki de güzel bir şeyin başlangıcındadır, ya da kendisi için çok kötü bir şeyin. Fakat her zaman farkındalık ve öfke bir şeyleri tetikler. Umursamamazlık, şükretmek değil. Yaşayan bir ölüdür bu ikisiyle bağlı yaşayan insan.
 
Arkadaşlar, arkadaşlar, arkadaşlar. Yine 30 yıllık tecrübeli psikolog gibi ahkam kesmişsiniz. Konuşmak ne kadar kolay değil mi? Öncelikle, güven verici bir yalan yerine, zor bir gerçeği kucaklamak daha iyidir. Şu anda da kapı gibi gerçekler ortada. Konu sahibi, ülkesinin sorunlarından dolayı ümitsizliğe kapılmış ki bu çok doğal. Hayatı hakkında bilgi sahibi olmadığınız insanlara karşı, şöyle git çalış, kendin için yaşıyorsun git bunu değerlendir vs. tarzı cümlelerin içi çok boş onu söyleyeyim. Ülkede genel olarak bi huzursuzluk hakim. Yaşam şartları, iş olanakları, refah seviyesi diplerde. Almak istediğiniz arabalara, bilgisayarlara, evlere sahip olamayacaksınız. Çünkü başarı denilen şey sadece azim ve çok çalışmak ile elde edilmez. İnsanlar bazı etkenleri hep atlar. Fırsatlar, şans, psikolojik durum gibi(bunlar ülkemizde maalesef...). Bunlara sahip değilseniz, başarılı olma ihtimaliniz oldukça düşük. O yüzden polyannacılık oynamanın bir anlamı yok. Konu sahibine tavsiyem şu; her zaman rasyonel bir şekilde fikir yürüt. Ne istediğini bil. Alamayacağın veya elde etmenin çok uzak olduğu şeyler ile ilgili hayal kurma. Yavaş yavaş ilerle. Eğer bulunduğun ruh halinden çok rahatsızlık duyuyorsan da, kafanı, zihnini boşaltacak aktiviteler edin. Her şeyden önemlisi hayatının bir amacı olsun. Yoksa nihilizm içinde akar gidersin.
 
Arkadaşlar, arkadaşlar, arkadaşlar. Yine 30 yıllık tecrübeli psikolog gibi ahkam kesmişsiniz. Konuşmak ne kadar kolay değil mi? Öncelikle, güven verici bir yalan yerine, zor bir gerçeği kucaklamak daha iyidir. Şu anda da kapı gibi gerçekler ortada. Konu sahibi, ülkesinin sorunlarından dolayı ümitsizliğe kapılmış ki bu çok doğal. Hayatı hakkında bilgi sahibi olmadığınız insanlara karşı, şöyle git çalış, kendin için yaşıyorsun git bunu değerlendir vs. tarzı cümlelerin içi çok boş onu söyleyeyim. Ülkede genel olarak bir huzursuzluk hakim. Yaşam şartları, iş olanakları, refah seviyesi diplerde. Almak istediğiniz arabalara, bilgisayarlara, evlere sahip olamayacaksınız. Çünkü başarı denilen şey sadece azim ve çok çalışmak ile elde edilmez. İnsanlar bazı etkenleri hep atlar. Fırsatlar, şans, psikolojik durum gibi(bunlar ülkemizde maalesef...). Bunlara sahip değilseniz, başarılı olma ihtimaliniz oldukça düşük. O yüzden polyannacılık oynamanın bir anlamı yok. Konu sahibine tavsiyem şu; her zaman rasyonel bir şekilde fikir yürüt. Ne istediğini bil. Alamayacağın veya elde etmenin çok uzak olduğu şeyler ile ilgili hayal kurma. Yavaş yavaş ilerle. Eğer bulunduğun ruh halinden çok rahatsızlık duyuyorsan da, kafanı, zihnini boşaltacak aktiviteler edin. Her şeyden önemlisi hayatının bir amacı olsun. Yoksa nihilizm içinde akar gidersin.

Şu forumda gördüğüm gerçekten düşünülerek söylenmiş en iyi ve en akıl dolu yorum. Tebrik ederim, çok güzel özetlemişsiniz. Ağzınıza sağlık hocam.
 
Şu forumda gördüğüm gerçekten düşünülerek söylenmiş en iyi ve en akıl dolu yorum. Tebrik ederim, çok güzel özetlemişsiniz. Ağzınıza sağlık hocam.
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. İnsanlar bir türlü buna fark edemedi. Haddim değil elbette ama intihar fikriniz, bakış açınıza göre ne kadar mantıklı olsa da, böyle bir yola başvurmak etik değil. Tabii ki şu ana kadar hiçbir kişi sebepsiz yere intihar etmedi fakat ne kadar bu psikolojik duruma daha önce hiç girmemiş olsam da, bence kaybedecek bir şeyiniz kalmadığında, hayatınız ile ilgili cesaret edemediğiniz birçok şeyin peşinden koşmak için iyi bir fırsat elde edebilirsiniz. Belki de söylediklerim doğru değildir. Kim bilebilir? Umarım her şey dilediğiniz gibi olur.
 
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. İnsanlar bir türlü buna fark edemedi. Haddim değil elbette ama intihar fikriniz, bakış açınıza göre ne kadar mantıklı olsa da, böyle bir yola başvurmak etik değil. Tabii ki şu ana kadar hiçbir kişi sebepsiz yere intihar etmedi fakat ne kadar bu psikolojik duruma daha önce hiç girmemiş olsam da, bence kaybedecek bir şeyiniz kalmadığında, hayatınız ile ilgili cesaret edemediğiniz birçok şeyin peşinden koşmak için iyi bir fırsat elde edebilirsiniz. Belki de söylediklerim doğru değildir. Kim bilebilir? Umarım her şey dilediğiniz gibi olur.

Eğer Türkiye şartlarında iyi bir yere gelebilirsem bu fikri rafa kaldıracağım elbette. Farkındayım intihar bir çözüm değil ama şartlar çok zor, elimden gelenin en iyisini yapacağım ve gayret göstereceğim. Baktım gerçekten o dönem için 24 yıllık hayatım boyunca bir arpa boyu yol kat edememiş ve hala ailemin eline bakıyorsam. Devam etmek istemem açıkçası ama hayat ne gösterecek bakalım. Her ne kadar bu konuda kesin bir niyet içerisinde olmasam da bu fikir mutlaka aklımın bir ucunda olacak.
 
Benim ailemin maddi durumu ortalama. 19 yaşındayım ve okuyorum. Ben de en az sizin kadar şikayetçiyim. Pandemi başladığından beri kendimi geliştirmeye çalışıyordum ve yabancı dil de bilmem sayesinde programlama ve grafik tasarım sayesinde dövizden büyük paralar kazandım. Şu anki bilgisayarımı böyle aldım. Şimdi bir yıl biriktirip araba almak istiyorum. Oturup şikayet etmekle olmuyor, krizi fırsata çevirmek lazım. Biz Avrupalı gençlerle bir değiliz unutmayın. Onların çektiği derte dert demem, ben kendimi daha güçlü buluyorum mental olarak. Tabi ki hiçbir şey düşünmemeyi ben de isterdim, ekonominin düzgün olmasını vs. Ancak değiştiremiyorsanız kabullenin ve kendiniz için bir şeyler yapın.

Üstte yazılanları okudum. Bu ülkede okuyup da meslek sahibi olmak çok zor. Mühendisseniz iyi bir üniversite şart, avukatsanız iyi bir üniversite ve staj yeri şart, dişçiyseniz tanıdık klinik şart. Bunun gibi bir sürü etken var. Ancak yurtdışına yönelik daha çok şey yapabilirsiniz. İyi bir üniversite kazandıktan sonra düzgün çalışmayla bu kapının açılacağına inanıyorum. Kuzenimde de gördüm zaten. İyi bir okul kazanmak da çok bireysel. Bazı şeyleri insan kendi içinde halletmeli.
 
Memur çocuğu olunca ne oluyor ki? Benim baba memur, kendim de atanana kadar gerçekten memur maaşı anca ayın sonunu görmeye yarıyordu öyle istediklerini elde edemiyorsun, memurdan kastın uzman doktor felansa ona laf yok.
 
Memur çocuğu olunca ne oluyor ki? Benim baba memur, kendim de atanana kadar gerçekten memur maaşı anca ayın sonunu görmeye yarıyordu öyle istediklerini elde edemiyorsun, memurdan kastın uzman doktor felansa ona laf yok.
Eskiden memurlar çok daha iyi durumda oluyormuş. Benim ailem de öyle derdi. Şimdi öyle bir şey kalmadı.
 
Eskiden memurlar çok daha iyi durumda oluyormuş. Benim ailem de öyle derdi. Şimdi öyle bir şey kalmadı.
Kardeş benim baba yıllarca memurluk yaptı tam tersi eskiden hiç değeri yoktu, o dalga geçmek için çıkarılan memur şekerlerini duymuşsunuzdur. Sonradan 2000lerde bir tık iyileşse de şimdi kendimden biliyorum yine çok değeri yok. Yoksulluk sınırının üzerine çıkmak için eşlerin ikisininde memur olması lazım.
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı