Bilgi ve şüphe

Bilginin kaynağı şüphedir. Şüphe de herkes ve her şey için geçerlidir. Sürekli şüphe, bilgiye ulaştirır. Bilgiye ulaştığın vakit, şüpheden uzaklaşırsın. Bu da seni kendinden uzaklaştırır.

Sen, sadece sana göre ve kendince hareket edersen; bildiğin ile bilgi arasında fark oluşur.

Yorumlar

Bilginin kaynağı şüphedir. Şüphe de herkes ve her şey için geçerlidir. Sürekli şüphe, bilgiye ulaştirır.
Saçmalık. Bilginin kaynağı belirli bir veri yığını içinde kurulan bağlantılardır. Bu bağlantıların ürettiği sonuca, yani bilgiye ulaşmak için şüpheye hiçbir şekilde gerek yoktur.
Şüphe bilginin doğruluğunu test etmemize katalizör olan, evrimle oluşmuş içgüdüsel bir davranıştır. Veriler arasında bağlantı üretebilme kapasitesine sahip her varlık (insan, köpek, karınca, bilgisayar gibi) bilgi üretebilir. Ayrıca eğer sürekli her şeyden şüphe edersek bir şey bildiğimizi de iddia edemeyiz. Örneğin birinin altın elementinin metal olup olmadığından şüphelenmesi, altın elementinin metal olup olmadığı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığına ve böylece altının metal olduğunu bilmediği anlamında gelir. Böylece birinin her şeyden şüphe etmesi, hiçbir şeyi bilmemesi anlamına gelir.

Bilgiye ulaştığın vakit, şüpheden uzaklaşırsın.
Az önce sürekli şüphenin bilgiye ulaştırdığını söyledin, fakat eğer sürekli şüphe ediyorsak bilgiye ulaşıp ulaşmadığımızdan da şüphe etmemiz gerekir, bu da bilgiye ulaşıp ulaşmadığımızı bilmediğimiz anlamına gelir. Bu argümanın bir önceki argümanınla çelişiyor.

Bu da seni kendinden uzaklaştırır.
Bilgiye ulaşmak insanı kendinden uzaklaştırıyor mu yani? Bir insanın kendinden uzaklaşması ne anlama geliyor? Bu argüman eksik açıklanmış ve bir insanın kendinden başka bir şey olması anlamsız.

Sen, sadece sana göre ve kendince hareket edersen; bildiğin ile bilgi arasında fark oluşur.
Bilgi mutlak değildir, farklı şekillerde ifade edilebilir. Örneğin yuvarlak akvaryum kavanozundaki bir japon balığı, dışbükey bir camdan baktığı için dünyayı ve doğal fenomenleri bizim algıladığımızdan çok daha farklı algılayacaktır: Işık, ona göre doğrusal bir yol değil de bükülmüş bir yol izleyecektir ve gerçeklik algısı bizimkinden tamamen farklı olacaktır. Ancak japon balığının bu çarpıtılmış gerçeklik algısı onun doğru bilgi edinmesini engellemeyecektir. Kavanozunun dışbükey camından teleskobuyla gezegenleri inceleyip nasıl bir yörünge izledikleri bilgisine ulaşabilir. Elbette onun elde ettiği yörünge bilgisi bizimkinden çok daha farklı olacaktır fakat gezegenlerin gelecekteki konumlarını bizimkiyle aynı doğrulukta kestirebildiği için onun yörünge bilgisiye bizim yörünge bilgimiz aynı doğrulukta olacaktır.
Gördüğün gibi, Japon balığı kendi gerçeklik algısına göre hareket etmesine rağmen edindiği bilgi bizim kendi gerçeklik algımızla edindiğimiz bilgiyle aynı doğrulukta, bu metafor ile bilginin ve ifadesinin mutlak olmadığı, bilginin aynı doğrulukta farklı şekillerde ifade edilebildiği gösterildi ve "Sen, sadece sana göre ve kendince hareket edersen; bildiğin ile bilgi arasında fark oluşur." argümanı çürütüldü.
 
Son düzenleme:
Veriler arasında bağlantı üretebilme kapasitesine sahip her varlık (insan, köpek, karınca, bilgisayar gibi) bilgi üretebilir.

Bilgi, üretilmez. Zaten vardır ve bilinç onun farkına vararak, bunu kendine göre tarif eder ki verdiğiniz altın örneğinde de bu geçerlidir. Altının metal özelliklerini taşıdığına dair yeterli veriye ulaşıldığında, onun metal olduğunu onaylamış oluruz ki biz onu metal diye isimlendirdiğimiz için o metal değildir, o zaten metaldir.

Az önce sürekli şüphenin bilgiye ulaştırdığını söyledin, fakat eğer sürekli şüphe ediyorsak bilgiye ulaşıp ulaşmadığımızdan da şüphe etmemiz gerekir, bu da bilgiye ulaşıp ulaşmadığımızı bilmediğimiz anlamına gelir. Bu argümanın bir önceki argümanınla çelişiyor.

Çelişki değil aslında, mutlak bilginin varlığını kabulden doğan bir bakış ki bilginin kanıtlanması sonrasında şüphenin ortadan kalkmasına işaret ediyor.

Kavanozunun dışbükey camından teleskobuyla gezegenleri inceleyip nasıl bir yörünge izledikleri bilgisine ulaşabilir. Elbette onun elde ettiği yörünge bilgisi bizimkinden çok daha farklı olacaktır fakat gezegenlerin gelecekteki konumlarını bizimkiyle aynı doğrulukta kestirebildiği için onun yörünge bilgisiye bizim yörünge bilgimiz aynı doğrulukta olacaktır.

Bu farazi ve doğrulanabilir bir iddia değil ki hadi gezegenlerin yörüngeleri hakkında bir veriye ulaşabildiğini ve bizimki ile kesiştiğini varsayalım. Gezegenlerin boyutları hakkında bir veriye ulaşırsa, bizim ulaştığımızdan farklı olacağı kesindir. Bir ya da iki bilginin kesişmesinden hareketle, her bilgi aynı olur denilebilir mi?

Sen, sadece sana göre ve kendince hareket edersen; bildiğin ile bilgi arasında fark oluşur." argümanı çürütüldü.

Çürütüldüğünü zannetmiyorum ki bahsettiğim mevzunun temeli; ön kabulleri meşrulaştırmaya dayalı tek taraflı bakışın sonunda kendince bilgi zannettiğinin, aslolan bilgiden farklı olmasıdır. Bunun bertarafi da diğer bakışlara kulak vermekle, neyi bildiğini bilmekle ilişkilidir.

"Kendine uzaklaşmak" olarak ifade ettiğim kısım da "kendine dışardan, tarafsızca bakmak" aslında, yoksa başkalaşmak ile ilgili değil.

Aslında genel olarak şüphe ile başlayıp, kendisinden şüphe edilmeyecek olana ulaşabilmek ile ilgili. Eğer mutlak bilgi mevcutsa bizim ona yönelmemizi saglayabilecek ilk adım, bildiğimizi sanma aşamasından kurtulabilmek için "ya bildiğim her şey yanlışsa?" sorusunu sorabilmektir.
 
Son düzenleme:
Bilgi, üretilmez. Zaten vardır ve bilinç onun farkına vararak, bunu kendine göre tarif eder ki verdiğiniz altın örneğinde de bu geçerlidir. Altının metal özelliklerini taşıdığına dair yeterli veriye ulaşıldığında, onun metal olduğunu onaylamış oluruz ki biz onu metal diye isimlendirdiğimiz için o metal değildir, o zaten metaldir.



Çelişki değil aslında, mutlak bilginin varlığını kabulden doğan bir bakış ki bilginin kanıtlanması sonrasında şüphenin ortadan kalkmasına işaret ediyor.



Bu farazi ve doğrulanabilir bir iddia değil ki hadi gezegenlerin yörüngeleri hakkında bir veriye ulaşabildiğini ve bizimki ile kesiştiğini varsayalım. Gezegenlerin boyutları hakkında bir veriye ulaşırsa, bizim ulaştığımızdan farklı olacağı kesindir. Bir ya da iki bilginin kesişmesinden hareketle, her bilgi aynı olur denilebilir mi?



Çürütüldüğünü zannetmiyorum ki bahsettiğim mevzunun temeli; ön kabulleri meşrulaştırmaya dayalı tek taraflı bakışın sonunda kendince bilgi zannettiğinin, aslolan bilgiden farklı olmasıdır. Bunun bertarafi da diğer bakışlara kulak vermekle, neyi bildiğini bilmekle ilişkilidir.

"Kendine uzaklaşmak" olarak ifade ettiğim kısım da "kendine dışardan, tarafsızca bakmak" aslında, yoksa başkalaşmak ile ilgili değil.

Aslında genel olarak şüphe ile başlayıp, kendisinden şüphe edilmeyecek olana ulaşabilmek ile ilgili. Eğer mutlak bilgi mevcutsa bizim ona yönelmemizi saglayabilecek ilk adım, bildiğimizi sanma aşamasından kurtulabilmek için "ya bildiğim her şey yanlışsa?" sorusunu sorabilmektir.
Bilgi yorumdur. Diller bilgiyi kendince açıklar, yani yorumlamış olur. Bu nedenle bilgi zaten yoktur. Onu açığa kavuşturacak bir irade gerekmektedir. Bilginin temelindeki materyallerin ve mantığın yaratılmış olması bilginin kendi varlığına delil değildir. Bilgi açıklanacak birşeydir. Bulunacak değil. Şüpheleri bu materyal ve mantıklar üzerinden yaparsın ve bilgiyi kendi yolun, kendi ifadelerin ile açıklarsın (yorumlarsın) ve diğer materyaller (çoğunlukla diğer bilim adamları, yani insanlar) bu açıklamanı doğrular ya da düzenleme getirirler. Bu düzenlemeyi herkesin ağzından değil kişisel ağızdan yaparsın, yani yorumlarsın. Diğer insanlar veya materyaller tarafından kanıtlanması durumunda, kısaca bu çokluğun artması durumunda ise bilgi mutlakiyeti tanımlanmış olur.
Bu açıklama ile şu ifadelere varabiliriz:

Hiçbir bilgi evrendeki her materyalin kabul edeceği veya kanıt ögesi taşıyabileceği kesin değildir.

Hiçbir bilgi tanrıdan ulaşmadığı müddetçe doğruluk mucizesine sahip değildir.

Hiçbir bilgi açıklanmadan elde edilemez.

Bu nedenle:

Tüm bilgiler aslında bir yorumdur.

Tüm bilgiler kesin bir doğruluk ifadesi taşımaz. Bazıları da hiç taşımaz.

Tüm yorumlar kesinlikle tam anlamıyla doğru olamaz.

Bilgiler kanıt, çoğunluk gibi süzgeçlerden geçmediği müddetçe doğrulukları sezgi ve inanca dair kılınmıştır.

Bilgi ebedi değildir. Mutlakiyeti kabul edilişi ile başlar.
 
Bilgi yorumdur. Diller bilgiyi kendince açıklar, yani yorumlamış olur. Bu nedenle bilgi zaten yoktur.

Şu zaten, bilgiye dair yanlış bir bakış. Suyun kütlesi bir bilgidir ve bunun sıcaklıkla değişmesi de bir bilgidir. Biz bunu farketmesek de yorumlamasak da o bir bilgidir ve gözlemlenebilir ya da doğrulanabilir. Bizim bunu ne için kullandığımız ya da işimize yarayıp yaramadığı başka bir husustur. İçerikle, kavramı birbirine karıştırmamak lazım.
 
Son düzenleme:
Şu zaten, bilgiye dair yanlış bir bakış. Suyun kütlesi bir bilgidir ve bunun sıcaklıkla değişmesi de bir bilgidir. Biz bunu farketmesek de yorumlamasak da o bir bilgidir ve gözlemlenebilir ya da doğrulanabilir. Bizim bunu ne için kullandığımız ya da işimize yarayıp yaramadığı başka bir husustur. İçerikle, kavramı birbirine karıştırmamak lazım.
Bilgi ile gerçeği ayırt ederek düşündüm. Gözle görülür her gerçek aynı zamanda bir bilgi olabilir EĞER ONUN BİR BİLGİ OLDUĞUNU BİLİYORSAK ancak onun bilgi olduğunu kabullenmeyen, çünkü terim anlamıyla bilginin ne olduğunu ve kendisinde ne tür işleve sahip olduğunu bilmemesi bize bilginin yokluğunu gösterebilir. Gözlemlenen veriyi açıklamaktır bilgi. Gözlemlersen, gözlemlemiş olursun. Bilgi üretmezsin, ya da bulmak..
 
Burada da nesnel bilgiyi, tamamen görmezden geliyoruz. O vakit, kanıt dediğinizin de bir anlamı olmuyor. Hüküm ve karar da anlamsız kavramlar.
Nesnel bilgi; herkesçe kabul görülen bilgi olarak değerlendirdiğimizde bile birçok felsefecinin bu konu üzerinde farklı yorumlar yaptığını görmekteyiz. Bilginin nesnelliği onun açıklanmasındaki veriminde saklı. Bu verim evren, mantık, insanlar gibi çoğullukla uyum sağlıyor ve çoğulluğun kabul doğrularına bir yenisi daha ekleniyor.
 
Nesnelden kastınız ebedi gerçeklikse onu reddedemem. Ama bilgisini kanıtlarsam düzenleme yapabilirim. Çürütemem.
 
Bilgi ile gerçeği ayırt ederek düşündüm. Gözle görülür her gerçek aynı zamanda bir bilgi olabilir EĞER ONUN BİR BİLGİ OLDUĞUNU BİLİYORSAK ancak onun bilgi olduğunu kabullenmeyen, çünkü terim anlamıyla bilginin ne olduğunu ve kendisinde ne tür işleve sahip olduğunu bilmemesi bize bilginin yokluğunu gösterebilir.

Nesnel bilgi; herkesçe kabul görülen bilgi

Gerçek ve hakikat, ikisi de birer bilgidir zaten. Eğer "gerçek vardır" dersek, öncelikle hakikati sorgulamamız gerekmez mi? Ki en baştaki tam kuramadığım ya da ifade edemediğim husus da bu sanırım.

Nesnelden kastınız ebedi gerçeklikse onu reddedemem. Ama bilgisini kanıtlarsam düzenleme yapabilirim. Çürütemem.

O vakit, bunun karşıtı da "gerçek yoktur" olur. Buradan da ne kadar bir çoğulluğa uyum sağlayabilen bir bilgiye ulaşılabilir?
 
Gerçek ve hakikat, ikisi de birer bilgidir zaten. Eğer "gerçek vardır" dersek, öncelikle hakikati sorgulamamız gerekmez mi? Ki en baştaki tam kuramadığım ya da ifade edemediğim husus da bu sanırım.

O vakit, bunun karşıtı da "gerçek yoktur" olur. Buradan da ne kadar bir çoğulluğa uyum sağlayabilen bir bilgiye ulaşılabilir?
gerçek ile gerçeğin bilgi edeceğini düşünmüyorum. Bilgi terimini soyut anlamda kullanmak gerek. Sonuçta bilgi yolu diye birşey var ve her madde bu yol ile açığa kavuşabilir. (açıklanma yoluyla)
 
Gerçek ile gerçeğin bilgi edeceğini düşünmüyorum. Bilgi terimini soyut anlamda kullanmak gerek. Sonuçta bilgi yolu diye birşey var ve her madde bu yol ile açığa kavuşabilir. (açıklanma yoluyla)

Gerçek ile hakikat farklı olgulardır. Hakikat, gerçeğin bilinç tarafından yorumlanmış hâlidir. Gerçek, bilgi ihtiva etmezse bilinç onun hakkında bir yorumda bulunabilir mi? Ya da ona ulaşabilir mi?

Diğer bir noktada gerçek; "doğru bilgi" anlamını da barındırır ki her şekilde, bilgi olarak nitelenebilir.

Bir de konu ile ilgili olması sebebiyle şu yazıma da bir göz atmanızı rica ederim.

 
Son düzenleme:
Gerçek ile hakikat farklı olgulardır. Hakikat, gerçeğin bilinç tarafından yorumlanmış hâlidir.
Bu dediklerinize göre sizin ifade ettiğiniz "hakikat" terimi ile kendimce açıklamış olduğum bilgiyi karıştırıyorum demektir. Düşünüp araştırmam gerek.
Gerçek, bilgi ihtiva etmezse bilinç onun hakkında bir yorumda bulunabilir mi? Ya da ona ulaşabilir mi?
bilgi ihtivasını ben veri olarak değerlendiriyorum mesela. Çünkü bu cümlede hemen hemen veri anlamında kullanılmış. Veri yoluyla açıklanan bir bilgi var. Bilgi üzerinden değil.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Andar Han
Okuma süresi
1 dakika okuma
Görüntüleme
376
Yorumlar
13
Son güncelleme

Hayat kategorisindeki diğer girdiler

Andar Han adlı kullanıcının diğer girdileri

  • Rüya
    Rüyalar içinde kabuslar, Kabuslarla sarılmış rüyalar Karanlık bulaşmış her birine Aydınlığın...
  • Aslın ziyanı
    Kazanmak ya da kaybetmekten ziyade Anlamak veya değer bilmektir, aslolan Kendinin farklı...
  • Bence
    Benim en fazla bildiğim, bendir. Kudretimin tesirini hissedebileceğim Lakin sözümü...
  • Korku
    Korkuyorum, Korkumun sebebi; Çekeceği acıları anlamlandıramayacak olan sevdiklerim Sevmediklerim...
  • Bilgi türleri hakkında
    Bilginin sınıflandırılması, birbirinden ayrılması; düşünsel devinimin bir parçasıdır. Suyun...

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı