Toplumsal Bir Kavram Üzerine Genç Bir Beyinden, ''Hoşgörü''

''Hoşgörü'' nedir ? Öncelikle benim üzerinde duracağım ve sizlere düşüncelerimi anlatmaya çalışacağım ''Hoşgörü''yü tanımlayayım.
Yani bir toplum içerinde, farklı kimlik, etnik köken, din, dil, kültüre sahip birtakım kişilerin, toplulukların veya insanların diğer azınlıklara veya çoğunluklara olan ''Tahammül'', ''Müsammaha'', ''Katlanma'' ve ''Görmezden görme'' anlamında kullandığımız, toplumsal bir yargı olan ''Hoşgörü''den bahsediyorum kesinlikle. Evet evet ! Kesinlikle tam olarak bunun üzerinde durmak istiyorum. Konuya başlamadan önce yani içinde bulunduğum ''Kompozisyon''u amacına uygun olarak kullanmak istiyorum. Giriş usülüne uygun olarak, insanlara fikirlerimi ve düşüncelerimi zorla okutmadan önce belirtmek istediğim birtakım önemli noktalar var. Bunlardan bahsetmem gerekirse, öncelikle yazacaklarımı taraflı olarak okuyan kitle kesinlikle rahatsız edici bulacaktır. Biraz ''Hoşgörü''nün ütopik yanlarını da ele alacağım. Yani varolması imkansız, ama benim düşünce sistemime göre mükemmel olanı tasvir etmeye çalışacağım. Elbette uygun görmediğim ahlaki kuralları, düzenleri ve inanışları kendi ütopyamdan uzaklaştıracağım. Burada söylemek istediğim şu değil, ''Falan dine, inanca mensup bunu okumasın.'' bu şekilde bir yargıda bulunamam. O kadar ehemmiyetli değilim. Söylemek istediğim şu, yazının giriş metninden çıktığınızda okuyacaklarınızın tamamiyle hümanist duygular ile yazıldığını, bir hümanist tarafından yazıldığını, merkezinde din, dil, ırk ve dinin yarattığı ahlaki düzen değil de tamamen insan merkezli bir ütopya betimleyeceğimi belirtmek isterim.

Dünya'nın hiçbir zaman mükemmel bir yer olmadı. Ama mükemmeli deneyenler oldu, her ne kadar başarısız olsalar da ve toplum tarafından dışlanıp, mükemmeliyete karşı zihniyetler her zaman yaptıkları hataları ve kirli işleri bu insanların üzerlerine adeta kirli çamaşır gibi yıktı. Şöyle bir düşününce, insanlar neden mükemmeliyete karşı çıkarlar ? Aslında cevabımız basit. Kendi inanç sistemlerine uygun görmedikleri tabiri caiz ise farklı olanı dışlama, yok etmek istemeleri. Peki bunu neden yaparlar ? Bize her defasında inançlarının tamamı ile büsbütün ''Hoşgörü'' üzerine kurulu olduğunu, yaptıkları iyiliklerde bile dayatmaya çalışır bu insanlar. Bu denli hoşgörü ve gövde meraklısı insanların, kendinden olmayanları yok etmeye çalışması açıkça görüldüğü üzere, büyük ironidir. Lafı dolaştırmayı pek sevmem. Düşünce sistemime yakın olan insanlar demek istediklerimi, tasvir ettiklerimi beyinlerinde canlandırdıklarını düşünüyorum.

Hemen kendi toplumumuzu ''Hoşgörü'' başlığı altında alalım. Demin bahsettiğimiz üzere ülkemizde insanların kutuplaştığı tek nokta inançlar. İnançların farklı olması bir kenara, aynı inanç sisteminde fakat farklı mezhepte olan insanların öldürülmesinin mübah olduğu bir toplumda yaşıyoruz. İşte bu, fanatizmin korkunç yüzü, 21. yüzyılda içinde bulunduğumuz karanlık çağın çirkin yüzü. Konudan fazla uzaklaşmayalım, ben dini inancı olmayan bir ateistim. Ama müslümanların ağırlıklı olduğu bir toplumda yaşıyorum. Her zaman savunduğum gibi, hiç bir insanı dini inancı için yargılamam. Ayrımcılık yapmam. Çünkü ben insanları insan olduğu için sevebilen bir kişiyim. Peki ya hoşgörü düşkünü müslüman kardeşlerimiz de böyle düşünüyor mu ? Elbette hayır... Söz meclisten dışarı, bazı müslümanlar dini ''Din'' bir düşünce sistemi olarak ''Bireysel'' olarak yaşamayı başarabiliyorlar. Benim ve onun standartları arasındaki ince çizgiyi farkedip, bu çizgiyi geçmeye hakkının olmadığını bilen müslümanlar elbette var. Lütfen bu insanlar kendilerini istisna olarak görsün. Onlara saygım sonsuz. Diğerlerine geçelim, içinde bulunduğumuz toplumda insanlar İslamiyet'i bireysel yaşamak istemiyorlar. Nasıl isteyebilirler ki ? Sürekli propagandaya yönelik, kendisinden olmayanı dışlayan, hoşgörüden bahseden fakat kendisinden olmayanı kendinizden yapmayı emreden, eğer katılmayı reddederseniz açıkça ''Öldürmeyi emreden'' bir dinden söz ediyoruz. İslamiyet'i insanlardan bireysel olarak istemek işte tam olarak evet tam olarak bu noktada tabiri caiz ise, ''İmkansız''. Çünkü inanç sistemleri açıkca ''Öldürmeyi'' ve din olmaktan daha farklı olarak, bir ülkenin nasıl yönetileceğine dair bir rejim gösteren, toplumsal yapının nasıl olması gerektiğini gösteren, insanların nasıl arkadaşlık etmelerini ve nasıl selamlaşmalarını ve hatta eşiniz ile nasıl cinsel ilişkiye girmeniz gerektiğini anlatan bir din ile karşı karşıyayız. Kesinlikle bu bir dinden daha fazlası, bir ''Karabasan, faşist bir rejim, makineleşmiş ve kalpsiz insanlar yaratan ve onlara hükmeden bir rejim''. Ramazanda sigara içen kadını döverek öldürebilen fanatiklerinin bulunduğu, evlenmeden ilişkiye girdikleri için taşlanarak öldürüldüğü, kendinden olmayanlara karşı bariz bir öldürme isteği taşıyan dinin mensuplarından bahsediyoruz. Her şeye rağmen bu dinin, bu fanatiklerin, bu katillerin size ''Hoşgörü''den bahsetmesi sizce de net bir ironi değil mi ?

Eğer düşünceniz kısıtlanıyorsa, fikirlerinizi kesin hükümlerle belirtemiyorsanız, belirttiğinizde öldürülüyor, düşüncenizden dolayı yargılanıyorsanız ve bunların tamamımın ana nedeni dinin ahlaki yapısının bir toplum tarafından kabul edilmesinden kaynaklıdır. Burada hoşgörü yoktur. Hoşgörü bu değildir ! Hoşgörü ''Ermeni soykırımını vardır ve halkı bilinçlendiriyorum.'' diyen Hrant Dink'i düşüncelerinden dolayı öldürmek, Orhan Pamuk gibi güzide bir yazarımızı ''Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi.'' cümlesinden dolayı yargılamaya çalışmak hoşgörü olamaz ! Yukarıdaki cümlesinden yargılanan Orhan Pamuk'a açılan dava ise daha komik. ''Türk'lüğe hakaret''... Hakaretin ne olduğuna ilişkin bir blog daha yazmak isterdim. Hakaret nedir biliyor musunuz ? Burada kısaca üstünde durmak istiyorum. Hrant Dink'in katili olan Ogün Samast hakkında, ''O adam elleri öpülesi bir adam.'' şeklinde konuşan insanların yaptığı harekettir. ''Hepiniz Ermenisiniz, Hepiniz Piçsiniz.'' adlı pankartlarla sokakta dolaşan yazarlar ve insanlardır hakaret eden. Peki bu nefret söyleminde bulunan ve katil elini öpebilecek derecede şerefsiz insanları kim yargılıyor ? Cevap ; ''Hiç kimse.''.

Yaşadıklarımızın ana nedenine gelirsek, Müslümanların alevi ve ateist, aydınları ''Sivas Katliamı'nda'' diri diri yakmaya çalışması, katil eli öpen insanlar yetiştiren, kendinden olmayanlara piç diyen, ramazanda sigara içtiği için öldürülen, kızlarını okutmayıp danışmada bayan doktor isteyen insanların kısacası toplumumuzun içinde bulunduğu durumun tek nedeni, ''Hastalıklı Hoşgörü'' anlayışımız.'' Söylemek ve anlatmak istediklerim... O kadar fazla ki ve o kadar betimleyemeyecek duygular taşıyorum ki... Keşke bir edebiyatçı, bir ressam olabilseydim diyorum. Böylesi çok daha kolay olurdu. Einstein'ın dediği gibi,

''Bir insanın ahlaki davranışları, eğitime ve sosyal bağlara dayanmalıdır, dini dayatmalara gerek yoktur. Ölümden sonra ceza korkusu ve ödül iştahıyla hareket eden kişi zavallıdır.''

Yorumlar

Mükemmel bir yazı. Ama olumsuz yorum gelmediğine göre yazıyı okumaya üşenmiş okumaktan üşenen arkadaşlar. Bahsettiğim şeyleri anlatmışsın.
 
Varsın okumasınlar, düşüncelerimizi öğrenmelerini istediğimiz kesim, olaylara objektif bakabilen bir kitle. Değil objektif olmak, yazı okumaya dahi üşenen insanların ne olumlu, ne olumsuz yorumlarına zaten ihtiyacımız yok bence.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Kaan Arslan
Okuma süresi
4 dakika okuma
Görüntüleme
662
Yorumlar
2
Son güncelleme

Genel kategorisindeki diğer girdiler

Kaan Arslan adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı