Tanrıyı Tanıma Problemi

Ressamı bulmak için resmi görebilmek lazımdır. Gözlerinizi kapatarak ressamı ararsanız bulabilir misiniz? Allah peygamber ile gözlerinizi açın diyor. Siz diyorsunuz ki hayır gözlerim kapalı kalacak. İşte kapalı gözlerle böyle yorumlar yaparsınız, ayın yarılması fizik yasalarına aykırı, biliyoruz. Fizik yasalarına aykırı olduğu için adı mucize zaten.

Ressam düşünün karşısındaki bir manzara hoşuna gidiyor ve bunu resmetmek istiyor. Alıyor eline kalemini boyalarını vs. çok güzel derecede bir tablo çıkarıyor ortaya, şimdi bu ressam kendini ıspatlamak için bu resmi yaptı demek, ne kadar mantıklı?

Resim ortadadır. Görüp anlayabiliyorsan. Algılayabiliyorsan. Senin de hoşuna gider takdir edersin. Anlayamıyorsan, resme boş boş bakarsın. Baksana ressam kendini ispatlamak için resim yaptı bu ressamları da anlamıyorum dersin.

Allah tüm benzetmelerden münezzehtir. Anlamanız için böyle örnekler veriyorum.

Argümanlarda laf edilemeyecek gibi değil ki!

Bu soruları artık ordinaryüs ateistler bile sormuyor. Hala haşa Allah'ı kim yarattı ya da Allah kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi gibi akıldan ve mantıktan uzak sorularla karşılaşmak çok tuhaf geldi. Bu soruları soran Kuran'ı okumuyor okumuyor, ateizmi de araştırmıyor sanırım. İnsan bir şeyler yazmadan önce acaba buna bir cevap vermişler mi diye interneti araştırır. Suyu çıkarılmış soruları tekrar tekrar sormaz. Varsa mantıksız gelen yerleri onları tartışalım.

Bilim her şeyi çözmüştür ya da insanın 2 kolu var 3 kolu olmalıymış dediniz gibi bir şey demedim zaten. Sadece bu mantıkta düşündüğünüzü söyledim.

Siz şimdi bel ağrısı var diye omurgaya ya da iskelet yapısına bir tasarım değildir mi diyorsunuz?

Gerçekten mantığınıza şaşmamak elde değil. İnsanı hayretler içerisinde bırakıyorsunuz.

Bir iskelet yapısı düşünün hiç ayakta durmasa bile (ki duruyor) bir tasarıma sahiptir. Dersiniz ki, bunu kim yaptı. Ayakta durup durmamasının bir önemi yoktur. Ayakta durmuyorsa, belki aklımızın almadığı bir nedeni vardır. Ayakta durmaması onu bilinçli bir varlığın yapmadığı manası taşımaz. Ayakta durmuyor diye bu iskeletin bir tasarımı olduğu gerçeğini de değiştirmez ki sadece iskeletten bahsediyoruz. İnsan vücudu çok daha kompleks bir yapıya sahiptir. İskelet sadece basit bir örnektir.

Yazılanlar ortadadır. Kimin boş yapıp yapmadığı görülüyor.

Oksijenden haberi olmaması, yemek içmekten haberi olmamasından kasıt, böyle bir bilgisinin olmadığını söylüyorum. Kendisinde henüz dişleri oluşmamış. Ona desen ki dışarıda ağzınla yemek yiyeceksin.

Ona mantık oturtabilir mi?

Dişleri yokken kafasında ne canlandırabilir?

İşte sizlerde böylesiniz. Bizim için oluşturulan yasalar içerisinde değerlendiriyorsunuz her şeyi...

Ne içinde ne dışında! O bir örnektir.

Örnekte güzel manipüle edilmiş elinize sağlık :)

Bu bir örnektir. Örnekte bakterinin insan vücudunu anlayamadan yorum yapmasından yani sizin mantığınızdan bahsediliyor. Bakteri insandaki organları nasıl bilsin, gözü var görüyor kulağı var duyuyor. Bunlar bakteriye göre akledilemez bilgilerdir. Ama bakteri çıkmış duymak diye bir şey mi olur? Görmek diye bir şey mi olurmuş diyor.

Özet: Bu kalemin bile bir yaratıcısı varsa bu koca kainatın nasıl yaratıcısı olmayabilir.
 
Tanrı kendini gösterse veya doğaüstü olaylarla varlığını gösterse, o zaman sınanmanın, dinin ne anlamı kalacak? Herkes kayıtsız şartsız inanacaktır. Gözünün önünde evrenin ayarlarıyla oynayan biri olsa, öldürüp diriltse muhtemelen psikolojik sıkıntıları olmayan her insan inanır Tanrının varlığına. Tam olarak Kuran'ın neresinde geçtiğini bilmiyorum bunun ama bir şey anlatmak isterim bu konu ile alakalı. "Cebrail a.s çok uzun bir namaz kılıyor(ya çok fazla rekattan oluşan bir namazdı ya da 2 rekattan oluşan fakat çok uzun süren bir namazdı net hatırlayamadım) ve peygamber efendimiz s.a.v'e; "ey muhammed ben **** rekat namaz kıldım, ibadet etmiş oldum sence cennetin kapıları bana açılmış mıdır? diye bir soru sorar. peygamber efendimiz s.a.v ise cevap olarak cebrail a.s'e; Gün gelecek ümmetimin kıldığı 2 rekat namaz, ettiği ibadet, senin ibadetinden çok daha sevap olacaktır." Şeklinde cevap verir.(dediğim gibi cümlesi cümlesine net hatırlamıyorum rakamları yanlış söylemiş olabilirim ama anlatmak istediğim şeyi anlayın yeterli) Burada ki çıkarılması gereken ders; Peygamberlerin yaşadığı dönemlerde bir dine inanmak çok daha kolaydır çünkü binbirtürlü mucizeler, doğaüstü olaylar gerçekleşiyor. örneğin; Peygamber efendimizin elinde ki taşın dillenip konuşması, İbrahim a.s'in ateşe atılıp yanmaması, Hz. Musa'nın bir gölü ortadan ikiye bölmesi vs. gibi bir sürü mucize karşısında o zamanlarda yaşayan insanlar çok daha kolay bir şekilde bir dine inanabilir. Fakat günümüze geldiğimizde insan mucize gördüğü için değil gönlünden geldiği için bir dine inanıyor, ibadetini ediyor. Dinlere göre insanlar sınanmak için test edilmek için yaratılmıştır. Hâlâ çıkıp birileri; "Madem Allah kullarını çok seviyor neden kullarının ölmesini sağlıyor neden kötü yola düşmesini sağlıyor" vs. gibi şeyleri ortaya atarak dine inanmadığını söylüyor. Arkadaşlar Tanrı eğer varlığını doğaüstü şeylerle kanıtlamaya çalışsa ne anlamı kalır test edilmenin, sınanmanın? Kıyamet alametlerinden olan "Deccal"in dünyaya indiğinde "Ben Tanrıyım" diyerek ölüleri dirilteceği, birkaç doğaüstü olaylar yaşatarak insanları kendisine inandırttıracak. Kuran'da da bu olay yazar ve bazı insanların "Deccal"in tanrı olduğuna inanacağı ve onun peşinden gideceği de yazar.
 
Dinsiz bireylerin bir kısmında tanrıyı kabul etmelerinin şartı onu bizzat görmeleri veyahut başka bir yolla deneyimlemeleridir. Ancak; tanrı direkt kendisi yeryüzüne inse ve bizimle iletişime geçse bile, onun tanrı olduğundan nasıl emin olur ve inanabiliriz?

Bu problemin oluşmasının asıl sebebi tanrıyı nasıl tanıdığımızdır. Tanrının kendisi ve sıfatları sonsuzdur, daha üst seviyesi yoktur. Bizim tanrıyı görüp, tanrı olduğunu idrak edebilmemiz için sonsuzu tecrübe etmiş olmamız gerekir. Eğer sonsuzu tecrübe etmezsek, yeryüzüne inen varlığın tanrı tanımına uyup uymadığını anlayamayız. Bilakis onun tanrı olduğunu bilemeyiz. Yeryüzünde gördüğümüz kişi şu ana kadar bu sıfatları en yüksek seviyede taşıyan bir varlık olsa bile, daha üstü olmadığından nasıl emin olabiliriz?

Bu sebeplerle, belki tanrı direkt yeryüzüne inse bile tanrının varlığı konusunda kesin bir sonuca varamayabiliriz.
Ay'ı ikiye bölsün yeter.
 
Tanrı kendini gösterse veya doğaüstü olaylarla varlığını gösterse, o zaman sınanmanın, dinin ne anlamı kalacak?
Olay burada o değil. Tanrı bunu gerçekleştirse bile inanabilir miyiz sorusu üzerinde duruyoruz.
Tanrı kendini gösterse veya doğaüstü olaylarla varlığını gösterse, o zaman sınanmanın, dinin ne anlamı kalacak? Herkes kayıtsız şartsız inanacaktır. Gözünün önünde evrenin ayarlarıyla oynayan biri olsa, öldürüp diriltse muhtemelen psikolojik sıkıntıları olmayan her insan inanır Tanrının varlığına.
Neden direkt tanrı olduğunu düşünüyoruz ki? Eğer böyle bir şey gerçekleşiyorsa bu metafiziksel öğelerin kanıtı olabilir. O zaman bu herhangi bir başka metafiziksel varlık olamaz mı? Neden tanrı olmak zorunda?
 

Geri
Yukarı