HighPixel
Kilopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Chapter: Toplum kavramı
Türk toplumu çok süper, yurtdışından turistler gelince "Neden bu ülke mutsuz" diye sorguluyorlar. Zamanında Michael Jackson'un yaptığı gibi. Yalan, dedikodu bizim için gündelik. Kadına el kaldır, o sana tapsın. Çocuk bilgisayardan mı anlıyor, gitar mı çalıyor, resim mi yapıyor, taklit yeteneği mi var, yapmasın demiyoruz ama hobi olarak yapsın. Çünkü bu ülkede avukatlık, mühendislik, mimarlık, tıp dışındaki meslekler tırıvırı. Yeter ki annemiz gününde "Benim oğlum da orayı burayı kazandı" densin. "Sokakta el ele tutuşmak yasak, ama o el ile kadına tokat atabilirsin" klişesi ile 3 çocuk klişesi ile ilgili söylenecek çok şey yok zaten. Ülkede ne yaparsan yap eleştirsin. Kısa süre flört sonrası evlenme, makul miktarda çocuk yapma, çocuklara makul meslekleri kazandırma dışında. Her olduğumuza inanır, kulaktan kulağa konuşulan bilgiyi araştırmayız. Her zaman kendi bildiğimiz doğrudur.
Chapter: Aile kavramı
Gelir ne olursa olsun makul miktarda çocuk, aynı bölüm, aynı tırıvırı. Çocuklar ya çok zeki ya da "Zeki ama çalışmıyor". Kitap okumak mı? Defterini okusun aynı şey. Beni bu yazıyı yazmam zorlayan olay.
"Ben 10. sınıfta TM seçekken ailem beni zorla sayısala yazdırdı. Tabi benim rızam önemli, hemen aradan bilgisayar alma sözü verdi. Parası benden çıkacaktı bilgisayarın zaten. Alındı mı, hayır. Neden alınmadı, sayısal zor derslerime tutunamam. Zaten tutunamadım. Bu sene kendimi eşit ağırlığa attım. Kendi bilgisayarımı 3 ay boyunca sabahtan akşama kadar garsonluk yaparak, özel hayatımı sıfıra indirerek yaptım. Ailemden kuruş para almadım. İstesem de sırf almamam için vermezler zaten. Ama giderler av takımı alırlar, dantel alırlar, dışarda giyecek hiçbir şeyleri yoktur, ayakkabıları hiçbir zaman yeterli değildir. Alındı bilgisayar, kuruldu, babam gördü "Ne oluyor şimdi bu, internete daha mı hızlı bağlanıyor" dedi. Aileyle konuşuldu, cuma-cumartesi dışında bilgisayara girmek yok denildi. Aile buna uyar mı, evet sandım. Bugün anladım ki değilmiş. Sabahtan beri bağırmalar çağırmalar. Muhabbet "Bilgisayar kullanmaya utanmıyor musun"a kadar vardı. Tak ettim kalktım. İstiyorlar ki ben sadece ders çalışayım, haftasonu 1 saat oyun 1 kere dışarı çıkma ile tüm gereksinimlerimi gidereyim.
Chapter: Spor Kavramı
97 doğumluyum. Boyum kemiksiz 195. İlkokul yıllarım basketbol ile geçti. Kendi grubum minik takımdı. Küçük takım 1996lılarla başlıyordu. Beni küçük takıma almışlardı. Yıldızlar için yaşım tutmuyordu. İçeri adam giremiyordu, 4 numara oynuyordum. Ataklarda maç başında tempolu post atıyordum, arayı açtıktan sonra maçı yavaşlatmak için zoom defense geçiyorduk. Geleceğim vardı, 8. sınıfta bitti. Çünkü sınavlardan daha fazla önem verilebilecek bir şey yoktur. Bu bakış açısıyla neden olimpiyatlara alınmadığımızı anlayabiliyorum.
Chapter: Televizyon kavramı
Sabah kuşağı, evlenme programları, haberler, dizi, kapanış. Ben bu kadar saçma bir düzen yoktur herhalde. Aaaaaaa, bu ülkede "İşler Güçler, Behzat Ç, Leyla ile Mecnun" yasaklanmıştı dimi. Hadi dizilerdeki "Fantezi, kırbaç, cinsellik, oğlum bak git" kelimelerine ve "Osurma, yüksek sesle gülme, küfretme, prezervatif şakası yapma" sahnelerine gülelim.
Tapatalk ile blog açmayı bulamadığım için buraya açtım. Bu yüzden şimdiden özür dilerim.
Türk toplumu çok süper, yurtdışından turistler gelince "Neden bu ülke mutsuz" diye sorguluyorlar. Zamanında Michael Jackson'un yaptığı gibi. Yalan, dedikodu bizim için gündelik. Kadına el kaldır, o sana tapsın. Çocuk bilgisayardan mı anlıyor, gitar mı çalıyor, resim mi yapıyor, taklit yeteneği mi var, yapmasın demiyoruz ama hobi olarak yapsın. Çünkü bu ülkede avukatlık, mühendislik, mimarlık, tıp dışındaki meslekler tırıvırı. Yeter ki annemiz gününde "Benim oğlum da orayı burayı kazandı" densin. "Sokakta el ele tutuşmak yasak, ama o el ile kadına tokat atabilirsin" klişesi ile 3 çocuk klişesi ile ilgili söylenecek çok şey yok zaten. Ülkede ne yaparsan yap eleştirsin. Kısa süre flört sonrası evlenme, makul miktarda çocuk yapma, çocuklara makul meslekleri kazandırma dışında. Her olduğumuza inanır, kulaktan kulağa konuşulan bilgiyi araştırmayız. Her zaman kendi bildiğimiz doğrudur.
Chapter: Aile kavramı
Gelir ne olursa olsun makul miktarda çocuk, aynı bölüm, aynı tırıvırı. Çocuklar ya çok zeki ya da "Zeki ama çalışmıyor". Kitap okumak mı? Defterini okusun aynı şey. Beni bu yazıyı yazmam zorlayan olay.
"Ben 10. sınıfta TM seçekken ailem beni zorla sayısala yazdırdı. Tabi benim rızam önemli, hemen aradan bilgisayar alma sözü verdi. Parası benden çıkacaktı bilgisayarın zaten. Alındı mı, hayır. Neden alınmadı, sayısal zor derslerime tutunamam. Zaten tutunamadım. Bu sene kendimi eşit ağırlığa attım. Kendi bilgisayarımı 3 ay boyunca sabahtan akşama kadar garsonluk yaparak, özel hayatımı sıfıra indirerek yaptım. Ailemden kuruş para almadım. İstesem de sırf almamam için vermezler zaten. Ama giderler av takımı alırlar, dantel alırlar, dışarda giyecek hiçbir şeyleri yoktur, ayakkabıları hiçbir zaman yeterli değildir. Alındı bilgisayar, kuruldu, babam gördü "Ne oluyor şimdi bu, internete daha mı hızlı bağlanıyor" dedi. Aileyle konuşuldu, cuma-cumartesi dışında bilgisayara girmek yok denildi. Aile buna uyar mı, evet sandım. Bugün anladım ki değilmiş. Sabahtan beri bağırmalar çağırmalar. Muhabbet "Bilgisayar kullanmaya utanmıyor musun"a kadar vardı. Tak ettim kalktım. İstiyorlar ki ben sadece ders çalışayım, haftasonu 1 saat oyun 1 kere dışarı çıkma ile tüm gereksinimlerimi gidereyim.
Chapter: Spor Kavramı
97 doğumluyum. Boyum kemiksiz 195. İlkokul yıllarım basketbol ile geçti. Kendi grubum minik takımdı. Küçük takım 1996lılarla başlıyordu. Beni küçük takıma almışlardı. Yıldızlar için yaşım tutmuyordu. İçeri adam giremiyordu, 4 numara oynuyordum. Ataklarda maç başında tempolu post atıyordum, arayı açtıktan sonra maçı yavaşlatmak için zoom defense geçiyorduk. Geleceğim vardı, 8. sınıfta bitti. Çünkü sınavlardan daha fazla önem verilebilecek bir şey yoktur. Bu bakış açısıyla neden olimpiyatlara alınmadığımızı anlayabiliyorum.
Chapter: Televizyon kavramı
Sabah kuşağı, evlenme programları, haberler, dizi, kapanış. Ben bu kadar saçma bir düzen yoktur herhalde. Aaaaaaa, bu ülkede "İşler Güçler, Behzat Ç, Leyla ile Mecnun" yasaklanmıştı dimi. Hadi dizilerdeki "Fantezi, kırbaç, cinsellik, oğlum bak git" kelimelerine ve "Osurma, yüksek sesle gülme, küfretme, prezervatif şakası yapma" sahnelerine gülelim.
Tapatalk ile blog açmayı bulamadığım için buraya açtım. Bu yüzden şimdiden özür dilerim.