Çalışmak Zorunda Mıyız?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Katılım
19 Nisan 2015
Mesajlar
990
Makaleler
1
Çözümler
1
Yer
Kâinat
Zengin olmayan insan neden ömrünün çoğunu çalışarak geçirsin? İnsanoğlunun bulduğu kağıt parçasını kazanmak için neden ömrümüzün en güzel yılları, haftanın 6 günü onlarca saat çalışarak gitsin.

Dünyada para olmasa insan hayatını sürdüremez mi? Neden dünya'nın büyük bir kısmı modern köle tabiriyle çalışıp diğer azınlık her imkana sahip olsun?

Burada boş durmaktan bahsetmiyorum. Birilerinin emrine girmeden hayatımızı niye sürdüremeyelim?

Sizce çalışmak zorunda mıyız arkadaşlar?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Her zaman çalışmak zorundayız, ancak bu şekilde olmayabilirdi. Başkalarından emir almaktan hoşlanmıyorsanız, tam tersi emir vermek istiyorsanız yine bu zamanda çok çalışıp kendi şirketinizin başına geçmelisiniz.
 
Var olan sistemde maalesef çalışmak zorundayız. Fakat sistemin bu şekilde gitmeyeceği de söylenenler arasında. Dünya nüfusu çok hızlı artıyor fakat teknolojinin ilerlemesi ile birlikte birçok alanda işleri artık robotlar yapmaya başladı. Bu durumda çalışmayan, para kazanmayan insanlara robotların ürettiği ürünleri satamazsınız. Bu, bir arz talep dengesizliği oluşturuyor. Bir noktada sistem artık bir çıkmaza girebilir.

Bir başka nokta da dünyadaki bütün paranın yarısının dünya nüfusunun sadece %1'inin elinde olması. Yani bir gelir adaletsizliği söz konusu.

Aslında batı ülkelerinde asgari ücret alan insanlar hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor. Öte yandan ülkemizde bu mümkün değil.

Mesela geçtiğimiz günlerde asgari ücrete sözde 104 TL zam geldi. Oysa ki ufak bir hesap yaptığımızda asgari ücretin aslında aşağı çekildiğini görebiliriz:

Yıl TL Dolar
2015 1000 454
2016 1300 448
2017 1404 397
[TBODY] [/TBODY]

İnsanların sorgusuz sualsiz çalışmalarına neden olan bir başka nokta da öğrenilmiş çaresizliktir. Doğduğunuzdan beri size bir işte çalışmanız öğütlenir. Hatta ülkemizde "devlete kapak atmak" diye bir tabir var. Her fırsatta devlet memurlarının yan gelip yattığından şikayet eden toplum, ilk fırsatta o yan gelip yatanlar kervanına katılmak için çaba harcar. Garip bir durum. Siz de üniversitede okurken bile CV hazırlama ve iyi bir kariyer yapma hayali kurarsınız. Ama kimse size kendi işinizi kurmanız gerektiğini söylemez. Ya da bu konuda yapabilecekleriniz konusunda bilgi vermez. Sizi hep bir çalışma hayatına hazırlama ve programla olgusu vardır.

Bu konuda da Bukovski'nin şöyle bir sözü var:

Sabahın altı buçuğunda bir çalar saat sesiyle uyanıp yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, sıçıp, işeyip, dişini fırçalayan, saçını tarayan, başka birine büyük paralar kazandırdığı bir yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olma fırsatı bulduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?

Bir de tabi "haline şükret"çiler vardır. Bu arkadaşlar da din ile uyutulduğuna inandığım kitledir. "Fakire şükretmesini öğreteceksin ki zenginin düzeni bozulmasın" diye bir söz vardır. Bunun birçok örneğini görebiliriz. Kendisi parasını bastırıp askere gitmeyen kişilerin başkalarına "inşallah siz de şehit olursunuz" dediği sık sık gördüğümüz bir şeydir. Yine sadece fakirlerin şehit olması da bir başka noktadır. Bu bağlamda toplumu yöneten kitle alt kesime sürekli şükretmesini, güzel günler geleceğini, dış mihrakların gelişmelerini engellediğini söyler durur... Yine onların alttan alta beslediği bir diğer kitle de halka sürekli bu dünyadaki yaşamın bir hayalden ibaret olduğunu ve asıl yaşamın öbür dünyada olduğunu söyler durur. Ama kendisi tatilde Jet Ski'ye binmeyi ihmal etmez. Bir diğer güruh ise Mercedes'in en üst modeline binmektedir...

Peki bu sistemi kim sonlandırabilir? Marx'a göre çalışan, emekçi kesim. Ama bana sorarsanız bugünkü kitle iletişim araçları ile bu artık mümkün değil. Sosyal ağlar insanların gazını almak için mükemmel bir mecra haline gelmiş durumda. Tepkini Sosyal Medya'da gösterdiğinde sokağa çıkmana gerek kalmıyor. Hoş yurt dışında çıkıyorsun ve hakkını alıyorsun (Bkz. Güney Kore) ama ülkemizde en iyi ihtimalle cop yiyorsun...

Bu durumda sistemi değiştirecek olan yine teknoloji olabilir. Robotları çalıştırdığımız, az sayıda insanın çalıştığı, nüfusun kontrol altında tutulduğu fakat herkesin refah ve huzur içinde yaşadığı galaktik bir cumhuriyet belki 100 yıl sonra mümkün olabilir.

Bu da bonus :)

karl marx müslüm gürses.jpg
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Var olan sistemde maalesef çalışmak zorundayız. Fakat sistemin bu şekilde gitmeyeceği de söylenenler arasında. Dünya nüfusu çok hızlı artıyor fakat teknolojinin ilerlemesi ile birlikte birçok alanda işleri artık robotlar yapmaya başladı. Bu durumda çalışmayan, para kazanmayn insanlara robotların ürettiği ürünleri satamazsınız. Bu, bir arz talep dengesizliği oluşturuyor. Bir noktada sistem artık bir çıkmaza girebilir.

Bir başka nokta da dünyadaki bütün paranın yarsının dünya nufusunun sadece %1'inin elinde olması. Yani bir gelir adaletsizliği söz konusu.

Aslında batı ülkelerinde asgari ücret alan insanlar hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor. Öte yandan ülkemizde bu mümkün değil.

Mesela geçtiğimiz günlerde asgari ücrete sözde 104 TL zam geldi. Oysa ki ufak bir hesap yaptığımızda asgari ücretin aslında aşağı çekildiğini görebiliriz:

Yıl TL Dolar
2015 1000 454
2016 1300 448
2017 1404 397
[TBODY] [/TBODY]
İnsanların sorgusuz sualsiz çalışmalarına neden olan bir başka nokta da öğrenilmiş çaresizliktir. Doğduğunuzdan beri size bir işte çalışamnı öğütlenir. Hatta ülkemizde "devlete kapak atmak" diye bir tabir var. Her fırsatta devlet memurlarının yan gelip yattığından şikayet eden toplum, ilk fırsatta o yan gelip yatanlar kervanına katılmak için çaba harcar. Garip bir durum. Siz de üniversitede okurken bile CV hazırlama ve iyi bir kariyer yapma hayali kurarsınız. Ama kimse size kendi işinizi kurmanız gerektiğini söylemez. Ya da bu konuda yapabilecekleriniz konusunda bilgi vermez. Sizi hep bir çalışma hayatına hazırlama ve programla olgusu vardır.

Bu konuda da Bukovski'nin şöyle bir sözü var:



Bir de tabi "haline şükret"çiler vardır. Bu arkadaşlar da din ile uyutulduğuna inandığım kitledir. "Fakire şükretmesini öğreteceksin ki zenginin düzeni bozulmasın" diye bir söz vardır. Bunun birçok örneğini görebiliriz. Kendisi parasını bastırıp askere gitmeyen kişilerin başkalarına "inşallah siz de şehit olursunuz" dediği sık sık gördüğümüz bir şeydir. Yine sadece fakirlerin şehit olması da bir başka noktadır. Bu bağlamda toplumu yöneten kitle alt kesime sürekli şükretmesini, güzel günler geleceğini, dış mihrakların gelişmelerini engellediğini söyler durur... Yine onların alttan alta beslediği bir diğer kitle de halka sürekli bu dünyadaki yaşamın bir hayalden ibaret olduğunu ve asıl yaşamın öbür dünyada olduğunu söyler durur. Ama kendisi tatilde Jet Ski'ye binmeyi ihmal etmez. Bir diğer güruh ise Mercedes'in en üst modeline binmektedir...

Peki bu sistemi kim sonlandırabilir? Marx'a göre çalışan, emekçi kesim. Ama bana sorarsanız bugünkü kitle iletişim araçları ile bu artık mümkün değil. Sosyal ağlar insanların gazını almak için mükemmel bir mecra haline gelmiş durumda. Tepkini Sosyal Medya'da gösterdiğinde sokağa çıkmana gerek kalmıyor. Hoş yurt dışında çıkıyorsun ve hakkını alıyorsun (Bkz. Güney Kore) ama ülkemizde en iyi ihtimalle cop yiyorsun...

Bu durumda sistemi değiştirecek olan yine teknoloji olabilir. Robotları çalıştırdığımız, az sayıda insanın çalıştığı, nüfusun kontrol altında tutulduğu fakat herkesin refah ve huzur içinde yaşadığı galaktik bir cumhuriyet belki 100 yıl sonra mümkün olabilir.

Bu da bonus :)

Eki Görüntüle 207438

İşte sorunda burada aslında. Bunları ne kadar belgeleseniz, ne kadar kanıtlasanızda bir kesim var ki ülkede ne olursa olsun inanmıyorlar. Resmen ezilmek, salak yerine konmak hoşlarına gidiyor.

Aziz Nesinin bir sözü var: Eşek dersin kızar da, bin sırtına aldırmaz.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Allah ilmi istiyene, parayı istediğine verirmiş.

Biraz düşündüğünüzde günümüz dünyasının en çok değer verdiği şeyin ''akıl ve ilim'' olduğunu göreceksiniz.

Aklın ve ilmin yolu istemekten, yani çalışmaktan geçer.

Bir de şu var; gelip de sisteme falan boşuna laf atmayın. Evet sistem berbat ama dünyanın hiçbir yerinde çalışmayana ekmek yok.

(y)
 
Eskiden köleler çok maliyetliydi. Evi, yemeği, ulaşımı, giyeceği vs. her şeyi karşılaman gerekiyordu. Şuanki sistemde eline 1400 TL sıkıştırıp, özgür olduğuna ikna edip onu kölen yapabiliyorsun. Aklıma takılan ise şu: bir AVM'de çalışan satış elemanı firmanın kazandığı para ile kendi kazandığı parayı karşılaştıramıyor mu? Bu ülkede asgari ücret ile çalışan milyonlarca insan varken bir tanesi bile oturup düşünmüyor mu?
 
Allah ilmi istiyene, parayı istediğine verirmiş.

Biraz düşündüğünüzde günümüz dünyasının en çok değer verdiği şeyin ''akıl ve ilim'' olduğunu göreceksiniz.

Aklın ve ilmin yolu istemekten, yani çalışmaktan geçer.

Bir de şu var; gelip de sisteme falan boşuna laf atmayın. Evet sistem berbat ama dünyanın hiçbir yerinde çalışmayana ekmek yok.

(y)


Bu zihniyet yüzünden böyle değil mi zaten? Sistem berbat ama bir şey yapmak yok o niye peki?
 
Bu zihniyet yüzünden böyle değil mi zaten? Sistem berbat ama bir şey yapmak yok o niye peki?
Bakın, sisteme laf atıp bir şey yapmadan duranlar var.

Farkındaysanız ortaya dedim. Siz çalışıyorsanız, elinizden geleni yapıyorsanız, sistemin güzelleşmesi için çaba gösteriyorsanız üstünüze alınmanıza gerek yok. Olması gereken bu zaten.

Bir de millet olarak protesto etmesini bilmiyoruz. Bundan da geçtim, daha bir karşıt görüş karşısında güzelce savunma yapamıyoruz bile...

Bu güzel forumda bile böyle kötü örnekler var. 2000 mesajımın rahat 1000 tanesi bu çatışmaları önlemek için.

Anladığınızı umuyorum. (y)

Bu zihniyet yüzünden böyle değil mi zaten?
Hangi zihniyet?
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı