Var olan sistemde maalesef çalışmak zorundayız. Fakat sistemin bu şekilde gitmeyeceği de söylenenler arasında. Dünya nüfusu çok hızlı artıyor fakat teknolojinin ilerlemesi ile birlikte birçok alanda işleri artık robotlar yapmaya başladı. Bu durumda çalışmayan, para kazanmayn insanlara robotların ürettiği ürünleri satamazsınız. Bu, bir arz talep dengesizliği oluşturuyor. Bir noktada sistem artık bir çıkmaza girebilir.
Bir başka nokta da dünyadaki bütün paranın yarsının dünya nufusunun sadece %1'inin elinde olması. Yani bir gelir adaletsizliği söz konusu.
Aslında batı ülkelerinde asgari ücret alan insanlar hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor. Öte yandan ülkemizde bu mümkün değil.
Mesela geçtiğimiz günlerde asgari ücrete sözde 104 TL zam geldi. Oysa ki ufak bir hesap yaptığımızda asgari ücretin aslında aşağı çekildiğini görebiliriz:
Yıl | TL | Dolar |
2015 | 1000 | 454 |
2016 | 1300 | 448 |
2017 | 1404 | 397 |
[TBODY]
[/TBODY]
İnsanların sorgusuz sualsiz çalışmalarına neden olan bir başka nokta da öğrenilmiş çaresizliktir. Doğduğunuzdan beri size bir işte çalışamnı öğütlenir. Hatta ülkemizde "devlete kapak atmak" diye bir tabir var. Her fırsatta devlet memurlarının yan gelip yattığından şikayet eden toplum, ilk fırsatta o yan gelip yatanlar kervanına katılmak için çaba harcar. Garip bir durum. Siz de üniversitede okurken bile CV hazırlama ve iyi bir kariyer yapma hayali kurarsınız. Ama kimse size kendi işinizi kurmanız gerektiğini söylemez. Ya da bu konuda yapabilecekleriniz konusunda bilgi vermez. Sizi hep bir çalışma hayatına hazırlama ve programla olgusu vardır.
Bu konuda da Bukovski'nin şöyle bir sözü var:
Bir de tabi "haline şükret"çiler vardır. Bu arkadaşlar da din ile uyutulduğuna inandığım kitledir. "Fakire şükretmesini öğreteceksin ki zenginin düzeni bozulmasın" diye bir söz vardır. Bunun birçok örneğini görebiliriz. Kendisi parasını bastırıp askere gitmeyen kişilerin başkalarına "inşallah siz de şehit olursunuz" dediği sık sık gördüğümüz bir şeydir. Yine sadece fakirlerin şehit olması da bir başka noktadır. Bu bağlamda toplumu yöneten kitle alt kesime sürekli şükretmesini, güzel günler geleceğini, dış mihrakların gelişmelerini engellediğini söyler durur... Yine onların alttan alta beslediği bir diğer kitle de halka sürekli bu dünyadaki yaşamın bir hayalden ibaret olduğunu ve asıl yaşamın öbür dünyada olduğunu söyler durur. Ama kendisi tatilde Jet Ski'ye binmeyi ihmal etmez. Bir diğer güruh ise Mercedes'in en üst modeline binmektedir...
Peki bu sistemi kim sonlandırabilir? Marx'a göre çalışan, emekçi kesim. Ama bana sorarsanız bugünkü kitle iletişim araçları ile bu artık mümkün değil. Sosyal ağlar insanların gazını almak için mükemmel bir mecra haline gelmiş durumda. Tepkini Sosyal Medya'da gösterdiğinde sokağa çıkmana gerek kalmıyor. Hoş yurt dışında çıkıyorsun ve hakkını alıyorsun (Bkz. Güney Kore) ama ülkemizde en iyi ihtimalle cop yiyorsun...
Bu durumda sistemi değiştirecek olan yine teknoloji olabilir. Robotları çalıştırdığımız, az sayıda insanın çalıştığı, nüfusun kontrol altında tutulduğu fakat herkesin refah ve huzur içinde yaşadığı galaktik bir cumhuriyet belki 100 yıl sonra mümkün olabilir.
Bu da bonus
Eki Görüntüle 207438