lieys
Hectopat
- Katılım
- 6 Temmuz 2022
- Mesajlar
- 1.409
- Makaleler
- 1
- Çözümler
- 1
Mezhep yaratmış olmuyorum. Hadisleri reddetmenin Kuran'ı anlaşılmaz yaptığını düşünmüyorum. Namazın kılınışı hususunda Kuran'da net olarak bir şey yok ancak "secde" gibi kavramlar geçiyor.
Maksat ibadet değil midir? "secde" geçiyorsa, belli başlı hususlar net olarak belirtilmemişse, bu demek oluyor ki Tanrı spesifik kalıp hareketler istemiyor. Secdeye gitmemizi istiyor. Kaç rekat kılarsan kıl, hangi hareketi yaparsan yap, hangi duayı edersen et, ibadet ibadettir. Niyet önemli.
"Güvenmediğin bir kaynağın sunduğu kitaba güvenmek" kısmı yanlış. Kuran'ı bizlere sunan hadisler değiller ki, sizin de dediğiniz gibi sonradan buharî gibi isimlerin toplamasıyla oluşan yazıtlar.
Mezhep konusu ise çok farklı. Mezhep nedir? Var olanın dışında yeni bir kural getirmek, yeni bir inanç biçimi sağlamaktır. Var olan nedir? Kuran'dır. Sadece Kuran'a inanıyor olmak "kuranizm" adında bir mezhep olmasına yahut benim ayrı bir mezhep oluşturmama sebep olmuyor. Ben ana kaynağa inanıyorum. Farklı isimlerin görüşlerine, fikirlerine riayet etmiyorum.
Zekat hususunda Kuran'da miktar/oran belirtilmiyor ancak belirtilen hususlar şunlar:
Gönlünden geçecek.
Mal değer biçilebilir olmalı ve içinden gelmeli.
Ayrıca zekattaki amaç sadece para/mal vermek değil amaç paylaşmak ve sosyal adalet, toplumsal adaleti sağlamaktır bir nevi. Kuran'da evet oran/miktar veya sınır yok. Bu da demek oluyor ki o günün ekonomik şartlarına göre, "dalga geçer gibi bir miktar" olmadığı sürece her miktar zekat olarak kabul edilebilir. Rahatça yaşayabileceğin kadar para sana kalsın, fazlasını ver. Kimlere verebileceğin ise tevbe suresinde belirtiliyor.
Bu arada çok dinibütün bir insan olmadığımı da belirteyim. "azılı din savunucusu" pozisyonunda biri değilim. Zaman zaman ben de şüphelerimi tekrarlayıp, araştırmalarımı sürdürüp yeni şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Ki doğru olan da sorgulamak. Zira Allah da bunu istiyor.
Kuran ve hadis aktarimi arasindaki tarihsel farki net koymak gerekir. Kuran'in metni peygamber hayattayken vahiy katipleri tarafindan yazilmaya baslanmistir. Vefatindan sonra Hz. Ebubekir doneminde zeyd bin sabit baskanliginda bir komite tarafindan ilk mushaf olusturulmustur. Hz. Osman doneminde ise farkli okuma bicimleri arasinda standartlastirma saglanmistir. Hadislerin en guvenilir kabul edilenleri bile (buhari gibi) peygamberden yaklasik 200 yil sonra derlenmistir.
Bu yontemin pratik bosluklar yarattigi dogrudur. 'sadece kuran' yaklasimi Kuran'da acikca belirtilmeyen bazi detaylari cevapsiz birakir. Ornegin sabah namazinin rekat sayisi. Zekatin 1/40 gibi kesin orani. Veya Hac'daki bazi rituel detaylari. Bu bosluklari doldurmak icin soyle bir yontem onerilebilir. Once Kuran'in genel ilkelerine bakilir. Adalet paylasma toplumsal fayda gibi. Sonra bu ilkelere ve cagdas sartlara uygun pratik cozumler uretilir. Bu cozumler toplumsal ve dini aktorlerin ortak gorusuyle belirlenebilir.
Niyet temeldir. Ancak ortak ibadetin ve toplumsal duzenin korunmasi icin. Kuran'da isaret edilen temel rituellerin korundugu asgari bir formun olmasi da mantiklidir. Bu 'herkes kafasina gore ibadet etsin' anlamina gelmez.
Bu yaklasima 'yeni bir mezhep kurmak' demek yerine. 'yeni bir yorum metodolojisi onermek' demek daha dogru olur. Haklısın. Amac 1400 yillik birikimi toptan reddetmek degil. O birikimi 'ana kaynak' olan Kuran'in elestirel suzgecinden gecirmektir.
Hangi kaynagin bize daha guclu tarihsel ve metinsel delil sagladigina dair epistemik bir tercihtir. Bu tercih hem rasyonel gerekcelere dayanir. Hem de kisinin kisisel inanc yolculugunun bir parcasi olarak savunulabilir.