Allah'ın insanları yaratma sebebi cehenneme atmak mı?

"Allah'ın insanları yaratma sebebi cehenneme atmak mı?" şeklinde sormuşsunuz. Peki ya neden "Allah'ın insanları yaratma sebebi cennete göndermek mi?" diye sorulmamış ya da "Allah insanları yargılamak için mi yarattı?" şeklinde de bir soru olabilirdi.

Yine de sorulan bütün soruların cevabı net bir 'hayır' olurdu.

Cevaplar:
(Zâriyât 51/56)

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."

Allah insanı cehennem veya cennet için değil, kulluk için yaratmıştır.
Yani yaratılışın gayesi ibadet, tanıma, irade sınavıdır.
Cennet veya cehennem, bu sınavın sonuçlarıdır, ama amaçları değildir

(Nisâ 4/40)

“Şüphesiz Allah, zerre kadar haksızlık yapmaz...”

Eğer Allah insanları cehennem için yaratmış olsaydı, bu bir adaletsizlik olurdu:
Yani birine önceden “cehennemlik” damgası vurmak, sonra da onu suçlamak adil değildir.
Kur'an ise Allah'ın “zulmetmeyen, adil olan” olduğunu defalarca vurgular (âl-i imrân 182, yunus 44, fussilet 46).

(kehf 18/7)

“Biz yeryüzündeki her şeyi, onların hangisinin daha güzel amel edeceğini denemek için yarattık.”

Bu ayet/ayetler açıkça gösteriyor/söylüyor ki Allah insanı yargılamak için değil, imtihan/test etmek için yaratmıştır.
Yani insan bu dünyada bir sınavın içindedir. Her şey " güzellikler, nimetler, zorluklar, insanların adaletsizlikleri, standartlar " bu sınavın birer parçasıdır.
Allah'ın amacı insanın neyi seçeceğini görmektir: doğruyu mu, yanlışı mı; hakikati mi, nefsini mi?

Bu da demek oluyor ki yaratılışın asıl nedeni “ceza” değil, denenmek ve olgunlaşmak.
Cennet veya cehennem ise bu imtihanın doğal sonucudur, yaratılış amacı değil.

teşekkür ederim.
 
"Allah'ın insanları yaratma sebebi cehenneme atmak mı?" şeklinde sormuşsunuz. Peki ya neden "Allah'ın insanları yaratma sebebi cennete göndermek mi?" diye sorulmamış ya da "Allah insanları yargılamak için mi yarattı?" şeklinde de bir soru olabilirdi.

Yine de sorulan bütün soruların cevabı net bir 'hayır' olurdu.

Cevaplar:
(Zâriyât 51/56)

Allah insanı cehennem veya cennet için değil, kulluk için yaratmıştır.
Yani yaratılışın gayesi ibadet, tanıma, irade sınavıdır.
Cennet veya cehennem, bu sınavın sonuçlarıdır, ama amaçları değildir

(Nisâ 4/40)

Eğer Allah insanları cehennem için yaratmış olsaydı, bu bir adaletsizlik olurdu:
Yani birine önceden “cehennemlik” damgası vurmak, sonra da onu suçlamak adil değildir.
Kur'an ise Allah'ın “zulmetmeyen, adil olan” olduğunu defalarca vurgular (âl-i imrân 182, yunus 44, fussilet 46).

(kehf 18/7)

Bu ayet/ayetler açıkça gösteriyor/söylüyor ki Allah insanı yargılamak için değil, imtihan/test etmek için yaratmıştır.
Yani insan bu dünyada bir sınavın içindedir. Her şey " güzellikler, nimetler, zorluklar, insanların adaletsizlikleri, standartlar " bu sınavın birer parçasıdır.
Allah'ın amacı insanın neyi seçeceğini görmektir: doğruyu mu, yanlışı mı; hakikati mi, nefsini mi?

Bu da demek oluyor ki yaratılışın asıl nedeni “ceza” değil, denenmek ve olgunlaşmak.
Cennet veya cehennem ise bu imtihanın doğal sonucudur, yaratılış amacı değil.

teşekkür ederim.

Tebrikler çelişki buldunuz. Benim verdiğim ayeti başka bir ayetle zıttını getiriyorsun bizde diyoruz ki zaten kuran çelişkili bir kitaptır bunu kanıtlamış oldun asıl ben teşekkür ederim. Bin sefer söyledim belli ki okumamışssın. Ayette diyor cehennem için yarattım. Türkçe biliyorsun değil mi bu ne demek? Allah birilerini cehennem için yaratmış. Yahu Allah kimseyi cehennem için yaratır mı?
 
Yine ayetleri ameliyat etmişsin. İslama düşmanca davranırsa diye bir cümle geçmiyor ayette inançsız olması yeterli. Okuduğunuzu niye anlamıyorsunuz niye 1 kelime eklemenin bile manayı inanılmaz derecede değiştirdiğini kabul etmiyorsunuz ve ayeti olduğu yazıldığı gibi anlamıyorsunuz. Orada öyle demek istemiyor ne demek? Tanrı ne anlatmak istediğini iyi yazamadı kelimeleri ustaca seçemedi sizler onun yerine gerekli açıklamayı mı yapıyorsunuz. Barış dini değil mi kardeşim ne demek üstün olduğunuz halde barışa yanaşmayın? Tevbe sureside hudeybiye antlaşmasının bozulmasından hemen sonra inen bir ayet değildir 3 yıl sonra inmiştir hiçbir alakası yok antlaşmayı bozmakla. Bu ayet tebük seferinde inmiştir Müslüman'ların dış dünyadaki gayrimüslimlere uygulanacak kanununu açıklamaktadır. Bunu hak dini din edinmeyen kimselerle cümlesini kullanarak genelleme yapmasından da anlayabilmen lazımdı.
Ameliyat etmedim gayet güzel anlattım bence. Anlamamak da sana kalmış saygı duyarım.
 
"Allah'ın insanları yaratma sebebi cehenneme atmak mı?" şeklinde sormuşsunuz. Peki ya neden "Allah'ın insanları yaratma sebebi cennete göndermek mi?" diye sorulmamış ya da "Allah insanları yargılamak için mi yarattı?" şeklinde de bir soru olabilirdi.

Yine de sorulan bütün soruların cevabı net bir 'hayır' olurdu.

Cevaplar:
(Zâriyât 51/56)

Allah insanı cehennem veya cennet için değil, kulluk için yaratmıştır.
Yani yaratılışın gayesi ibadet, tanıma, irade sınavıdır.
Cennet veya cehennem, bu sınavın sonuçlarıdır, ama amaçları değildir

(Nisâ 4/40)

Eğer Allah insanları cehennem için yaratmış olsaydı, bu bir adaletsizlik olurdu:
Yani birine önceden “cehennemlik” damgası vurmak, sonra da onu suçlamak adil değildir.
Kur'an ise Allah'ın “zulmetmeyen, adil olan” olduğunu defalarca vurgular (âl-i imrân 182, yunus 44, fussilet 46).

(kehf 18/7)

Bu ayet/ayetler açıkça gösteriyor/söylüyor ki Allah insanı yargılamak için değil, imtihan/test etmek için yaratmıştır.
Yani insan bu dünyada bir sınavın içindedir. Her şey " güzellikler, nimetler, zorluklar, insanların adaletsizlikleri, standartlar " bu sınavın birer parçasıdır.
Allah'ın amacı insanın neyi seçeceğini görmektir: doğruyu mu, yanlışı mı; hakikati mi, nefsini mi?

Bu da demek oluyor ki yaratılışın asıl nedeni “ceza” değil, denenmek ve olgunlaşmak.
Cennet veya cehennem ise bu imtihanın doğal sonucudur, yaratılış amacı değil.

teşekkür ederim.

Konuyu baştan aşağı okumadım ve sadece bu cevaba merak ettiğim bir soruyu soracağım. Neden? Neden bu kadar güçlü bir varlığın biz insanlar gibi küçük canlıların kulluk etmesine ihtiyacı var ya da etmesini istiyor? Ben kulluk ve ibadeti reddediyorsam ihtiyacini yerine getirecek birini yaratmak yerine neden beni de yaratıyor?
 
Peki herkesin imtihanı aynı olsaydı o da saçma olmaz mıydı? Herkes fakir veya herkes zengin olsaydı kim kime verecekti. Zekat nasıl verecekti mesela.
Zekatin olmasi gerektigini sana savunduran nedir bilmiyorum ama zekat bir imtihan yontemi degil. Birincisi verip vermemeyi imtihan etmek farkli bir sey, insanlari bu imtihana alet etmek farkli bir sey. Dusunsene, o kadar fakir doguyorsun ki, arada bi kesilen kurban olmasa, arada bi birilerinin verdigi zekat/sadaka olmasa, bogazindan et gecmiyor. Sokaklarda yasiyorsun, birilerinin attigi kuru ekmegi yiyorsun. Niye? Cunku zenginin biri sana para verecek mi test etmek icin. Niye? Cunku senin calip calmayacagini gormek icin. Zenginin sinaviysa sadece cebinden para cikacak mi onu kontrol etmek. :D Ne adil, ne esit bir sinav.
 
Konuyu baştan aşağı okumadım ve sadece bu cevaba merak ettiğim bir soruyu soracağım. Neden? Neden bu kadar güçlü bir varlığın biz insanlar gibi küçük canlıların kulluk etmesine ihtiyacı var ya da etmesini istiyor? Ben kulluk ve ibadeti reddediyorsam ihtiyacini yerine getirecek birini yaratmak yerine neden beni de yaratıyor?

Allah kulluğa muhtaç değildir. Kuran'a göre Allah, insanların ibadetine ihtiyaç duyan bir varlık değil/değildir.

Zâriyât 51/57–58 (önceki vermiş olduğum kaynaktan bakabilirsin surenin 51/57-58 cüzünü oku)

“Ben onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan Allah'tır.”

Bu ayet aslında senin soruna doğrudan cevap verir.
Allah bizim ibadetimize muhtaç değil, biz ibadete muhtaç olanız.

Yani kulluk, Allah'ın değil insanın ihtiyacıdır.
Nasıl ki vücudun suya, ruhun da anlam ve yön bulmaya ihtiyacı varsa: İbadet de o yönü temsil eder.

biraz bekle uğraşmaman için linkini bırakacağım kaynağın istersen farklı kaynaklardan da bakabilirsiniz.
 
Yine ayetleri ameliyat etmişsin. İslama düşmanca davranırsa diye bir cümle geçmiyor ayette inançsız olması yeterli. Okuduğunuzu niye anlamıyorsunuz niye 1 kelime eklemenin bile manayı inanılmaz derecede değiştirdiğini kabul etmiyorsunuz ve ayeti olduğu yazıldığı gibi anlamıyorsunuz. Orada öyle demek istemiyor ne demek? Tanrı ne anlatmak istediğini iyi yazamadı kelimeleri ustaca seçemedi sizler onun yerine gerekli açıklamayı mı yapıyorsunuz. Barış dini değil mi kardeşim ne demek üstün olduğunuz halde barışa yanaşmayın? Tevbe sureside hudeybiye antlaşmasının bozulmasından hemen sonra inen bir ayet değildir 3 yıl sonra inmiştir hiçbir alakası yok antlaşmayı bozmakla. Bu ayet tebük seferinde inmiştir Müslüman'ların dış dünyadaki gayrimüslimlere uygulanacak kanununu açıklamaktadır. Bunu hak dini din edinmeyen kimselerle cümlesini kullanarak genelleme yapmasından da anlayabilmen lazımdı.
Sen savaşı ne zannediyorsun acaba merak ediyorum. Çelişki dediklerin hala çok saçma çünkü yüzeysel konuşmaya devam ediyorsun. Tekrar anlatayım anlayacağın şekilde. Anlamadığım şey sen 7. yüzyılda inmiş bir ayeti gelmişsin 21. yüzyıla uyarlamaya çalışıyorsun oda garibime gitti.

Tevbe 23
Bu ayetin geldiği sırada müslüman topluluklar daha yeni kurulmuştu dolayısıyla etrafında çok inançsız insanlar vardı. Bir Müslümanın bir inançsızla ilişki kurması bütün topluluğun güvenliğini riske atardı. Savaş vardı çünkü.

Evet İslam barış dinidir. Bunu Mümtehine 8 de görebilirsin.
Tevbe 28 yine sefer sırasında inmiş Müslümanların zulüme uğradığı dönem de müşriklere karşı saldırı emri verilmiştir. Mantık şu senin çok yakın göreceğin biri haksız şekilde saldırıya uğruyor sen bir şey yapmadan bekleyeceksin bu senin kafana yatıyorsa bu ayeti anlamaman normaldir geçiyorum diğerine.

Muhammed 35
Bu ayetin tamamını atmamışsın. Aklı sıra haklı çıkacaksın ayetin yarısını atmışsın ben tamamını atayım sana.
"Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın, sizden önceki ümmetlerin yaptıkları gibi. Kim kötü yola saparsa, Allah ona büyük azap verir; kim doğru yolda olursa, Allah onu kendi rahmetiyle kuşatır."
Müşriklerin Müslümanlarla barış yapıp sonrasında ihanet etmesi sonucu uyarı için inen ayettir. Müşrikler aldatıcı barış istiyorlardı. Bu ayet barışa karşı değil, aldatıcı barışa karşı uyarıdır.
 
Tebrikler çelişki buldunuz. Benim verdiğim ayeti başka bir ayetle zıttını getiriyorsun bizde diyoruz ki zaten kuran çelişkili bir kitaptır bunu kanıtlamış oldun asıl ben teşekkür ederim. Bin sefer söyledim belli ki okumamışssın. Ayette diyor cehennem için yarattım. Türkçe biliyorsun değil mi bu ne demek? Allah birilerini cehennem için yaratmış. Yahu Allah kimseyi cehennem için yaratır mı?

Şimdi, yüzeyden bakıldığı zaman gerçekten çelişki var gibi görünür. Ama mesele ayetlerin ne dediği değil, ne demek isettiği ile ilgili.
Kuran'daki bazı ifadeler sebep-sonuç ilişkisi üzerinden, bazıları da nihai sonuç/kesin sonuç üzerinden konuşur/yazılır/belirtilir.

Şimdi adım adım, karıştırılan noktayı açıklayayım elimden geldiği kadarı ile:

1. "cehennem için yarattım" diyen ayet hangisi?
Senin kastettiğin ayet yüksek ihtimal a'râf suresi (7/179):

"Yemin olsun ki biz cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi cehenneme uyumlu yaratmışızdır. Şu sebeple ki, onların kalpleri var, fakat bununla gerçeği anlamazlar; gözleri var onunla görmezler; kulakları var onunla işitmezler. Hâsılı bunlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan daha şaşkındırlar. İşte asıl gâfil olanlar da bunlardır."

Bu ayeti kelimei kelimesine okuyunca "Allah gerçekten bazılarını cehennem için yaratmış/yarattı" gibi duruyor, evet. Ama Arapça aslını ve bağlamını incelediğinde, anlam başka türlü açılıyor.

2. ayetin bağlamı: "yaratılış amacı" değil, "sonuç bildirimi"
Burada kullanılan ifade "li" edatıyla" (لِجَهَنَّمَ) gelir.
Bu, her zaman amaç anlamı taşımaz çoğu tefsirde "sonuç ve akıbet" bildirimi olacak açıklanır.
Yani:

“Onların akıbeti cehennem olacak şekilde yarattık.”
Veya.
“Öyle bir tabiata yöneldiler ki, sonunda cehennemlik oldular.”

Bu fark çok önemlidir: Bir şeyin "için yaratılması" (amaç) ile "öyle bir sonuca gideceği şekilde yaratılması" (akıbet) aynı şey değildir.

3. daha iyi anlaman için basitleştirip örnek vereyim
Bir öğretmen sınıfa giriyor.
Bazı öğrencilerin derse ilgisiz olduğunu, notlar tutmadıklarını, ödevlerini yapmadıklarını biliyor.
Diyor ki "bu sene birçok kişi sınıfda kalacak" diyor.

Yani, öğretmen öğrencileri kalsınlar diye yatarması değil, onların kendi tercihleri ile o sonuca gideceklerini bilmesi/söylemesi anlamına geliyor.

Kuran'daki ifade de aynen böyle bir "bilgi ve sonuç" dili ile söyleniyor.

4. Kuran'da çelişki yok, farklı düzlemler var
Bir ayet yaratılış gayesini anlatır:

“ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (zâriyât 51/56)

Bir diğeri yaratılanların sonucunu anlatır:

“cehennem için birçoklarını yarattık.” (a'râf 7/179)

Biri "niçin/ne için yarattım" der iken, diğeri "neye dönüştüler/neye gidiyorlar" der.

Bu yüzden zıt değil, farklı bakış açısıdır.

Ama en çok unuttuğumuz şey ise şu buradaki, "Allah her şeyi bilendir" yani, bildiği için o şekilde tasfir ediliyor. (bkz: Öğretmen örneği)
 
Zekatin olmasi gerektigini sana savunduran nedir bilmiyorum ama zekat bir imtihan yontemi degil. Birincisi verip vermemeyi imtihan etmek farkli bir şey, insanlari bu imtihana alet etmek farkli bir şey. Dusunsene, o kadar fakir doguyorsun ki, arada bir kesilen kurban olmasa, arada bir birilerinin verdigi zekat/sadaka olmasa, bogazindan et gecmiyor. Sokaklarda yasiyorsun, birilerinin attığı kuru ekmegi yiyorsun. Niye? Cunku zenginin biri sana para verecek mi test etmek icin. Niye? Cunku senin calip calmayacagini gormek icin. Zenginin sinaviysa sadece cebinden para cikacak mi onu kontrol etmek. :D ne adil, ne esit bir sinav.

Kesinlikle katılıyorum. Biz yoksulluğu bitirmek istiyoruz, onlar yardım edilmiş yoksulluk istiyor.

Şimdi, yüzeyden bakıldığı zaman gerçekten çelişki var gibi görünür. Ama mesele ayetlerin ne dediği değil, ne demek isettiği ile ilgili.
Kuran'daki bazı ifadeler sebep-sonuç ilişkisi üzerinden, bazıları da nihai sonuç/kesin sonuç üzerinden konuşur/yazılır/belirtilir.

Şimdi adım adım, karıştırılan noktayı açıklayayım elimden geldiği kadarı ile:

1. "cehennem için yarattım" diyen ayet hangisi?
Senin kastettiğin ayet yüksek ihtimal a'râf suresi (7/179):

Bu ayeti kelimei kelimesine okuyunca "Allah gerçekten bazılarını cehennem için yaratmış/yarattı" gibi duruyor, evet. Ama Arapça aslını ve bağlamını incelediğinde, anlam başka türlü açılıyor.

2. ayetin bağlamı: "yaratılış amacı" değil, "sonuç bildirimi"
Burada kullanılan ifade "li" edatıyla" (لِجَهَنَّمَ) gelir.
Bu, her zaman amaç anlamı taşımaz çoğu tefsirde "sonuç ve akıbet" bildirimi olacak açıklanır.
Yani:

Bu fark çok önemlidir: Bir şeyin "için yaratılması" (amaç) ile "öyle bir sonuca gideceği şekilde yaratılması" (akıbet) aynı şey değildir.

3. daha iyi anlaman için basitleştirip örnek vereyim
Bir öğretmen sınıfa giriyor.
Bazı öğrencilerin derse ilgisiz olduğunu, notlar tutmadıklarını, ödevlerini yapmadıklarını biliyor.
Diyor ki "bu sene birçok kişi sınıfda kalacak" diyor.

Yani, öğretmen öğrencileri kalsınlar diye yatarması değil, onların kendi tercihleri ile o sonuca gideceklerini bilmesi/söylemesi anlamına geliyor.

Kuran'daki ifade de aynen böyle bir "bilgi ve sonuç" dili ile söyleniyor.

4. Kuran'da çelişki yok, farklı düzlemler var
Bir ayet yaratılış gayesini anlatır:

Bir diğeri yaratılanların sonucunu anlatır:

Biri "niçin/ne için yarattım" der iken, diğeri "neye dönüştüler/neye gidiyorlar" der.

Bu yüzden zıt değil, farklı bakış açısıdır.

Ama en çok unuttuğumuz şey ise şu buradaki, "Allah her şeyi bilendir" yani, bildiği için o şekilde tasfir ediliyor. (bkz: Öğretmen örneği)

Birincisi ayetin mealinde uyumlu kelimesi değil cehnnem için yarattık cümlesi geçmektedir. Bunun sonuca giden bir yol olduğu değil amaç yani akıbet olduğu açıkça bellidir. Bunun sebebi de ayette geçen için kelimesidir. Size en başından beridir diyorum ki bu için kelimesinin orada olması yanlıştır cümle hatasıdır. Öğretmen eğer dediğiniz gibi bu sene birçok kişi kalacak derse sıkıntı yok zaten çünkü amaç yok için kelimesi yok, ama ayetteki gibi bu sene birçok öğrenciyi sınıfta bırakmak için geldim/yarattım derse, yani için kelimesini kullanırsa amaç belirtmiş olur daha ne kadar basit anlatabilirim bilmiyorum. Kısacası kuranda ne anlatmak istediği önemli değil, orada ne yazıldığı ve kelimelerin doğru seçilmesi önemlidir, bunu yaptığı vakit anlatmak istediği şeyler otomatik gün yüzüne çıkacaktır. Şimdi şu örnekteki şekilde yazılsaydı sence daha sağlıklı ve amacına uygun olmaz mıydı?

Yazılan ayet= Şüphesiz biz insanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır fakat görmezler.

Yazılması gereken ayet= Şüphesiz biz insanların ve cinlerin çoğunun cehenneme gideceğini biliyoruz. Onların kalpleri vardır fakat görmezler.
 
Son düzenleme:
Birincisi ayetin mealinde uyumlu kelimesi değil cehnnem için yarattık cümlesi
Anlattığımı sanıyordum:
2. ayetin bağlamı: "yaratılış amacı" değil, "sonuç bildirimi"
Burada kullanılan ifade "li" edatıyla" (لِجَهَنَّمَ) gelir.


Şimdi şu örnekteki şekilde yazılsaydı sence daha sağlıklı ve amacına uygun olmaz mıydı?

Yazılan ayet= Şüphesiz biz insanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır fakat görmezler.

Yazılması gereken ayet= Şüphesiz biz insanların ve cinlerin çoğunun cehenneme gideceğini biliyoruz. Onların kalpleri vardır fakat görmezler.

Cevap Veriyorum:
"Diyanet Vakfı Meali" dir sizin savunduğunuz ve adından da anlaşılacağı üzere..
Ayrıca BKZ:Bütün mealler bulunmaktadır. (Kaynak)

Anlattığımı sanıyordum:





Cevap Veriyorum:
"Diyanet Vakfı Meali" dir sizin savunduğunuz ve adından da anlaşılacağı üzere..
Ayrıca BKZ:Bütün mealler bulunmaktadır. (Kaynak)

Farklı yerler ile uğraşmamanız için de buraya bırakıyorum.


Türkçe Okunuşu *
Velekad żera/nâ licehenneme keśîran mine-lcinni vel-ins(i)(s) lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ velehum a’yunun lâ yubsirûne bihâ velehum âżânun lâ yesme’ûne bihâ(c) ulâ-ike kel-en’âmi bel hum edall(u)(c) ulâ-ike humu-lġâfilûn(e)
1.Ömer Çelik MealiYemin olsun ki biz cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi cehenneme uyumlu yaratmışızdır. Şu sebeple ki, onların kalpleri var, fakat bununla gerçeği anlamazlar; gözleri var onunla görmezler; kulakları var onunla işitmezler. Hâsılı bunlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan daha şaşkındırlar. İşte asıl gâfil olanlar da bunlardır.
2.Diyanet Vakfı MealiAndolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
3.Diyanet İşleri (Eski) MealiAnd olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.
4.Diyanet İşleri (Yeni) MealiAndolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.
5.Elmalılı Hamdi Yazır MealiAndolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.
6.Elmalılı Meali (Orjinal) MealiCelâlim hakkı için Cinn-ü İnsten bir çoğunu Cehennem için yarattık, onların öyle kalbleri vardır ki onlarla doymazlar, ve öyle gözleri vardır ki onlarla görmezler ve öyle kulakları vardır ki onlarla işitmezler, işte bunlar behaim gibi, hattâ daha şaşkındırlar, işte bunlar hep o gafiller
7.Hasan Basri Çantay MealiAndolsun ki biz cin ve insden bir çoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalbleri vardır, bunlarla idrâk etmezler; gözleri vardır, bunlarla görmezler; kulakları vardır, bunlarla işitmezler. Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir. Hattâ daha sapıkdırlar. Onlar gaflete düşenlerin ta kendileridir.
8.Hayrat Neşriyat MealiCelâlim hakkı için, cinlerden ve insanlardan birçoğunu (kendi irâdeleriyle hak edecekleri üzere) Cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, (ancak kendi küfürleri sebebiyle artık) onlarla (hakkı zevk edip) anlamazlar; onların gözleri vardır (ama) onlarla(Allah'ın delîllerini) görmezler; onların kulakları da vardır, (ama) onlarla (İlâhî nasîhatleri)işitmezler! İşte onlar hayvanlar gibidir; hattâ daha da aşağıdırlar. İşte onlar, gafillerin ta kendileridir.
9.Ali Fikri Yavuz MealiYemin olsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır; bu kalblerle gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır; onlarla görmezler (ibret almazlar). Kulakları vardır; onlarla nasihat dinlemezler. İşte bunlar, hayvanlar gibidir; doğrusu daha sapık ve şaşkındırlar. Gafil olanlar da işte bunlardır.
10.Ömer Nasuhi Bilmen MealiAndolsun ki, cinden ve insten çoklarını cehennem için yarattık, onların kalbleri vardır ki, onlar ile anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlar ile göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlar ile işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlar daha sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.
11.Ümit Şimşek MealiCinlerden de, insanlardan da Biz pek çok Cehennemlikler yarattık. Onların kalpleri vardır, anlamazlar; gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler. Onlar hayvan gibi, hattâ daha da şaşkındırlar. Onlar gafillerin tâ kendileridir.
12.Yusuf Ali (English) MealiMany are the Jinns and men we have made for Hell: They have hearts wherewith they understand not, eyes wherewith they see not, and ears wherewith they hear not. They are like cattle,- nay more misguided: for they are heedless (of warning).

Hocam, Tartışmak ister iseniz, sürekli dediklerimi "yansıtmak, savurmak, anlamamazlıktan" gelmek(ği)/istiyor iseniz açık ve net bir şekilde söyleyin. Söyleyin ki daha detaylı/incelikli çürütemeyip aynı yere farklı soru soramayacağınız raddede anlatayım. Bilmemek değil Öğrenmemek ayıp olandır.
 
Son düzenleme:

Technopat Haberler

Geri
Yukarı