Sevilebilecek meslek nasıl bulunur?

zaaraabuurr824

Centipat
Katılım
18 Şubat 2024
Mesajlar
114
Lise son sınıfım. Meslek lisesi okuyorum. Bölümüm iç mekan tasarımı, staj yapıyorum fakat staj yerim berbat bölümle alakalı hiçbir şey öğrenemiyorum. Bu işin imalat kısmındayım (tam imalat sayılmaz daha çok amelelik) değişsem değişemiyorum. Üniversite okumakta da kararsızım. Mantık çerçevesinde bakınca mimarlık bölümü her yıl binlerce mezun veriyor ayrıca severek yapabileceğimi de pek zannetmiyorum. Bu bölüme pek isteğimle geldim sayılmaz. Açıkçası ileride ne olmak istediğimi sevdiğim mesleği bilmiyorum bulmak istiyorum. Yani ileride yapmak istediğim iş olarak baktığımda severek yapmalıyım düşüncesi veya iyi parası var düşüncesi arasında kalıyorum. En son memur olmak için çalışacağım sanırım.
 
Lise son sınıfım. Meslek lisesi okuyorum. Bölümüm iç mekan tasarımı, staj yapıyorum fakat staj yerim berbat bölümle alakalı hiçbir şey öğrenemiyorum. Bu işin imalat kısmındayım (tam imalat sayılmaz daha çok amelelik) değişsem değişemiyorum. Üniversite okumakta da kararsızım. Mantık çerçevesinde bakınca mimarlık bölümü her yıl binlerce mezun veriyor ayrıca severek yapabileceğimi de pek zannetmiyorum. Bu bölüme pek isteğimle geldim sayılmaz. Açıkçası ileride ne olmak istediğimi sevdiğim mesleği bilmiyorum bulmak istiyorum. Yani ileride yapmak istediğim iş olarak baktığımda severek yapmalıyım düşüncesi veya iyi parası var düşüncesi arasında kalıyorum. En son memur olmak için çalışacağım sanırım.

Staj da normal stajın kölelikten pek bir farkı yok tabii yerden yere değişir ama çoğu yerde böyle bu bu yollardan geçmiş biri olarak söylüyorum seni köle gibi kullanıyor çoğu yer sevilebilecek meslek diye bir şey yok kolay meslek de yok iş öğrenirsen her türlü iş bulur parasız kalmazsın fakat ilgi duyduğun alanlara yönel parası fazla diye sevmediğin bir işi yapmaya kalkma robottan farkın olmayacak.
 
Lise son sınıfım. Meslek lisesi okuyorum. Bölümüm iç mekan tasarımı, staj yapıyorum fakat staj yerim berbat bölümle alakalı hiçbir şey öğrenemiyorum. Bu işin imalat kısmındayım (tam imalat sayılmaz daha çok amelelik) değişsem değişemiyorum. Üniversite okumakta da kararsızım. Mantık çerçevesinde bakınca mimarlık bölümü her yıl binlerce mezun veriyor ayrıca severek yapabileceğimi de pek zannetmiyorum. Bu bölüme pek isteğimle geldim sayılmaz. Açıkçası ileride ne olmak istediğimi sevdiğim mesleği bilmiyorum bulmak istiyorum. Yani ileride yapmak istediğim iş olarak baktığımda severek yapmalıyım düşüncesi veya iyi parası var düşüncesi arasında kalıyorum. En son memur olmak için çalışacağım sanırım.

Maalesef eski usta-çırak mantığı kalmadı. Karşınızdaki birçok kişi de yaptığı işi severek yapmıyor veya fantezi üretmesine izin verilmiyor da olabilir.

Ben meslek lisesi elektrikden mezun idim. Üçüncü sınıfta staja Sasa'ya gittim. Ustalarım ayrı becerisi vardı ama bize çok iyi iki usta başı denk gelmiş idi. Bir tanesi tamamen elektrik diğeri elektronik mezunu olup elektro mekanik seviyordu ve fabrika hacminden dolayı ikisinin de işi asla bitmiyordu.
Bize çıraklık yaptırdılar ama her yerde alışılan bir çıraklık değil idi. Boş durmamıza izin verilmiyordu. Boş olduğumuz zaman da bobin sarımı yapan ustalar ile, motorların bakır bobinlerinin sarılmasına yardımcı oluyorduk. Her usta başı tek tek ilgileniyor ve hepimizi sıra ile farklı ustalar ile çalışmamız için dağıtım yapılıyor idik. Dolayısı ile sürekli farklı konularda gezip görüş - beceri izleme imkanımız oluyordu. Bir gün çevre aydınlatması ile tesisat sorunları ile uğraşırken diğer gün asansör devresi, sanayi tip mutfak, ısıtma - soğutma sistemler, güç üniteleri, mekanik araç sorunlarına bakıyorduk.

Biraz sizin mesleğinize olan ilginin yanı sıra, ustalarınızın sizi nasıl görmek veya kendi bilgileri konusunda ne kadar emin olmaları ile de ilgili. Ülkemizde 3 ay bir yerde amelelik yapıp, sonra başka yere ben filan yerde ustalık yaptım diyen çok fazla var. Dolayısı ile karşınızdaki kişilerin meslekleri konusundaki bilgi ve tecrübesi de çok önemli.

Gerçekten bir konuda bilgi ve tecrübesi olan kendine güvenir ve bilgisini - tecrübesini paylaşır. Lise sonrası şu an kapanmış olan bir dokuma fabrikasında çalıştım. Lakabı ihtiyar olan 65 yaşından büyük bir ustamız vardı. Tüm bölümün eğlencesi ona takılmak idi. 40 yaşını geçmiş ustabaşı ünvanı olan bile birçok konuda ona danışıyor ve firma işlerini organize ediyordu. İhtiyar ile çalışmak bir işkence idi. Çünkü pürdikkat izler, hata yaptığında kızar ama doğrusunu "bak izle" diyerek öğretir idi. Hiç unutmam, bana bir motor kapağını tam iki saat söktürüp takdırdı. İlk saatin sonunda, hala mı hatalı takıyorum dediğimde ise, "yooo, doğru takıyorsun ama ne zaman bakmadan takacaksın diye merak ettiğim için söktürüyorum" dedi. Bu sözü 3 yıl önce sokaktaki yüksek gerilim hattını tamire gelen, sözde firmanın elemanlarını izlerken anladım. Çünkü eleman bağlantı aparatının kapağını kastırmış ve diğer vidaları sıkmak için debelleşirken, selam ile ihtiyarı andım. Helal olsun işinin ehli ustalara.

Geldik sana.
Mesleğini seviyorsan çalışacak - araştıracaksın. Modern teknikleri takip et ama şu sıra birçok firma usta kavramına çok önem vermiyor. Daha çok pratik yamalı işler ve gerçek gibi gözüken sahte işler konusunda tecrübeli arıyor. Staj herkes için verimli olmaz. Ve tecrübeler de staj ile elde etmek çok zordur. Çok uzun yıllar gerektirir. Firmada büyük bir sıkıntı çıktığında, senin panik yapmadan çözüm üretecek bilgi-tecrübene kalmıştır. Bahaneler değil, kullandığın veya kullanacağın çözümler seni farklı kılar. Mevcudu değerlendirme şeklin seni farklı yapar. Ustayım diyen birçok kişinin tornavida kullanması ve sıktığı vidanın durumuna bakarak karar veriyorum. İnatla başı yalama yapmış vidayı sıkmaya uğraşan biri ile asla sonuca ulaşamazsın ve seni nerede yarı yolda bırakacağını da bilemezsin.

Üniversite için iç mimarlık okuman sana çok faydalı olacaktır. Bir dönem iç mimar birinin bilgisayar işleri için teknik destek veriyordum. O zamanlar 3D Max yeni kullanmaya başlanmış ve mimar mühendisler pek bilmiyor idi. O 3D Max ile, iç tasarım da ışık yansımaları, parlak yer kaplamasında ışığın olumlu olumsuz etkilerini inceliyor ve tasarımı ona göre yapıyordu. Bazen zeminde parlak kaplama güzel olur ama müşterilerin iç çamaşırları yansıyacak olursa... Gibi birçok farklı bakış değerlendirme de var. Geçen bir video da kadın, mutfak için kullandığı dolapların kaplamasının parlak olarak seçmiş ama nemli bile olmayan parmak izlerinden şikayet edip değiştireceğini anlatıyor idi. Bir usta bana mutfak ve giyinme odasında kullandığı yeni mekanik parçalar daha küçük bir alanda daha fazla eşya yerleştirmeyi anlatmış idi. Yani araştıracak ve öğreneceksin. Başkalarının beceriksizliği - sana engel olmaya çalışmaları seni yıldırmasın.

Başarı her zaman uçan bir kuştur.

Ben bilgi işlemci olarak çalışırken, elektrik bilgimden çok faydalandım. Altyapı kurulumun hatasızlığı - toprak hattı - hatta çalıştığım firmada teknik servis elemanları kabinet düzenlemesini beceremediği için, kablo düzenlemesi için beni götürüyorlardı.

Bol miktarda oku, daha önce yapılanları incele, teknik gelişimleri, mesleğinde tanınanların çalışma anını ve sonuçlarını takip et.

Başarılar.
 
Maalesef eski usta-çırak mantığı kalmadı. Karşınızdaki birçok kişi de yaptığı işi severek yapmıyor veya fantezi üretmesine izin verilmiyor da olabilir.

Ben meslek lisesi elektrikden mezun idim. Üçüncü sınıfta staja Sasa'ya gittim. Ustalarım ayrı becerisi vardı ama bize çok iyi iki usta başı denk gelmiş idi. Bir tanesi tamamen elektrik diğeri elektronik mezunu olup elektro mekanik seviyordu ve fabrika hacminden dolayı ikisinin de işi asla bitmiyordu.
Bize çıraklık yaptırdılar ama her yerde alışılan bir çıraklık değil idi. Boş durmamıza izin verilmiyordu. Boş olduğumuz zaman da bobin sarımı yapan ustalar ile, motorların bakır bobinlerinin sarılmasına yardımcı oluyorduk. Her usta başı tek tek ilgileniyor ve hepimizi sıra ile farklı ustalar ile çalışmamız için dağıtım yapılıyor idik. Dolayısı ile sürekli farklı konularda gezip görüş - beceri izleme imkanımız oluyordu. Bir gün çevre aydınlatması ile tesisat sorunları ile uğraşırken diğer gün asansör devresi, sanayi tip mutfak, ısıtma - soğutma sistemler, güç üniteleri, mekanik araç sorunlarına bakıyorduk.

Biraz sizin mesleğinize olan ilginin yanı sıra, ustalarınızın sizi nasıl görmek veya kendi bilgileri konusunda ne kadar emin olmaları ile de ilgili. Ülkemizde 3 ay bir yerde amelelik yapıp, sonra başka yere ben filan yerde ustalık yaptım diyen çok fazla var. Dolayısı ile karşınızdaki kişilerin meslekleri konusundaki bilgi ve tecrübesi de çok önemli.

Gerçekten bir konuda bilgi ve tecrübesi olan kendine güvenir ve bilgisini - tecrübesini paylaşır. Lise sonrası şu an kapanmış olan bir dokuma fabrikasında çalıştım. Lakabı ihtiyar olan 65 yaşından büyük bir ustamız vardı. Tüm bölümün eğlencesi ona takılmak idi. 40 yaşını geçmiş ustabaşı ünvanı olan bile birçok konuda ona danışıyor ve firma işlerini organize ediyordu. İhtiyar ile çalışmak bir işkence idi. Çünkü pürdikkat izler, hata yaptığında kızar ama doğrusunu "bak izle" diyerek öğretir idi. Hiç unutmam, bana bir motor kapağını tam iki saat söktürüp takdırdı. İlk saatin sonunda, hala mı hatalı takıyorum dediğimde ise, "yooo, doğru takıyorsun ama ne zaman bakmadan takacaksın diye merak ettiğim için söktürüyorum" dedi. Bu sözü 3 yıl önce sokaktaki yüksek gerilim hattını tamire gelen, sözde firmanın elemanlarını izlerken anladım. Çünkü eleman bağlantı aparatının kapağını kastırmış ve diğer vidaları sıkmak için debelleşirken, selam ile ihtiyarı andım. Helal olsun işinin ehli ustalara.

Geldik sana.
Mesleğini seviyorsan çalışacak - araştıracaksın. Modern teknikleri takip et ama şu sıra birçok firma usta kavramına çok önem vermiyor. Daha çok pratik yamalı işler ve gerçek gibi gözüken sahte işler konusunda tecrübeli arıyor. Staj herkes için verimli olmaz. Ve tecrübeler de staj ile elde etmek çok zordur. Çok uzun yıllar gerektirir. Firmada büyük bir sıkıntı çıktığında, senin panik yapmadan çözüm üretecek bilgi-tecrübene kalmıştır. Bahaneler değil, kullandığın veya kullanacağın çözümler seni farklı kılar. Mevcudu değerlendirme şeklin seni farklı yapar. Ustayım diyen birçok kişinin tornavida kullanması ve sıktığı vidanın durumuna bakarak karar veriyorum. İnatla başı yalama yapmış vidayı sıkmaya uğraşan biri ile asla sonuca ulaşamazsın ve seni nerede yarı yolda bırakacağını da bilemezsin.

Üniversite için iç mimarlık okuman sana çok faydalı olacaktır. Bir dönem iç mimar birinin bilgisayar işleri için teknik destek veriyordum. O zamanlar 3D Max yeni kullanmaya başlanmış ve mimar mühendisler pek bilmiyor idi. O 3D Max ile, iç tasarım da ışık yansımaları, parlak yer kaplamasında ışığın olumlu olumsuz etkilerini inceliyor ve tasarımı ona göre yapıyordu. Bazen zeminde parlak kaplama güzel olur ama müşterilerin iç çamaşırları yansıyacak olursa... Gibi birçok farklı bakış değerlendirme de var. Geçen bir video da kadın, mutfak için kullandığı dolapların kaplamasının parlak olarak seçmiş ama nemli bile olmayan parmak izlerinden şikayet edip değiştireceğini anlatıyor idi. Bir usta bana mutfak ve giyinme odasında kullandığı yeni mekanik parçalar daha küçük bir alanda daha fazla eşya yerleştirmeyi anlatmış idi. Yani araştıracak ve öğreneceksin. Başkalarının beceriksizliği - sana engel olmaya çalışmaları seni yıldırmasın.

başarı her zaman uçan bir kuştur.

Ben bilgi işlemci olarak çalışırken, elektrik bilgimden çok faydalandım. Altyapı kurulumun hatasızlığı - toprak hattı - hatta çalıştığım firmada teknik servis elemanları kabinet düzenlemesini beceremediği için, kablo düzenlemesi için beni götürüyorlardı.

Bol miktarda oku, daha önce yapılanları incele, teknik gelişimleri, mesleğinde tanınanların çalışma anını ve sonuçlarını takip et.

Başarılar.

Güzel yazı için teşekkür ederim, öncelikle bahsettiğiniz usta-çırak ilişkisi çok güzelmiş hem staj yeriniz olsun hem çalıştığınız kişiler ve ortam gelişmenize çok müsait olmuştur. Kendim için aynı şeyi söyleyemiyorum staj yerim imalat kısımı olsa da orada bir şeyler öğrenmek istiyorum desem de "sözde ustalar" hem çok kaba hem insanı köle şeklinde kullanıyor. Bir hatam olduğunda bunun doğrusunu değil de sürekli bir şeyi de doğru yap cinsinden laflar duyuyorum bildiğin aşağılama şeklinde. Mecbur katlanıyorum yapacak bir şeyim yok. İnsanı böyle işten soğutuyorlar, meslekten soğutuyorlar. Gelişmeye açık bir insanı bu raddeye sürüklüyorlar. Stajımı aslında iç mekan tasarımı ofisinde görecektim staj yerleri bulduğumuz sıralarda, bir ofisle görüştüm ve iyi karşıladılar fakat sonrasında başka iki kişi tanıdıkları olan, ofisin sahibini tanıyan akrabalarını devreye soktular ve durum bir anda tersine döndü işin içine torpil girdi anlayacağınız ve ben alınmadım. Bu duruma düşmem şansız olduğumdan mı yoksa kendi hatamdan mı bilmiyorum fakat gerçekten bu ülkede bazı şeyleri yaşayamadığım için üzülüyorum. Hiç bir şeyin sonu değil evet, hala yol çok uzun fakat yolumu çizmem için de hiçbir yerden bir kılavuz görmeyince insan ne yapacağını bilemiyor bu yaşta. Yolumu çizmek istiyorum fakat sevdiğim meslek olmasını tercih ederim. İç mekan tasarımı okumak isterim fakat dediğim gibi ne olacağı belli olmuyor kendimi memurluğa atmaya çalışmak daha mantıklı geliyor. Memuriyet iyidir şeklinde düşünüyorum araştırmalarım sonucunda. Tabii ki memurlukla kalmasını istemiyorum ama, kendime başka şeyler de oluşturmalıyım ek gelir vs. bu sayede hem işim mevcut olur hem de bir yandan ek gelirim. Böylece maddi gelirimi büyüterek başka şeylere açılabilirim diye düşünüyorum bilemiyorum. Yine de sağ olun bu güzel yazılar için.
 
Güzel yazı için teşekkür ederim, öncelikle bahsettiğiniz usta-çırak ilişkisi çok güzelmiş hem staj yeriniz olsun hem çalıştığınız kişiler ve ortam gelişmenize çok müsait olmuştur. Kendim için aynı şeyi söyleyemiyorum staj yerim imalat kısımı olsa da orada bir şeyler öğrenmek istiyorum desem de "sözde ustalar" hem çok kaba hem insanı köle şeklinde kullanıyor. Bir hatam olduğunda bunun doğrusunu değil de sürekli bir şeyi de doğru yap cinsinden laflar duyuyorum bildiğin aşağılama şeklinde. Mecbur katlanıyorum yapacak bir şeyim yok. İnsanı böyle işten soğutuyorlar, meslekten soğutuyorlar. Gelişmeye açık bir insanı bu raddeye sürüklüyorlar. Stajımı aslında iç mekan tasarımı ofisinde görecektim staj yerleri bulduğumuz sıralarda, bir ofisle görüştüm ve iyi karşıladılar fakat sonrasında başka iki kişi tanıdıkları olan, ofisin sahibini tanıyan akrabalarını devreye soktular ve durum bir anda tersine döndü işin içine torpil girdi anlayacağınız ve ben alınmadım. Bu duruma düşmem şansız olduğumdan mı yoksa kendi hatamdan mı bilmiyorum fakat gerçekten bu ülkede bazı şeyleri yaşayamadığım için üzülüyorum. Hiçbir şeyin sonu değil evet, hala yol çok uzun fakat yolumu çizmem için de hiçbir yerden bir kılavuz görmeyince insan ne yapacağını bilemiyor bu yaşta. Yolumu çizmek istiyorum fakat sevdiğim meslek olmasını tercih ederim. İç mekan tasarımı okumak isterim fakat dediğim gibi ne olacağı belli olmuyor kendimi memurluğa atmaya çalışmak daha mantıklı geliyor. Memuriyet iyidir şeklinde düşünüyorum araştırmalarım sonucunda. Tabii ki memurlukla kalmasını istemiyorum ama, kendime başka şeyler de oluşturmalıyım ek gelir vs. bu sayede hem işim mevcut olur hem de bir yandan ek gelirim. Böylece maddi gelirimi büyüterek başka şeylere açılabilirim diye düşünüyorum bilemiyorum. Yine de sağ olun bu güzel yazılar için.

Yıllar önce ülkenin büyük denecek bir firmasında çalışıyor idim. Yanıma iki adet meslek lisesinde okuyan genç geldi. Çatalca meslek lisesinde okuyorlar. Acitasyon yaptılar. Abi, bizi staj için almaz isen okulda staj görmek zorunda kalacağız filan sözleri ile beni çok fena vurdular.

Okulda staj yapmanın ne olduğunu duyum olarak bildiğim için, personel müdürüne gittim. Bu iki genci staja alalım dedim. Stajyer sayımız doldu dedi. Dedim planlamaya bir sürü kız alıyorsunuz, beyaz önlükle hiçbir iş yapmadan geziyorlar. Ben ise bu elemanlar ile iş yapacağım bana faydası olacaklar vs. Sözlerim ilk planda işe yaramadı. Enson stajyer bütçemiz yeterli değil dedi. Dedim bunlara verdiğiniz ücret zaten belli. Firmanın iki adet öğrenciye staj ücreti ödeyemiyor ise benim maaşımdan kesin, bu çocuklar burada staj yapacak dedim.

Neyse çocuklar staja başladı. İkisi tamamen ters kişilikte iki genç. Ben bazen kızıyorum, bazen çay getirtiyorum, ikiletmeden her şeyi yapıyorlar. Bir gün diğer arkadaş çay getirir misin demiş. hayır getiremem diye cevap almış. iyi de .... söylediğinde çay getiriyorsunuz, ben isteyince ne oldu diye sorunca o... abi demiş. Bana her iki tarafda durumu anlattı güldüm. Verilecek cevap yoktu.

Bir gün bunlara 20 soruluk test hazırladım. soruları cevap veremezseniz döveceğim sizi dedim (kimseyi dövecek halim yok.) İlk soru, dövdükten sonra cevapları verecek misin, diye sordular. Evet dedim. o zaman istediğin gibi döv dedi biri. Elim ayağım kırıldı o an.

Kimseyi yapamadığı bir iş için kötü söz veya dövecek değilim. Kendi kaybeder. Maalesef anenevi kötü bir ağız alışkanlık.

Halamın ırmakta yıkanmaya gitmememiz için sözü aklıma gelir. Irmağa çimmeye gidip, sele kapılırsanız öldürürüm seni derdi. Ben sele kapıldıktan sonra ara da bul. Ölmüş olurum zaten. Ama kötü bir ağız alışkanlığı.

Ne maksad ile olursa olsun, yanımıza emanet edilen gençler, en büyük zenginliğimizdir. Onlara gereken özen ve tecrübeyi hakkı ile anlatmak - eğitmek de, önceki neslin zorunlu görevidir.
Senin adına ve haberlerde duyduğum kötü sonuçlar için hep üzülüyorum. Ama maalesef.

O gençlere ne mi oldu? Bir tanesi liseden sonra ticarete atıldı. Mesleğini kötüye kullandı. Hoş olmayan kısa süreli kazanç sonunda kayıplara karışmış. cevapları vereceksen, istediğin gibi döv diyen ise, büyük bir firmanın bilgi işleminde oldukça iyi bir görevde çalışıyor idi. Evlenmiş çocukları olmuş, beni gördüğünde hala gözleri parlıyordu.

En güzel başarılar seninle olsun. Ama önce detaylı araştırma yap. Geleceğin ile mantıklı hedef kur ve gereken tecrübeyi araştır. Mesleğin ile yetkin kişilerin tecrübelerini edinmeye çalış.

Başarılar.
 
Yıllar önce ülkenin büyük denecek bir firmasında çalışıyor idim. Yanıma iki adet meslek lisesinde okuyan genç geldi. Çatalca meslek lisesinde okuyorlar. Acitasyon yaptılar. Abi, bizi staj için almaz isen okulda staj görmek zorunda kalacağız filan sözleri ile beni çok fena vurdular.

Okulda staj yapmanın ne olduğunu duyum olarak bildiğim için, personel müdürüne gittim. Bu iki genci staja alalım dedim. Stajyer sayımız doldu dedi. Dedim planlamaya bir sürü kız alıyorsunuz, beyaz önlükle hiçbir iş yapmadan geziyorlar. Ben ise bu elemanlar ile iş yapacağım bana faydası olacaklar vs. Sözlerim ilk planda işe yaramadı. Enson stajyer bütçemiz yeterli değil dedi. Dedim bunlara verdiğiniz ücret zaten belli. Firmanın iki adet öğrenciye staj ücreti ödeyemiyor ise benim maaşımdan kesin, bu çocuklar burada staj yapacak dedim.

Neyse çocuklar staja başladı. İkisi tamamen ters kişilikte iki genç. Ben bazen kızıyorum, bazen çay getirtiyorum, ikiletmeden her şeyi yapıyorlar. Bir gün diğer arkadaş çay getirir misin demiş. hayır getiremem diye cevap almış. iyi de .... söylediğinde çay getiriyorsunuz, ben isteyince ne oldu diye sorunca o... abi demiş. Bana her iki tarafda durumu anlattı güldüm. Verilecek cevap yoktu.

Bir gün bunlara 20 soruluk test hazırladım. soruları cevap veremezseniz döveceğim sizi dedim (kimseyi dövecek halim yok.) İlk soru, dövdükten sonra cevapları verecek misin, diye sordular. Evet dedim. o zaman istediğin gibi döv dedi biri. Elim ayağım kırıldı o an.

Kimseyi yapamadığı bir iş için kötü söz veya dövecek değilim. Kendi kaybeder. Maalesef anenevi kötü bir ağız alışkanlık.

Halamın ırmakta yıkanmaya gitmememiz için sözü aklıma gelir. Irmağa çimmeye gidip, sele kapılırsanız öldürürüm seni derdi. Ben sele kapıldıktan sonra ara da bul. Ölmüş olurum zaten. Ama kötü bir ağız alışkanlığı.

Ne maksad ile olursa olsun, yanımıza emanet edilen gençler, en büyük zenginliğimizdir. Onlara gereken özen ve tecrübeyi hakkı ile anlatmak - eğitmek de, önceki neslin zorunlu görevidir.
Senin adına ve haberlerde duyduğum kötü sonuçlar için hep üzülüyorum. Ama maalesef.

O gençlere ne mi oldu? Bir tanesi liseden sonra ticarete atıldı. Mesleğini kötüye kullandı. Hoş olmayan kısa süreli kazanç sonunda kayıplara karışmış. cevapları vereceksen, istediğin gibi döv diyen ise, büyük bir firmanın bilgi işleminde oldukça iyi bir görevde çalışıyor idi. Evlenmiş çocukları olmuş, beni gördüğünde hala gözleri parlıyordu.

En güzel başarılar seninle olsun. Ama önce detaylı araştırma yap. Geleceğin ile mantıklı hedef kur ve gereken tecrübeyi araştır. Mesleğin ile yetkin kişilerin tecrübelerini edinmeye çalış.

Başarılar.

Teşekkürler.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı