Hiçbir şey yoktan olamaz

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Evrim, doğanın reddedilemez bir gerçeğidir.
Öyle mi? Neden kendi bilim camiasında kuşku duyuluyor?
"bilimsel ve kesin" denilen bir teoriye kendi camiasından binlerce bilim adamı tarafından kuşku duyulmasını açıklar mısınız? Eğer bilimsel ve gözlemlenebiliyorsa, bu bilimsel camia nasıl yer çekimi kanununa itiraz etmiyorsa aynı şekilde darwin'in teorisine de itiraz etmemeli değil mi?
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Darwinizmden Bilimsel Ayrılış Bildirisi: https://www.discovery.org/m/2019/10/Scientific-Dissent-from-Darwinism-List-09302019.pdf
 
Boş konu. Bıkılmadı bunların tartışılmasından. Sınırlı ömrünüze daha değerli şeyler katmaya bakın. Göçüp gittiğinizde kalanlara bir tutam faydanız olması hayatın anlamının çözülmesinden neyin yoktan varolup olamayacağına karar verebilmekten çok daha değerli bana göre.
Çözülemeyecek şeyleri sayfalarca tartışmanın hiçbir anlamı yok.
Allah'ın varlığı inanan kişiyle yaradanı arasındadır bana göre. İnanıyorsa onunla var olur, inanmıyorsa zaten yoktur. Buna başka bir "kul" ne yorum yapabilir, nede yol gösterebilir. Bu var mıdır yok mudur tartışmalarına da bi son verilsin artık hakkaten.
Hepsi bi ayrı kafa hocam :D biri der o zaman Allah nasıl ortaya çıktı diğeri der Kuran'da bugüne dair o var bu var. Rahat bırakmıyorlar kendilerini, benim garibime giden bir ateist arkadaş var delirmişcesine yazıyor kafayı yiyor bilgisayar başında :D gerek yok abicim gidin yaşayın inanın inanmayın 20 sayfa tartışma konusu mu olur ya :D tartışsalar neyse diyeceğim de tartışmıyorlar ki şunlardan farkları yok 🤣
 
Yine, yeni, yeniden ayni konular. Sayfalarca yazilan onca "bos" mesaj.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.


Suna bak hala daha üsenmiyorsunuz ya, ayip ya :D
 
"Yaratılmış olanların kavrayışı, gerçeklikle ilişkili değildir; gerçeklik de yaratılmış olanlarla ilişkili değildir. Düşünceler kişiye özgüdür; yaratılmışların bu öznellikleri gerçeklerle ilişkili değildir. Gerçeğin algılanması bu denli güçtür ama gerçekliğin gerçekliğinin algılanması bundan kat kat güçtür. Üstelik Tanrı gerçekliğin ötesindedir ve gerçeklik Tanrıyı kapsamaz" Hallac-ı Mansur
 
Nahl 15 ayetini Kuss ve Ümeyye'nin şiirlerinde almışlardır, bu onlara garip gelmiyor tefsirle farklı şekilde yorum yapmaya çalışıyorlar. Önce bir kendinize sormuyor Allah kelamı dediğiniz kitapta başkasının şiirlerinin ne işi var, Sümerlerdeki mitlerin ne işi var, Zerdüştlükle olan benzerliğin ne işi var, Mor Yakub'un kitabındaki mağarada 300 yıl uyuyan kişilerin ne işi var bunları hiç bilmiyorlar.
Bak hepsini bırak Nuh tufanının bile aslında küresel değil sadece bir bölgeyi etkileyen bir buzul erimesi olduğu düşünülüyor artık. Özellikle Karadeniz üzerinde eriyen buzulların sebep olduğu bir sel ve öyle küresel ölçekli olmadığı düşünülüyor artık.

Zaten Sümer mitlerine dayanmayan inanış yok gibi bir şey artık. E Sümerliler çok tanrılıydı ama? Semavi dinlerle ne ilgisi var demez mi insan? Yani Anunaki denen tanrılar ve Enki denen baş tanrının hikayeleri İncil'den tut Tevrat'a kadar her yerde geçiyor:) E o zaman en eski olan, temel kabul edilir. Bu da semavi dinleri şüpheli kılıyor.
 
Son düzenleme:
Öyle mi? Neden kendi bilim camiasında kuşku duyuluyor?
"Bilimsel ve kesin" denilen bir teoriye kendi camiasından binlerce bilim adamı tarafından kuşku duyulmasını açıklar mısınız? Eğer bilimsel ve gözlemlenebiliyorsa, bu bilimsel camia nasıl yer çekimi kanununa itiraz etmiyorsa aynı şekilde darwin'in teorisine de itiraz etmemeli değil mi?
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Darwinizmden Bilimsel Ayrılış Bildirisi: https://www.discovery.org/m/2019/10/Scientific-Dissent-from-Darwinism-List-09302019.pdf

Yanlış bir şey dememişler. "Şüpheleniyoruz, hakkında araştırma yapılmasına teşvik edilmeli." diyorlar. Her teoriye ve kanuna böyle yaklaşılmalıdır. Tabi, hala ellerinde evrimi çürütebilecek bir kanıt yok. 160 yıldır.

Kuşku, bilimin vazgeçilmezidir. Kuşkudan yoksun biri, bilim insanı olamaz. Her bilim insanı da şüphecidir. Tabi bu da her şüphenin yerinde olduğu veya her şüphecinin bilim insanı olacağı anlamına gelmez.

Bilim kendini yeniler ve günceller. Bu söylendiğinde gelen cevap genellikle "Madem kesin değil, neden güvenmeliyiz?" şeklinde oluyor. Şöyle izah edelim:
Evren'e dair düşüncelerimizin en temelindeki varsayım gerçek denen bir şeyin olmasıdır ve bizim onu bilmemizden veya anlamamızdan bağımsız olarak gerçektir. Tabi bazı felsefe akımlarında bu temel varsayım da sorgulanıyor ancak deneyimlerimizden yola çıkarak söyleyebiliriz ki, Evren içinde var olan olguların hiçbiri, bizlerin onu algılamasına veya keşfetmesine bağlı değildir. Dolayısıyla gerçekler, bizlerin algısından, keşfinden, kabulünden bağımsızdır. Peki o gerçeğe nasıl ulaşırız? İnsanlığı yıllardır meşgul eden soru da budur. İnsanlık, önce felsefe sayesinde kavramlar hakkında doğru ve sistemli düşünmeyi öğrenmiş, sonrasında sınanabilirlik (test edilebilirlik) ve yanlışlanabilirlik kavramları üzerine inşa edilmiş bilimi geliştirmeye başlayarak gerçeğe ulaşmanın en etkili, en objektif, en güçlü yolunu keşfetmiştir.
Bu durumda da "Madem bilim bu kadar güvenilir, neden sürekli yenileniyor ve kendini yanlışlıyor?" sorusu çıkıyor. Bilimin sürekli değiştiği, büyük oranda bir algı yanılgısıdır. Bilimde değişen, çoğunlukla uygulamalı sahalardır (tıp, mühendislik vb.). Bu demek değil ki temel bilimlerde (fizik, kimya, biyoloji, jeoloji) hiçbir değişim yaşanmaz; elbette yaşanır. Örneğin temel bilimlerde bir teori, bir diğerinin yerini alabilir. Bunun en meşhur örneği, Einstein'ın Görelilik Teorisi'nin, evreni açıklama konusunda Newton'un Kütleçekim Teorisi'nin yerini almış olmasıdır. Sonrasındaysa Kuantum Teorisi, evreni daha başarıyla açıklamak konusunda Einstein'ın teorisini geçmeyi başarmıştır.
Ama bunun ne demek olduğuna az sonra döneceğiz. Öncelikle, bilimde gördüğümüz "karar değiştirme" olaylarını üç kategoriye ayıralım:

1. Uygulamadaki değişimler
Bizim manşetlerden duyduğumuz yenilenmeler, genellikle doğrudan bizim hayatlarımızı etkileyen keşiflerdir; çünkü bunlar, bilim sahalarının uygulamasına yönelik değişimlerdir. Örneğin eskiden karsinojen (kanser yapıcı) olmadığı düşünülen bir besin maddesinin, yeni araştırmalar sonucu karsinojen olduğu sonucuna varabiliriz. Bu, temel bilimsel gerçeklerin değişmesinden değil, önceki uygulamanın devam etmesi sonucunda toplanan yeni bilgiler ışığında uygulamanın değiştirilmesinden kaynaklanır.

2. Kategorik Değişimler
Bilimdeki bazı diğer meşhur yenilenmeler, kategorik değişimlerdir. Örneğin bilimsel araştırmalar sayesinde keşfedilen Plüton'un bir gök cismi olarak var olduğu gerçeği değişmez; ancak bu gök cisminin kategorik olarak bir gezegen olmadığı sonucuna varabiliriz.

3. Yeni Verilerden Gelen Değişimler
Son olarak, bilimdeki bazı diğer değişimler ise, yeni araştırmalar sonucunda elde ettiğimiz verilerin, eski verilerle birleşmesi sonucunda, gerçeğe çok daha yakın bir hikaye anlatmaya başlamasıdır. Bunlar da birinci maddede saydıklarımız gibidir; ancak uygulama açısından zıt yönde bir değişim olmaz; sadece kavrayışımızın değişmesine bağlı olarak bir değişim yaşanır. Örneğin DNA'mızın bütün fiziksel özelliklerimizi kodladığı gerçeği değişmez; ancak bu kodun nasıl okunduğu, epigenetik araştırmalar sayesinde yepyeni bir perspektiften görülmeye başlanmıştır.

Bilim algımız değişse de, temel gerçekler pek değişmiyor. Sanılanın aksine, bilimdeki temel kavramlar ve gerçekler durmaksızın değişmez; hatta oldukça sabit oldukları söylenebilir. Örneğin biyolojide evrimin gerçekliği, düşünsel olarak ilk keşfedildiği Antik Yunan zamanından beri veya ilk defa sistemli hale getirildiği Charles Darwin zamanından beri (1859'dan beri) değişmemiştir. Astronomide kızıla kayma kavramı, 1912 yılında Vesto Slipher tarafından ilk defa keşfedildiğinden beri değişmemiştir. Fizikte, cisimlerin birbirlerine doğru hareket etmeye meyilli oldukları gerçeği, 1687'de Isaac Newton tarafından ilk defa formülize edildiğinden beri değişmemiştir. Kimyada, John Dalton tarafından keşfedilen katlı oranlar yasası 1802'den beri değişmemiştir. Bu da bizi bilimdeki kanun ve teori arasındaki farka götürmektedir. Bu konudaki genel yanlış algı da yozlaşmış eğitim sistemimizde (geçtiğimiz yıllarda kaldırıldı) "gözlem -> hipotez -> teori -> kanun" hiyerarşisi gösterilmiş olmasıdır. Ancak bu hiyerarşi, bilimsel camiada geçerliliğini asırlar önce yitirmiş, skolastik düşünceden kalma, kısıtlı ve hatalı bir yaklaşımdır. Kanunlar ve teoriler ayrı kategorilerde açıklama gücüne sahip olan olgulardır. Kanunlar bir olaya açıklama getiremezler; sadece ne olduğunu belirtirler. Teoriler ise o kanunları açıklama ve izah etme gücüne sahiptir. İlla bir hiyerarşi kurulacak olursa, modern bilimde teoriler kanunlardan daha kapsayıcı ve açıklayıcı olmaları bakımından, hiyerarşi basamaklarının daha üzerinde yer alacaktır. Daha detaylı: Bilimde ''Hipotez-Teori-Kanun'' Hiyerarşisi Var Mıdır? - Evrim Ağacı

Sen "Allah yarattı, öyle oldu." dersin; bilim, nedenini, nedeninin nedenini sorgular ve hakkında araştırmalar yapar. Şeffaftır da. Sen de aynı adımları uygulayarak gözlemleyebilirsin sonucu. Hatta başka bir yol izleyip (bilimsel olması gerek, o kitapta böyle yazıyor, şu adam şöyle diyor diyerek değil) sonuca ulaşabiliyorsan, daha da iyi! Bilime bir katkın olmuş olur. Teoriler, yeni bulgular sonucunda değişebilir. Bir teori ne kadar uzun süredir zamanın ve bilim insanlarının aşındırıcı testlerine direnebiliyorsa ve yanlışlanmıyorsa, o kadar güçlenir. Darwin'in 1859 yılında çıkardığı Species of Origin kitabında yazdıklarının yanı sıra yaptığı çalışmalar ve yazdığı makaleler günümüzde yapılan araştırmalarla mükemmel uyuşuyor. Öngörüsü mükemmel bir adammış, yapılan her çalışmada saygım biraz daha artıyor.
 
Son düzenleme:
Öyle mi? Neden kendi bilim camiasında kuşku duyuluyor?
"bilimsel ve kesin" denilen bir teoriye kendi camiasından binlerce bilim adamı tarafından kuşku duyulmasını açıklar mısınız? Eğer bilimsel ve gözlemlenebiliyorsa, bu bilimsel camia nasıl yer çekimi kanununa itiraz etmiyorsa aynı şekilde darwin'in teorisine de itiraz etmemeli değil mi?
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Darwinizmden Bilimsel Ayrılış Bildirisi: https://www.discovery.org/m/2019/10/Scientific-Dissent-from-Darwinism-List-09302019.pdf


Sunu "Evrimi kabul etmeyen bilim insanlari" seklinde servis etmeyi birakin artik.


- O Adamlar arasinda yalnizca 150 tanesi biyolog. ( Verdigin linkte biolog diye aratabilirsin )
- Evrim yoktur demiyorlar, skeptigiz diyorlar. ( Evrim yoktur diyen adam Amerikan bilim ekosisteminde barinamaz )
- Evrim teorisini makul bulan biyolog sayisinin yanisira bu ustteki 150 kisi muhtemelen %0.001 falan yapiyordur. Kaldi ki adamlar da "evrim yok" demiyorlar.
 
Sunu "Evrimi kabul etmeyen bilim insanlari" seklinde servis etmeyi birakin artik.


- O Adamlar arasinda yalnizca 150 tanesi biyolog. ( Verdigin linkte biolog diye aratabilirsin )
- Evrim yoktur demiyorlar, skeptigiz diyorlar. ( Evrim yoktur diyen adam Amerikan bilim ekosisteminde barinamaz )
- Evrim teorisini makul bulan biyolog sayisinin yanisira bu ustteki 150 kisi muhtemelen %0.001 falan yapiyordur. Kaldi ki adamlar da "evrim yok" demiyorlar.
Konu evrimin varlığı ve yokluğundan ziyade kesinliğiydi. Kesin dediğiniz bu evrim zaten kendi camiasında bilimden çıkarılması için bildiri yayınlanıyor. O yüzden"Evrim, doğanın reddedilemez bir gerçeğidir." Yorumunu esas aldım ben bu içerikte.

Edit: Gerçeklerden şüphe duyulmaz değil mi? Şüpheyle yaklaşılan milyarlarca yıldan bahsedilen ve aleyhinde de bilimsel argümanlar sunulan bu teoriyi asla diğer kanunlarla bir tutamazsınız.
 
Son düzenleme:
Kusku duyulan Evrimin varligi degil isleyis mekanizmalaridir. Ayrica siz hala Darwin'in calismalarinin gecerli oldugunu mu saniyorsunuz? Evrim konusunda iddialar Darwin'den cok daha once vardi. Su anki calismalar Darwin'den cok ama cok farkli yerlerdeler. Ustelik en kabasindan bakmak gerekirse canlilarin milyarlarca yilda cevre kosullarina adapte olabilmesi bir anda topraktan bir erkegin cikmasi, sonra kendi kaburga kemigini becererek cogalmasi, onlarin yavrularinin da ensest iliski ile turlerini devam ettrimelerinden cok daha mantikli degil mi? Bunu soyleyenin ne DNA'dan ne de X-Y kromozomlarindan haberi olmadigi asikar. Bilimin isleyisi bir onceki teoriyi baltalayarak, onun yanlislarini bularak gelismek uzeredir. Bİnlerce yil once yazilan, yanlislarla dolu bir kitaba siki siki sarilarak bilim yapilamaz.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı