Manuel ve otomatik vites arasındaki fark

çoğu kriterde 2. ya da 3. olan araçlar nasıl rakipleri kadar para etmiyor olabilir?
Sana sattıkları indirimli fiyattan bile ne kadar kar marjı yaptılar biliyor musun? Fiyatları bilerek şişiriyorlar, belki indirim için çok çabalamayan kişilere liste fiyatları yani fahiş fiyatlar giriyor. Qashqai rakipleri güçlenmeden önce çok tutuluyordu, artık çok esprisi kalmadı ama yine de iyi satıyor.

Doğuş Oto'yu sevmediğimi söylemiştim zaten. Cam tavanı su alan kronik sorunlu modele kullanıcı hatası deyip kakalamak için olta atan bir şirket, Allah düşürmesin.

onfor, kullanışlılık, iç mekan genişliği, iç mekan kalitesi gibi konularda tartışacak şey yok. Yalnız bir çok kişi için dış tasarım çok önemli oluyor, işte onların Tiguan seçmemesi gayet normal. Benim de önceliğim görünüş olsaydı direkt 3008 ya da Sportage alırdım.
Bilmeden konuşmak istemiyorum ama standart kullanıcının aman aman fark edebileceğini sanmıyorum. Sonuçta premium bir modele atlamıyorsun, hepsi benzer kriterlere hitap eden araçlar.

Bunu zaman gösterecek ama ben de @İbrahim Zdemir'in dediğini diyorum. Düzgün kullanıp da DSG'yi eline alanı ben de pek görmedim.
O zaman ya bayide yatan araçlar yalan söylüyor ya da internetteki küfürden hallice sinirle yazılmış yazılar. :D Zaman her şeyi gösterir kesinlikle.

Allah'ın belası Peugeot 3008/2008 getir de artık alalım şu aracı. Hazır parayla araç beklemek de ayrı bir boyut... Delirttiler adamı. 2008'e bile razı olmaya başladık.
 
Sana sattıkları indirimli fiyattan bile ne kadar kar marjı yaptılar biliyor musun? Fiyatları bilerek şişiriyor, belki indirim için çok çabalamayan kişileri liste fiyatları yani fahiş fiyatları giriyor.
Büyük yanılgı bu işte. Bayilerin büyük kâr marjları yok, hatta bayilerin çoğu 2. el alım satımı yapmasa servis ücretleriyle bile ayakta kalamayacak durumdalar. Kaynak: Otomobil camiasının en önemli insanları. Bahsettiklerimden bazıları arabaların geliştirme sürecinde bile fikri alınabilen kişiler. Buna itirazın varsa itirazını bana değil, 20 yıldır otomotiv dergilerinde baş editörlük ve yöneticilik yapan, bunun dışında firmalarda çalışıp piyasaların içinde olan üst düzey kişilere yapman lazım. Onların dediği bu.

Doğuş Oto'yu sevmediğimi söylemiştim zaten. Cam tavanı su alan kronik sorunlu modele kullanıcı hatası deyip kakalamak için olta atan bir şirket, Allah düşürmesin.
Ben de bunun olup olmayacağını yaşayarak göreceğim ama teknik serviste gördüğüm olay şu; bakıma gelen kişilere özellikle cam tavan için bakım paketini ekletmeye çalışıyorlar ki çok yüksek bir meblağ değil. Şu ana kadar 15-20 civarı kişinin ikna çabasına denk geldim ama birkaçı hariç hiçbiri cam tavan bakımını yaptırmayı kabul etmedi. Çalışanlar özellikle söylüyorlar yapılmaması durumunda sorun yaşanabileceğini, ben her yıl yaptıracağım. Bakalım bende de olacak mı merak ediyorum. Bu arada sunroof değil de komple cam tavanlar çoğu markada maalesef sorun çıkarmaya meyilli zayıf noktalar oluşturuyor. Özellikle bozuk yollarda şasinin sürekli burulduğu bizim gibi ülkelerde çok sıradan bir durum.

O zaman ya bayide yatan araçlar yalan söylüyor ya da internetteki küfürden hallice sinirle yazılmış yazılar.
Her markada bayilerde yatan arabalar mevcut. Bazıları şanzıman problemlerinden yatar, bazıları motor sorunlarından bazıları ise elektronik problemlerden yatar. Her markanın kullandığı teknolojilere göre diğerlerinden daha dayanıksız olduğu noktalar var. DSG özelinde değil, her çift kavramalı şanzımanda risk daha yüksek. Çok fazla parça var, üstüne kuru tip kavraması varsa ısınmadan dolayı yıpranması daha fazla oluyor. Gene de kabul etmen gereken bir şey var, bu şanzımanların hata oranı nedense bizde bu kadar yüksek, bir zamanlar bir hata oranı çizelgesi bulmuştum. Onu bulabilirsem göstereyim, aynı şanzımanın Avrupa'daki herhangi bir ülkedeki hata oranı bize göre çok daha az. Bunun kullanıcı profiliyle bir alakası olabileceğini savunuyorum çünkü VW kullanıcı profili bizim ülkemizde pek iyi değil. Genellikle VW markasını "premium" zanneden, eline geçen ilk toplu parayla arabaya girmiş kişiler tercih ediyor. Açıkçası kullanıcı profilini serviste görüyorum ve suçu onlarda aramaya meyilliyim. Mesela Opel, Audi ve Toyota da kullandım, hiçbirinin kullanıcı profili beni VW kadar rahatsız etmedi.
 
Son düzenleme:
. Buna itirazın varsa itirazını bana değil, 20 yıldır otomotiv dergilerinde baş editörlük ve yöneticilik yapan, bunun dışında firmalarda çalışıp piyasaların içinde olan üst düzey kişilere yapman lazım. Onların dediği bu.
Bu konu hakkında uzmanlık alanım olmadığından bir şey demiyorum ama bayilerin ucu ucuna geçindiğine kesinlikle beni hiçbir insan inandıramaz. Birazcık reklamla birlikte duygu sömürüsü var sanırım işin içinde. :D

Her şeyin altında bakım yatıyor zaten. Benim kullandığım arabada (sahip olmama gerek yok, kapımda uzun saatler yatıyorsa bile o kaputu bir defa açarım) yağ gibi önemli konuları geç, silecek suyu bile her daim yeterince vardır. Kendim de teknik eleman olduğumdan kaput altıyla oynamayı severim zaten. Bunun dışında anladığım diğer bölgelerde de yapabileceklerimi yapıyorum.

Bu biraz ilgiyle, arabayı sevmekle alakalı. Ufak bir bakımdan kaçmaya çalışırken çoğu kişi büyük bakımların altında eziliyor, bugüne kadar en ufak şeyini bile aksatmadığımdan bunu yaşamadım, büyük bir sorun yüzünden yolda kalmadım. Bu kafayla gidersem de yaşamam.

"premium" zanneden, eline geçen ilk toplu parayla arabaya girmiş kişiler tercih ediyor.
Bu ülkede VW (namı diğer tok kapıcılar) ve BMW (müteahhit çocukları) tayfası kesinlikle çekilmiyor. Ben de haz etmiyorum, araba alırken kitlesinden çok arabaya baksam bile beni bile irite edebiliyor bu insanlar.

Opel kullanıyorum, HB tarafını bilmiyorum ama sedan/SUV tarafı yaşını başını almış, baba olmuşlardan oluşuyor. :D
 
Son düzenleme:
Bu konu hakkında uzmanlık alanım olmadığından bir şey demiyorum ama bayilerin ucu ucuna geçindiğine kesinlikle beni hiçbir insan inandıramaz. Birazcık reklamla birlikte duygu sömürüsü var sanırım işin içinde.
Bunu diyen insanların markalara ve distribütörlere nasıl giydirdiğini düşünüyorum da, bu konuda hepsinin ağız birliği yapıp yalan söyleme ihtimalleri yok gibi görünüyor. Bu arada dediğin gibi liste fiyatından satsalar müthiş kâr payı olur ama benim tek sorduğum şey en son fiyat nedir sorusuydu. Üstelemeden verdiklerine göre çok fazla kişiye o fiyatları sapladıklarını sanmam. O fiyattan alana da geçmiş olsun denir ancak. :D

Her şeyin altında bakım yatıyor zaten. Benim kullandığım arabada (sahip olmama gerek yok, kapımda uzun saatler yatıyorsa bile o kaputu bir defa açarım) yağ gibi önemli konuları geç, silecek suyu bile her daim yeterince vardır.
Cam tavan konusunda bu bakımsızlık faktörünün yüksek olması muhtemel. Çünkü bizde yollar bozuk, arabaların şasileri ise "solid" bir yapıda değiller. Sürekli buruluyorlar o yüzden cam tavanların bağlantı noktalarındaki stres düzeyi ve esnemeden dolayı sorun yaşanır bakımı yapılmazsa. Uçaklardan o bağlantı yerlerindeki stres faktörünü benden iyi biliyorsun. Bu arada Volkswagen markasında cam tavan probleminin bakımı yapılmazsa daha fazla oranda olması muhtemel çünkü MQB platformunun burulma direnci biraz daha düşük kalıyor. Çünkü VAG grubu bu platformu bir sürü modelde kullanılması için kompakt yapıda tasarladıklarından dolayı bundan biraz fedakarlık yaptılar. Bu platform genel olarak güzel, çok işlevsel ama sert kullanıma gelmez.

Bu ülkede VW (namı diğer tok kapıcılar) ve BMW (müteahhit çocukları) tayfası kesinlikle çekilmiyor.
Cidden çekilmiyorlar. Volkswagen'in Dünya çapındaki marka algısı şöyle; premium sınıfının biraz alt kalitesinde ama rakiplerinden kalite olarak çok az daha iyi olan, ortalamaları yüksek ama sürüş zevki ve heyecanı olmayan düz arabalar yapan bir firmadır. Sürüşle çok ilgisi olmayanların tercih ettiği bir marka ama bizde Kodamanlığa Giriş 101 dersini yeni geçenlerin gözdesi. Hiç çekilmiyorlar. :D BMW kullanıcı profili ise her yerde aynı. :D

Opel kullanıyorum, HB tarafını bilmiyorum ama sedan/SUV tarafı yaşını başını almış, baba olmuşlardan oluşuyor.
Astra K kullandım 3.5 yıl kadar, yol tutuşu ve şasi dengesi müthişti. Çok defa piste de çıktım, daha güçlü motoru olan bir çok rakipten daha iyi süreler yaptım çünkü virajlara onlardan daha hızlı girebiliyordum. Sürüş karakteristiği klasik Opel, kalite olarak pek iç açıcı durumda değil ama 150 beygirlik motorla 180-200 beygir arasındaki araçları pistte tokatlamak zevkliydi. Yalnız 18" jantlarla birlikte arabada konfor diye bir şey yoktu, 2 çift olarak bir kutlamaya gidiyoruz. Kızlar saçını başını yapmışlar, geceye saatlerce hazırlanmışlar ama gittiğimiz yerde inince saçları dağılmış oluyordu. :D
 
Son düzenleme:
Otomatiklerin bazılarında da vitesi istediğin devirde değiştirme şansın var. Hatta yeni şanzımanların çoğunda var, tek yapman gereken sürüş kısmı yerine şanzımana göre değişen şekilde bir yana ya da farklı bir moda alman gerekiyor. İşin güzel tarafı debriyaj derdin de yok ama hem vitesi hem devir seçimini sen yapıyorsun. Sol ayak kangren olmuyor. :D

Yakıt tasarrufu konusu da artık geçmişte kaldı. Özellikle çift kavramalı olanların yakıt tüketimlerine bakın, aynı motor ile düz vites modelinden daha az tüketiyorlar. Tork konvertörlü olan yeni otomatiklerde de yakıt tüketimi manuel düzeyine indi.

Dediklerine şüphesiz katılıyorum. Yazdıklarım sadece temel bilgilerdi. Ha şuna gelecek olursak super Sport bir aracım yoksa manuel aracın keyfini otomatik bana veremez. Aile arabasını kastetmiyorum sonuçta ya da manuel olarak konuştuğum araçlar E46, scirocco, polo, golf vb. yani kısacası saplamalık işlemli motora sahip araçlar. :D.
 
Şunu konuya ekleyesim geldi.

Screenshot_3.png
 
@Jira Bu konuda senden beklemeyeceğim kadar yanlı bakıyorsun duruma. O zaman bir de 10 yıl önce Toyota sürerken arabanın gazı kesmemesi yüzünden olan kazalardan, 2000-2015 arası Peugeot'ların çoğunda olan elektrik problemleri yüzünden otobanda giderken tüm elektriği kesen arabalardan, hata oranı en yüksek 5-6 markanın 3 tanesini oluşturan Alman premium markalarından, bozuk yollarda alt salıncakları kırılan Renault'lardan da bahsetmek lazım. Bu şanzıman problemi sadece DSG için geçerli değil, tüm çift kavramalı otomatik şanzımanlar için geçerli. Sen bu sorunu genel olarak bu tip şanzıman için desen neyse ama direkt olarak tek bir markayı hedef alarak söylüyorsun. İşin içine Ford, Hyundai grubu, GM gibi markaları da kat ve bu tip şanzımanlı araba almam de o zaman aynı fikirde olurum.

Bir de bu şanzımanı 80-100 bin kilometrede 1 defa sadece baskı balata değişimiyle yıllarca kullanan milyonlarca insan nasıl kullanıyor? Ya da bu şanzımanlar her sorunda servet götürüyorsa 10 yıllık DSG'li arabalar nasıl hâlâ yürüyor durumda oluyorlar. Bu durumda tavrım açık, o sorun yaşayanların büyük kısmı bu şanzımana tork konvertörlü gibi muamele edenlerden oluşuyor. Çevremden de bunu görüyorum, şikayetlerden dolayı söyledikleri sorun tipinden de bunu görüyorum.
 
Son düzenleme:
Bu şanzıman problemi sadece DSG için geçerli değil, tüm çift kavramalı otomatik şanzımanlar için geçerli. Sen bu sorunu genel olarak bu tip şanzıman için desen neyse ama direkt olarak tek bir markayı hedef alarak söylüyorsun.
Neden kızdın ki? :D Ülkede çok tutulan, sınıfında iyi bir model aracı örnek olarak attım sadece.

Çift kavramaların yapısı gereği hepsinin sorun çıkarmaya meyilli olduğunun farkındayım. Bu şanzımanların sadece kullanılan yolla, kullanım tipiyle bozulduğunu söyleyenler için bu kadar örneğin tesadüf olamayacağını göstermek istiyorum.
 
Neden kızdın ki? :D Ülkede çok tutulan, sınıfında iyi bir model aracı örnek olarak attım sadece.
Bu tür bir şeye kızmam için neden yok ama daha önce de konuştuk bunları. Sen direkt olarak bu duruma yanlı olarak bakıyorsun, işin öteki markaları ve şanzımanlarını göz ardı ederek bir yorum yapıyorsun.

Bu şanzımanların sadece kullanılan yolla, kullanım tipiyle bozulduğunu söyleyenler için bu kadar örneğin tesadüf olamayacağını göstermek istiyorum.
Geçmiş konular da dahil hedefinde tek marka olup bunu söylersen senin yapıyor olduğunu kabul etmek istemediğim yanlı tarafında kalıyorsun. Bunu başkaları yapsa sorun değil de bir konuda (Boeing hariç ona alıştık) genel bir sorun ortadayken tek bir markayı hedef almana gerek yok.

Yurt dışında da çift kavramalı şanzımanların sorun çıkarmaya meyilli olduğu biliniyor ancak aradaki hata oranları kıyas kabul etmiyor. Türkiye'de bu hata oranları kat kat daha yüksek ama gene de o grafikten hatırladığım kadarıyla %20-30 gibi oranlar da değildi. Büyük çoğunluk bu tip şanzımana sahip olan araçları yıllarca sorunsuz ve sadece baskı balata değişimiyle kullanıyor. Her sorunda bir servet harcatan şanzıman tipi sandığınız kadar yüksek hata oranlarına sahip olsaydı 10 yıllık bu tip şanzımanlı araçlardan bu kadar fazla trafikte dolaşıyor olmazdı.
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı