06.02.2023 1 dakika 1 sene ve sonsuzluk

Yalova'dayım. Tam denizin kenarında oturuyorum fay hattına da çok yakınım, ve fayın kırılması beklenen yer tam karşımız. Her gece korkuyla yatıyorum ya deprem olursa diye. Deprem olacak zaten ama ne zaman olacağını bilmemek beni daha çok korkutuyor.

Bilinmezlik dünyanın en iğrenç şeyi. Yaşadığım yerde otoban ve taş ocağı var. Taş ocağında dinamit patlatılıyor ve otobanda tır geçtiğinde ev bayağı sallanıyordu. Sallantı zaten hayatımızda olan bir şeydi. O gün uyandığımda durumu kavrayamadım. Her yer karanlıktı acaba kıyamet falan kopuyor da kabusun içinde miyim diye düşündüm. Bir şekilde çıktım evde. O günden sonra her şey olacaksa olur korkunun ecele faydası yok şeklinde yaşamaya başladım. Diliyorum inşallah bir tane daha büyük deprem yaşamayız.
 
Ne kaybettiğimiz dostlarımızı ne bizi mağduriyet içinde bırakan hükümeti ne de vicdansızları unutmadık, unutmayacağız. Daha dün gibi her şey, deprem esnasında o kitleniş anım ve çığlıklar... Kaybettiğimiz canlara rahmet, kalanlara ise huzurlu bir hayat diliyorum.

Yok canım ne bırakması. 11 yere nasıl ulaşsınlar 'kaderden' hep bunlar. Depremden önce gönderilen kentsel dönüşüm projelerini kabul etmemek, vergiyle ülke için bir şey yapmamakta kader çünkü. Ama diyeyim bir kesim unutmazken hala bir kesim hükümet daha ne yapsın kafasında. Bulunduğum yerde 15 dakikalık uzakta 2 farklı konumda binalar yıkıldı. 3 gün geçmesine rağmen anca geldiler. Buna yardımda da dahil. İnsanlar canları pahasına canlı ya da cansız bedenleri kurtarmaya çalıştılar. Belediye hiçbir şey yapmadı. Açık 1 tane fırın vardı o da parayla sattı herkes en fazla 5 ekmek alabiliyordu. Deprem nedeniyle limanda yangın vardı. Hava soğuk aynı zamanda kimyasal maddenin yanmış olmasıyla siyah bir gökyüzü vardı. Sulara karışma ihtimaline karşı mevcut sular kullanılmadı. Hele zaten Kızılay'ın çadırı satışı gözümde her şeyini bitirdi. Ömrüme bir kara leke gibi kaldı. Rabbim bir da acı yaşatmasın.
 
Umarım gerekli tedbirler alınır da bir daha böyle felaketler yaşamayız. Çok büyük bir felaket, bir daha dinmeyecek acılar.

Küçüklüğümde izlediğim dizi nedeniyle hep Hatay'ı çok görmek istemiştim, gitmeyi de istediğim yerlerinin başında geliyordu. Askerlik yeri olarak Hatay çıktı oraya gideceğim ama içim buruk hayallerimdeki Hatay'ı hiç bu şekilde göreceğim aklımın ucunu da dahi gelmezdi, çok farklı hayal etmiştim. Hayalimdeki şehirden geriye moloz yığınları kaldı maalesef.
 
Umarım gerekli tedbirler alınır da bir daha böyle felaketler yaşamayız. Çok büyük bir felaket, bir daha dinmeyecek acılar.

Küçüklüğümde izlediğim dizi nedeniyle hep Hatay'ı çok görmek istemiştim, gitmeyi de istediğim yerlerinin başında geliyordu. Askerlik yeri olarak hatay çıktı oraya gideceğim ama içim buruk hayallerimdeki Hatay'ı hiç bu şekilde göreceğim aklımın ucunu da dahi gelmezdi, çok farklı hayal etmiştim. Hayalimdeki şehirden geriye moloz yığınları kaldı maalesef.

Alınacağını hiç sanmıyorum. İnsan değil çünkü para daha önemli. Tedbir için para, plan ve uğraş gerek. Kader deyip geçiyorlar.

Şöyle söyleyeyim. Hatay o kadar güzel memleketti ki benim daha gezip görmediğim yerler olsa da Antakya'nın ve Arsuz'un aşığıydım. Arsuz denizle kaplı küçük bir cennet gibi. Antakya ise kapalı çarşıda dolaşırken ara sokaklarda olan o eski evler ve kafeler vardı. Kapalı çarşıda olan kafeler eski yapıyla iç içeydi bütünlüğü bozmuyordu. 2010'larda bir hayvanat bahçesi vardı. Maymun ve de geyik vardı o zamanlar sonra da hayvan çeşitliliği azaldı. Tavşan, balık, tavus kuşu gibi hayvanlar kaldı. Kuran'da geçen ve habîb en- neccâr'ın kabiri olan merkezdi. 7 defa yıkıldı ve 7 defa dirildi. Bu defa ne olur bilmiyorum. Ama bu hali içimi parçalıyor.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı