2 yıllık mı 4 yıllık mı?

Iktisat, ışletme, ekonomi, lojistik gibi bölümleri yazman daha mantıklı olur bence tüm Türkiye bilgisayar mühendisliği ve yazılım mühendisliği yazıyor herkes kendisini Einstein sanıyor. Dedigim bölümlerde okurken kendini dil, para politikası, yatırımlar, finansal okuryazarlık gibi bölümlerde gelistirirsen çok iyi yerlere gelirsin. Yuksek lisans istersen de bir risk yönetimi yüksek lisansı yaparsın zaten yurt dışı şirketleri şiddetle risk yöneticisi arıyor. Ne bu bilgisayar yazılım furyasiymis alıp gitti.

Hangi üniversite de işletme okunur?
 
Açık konuşmak gerekirse mevcut şartlarda o bölümlerde okumanın hiçbir işlevi yok. 4 yıl okuyup 1 yıl iş arayacaksın onda da asgari ücret teklif edecekler. 2 yıl okursan da benzer şeyler yaşanacak ama süre kaybın daha az olur. DGS dışarıdan bakınca çok kolay gözüküyor ama çok az kontenjan olmasından ve çok yüksek yapma zorunluğundan dolayı o kadar da kolay bir yol değil ama mezuna kalıp tekrar denemekten daha kolay. Bana kalırsa 2 yıl oku daha sonra DGS yolunu da dene. DGS ile geçmiş bir mühendislik öğrencisi olarak diyebilirim ki şu an mühendislik okumanın bile pek bir espirisi kalmadı. İlk defa üniversiteye girecek biri olsaydım başka.

Bilgisayar programcılığı okuyup mezun olan bir arkadaşım var hiç altyapısı yoktu ama okudu sonuç olarak da programcılık hakkında hiçbir bilgisi hala yok.😄

Ben inşaat teknikerliği okuyup inşaat mühendisliğine geçiş yaptım.

Senin programcılık alanında ilgin varsa 2 yıl boyunca kendini okul haricinde geliştirirsin okul zaten çok yoğun olmaz daha sonra DGS ile mühendisliğe geçiş yaparsın okurken de bir yandan yazılımcı olarak çalışmayı denersin o zaman diploman daha çok anlam kazanır.

İnşaat mühendislği nasıl iş olanakları olarak seçebilir miyim biraz fazla soru sordum ama kusura bakma.
 
İnşaat mühendislği nasıl iş olanakları olarak seçebilir miyim biraz fazla soru sordum ama kusura bakma.
Her sektör gibi bizim sektörün de durumu şuan çok iyi değil ama önümüzdeki zamanlarda iş olanaklarının artıcağını düşünüyorum ben özellikle Ukrayna savaşı bittikten sonra şehirlerin yeniden inşaatı aşamasında bir çok Türk şirketinin de Ukrayna'ya gidiceğini düşünüyorum.
Bizim meslekte çalıştığın kısım 2 ye ayrılıyor saha çalışanı veya ofis çalışanı olabilirsin. Ben saha çalışanının pek işsiz kalıcağını düşünmüyorum ama maaşları ne derece tatmin eder şuanda ben de emin değilim. İnşaat mühendisliğinden mezun olduktan sonra sonuçta yine bir mühendislik diplomasına sahip olduğun için beyaz yakalı olarak da şirketlerde iş olanakları oluyor.
 
İnşaat mühendislği nasıl iş olanakları olarak seçebilir miyim biraz fazla soru sordum ama kusura bakma.
Yıldız Teknik mezunu bir İnşaat Mühendisiyim. İnşaatın inşaat, mühendisliğin mühendislik olduğu zamanlarda girdim okudum. Yıldız inşaat, Hacettepe Bilgisayar ile Van Tıp ve Kayseri-Konya Diş Hekimliği bölümleri arasında kalıp Mühendislik ve şehir (İstanbul) tercih ettim. Güya büyük projelerde büyük işlerde çalışıp dünyayı gezerek çalışacak ve büyük projelere adımı yazacaktım. Öyle doktorluk veya diş hekimliği gibi bölümler seçip de masa başına hapis olamam, devlette çalışamazdım.

Okul bitti gerçek hayat başladı; Allah'ın unuttuğu dağın başındaki şantiyelerde soğuk sıcak demeden konteyner köşelerinde perişan bir hayat beni buldu. Rusya'nın soğuk tundralarında gaz istasyonlarında, Arap Çöllerinin yakıcı sıcağında petrol istasyonlarında tabiri caizse it gibi çalıştım. Haftanın 7 günü günde en az 10 saat, bazen sorun olduğunda gecenin köründe uykumdan uyandırılarak çalıştım. Vergi rekortmeni firmalarıdan doğru düzgün alamadığım maaşlarımı, yurtdışı olduğu için yatmayan sigortalarımı, gece kimi zaman silah sesleriyle uyandığım kuş uykularımı ve o sıra dolar üzerinden aldığım maaşımı ardımda bırakıp, zamanında burun kıvırdığım ofislerde çalışmak üzere memlekete dönüş yaptım. Zamanında çelik yapı alanında ülkenin önde giden hocaların birisiyle çalışmış ve bitirmemi çelik yapı tasarımı üzerine vermiştim, bu alanda çalışmak için çok uğraştım ama hiçbir şekilde iş alamadım. Başka ofislerde çalışmak istedim asgari ücret veya bir tık üstünü teklif ettiler. Kafayı kırıp zamanında boyun büktüğüm kamuya girmek için KPSS çalıştım ve kamuya atandım. Çalışma saatlerim belli, çok olmayan ama azımsanmayacak da bir tutar olan maaşım belli, tatilim belli, hayatım belli. Dünya varmış diyorum. Mühendislerin en büyük düşmanları yine kendileri, kendini geliştir diyecekler, şunu öğren bunu öğren diyecekler, sen kendini geliştirmediğinden iş alamıyorsun para kazanamıyorsun diyecekler. Ben zamanında bu ülkedeki çelik yapılar alanında işin ehli sayılabilecek bir avuç insandan birisiydim. İyi kötü saha ve program becerim vardı, su gibi İngilizce, derdimi anlatacak kadar Almanca ve Arapça biliyordum ve bu sektör beni bile yedi. Hiçbir zaman değerin kadar para ve yan hakkın olmayacak ve buna rağmen çok zor şartlarda mobing altında çalışacaksın mühendis olursan. Yazılım vs. alanında birkaç kendini kurtaran haricinde hepimizin durumu bu.

Bunca şeyi neden anlattım peki? Bunca zaman sonra hayatıma dair yaşadığım tek pişmanlığım ne zamanında mühendislik seçmiş olmak ne de tıp veya diş hekimliğini seçmemiş olmak. Buralara gelmek için bir sene daha sınava çalışmış ve 1 sene de hazırlık okuyup 2 sene kaybetmiştim. Şu andaki aklım olsa idi kesinlikle ilk sene ataması olabilecek bir öğretmenlik branşı seçer ve giderdim. Belki şu anda emeklilik süresini bile yarılamış olurdum. İş-hayat dengesi mükemmel, en fazla çalışan haftada 25-30 saat çalışıyor onu da senenin tümü çalışmıyor. Kendini verebileceğin hobilerine ayırabileceğin daha çok zaman var ve bunu gelire dönüştürmek de senin elinde oluyor. Özel ders verebiliyorsun ve maddi gelirini artırabiliyorsun. Mesleki tatmin görece daha fazla. Aklın varsa saçma sapan masallara bakmaz realist bir karar verirsin kardeşim. Ataması güzel, rövaşta bir bölüm yaz ve biraz emek de vererek KPSS'ye gir ve atan.

İnşaat sektörü kadar pis, iğrenç ve çekilmez bir sektör daha yoktur. Şantiyelerde çalışma şartları çok güçtür (üstteki mesajda bahsettiğim şeyler), verilen emeğe göre maaşları rezalet seviyededir, sosyal hayan ve düzen denilen bir şey yoktur. Ofislerde ise sürekli bir acele, iş yetiştirme telası ve mobing vardır, ihalelere teklif yetiştirmek için sabahlar, hak edişleri zamanında almak için şantiye şantiye gezer kontrol totosu yalarsın, projeleri yetiştirmek zorundasındır ve patronun/şirketin bu işlerden milyonlar kazanırken sen haftada en az 50-60 saat çalışıp en fazla 1.5 asgari ücret olan maaşınla geçinmek zorunda kalırsın. Bu her türlü mimar ve inşaat mühendisi için aynıdır. Kesinlikle bu sektörü tavsiye etmiyorum. Bahsettiğim gibi ben bu sektörün her türlü tozunu yutmuş, sillesini yemiş birisiyim. Şu anda kamuda çalışmıyor olsam bakkal açarım yine de özel sektörde mühendislik yapmam. Ha bu işin kamu tarafı da zordur, bu sefer sen kontrol tarafında olduğun için sürekli dikkat etmek zorundasın. Altına kaşe basıp imza attığın işlerin tutarları çok yüksek olur, bir yanlışlığında milyonluk tazminata bile girebilirsin, hayatın kayar. Velhasıl zor sektördür. Ben kendimden örnek vereyim, Rusya'da çalıştığım için hatunla arayı bozdum biraz da kıskanç bir yapısı vardı ve Rusya işi malum sebeplerden dolayı onu çok geriyordu, ben de biraz para biriktirmek için gitmek istedim ve sonunda çok kırıcı bir süreçten sonra ayrıldık. Ben de o seneden sonra saçma sapan dağ başlarında şantiyelerde süründüğüm için evlenmek gibi bir fırsatım olamadı, şimdi de yaş geldi artık 30'lara ve kaldım bekar. Belki de okula giden çocuğum olacakken şimdi muzlu sütümü kendim içiyorum. Velev ki hatunla arayı bozmasak, Türkiye'de kalsam bu sefer de sürekli şantiye şantiye, şehir şehir gez yine saçma sapan bir hayatım olacak belki de evime, eşime misafir gibi aydan aya zor gelecektim. Velhasıl bu sektör insanı her türlü yer, maddi manevi külliyen zarar bir sektördür.

Ben aynı zamanda anadolu liselerinin anadolu lisesi olduğu zamanda okudum. Fen sınıfı olarak sınıfın %40'ı iyi okulların mühendislik bölümlerine %40'ı tıp ve diş hekimliğine geri kalan %20'nin çoğu da eczacılık, fizyoterapi vs gibi bölümlere gitmişti. Her türlü okuldan mezun mühendislik branşından arkadaşım var ve inan savunma sanayine girebilen ve görece çok para kazanabilenler bile iş-hayat dengesi yönünden çok sorunlu bir hayata sahip. Bu hayata bir kez geliyorsun, iyi bir iş-hayat dengesine insanın çok ihtiyacı var. Gençken bunlar biraz masal geliyor ama mesaiden 1 saat erken çıkmak için on takla atar hale getiriyor insanı. Bu sebeple öğretmenlik çok cazip geliyor bana. Şu anda kamuda bürokratik kadrolar hariç en iyi maaş/çalışma saati oranı kesinlikle öğretmenlerde. Resim öğretmeni olan bir kuzenim var, hatun haftanın 2 günü okula gidiyor geri kalan 5 gün boş. Kabul ediyorum, maaşı düşük ama Instagram'dan sattığı resimlerle aylık kazancı beni geçiyordur sanıyorum ki. Ben ise öğle yemekleri hariç haftalık 40 saat çalışıyorum haliyle (8-5) ve eve gelince kafa yorgunluğundan, fiziksel yıpranmadan hiçbir şeye vaktim kalmıyor. O haseple öğretmenlik önerdim, matematik de her daim cazip bir alandır ve atamaları da iyiyse bence seçilebilir.

Diğer alanlar için bir şey diyemem, artık yaş itibariyle de konum itibariyle de bu sınav, okul, tercih işlerine çok uzağım. Hangi alanda ne var, sırası ne imkanı ne gerçekten mantıklı bir şey diyebilir miyim bilemiyorum. Veterinerlik ise kamuya girmek yönünden tam bilmemekle beraber uzaktan bir akrabam kamuda veteriner, hayvan kontrolleri vs yapıyorlar köylerde ve zor gibi gelmiştir bana hep. Tercih etmek istemezdim şahsen ama kötü de değildir.


Gelelim YTÜ ve İnşaat Mühendisliği bölümüne. Yıldız İnşaat zor bir bölümdür ve bir ekoldür. Gerçekten çok kaliteli hocaları vardır, laboratuvar imkanları çok iyidir, birçok anabilim dalında çok sayıda akademik personeli vardır. Lisans okursan bir hocadan iki farklı ders alman bile zor bir ihtimal. Zorlarlar, yorarlar ama öğretirler de. Yapı statiği 2 dersini ise Yıldız'da alıp geçemeyince yaz okuluyla İTÜ'den alıp geçmiştim. İTÜ de çok iyi bir okuldur, daha farklı bir ekoldür ama bence Yıldız İnşaat Mühendisliğinde gerçekten çok farklı bir ekol. Meşhur Prof. Ergin Arıoğlu'ndan Tüneller dersi almış ve orada öğrendiklerimle göçük olacak bir tüneli fark edip ölümden dönmüşlüğüm bile vardır, Yıldız'ın hayatımı kurtarmışlığı da vardır. Lisansı Yıldız'da bitirdim dediğim gibi ve Yüksek Lisans için de İTÜ'ye kabul alıp yarım dönem devam edip yurt dışına gitmek zorunda kalınca eğitim hayatımı noktaladım. Mühendisliği gömdük ettik ama bu okullar okunacaksa eski ve köklü okullarda okumakta gerçekten fayda var. Boşuna bu okullar bu seviyede değiller gerçekten. İlla mühendis olacağım dersen Yıldız pişman etmez ama mühendislik edebilir.
Daha önceden alıntıya aldığım 2 mesaj. Bir fikir sahibi olursunuz sanıyorum.
 
Mevcut sıralaman ile Boğaziçi, bilkent, ODTÜ, Galatasaray gelmiyorsa evet.

Bildiğim kadarıyla neredeyse bilgisayar programcılığı ve grafik tasarım bölümü komple özel sektörde çalışıyor. Freelance olarak grafik tasarım işiyle uğraşıyorum ben ama okulunu okumadım. Grafik tasarım bölümü için iki yıllık okumanı asla tavsiye etmem. 4 yıllık grafik tasarımda oyun tasarımı ve 3 boyutlu tasarım dersleri de veriliyor. Bu dersleri aldığın takdirde iş alanın aşırı genişliyor. İç mimarlık ile ilgili en ufak bilgim yok maalesef o konuda bir şey söyleyemeyeceğim.

Grafik tasarımda dediğn dersleri alırsam rahat iş bulabilir miyim ve maaşlar düşük mü?
 
Grafik tasarımda dediğn dersleri alırsam rahat iş bulabilir miyim ve maaşlar düşük mü?

İş alanın daha da genişlediği için iş bulma durumun da rahatlıyor ama bu durum çok rahat iş bulabileceğin anlamına da gelmiyor. Sonuçta özel sektör odaklı ve kendini pazarlayabilmen, kendini geliştirebilmen önemli. Maaşlarda buna bağlı olarak değişmekte. Asgari ücret ile de girebilirsin bir işe aylık 10.000₺ ya da daha fazla maaş ile de. O tamamen senin kendini geliştirmene bağlı bir durum.
 
Açık konuşmak gerekirse mevcut şartlarda o bölümlerde okumanın hiçbir işlevi yok. 4 yıl okuyup 1 yıl iş arayacaksın onda da asgari ücret teklif edecekler. 2 yıl okursan da benzer şeyler yaşanacak ama süre kaybın daha az olur. DGS dışarıdan bakınca çok kolay gözüküyor ama çok az kontenjan olmasından ve çok yüksek yapma zorunluğundan dolayı o kadar da kolay bir yol değil ama mezuna kalıp tekrar denemekten daha kolay. Bana kalırsa 2 yıl oku daha sonra DGS yolunu da dene. DGS ile geçmiş bir mühendislik öğrencisi olarak diyebilirim ki şu an mühendislik okumanın bile pek bir espirisi kalmadı. İlk defa üniversiteye girecek biri olsaydım başka yollar arardım.

Siz ilk neyi okudunuz 2 yıllık bilgisayar Programcılığı veya bilgisayar Teknolojisi okuyupta mı geçtiniz?
 

Geri
Yukarı