Hitler bir başka büyük hatayı, 1941’de savaş ilan ettiği Birleşik Devletler’e karşı yaptı. Etnik ve ırksal karışıklığın, Amerika’yı yozlaşmış bir güç haline getirdiği ve ‘’sürekli devrimin eşiğinde’’ olduğu kanaatinden asla vazgeçmedi. Ayrıca, Birleşik Devletler’in savaş kapasitesinin, Japonya’nın her koşulda üstün olacağı bir Pasifik Savaşı ile sınırlı olduğu düşüncesindeydi. Oysa ki Ocak 1942’de, ABD, Britanya’ya Almanya’nın mağlup edileceğine öncelik vereceği konusunda güvence verdi çünkü eğer ABD, Japonya üzerinde yoğunlaşacak olursa bu, Almanya’nın Rusya ve Britanya üzerindeki galibiyeti anlamına gelebilirdi. Bunun yanı sıra batılı müttefikler, işbirliği ve strateji konusunda anlaşmışlardı. Gerçekten tek bir güç olarak savaşarak bunu gösterdiler. Birleşik Devletler’in 1943’te savaşa girmesi, batıdaki savaşı hareketlendirdi ve akabinde gelen İtalya’nın işgali, bunun en büyük göstergesi oldu. Almanya’nın 1943 ve 1944 yıllarında bombardımana maruz kalması, Roosevelt’in, Hitler’in ‘’Avrupa kalesinin’’ çatısız bir kale olduğunu gösterdi. Batı Cephesi’ne, 1944 yılında Fransa’nın da katılmasıyla, müttefikler, bir Rus çekicinin örsü olmaktansa, kendi taraflarında bir çekiç olmuşlardır.