Nötr özelliği:
-Maaş olarak asgari veya asgarinin bir tık üstü ile başlamak.
Eksileri ve insandan götürdükleri:
-Ömrünün bilgisayar ekranı karşısında geçecek olması. Çeşitli sağlık sorunları (göz, bel, sırt vs.) ile boğuşacak olman. Tabi inşaat gibi alanlarda da fıtık veya KOAH (boyanın tinerini solumaktan) gibi sağlık sorunlarıyla boğuşulabiliyor.
Ülkemizde ve günümüz koşullarında kimse şu anda kolay kolay asgari veya asgarinin bir tık üstünü kimseye teklif etmiyor. (çok iyi bir okuldan mezunsanız falan başka) Hayata atılınca trink iyi parayla başlamak için esnaflık gibi bir meslek seçip şansın yaver gitmesini dilemek lazım.
Masa başı iş kavramı sadece yazılımı kapsamıyor, iş analizcisi de bilgisayar başında, muhasebeci de, call center elemanı da, grafiker de vb. Her mesleğin meslek hastalığı var, sürekli ayakta duran bir öğretmen, kahvecide barista, lcwde tezgahtar vs. iseniz siyatik olursunuz mesela, tıp doktoruysanız hastalar tarafından bıçaklanıyorsunuz vb. Ya çalışmayacaksınız ya da yogacılık falan yapmanız lazım.
Hayır değil şu matematiği bu kadar büyütmeyin bu kullanmış olduğumuz cihazların bile ana çıkış sebebi her insanın yapamayacağı ileri seviye matematik işlemlerini çözsün diye idi ayrıca algoritma oluşturmak için trigonometri vb bilgilerine ihtiyacım yok ha ama şu şekilde matematik gereklidir bilginin kaynağı ya da formülü bilinir öyle devam edilir fakat derste 2+2=? Diye öğrettiği matematiği sınavda a-b+c/d=? gibi saçma sapan bir şekilde formülünü de vermeden soran öğretmenler gibi bir matematik gerekmez kodlamada iyi sosyaller.
Bunlar elbette gerekli onu demek istemedim insan kendi zihninde zorlaştırıyor matematiği gereksiz yere mesela denklem en basiti öğrenci mezun olduktan sonra gerçek hayatta da öğretmenin derste anlattığına zıt şekilde sınavlarda zor sormasından dolayı her işlemi o kadar zor olacak gibi görüyor her şeyin içine harf sıkışacak gibi düşünüyor matematik öyle bir şey değil eğer ilgi ve mantığı bir insanın algılayabiliyorsa bunun üstüne de yaratıcı bir beyne sahipse gerisi çorap söküğü.
İlkokul sonrası matematik gereksiz oluyor o zaman, neticede ALU denilen şeyin bildiği şeyler bit toplama, çıkarma, and, or, increment 1 gibi birkaç işlem. İlkokul mezunu adam bu birkaç işlemi biliyorsa diferansiyel hesaplayabilir mi?
Yazılımda olay, o kızdığınız öğretmenlerin formülü verip öğrenciden çözmesini istemesi gibi değil; soruna çözüm üretebilme, ee bize bunu öğretmen göstermedi formül yok elimde diyerek apışıp kalmaması lazım. Başka bir yazılımcının kodunu görünce ben bunu anlamıyorum, buna ekleme-düzeltme yapamam dememesi lazım. Bir kod görünce nasıl optimize edebileceğinin kafasında canlanması lazım. Bunun için uygunsanız, dediğiniz gibi mantığınız buna uygun ve yaratıcı bir beyne sahipseniz bunun sizin için bir dert olmaması lazım.
Evet, gereksiz yere zorlaştırılıyor matematik.
Bundan 20 sene öncesinin üniversite giriş sınavlarına bakınca bunu çok daha iyi anlıyor insan.
Ben yaklaşık 20 sene önce üniversite giriş sınavına girdim. Üniversitede bölümler ve kontenjanları belli, herkesin girmek istediği bazı okullar/bölümler olduğu için iyi kötü bir ölçme/değerlendirme yapmak gerekiyor. Nihayetinde en kısa sürede en çok soruyu doğru çözen/en az yanlışı olan insanlar diğerlerinin önüne geçiyor, basit bir mantık.
Yani matematik gereksiz yere zorlaştırılmıyor aslında, diyelim ki a kişisi ile b kişisi üniversite sınavına giriyor. Gereksiz yere zorlaştırılmamış, içinde harflerin bile olmadığı bir matematik sorusu geliyor, hem a hem b kişisi bu soruyu çözebiliyor, buraka kadar her şey harika, tam da istediğim matematik sorusu diyor iki kişi de. Sonra içinde harflerin de olduğu zor bir soru geliyor, a kişisi bu zor soruyu da çözebilirken b kişisi çözemiyor. Bu sebeple istediği üniversitenin istediği bölümüne a kişisi girebilirken b kişisi elenmiş oluyor. Ya da gereksiz yere zorlaştırılmamış tipte olsun, hepsi kolay bakkal hesabı soruları olsun tüm sorular, a kişisi tüm soruları hızla çözüp bitirirken (ve sonra mesela başka dersin sorularına geçip onlara vakit harcarken) sorular tam da b kişisinin dişine göre olmasına rağmen a kişisinden daha az soru çözebiliyor ve eleniyordu (üniversite sayısı ve bölüm kontenjanları şimdikinden çok daha azdı, birilerinin elenmesi gerekiyor), eskinin üniversite sınav mantığı buna biraz daha yakındı.
Yani ister internetteki zeka testlerindeki gibi çok basit soruları hatasız bir şekilde zamana karşı çözdürtmeye çalış, ister üniversite calculus derslerindeki gibi sınavda 3 tane soru sor ve defter kitap açık olacak şekilde 2 saat süre ver ve sınıfın yarısı dökülsün, insanların bir şekilde sınanması gerekiyor. Matematik derslerinde olduğu gibi yazılım ile alakalı derslerde de sınanma durumu var ilgili üniversite bölümlerinde; bu yüzden iyi/zorlu eğitim veren okulların mezunlarının mesela diğer üniversitelerin mezunlarına avantajı var. Bu okulların mezunlarının programcılık mezunlarına avantajı var. Programcılık mezunlarının alaylılara avantajı var, bu yüzden iş ilanlarında "mühendislik, bilgisayar bilimleri ve dengi bölümlerden mezun" diye ilk şart konuyor genelde. Açıkçası ben de kullanacağım herhangi bir yazılımı yani mesela e-devlet altyapısını, bilgilerimi vereceğim herhangi bir uygulamayı, bizim insansız hava araçlarının yazılımını, para ile ilgili işlemlerin yapıldığı e-ticaret sitelerini veya bankacılık altyapılarını vs. umarım alaylı yazılımcılar kodlamamıştır diyorum, umarım anlatabilmişimdir, kendisini çok geliştirmiş nadir alaylı yazılımcılar hariç kalan arkadaşlar farklı bir segmentte.