Allah'ın her şeye gücü yetiyorsa neden birinin ona kulluk etmesine ihtiyaç duyuyor?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Hocam keşke evrimi ve bilimi araştırdığınız kadar İslam'ı da araştırsanız 😕. Şeytan ile Allah kapışırken insanlar demiş ki "Biz seni asla şeytanın yaptığı gibi bırakmayız, hep sana ibadet ederiz." Allah da bizi test etmek adına hafızamızı silip Dünya'ya göndermiş. Havva ile Adem'in de yasak olan elmayı yemesi de insanların Dünya'ya gönderilmesi için bir sebepti.
 
Hocam keşke evrimi ve bilimi araştırdığınız kadar İslam'ı da araştırsanız 😕. Şeytan ile Allah kapışırken insanlar demiş ki "Biz seni asla şeytanın yaptığı gibi bırakmayız, hep sana ibadet ederiz." Allah da bizi test etmek adına hafızamızı silip Dünya'ya göndermiş. Havva ile Adem'in de yasak olan elmayı yemesi de insanların Dünya'ya gönderilmesi için bir sebepti.
Bu yazının konunun amacı ile alakası yok. Burada kulluktan bahsedilmiş. Yani insan başlı başına bir kuldur.
Kul ise ;
Köle "Orhun yazıtları 735"
Hizmetkar anlamına gelir.
 
Şimdi şöyle hocam bak şeytan kendini övüyor bizim karşımızda rabbim onu haksız çıkarmak için bu davayı önümüze sürüyor. Ona kulluk etmiş olursak bu dava kazanılır. İnsanın iradesinin varlıklar arasında en üstün olduğu kabul edilecek. Şeytan alacağı kadar kişiyi alacak ama. Yani kulluk burdan gelme yanlışım olursa affola.
 
Şimdi şöyle hocam bak şeytan kendini övüyor bizim karşımızda rabbim onu haksız çıkarmak için bu davayı önümüze sürüyor. Ona kulluk etmiş olursak bu dava kazanılır. İnsanın iradesinin varlıklar arasında en üstün olduğu kabul edilecek. Şeytan alacağı kadar kişiyi alacak ama. Yani kulluk burdan gelme yanlışım olursa affola.
Hayır. Zaten Şeytan bir melekken insanın yaratılacağı karar verilmiş.
“Hani Rabbin meleklere demişti ki: ‘Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım. Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!’ demişti. Bunun üzerine meleklerin hepsi de hemen secde ettiler. Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı.”(1)

Yani Şeytan ile arasındaki çekişmeden dolayı değil. Bu da hipotezinizi çürütür.
 
Hayır.

Benim düşüncem şu: İki seçenek var, iradesi olan fakat kadirimutlaklığı yüzünden iradesi etkisizleşmiş, harekete geçemeyen bir Tanrı (yani, Tanrı o kadar güçlüdür, o kadar kudretlidir ki harekete geçememektedir) veya kadirimutlak olan, kudreti sonsuz ama iradesiz bir Tanrı. Aralarındaki tek fark birisinin iradeli olup harekete geçememesi, diğerinin de iradesiz olması.

Kudreti nedeniyle iradesi etkisizleşmiş, bu yüzden bir türlü o anlatıdaki görkemine erişememiş, harekete geçemeyen kadirimutlak bir Tanrı veya o görkemine tam anlamıyla erişmiş, ama iradesini gösteremeyeceğimiz, iradesiz bir Tanrı. İkisi arasında bir seçim yapmamız gerekecek çünkü ister kabul edin ister etmeyin, ister ''uydurma'' deyin ister ''x'in yeni versiyonu galiba'' deyin, kadirimutlaklık iradeyle bir şekilde çelişecek.

Bana göre ilk seçenek, kadirimutlak olan, ama kadirimutlaklığı yüzünden iradesi etkisizleşen bir Tanrı daha soğuk, daha cana yakın olmayan bir cevap, aynı şekilde kadirimutlak olan ama iradesiz bir Tanrı ise diğerine kıyasla daha sıcak, daha cana yakın bir cevap, ama elbette ikisi de istediğimiz cevaplar değil, ikisi de soğuk çünkü çocukça bir umutla bakmaktayız Tanrı'ya, fakat hayattan gelen cevaplar çocukça umutları karşılayamamakta. Hayattan gelen cevaplar her zaman daha kaba, daha soğuk, daha cansız, daha acımasız, bu yüzden sizin kafanızdaki Tanrı fikri tamamen çocukça bir umuttan ibaret. Eğer Tanrı varsa ve Tanrı'nın var olduğuna dair bir cevap hayattan gelecekse bu kesinlikle sizin hayal ettiğiniz gibi olmayacak, hayattan gelen cevap çok soğuk olacak ve kesinlikle hayal kırıklığına uğratacaktır.

Nihayetinde Tanrı kendi içerisindeki çelişkileri insan zihninin çözmesine emanet etmiş ve insan zihni de bu çelişkileri ancak ve ancak tutarlılık bağlamından ele alabilmekte. Hâlbuki Tanrı çok daha fazla şey olabilecekken, çok daha fazla şekilde anılabilecekken ''tutarlılık'' konseptine takılı kalmış. Kendisi çok daha fazla şey olabilecek, çok daha fazla şey olmayı arzu edebilecek, çok daha fazla şekilde anılabilecek düzeylerde olmalıydı. Varlığıyla, yokluğuyla, gerekliliğiyle alakalı değil, bence kendisiyle alakalı en önemli çelişki onun bu bağlamda incelenmeyi seçmiş olmasıdır.

Her şeye gücünün yetmesi iradesizliğe sebep oluyorsa, o zaman her şeye gücü yetmiyordur ki "irade" zaten bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücüdür. Daha ön koşulunuz kendi içinde tutarlı değil. Satırlarca yazmaniz manasız. Selametle.
 
"İhtiyaç duyduğunu" kim söyledi? Kime göre ihtiyaç duyuyormuş? Sizde diyorsunuz, "herşeye gücü yetiyor" bu cümle çelişkili, aynı bu cümleyi yazanlar gibi.
 
Her şeye gücünün yetmesi iradesizliğe sebep oluyorsa, o zaman her şeye gücü yetmiyordur ki "irade" zaten bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücüdür. Daha ön koşulunuz kendi içinde tutarlı değil. Satırlarca yazmaniz manasız. Selametle.
Hayır, irade sizin bildiğiniz gibi bir şey değil. İradesiz olup da kadirimutlak bir Tanrı var olabilir, hatta şans bunun ta kendisidir. Tanrısal güçlere sahiptir, kadirimutlak olmasına rağmen iradesi yoktur.

Her şeyi biliyormuş gibi bir üslup takınmanız ve buna göre yargılar vermeniz, fakat aslında hiçbir şey bilmiyor oluşunuz benimsediğiniz üslubu acınası kılmakta, bilginize.
 
Son düzenleme:
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı