Hocam, şahsınızı tenzih ederek yazacağım. Bu forumdaki bazı genç arkadaşlar konuya çok alakasız noktadan bakıyorlar bence. Şu "adamcılık" anlayışı hem Cumhur seçmeninde hem de millet seçmeninde malesef "ülkenin bekası" açısından sıkıntı oluşturuyor. Birkaç yıl öncesine kadar Cumhur ittifakının rakibi yoktu, "ışık" yoktu. 2 sağ parti birleşip 50+1 sistemi getirdi. Amaçları merkezdeki CHP'yi yalnız bırakıp HDP ile ittifaka zorlayarak "terör destekçileri" sloganı ile yıpratarak bütün seçimlerde galip gelmekti. Şimdi bir alternatif var. Hepimiz sistemin çarpıklıklarını eleştiriyoruz. "Adam" seçmeden önce sistemi bir düzeltmek gerekiyor ve bu da süre ve sağlam irade gerektiriyor. Biz bu ittifakı, adaya bakmadan, sağlam yetkilerle donatıp (mümkün olduğu kadar milletvekili çıkarmasını sağlayarak) önce sistemi inşa etmemiz gerekiyor. Bunu yapmadan Ahmet gelse ne olur, Hatice gelse ne olur? Bu seçim bir "adam" seçimi değil, sistem seçimidir. Bu bilinçle hareket edilmelidir, duygusallığa kapılmamalıdır. Ha bunu yaparken tek taşla iki kuş vuralım, adamı da düzgün seçelim diyebilirsiniz. Ancak her ikisi aynı anda olmuyorsa da en azından sistemi kurtaralım derim.Mansur Yavaş hizmet adamı belediyedeki makam araçlarını lüks diye sattığını okuyabilirsiniz. Adam 300 liralık ayakkabı giyiyordu en son. Şahsen İmamoğlu seçimi kazanırsa eteri gitti beteri geldi olur diye düşünüyorum.
Mansur Yavaş:”Seçim kazandığımız zaman zafer kazanmış olmayacağız demiştik. Çünkü karşımızda düşman yok. Dolayısıyla siyasete girmeden tüm Ankara'yı kucaklayarak adil bir şekilde hizmet yapmaya çalışıyoruz. Onun dışında çok televizyona çıkmayı da gerekli görmüyoruz. Pandemi de bunda son derece etkili oldu. Tarzımız öyle, bunu planlı bir şekilde yapmıyoruz. Ankara bizi neden seçti, hizmet edelim diye seçti. Biz de aynen devam ediyoruz.”