Merhaba. Yetersiz olarak öğrendikten sonra gaz pedalı ile fren pedalını birbirine tam olarak karıştırırsanız (Medyada örneklerine çok sık olarak rastlanıldı!) örneğin bir dükkanın önüne park edilmesi gerekirken bu dükkanın içine bile yanlışlıkla girersiniz.
Araba kullanmak en başta yeterli bir teknik bilgi (Motor bilgisi, yolda kalmamak için düşük, orta düzeydeki pratik tamir bilgisi, trafik işaretleri bilgisi, direksiyon pratiği (Kurslarda ne yazık ki çoğu zaman yeterince de verilemiyor) bilgisi, ilk yardım bilgisi, vb. bazı zorunlu teorik bilgileri tam kavrayarak aldıktan sonra daha sonrasında iş sadece bir uygulamaya kalıyor.
Direksiyon pratiği kazanabilme amaçlı pistler araçla pratik yaparken araca yabancılığınızı yavaş yavaş (Tedricen) ortadan kaldırır. Yavaş yavaş daha kalabalık yollara yanınızda bir gözetmen (Hoca) veya arkadaşınız eşliğinde çıkarsınız. Ve o çok çok önemli bir gün gelir ki artık araç korkunuz ve kendinize olan güveniniz, direksiyon pratiği ve hiç bir korkunuz kalmadığında asıl trafiğe o gün çıkarsınız. O gün bir milattır. En son ve en önemli kaydedilecek kritik aşama da aslında budur.
Araç kullanırken kontrolsüz kavşaklara tam olarak yaklaştığınıza veya ilerisi hiç görünmeyen çok zigzaglı (Sapaklı) yollarda kritik bir sollama yapacağınızda her zaman bir aracın karşınıza çıkabileceğini ön yargılı olarak düşünürseniz bir hata yapmamış ve hiç bir kazaya da karışmamış olursunuz. Araçta kendiliğinden oluşan bir sıkıntı (Ani fren patlaması gibi, o da araç bakımının yeterince yapılmamasıyla direk ilgili olabilir) bunların dışındadır. Araç kazalarının büyük çoğunluğu bazı kişisel hatalar veya başkalarının bilerek (kasten) veya bilmeyerek neden olduğu hatalarla ortaya çıkabilmektedir.
Trafikte bilinçli olarak var olabilmek veya olamamak arasında aslında çok ince bir çizgi vardır, her gün tafik kazalarında onbinlerce kişi dikkatsizlik, yetersiz trafik bilgisi, yetersiz araç donanımı, yetersiz araç bakımı, acelecilik, her zaman çok ön yargılı olarak düşünememek yüzünden gereksiz yere yaralanıyor veya ne yazık ki hayatlarını da kaybedebiliyorlar.
Tüm kurallara tam olarak uyulduğu, trafikte yapılan tüm uygulamalar çok nizami olarak yapıldığı sürece, araç ve yollar hakkında da yeterince bilgi ve deneyime sahip olduğunuzda araba kullanmanın sizi tedirgin edecek hiç bir yanı kalmaz, sadece zevk ve keyifli bir yolculuğun zamanı başlar, emin olun ki.
Çok kısa bir mesafeye, örneğin bir bakkala bile gidilse emniyet kemeri mutlaka yine takılmalı, aynalar, lastik basıncı ve durumları, vb. araç donanımı çok iyi kontrol edilip eviin veya bahçenin içinden öyle çıkış yapılmalıdır. Araç kullanırken cep, tablet, vb. dikkati anlık olarak dağıtabilecek olan tüm multimedya uyaranlarından kesinlikle uzak durulmalıdır ve hiç kullanılmamalıdır. Zaten ceplerin EMI (Elektromanyetik girişim) riski nedenli uçakların aviyonik sistemlerinde büyük risk oluşturabileceği tehlikesiyle uçakta kullanımları uzun süreden beri yasaklanmıştı, çok iyi bildiğiniz gibi. Benzer şekilde yine çok fazla elektronik donanıma sahip çok yeni araçlar için bu istenmeyen elektronik girişimler yine söz konusu olabilir, örneğin benzer olarak ABS sisteminin tam devre dışında kalabilmesi riskinde de olduğu gibi.
Her zaman değişmez bir ön-yargı, her zaman üst düzeyde emniyet, üst dikkat, her zaman karşınızdaki araçlara (Özellikle bayan sürücülere karşı) büyük saygı ve karşıdakinin hatalarını dengeleyebilme toleransı ile hareket ederseniz nerede olursanız olun, ister İstanbul'da ister Trabzon'da, ister Kayseri meydanı trafiğinde olun, hiçbir sıkıntıyla da karşılaşamazsınız.
Ehliyetimi 1990'da Kayseri Sürücü Kursu'ndan aldım, ancak 2 dosyayı İstanbul'dayken 2 yıl STFA'da şantiyede çalışırken açtım ve yaktım. 28 yıılık A sınıfı ehliyetli ve 26 yıllık hafif araç şöförüyüm, 1992'den beri hafif araçları kullanıyorum. İlk aracım (1992 model) sıfır bir broadway'di, son aracım ise yeni symbol (2013) touch'dır. Kolay gelsin. Başarılar.